bugün

Pazartesiyi sikeyim.
artık çok sıradandır. hayat devam ediyor(!) kızılay a ulaşmak mümkün değildir hayat devam etmiyor edemiyor kimileri için!
Her sabah her sabah başıma gelendir. Son aylarda her sabah boktan. Ağzımda acı bir tat, vücudum yarı akışkan ve yapışkan bir sıvıyla kaplı, gözlerim çapak tutmuş. Acı çekiyorum fiziksel değil belki ama gerçekten acıyor. 30 yaşındayım daha önceden böyle bir acı çekmemiştim, eğer birisi nasıl bir şey olduğunu anlatmaya çalışsaydı anlamazdım. O yüzden sadece çok acıttığını söyleyeceğim.

Gece gördüğüm rüyalardan olsa gerek, hatırlamıyorum, karışık birbirine girmiş, sanki birileri aşağılıyor beni, hakkım olanı alıyor benden vermiyor,mücadele etmeye çalışıyorum ama gücym yetmiyor hatırlamıyorum ama hissettiklerim bunlar.

Ve o var tabi ki var eminim, olmalı. Yüzünü, sesini, kokusunu duymasam da o var. Bir önceki akşamüstü pencereden kokusunu almıştım, acaba sokağımdan mı geçmişti. Daha önce kimseyi çıkarmamıştım hayatımdan, birileri beni çıkardıysa da ben farketmemiştim, ağır gelen bu muydu? Yoksa benimle mutsuz olması, hayır hayır başkalarıyla daha mutlu olması evet aorun her zaman buydu. Ben çıkartıldım hayatından, hayatlarından, kendimi çıkartmak zorunda bırakıldım. Keşke rica etseydi, keşke isteseydi benden. Güle güle, koşa koşa çıkar giderdim istediği kadar uzağa. Her isteğini her arzusunu gerçekleştirmek inanılmaz bir keyif veriyordu bana, mecburdum yapmaya öyle hissediyordum. Git deseydi onu da seve seve yapardım. Oysa demişti her istediğimi yapma diye keşke dinleseymişim o zaman.

Bilemedim ki çok sevmenin, kendimi tamamen vermenin sadece onu benden uzaklaştıracağını. Görnek istemedim sanırım. Kördüm. Aslında kör değildim de deliydim. O delirtmişti beni, zehirlemişti hala o zehri atmaya çalışıyorum sanırım. Belki de atmışımdır da ruhumda bir yerleri sakat bırakmıştır, o yüzden düzelmiyorumdur. Ayak bileği kırılan biri yarası iyileşse de topallar ya ömür boyu işte öyle. Ruhumun bileğini incitti belki de o yalanlar.

Her gün farklı bakış açılarıyla yeniden yorumluyorum nasıl olsaydı mutlu olurduk, hangi hataları yapmasaydık. Kafamın ortasında kocaman yuvarlak bir masa ve etrafında düzinelerce ben. Her biri yorum yapıyor başka bir günden başka bir anıdan örnek veriyor. Bensiz daha mutlu önemli olan o değil mi? Bir defasında insanlar birbirinin hayatına mutlu olmak için girer mutsuzsan ayrıl demişti. Mutluydum ben en azından sensiz daha mutsuzum. Kendine söylüyormuş şimdi anlıyorum.

Yoruldum gerçekten nasılsa okumayacaksın hiç kimse okumayacak, okumasın da. istemiyorum zaten kimse bilmesin kimse duymasın. içten gelen anlamsız ama karşı konulamaz bir dürtüyle yazıyorum sadece. Üşenmezsem sayfalarca anlatmaya devam edicem. Sen bilmeyeceksin kimse bilmeyecek ama anlatıcam ben sadece bana, kendime, kafamdaki bir sürü bene.
havanın yağmurlu ve kapalı olmasının uyandırdığı his.