bugün

amerikalı saksafon üstadı dawid brown'un şahane müzik yapan grubu..
ismini onu kuran italyan kaşiften alan şehir kongo cumhuriyetinin başkenti ve en büyük şehridir.
Batı Afrika ülkesi Kongo Cumhuriyeti'nin başkentidir. Kongo Nehri kıyısında kurulan şehrin nüfusu 1,174,000'dir. (2005 sayımı). Şehir daha sonra kendisine ismini verecek italya doğumlu Fransız kaşif Pierre Savorgnan de Brazza tarafından kurulmuştur. Ülkenin finansal ve idari merkezi olan şehir ülke nüfusunun üçte birine, tarım dışı nüfusun %40'ına ev sahipliği yapar. *
xanax and three hours of tv, voce, peach tree, quennie, foreign disaster days, 17, taksim, bosphorus..

helal olsun sana david brown.
22 şubat tarihinde iş sanat kültür merkezi'nde kanlı canlı görülebilecektir.
istanbul' a gelmelerinden ve artık(!) normal gelecek bilet fiyatlarına sahip olmalarından dolayı sevindiğim grup.

foreign disaster days, star called sun, love sky ve daha nicelerinin sahibi grup.
muhteşem grup... ntv internet sitesinde David brown nın verdiği röportajla daha bir hayran kalmış bulunmaktadır Siren

--spoiler--

Müziğe ilk olarak Beck te saksafon çalarak başladınız. Alternatif rock yapan bir gruptan bossa nova yapan Brazzavile e geçiş nasıl oldu?
1997;den 2000e kadar Beckle çaldım. 90 ların başı ve ortasında sadece saksafon çalmaya ve caz dinlemeye odaklanmıştım. Açıkçası müzik dünyasında olup bitenle pek de ilgilenmedim. Gençliğimde de The Clash, The Cure, The Smiths gibi gruplar dinler ve şiir yazardım. Beckle çaldığım dönemde bu iki uç taraf birden uyandı ve Brazzavillei kurmaya karar verdim.

Klasik anlamda şöhretten hoşlanmadığınızı biliyoruz. Beckin gitgide daha da popüler olmasının bu ayrılıkta payı oldu mu?
Beckle çalmaktan çok büyük keyif aldım. Beraber bütün dünyayı gezdik ve bir aile olduk. Yaptığımız müzik çok güzeldi ve dinleyicilerimizi çok mutlu ettiğimizi düşünüyorum. Brazzavillein ilk iki albümü de Beckle çaldığım dönemlere denk geldi zaten. Bence başarı çok güzel bir şey, ama tehlikeli de olabiliyor. Popülariteniz arttıkça daha çok insana ulaşabiliyorsunuz ama şöhret sizi başka bir insan yapmaya başladığında birileri de sizden hoşlanmamaya başlıyor. Brazzaville bu açıdan çok başarılı oldu. Çünkü şu an ben 40 yaşındayım ve kim olduğumu daha iyi biliyorum. Gençken ünlü olduğunuzda ise bilincinizi yitirebiliyorsunuz.

Brazzaville in size kattığı en önemli şey ne oldu?
Bence Brazzaville en garip ve en güzel kariyere sahip gruplardan biri. Bugüne dek en ilginç yerlere gitme imkanı bulduk. Rusya, Ukrayna, Türkiye, Kazakistan a kadar her yeri gezdik. Romanya ve Moldovaya davet edildik. Bu bir rüyanın gerçekleşmesi gibi çünkü merak ettiğim yerlere gidebildim. Tabi New York, Los Angeles, Amsterdam gibi daha normal yerlerde de çaldık. Kariyerim nasıl hayal ettiysem o yönde gitti. Sanırım Tanrı ya da evrenin ya da adı her neyse, onun hepimiz için bir planı var ve mutlu olmamızın en kolay yolu bu gibi görünüyor...

Brazzaville hem albümleri hem de canlı performanslarıyla oldukça ünlü. Konserler sonrasında sizin aklınızda ne kalıyor?
Doğruyu söylemek gerekirse konserlerden aklımda pek bir şey kalmıyor. Sanırım sahneye çıktığımda garip bir bilinç alanına giriyorum. Normalde sürekli soda içtiğim için çok sık tuvalete giderim ama tuvalete gitme
ihtiyacı bile duymuyorum. Eskiden bunun çok içki içmemden kaynaklandığını düşünürdüm ama beş yıl önce içki içmeyi de bıraktım ama hala konserleri çok da hatırlamıyorum.

Amerikalısınız ancak şu an Barselona da yaşıyorsunuz. Bundan önce de sık sık ülke değiştirdiniz. Daha çok Avrupalı gibi görünüyorsunuz. Siz kendinizi nereli hissediyorsunuz?
ilginç bir soru. Sanırım ben en çok Los Angeles taki komşuluğun ürünüyüm. Şehrin tam merkezinde Meksikalı, Filipinli, Koreli göçmenlerin yaşadığı bölgede büyüdüm. Benim gibi yarı Musevi ve beyaz çocuklar çok yoktu bulunduğum yerde. Ama çok güzel bir yerdi. Küçük mafyalar, uyuşturucu ve büyük şehirlerin bütün problemleri vardı ama biz otobüsle sahile gider, amaçsızca gezer ve geç saatte eve dönebilirdik. Hayatımın o dönemiyle ilgili çok şey yazdım. Ama Los Angeles ın bugünkü haliyle eskisi arasında çok fark var. Şu an Avrupa da kendimi çok huzurlu hissediyorum. Kesinlikle Amerika ya tercih ederim.
istiklal Caddesi'nde yürürken ya da Moda sokaklarında gezinirken ona rastlamanız çok da şaşırtıcı olmaz. Ne de olsa multi-kültürel grup Brazzaville'in yakışıklı solisti sık sık ülkemizi ziyaret ediyor.

EZAN SESiNi SEViYORUM
istanbul a da sık sık geliyorsunuz. Sizi buraya bağlayan en önemli şey nedir?
istanbul da çok iyi arkadaşlarım var. Yemeği, Boğazı ve sabahın erken saatlerinde ezan sesini duymayı çok seviyorum. Bunlar istanbul da büyüyenler için son derece sıradan şeyler olabilir ama bir yabancıya göre çok büyülü şeyler.

Sizce istanbul un en özel üç şeyi nedir?
Bence Türkçe konuşan kadınların ses tonu inanılmaz. ikincisi; midye dolma. Üçüncüsü ise kesinlikle vapurla Boğaz gezintisi.

Konserler sonrasında yeni albümünüzün kayıtlarına başlayacağınızı duyduk. Üstelik Türkiye nin en önemli elektronik müzik gruplarından Portecho nun yaratıcılarından Deniz Cuylan la çalışacakmışsınız...
Bu doğru. Deniz şu an askerde ve Mayıs a kadar dönmeyecek. Ama Haziran gibi beraber bir albüm kaydetmeyi düşünüyoruz. Brazzaville in müziğini pozitif anlamda değiştireceğine inanıyorum.

--spoiler--
`
Motel room` şarkısında hangimizin içi bir başka olmaz ki?
5-6 kasım'da istanbul'da iki adet konser verecek grup ve ben de koşa koşa gidip izleyebileceğim sanırım bu sefer.*
"East La Breeze" albumu tam anlamıyla mükemmel olan istanbul aşığı grup.
bu aralar air mail'le hayatımda olan david arthur brown grubu.
(bkz: brazzers) *
brazzersville.
the clouds in camarillo adlı parçasını dinledikten sonra, ya bunlarda var iş diyerekten diğer parçalarını arayıp dinlemeye başlayacağınızın garantisini veriyorum...
geçenlerde mudo'da albümünü görüp keşfettiğim grup. sonra içten içe "ulan bu grup böyle mi keşfedilirdi" falan dedim. ama gene de keşfettim.
özellikle jesse james ve bosphorus şarkıları şükeladır kendilerinin.
yabancı müzikle alakası olmayan insanları bile (bkz: yazar), kendine hayran bırakan grup.
Sabah serinliğinde istiklal Caddesinde yakarsın bir sigara, aşağı doğru yürürken içinden şu sözleri düşünürsün : "the amber glow of a morning cigarette on the istiklal Kaddes (cadde demek istiyo aslında burda da kıyamam telaffuz edememiş)" işte Brazzaville huzuru budur.
(bkz: the clouds in camarillo)
*
bugün istanbul da konser vereceklerdir. bir üyesi de radyo eksende canlı yayında.
david bugün yine tüm orijinalliği ve alçakgönüllülüğü ile mükemmel bir konser verdi ve konser bitiminde yine insanlarla sohbet etti, onların istediği parçaları çaldı. sigarasını paylaştı. istanbul aşkını dile getirdi. insanlığını konuşturdu anlayacağınız. seviyorum ya bu adamı.*
tüm şarkıları güzel olabilen nadir gruplardan.

doğaya özgü sesleri de katmıyorlar mı şarkıya...
9 şubatta salon iksv'deler.
baslik sayesinde brazzers'in ciftlikte olanidir diye dusundugum sey..

pacalardan cahillik akiyor neriman..
10 şubattaki ankara konserine gidecek birini aradığım grup. şaraplar benden.
facebook'da emmeli gömmeli bir oyun yapılacak olursa koyulması muhtemel isimdir.
türkiyeyi çok seven grup. nerdeyse her sene birkaç şehirde konser vermeye özen gösterirler. başımızın üstünde yerleri vardır.