bugün

yine kimsenin gündeme taşımadığı ama çok tehlikeli olan bir kanayan yaramız daha.
şimdi 2 adet stratejik öneme sahip boğazlarımız var.
1.istanbul boğazı
2.çanakkale boğazı

bu boğazlardan binlerce gemi geçiyor her yıl. lpg tankerleri, ham petrol taşıyan ve çevre felaketine yol açabilecek potansiyelde olan gemiler. bunların dışında, yolcu gemileri, kontynerler, ve kuru yük gemileri de bolca mevcut.

istanbul boğazını ele alalım,

15 milyonun yaşadığı bir şehir. gemi trafiğinin yanında karşıdan karşıya geçen onlarca vapur-feribot, yatlar da bolca var. bu kadar yoğun deniz trafiği inanın dünyada sayılıdır. istanbulun yarısı kadar tehlikeli ve önemli bir boğaz bir gelişmiş ülkede olsa çok daha ciddi önlemler alınırdı. allah'a emanet yaşıyoruz. olabilecek bir felaketten tüm istanbul etkilenir ve etkisi yıllarca sürmeye devam eder.

denizcilik kazalarına baktığımızda %85i kılavuz almayan gemilerin olduğunu görüyoruz. peki nedir bu klavuzluk hizmeti?
kılavuzluk hizmeti tehlikeli bölgeden geçecek gemiye binen, ve o suları avucunun içi gibi bilen eski kaptanlardır. gemiye katılırlar, sorun geçince ayrılırlar. karşılığında küçük bir ücret alırlar geminin şirketinden*.

istanbul boğazında pilotaj (kılavuzluk hizmeti) zorunlu mu? hayır. isteğe göre alınabiliyor. ya da bazı özel koşullarda zorunlu.

istanbul boğazında hangi koşullarda pilotaj zorunlu? (işte asıl sorun).
bir türk limanından ayrılan türk bayraklı gemiler ile, yurt dışındaki bir limandan gelen ve körfezdeki bir türk limanına uğrayacak olanlara zorunlu sadece!!!

yahu bu ne demek? dersin ki kardeşim bu boğazdan geçecek olan tüm tankerler ve lpg taşıyan gemiler, pilotaj zorunlu! ya da dersin ki, 40.000gt üzeri tüm gemiler size pilotaj zorunlu. bu bütün dünyada böyle yapılır. mantıksızlığa bakar mısınız?

örneğin, italya'dan rusya'ya gidecek olan bir tankerin pilot zorunluluğu yok. ukrayna'dan yola çıkan bir yolcu gemisinin fransaya giderken pilot alma zorumluluğu yok. ama, bulgaristan'dan yola çıkan bir küçücük gemiciğin izmir aliağa'ya giderken pilot alması zorunlu.

pilotaj ne kadar önemli peki. dünyada neden ota boka zorumlu yapmışlar bu kılavuz kaptanlık olayını. neredeyse tüm limanlarda zorunludur bu piot, yanaşma, ve ayrılma için. türkiyede de öyle. dünyada tehlikeli olabilecek tüm yerlere pilotaj zorumluluğu koymuşlar. çünkü bakmışlar ki kazaları inanılmaz ölçüde azaltıyor. yaşanan kazalardan sonra bakın ne demişler "kazaların en büyük nedeni insan hatası ve teknik donanım arızalarıdır. teknik arızalarda bile gemide pilot varsa, kazayı önleyebiliyor"

yaşananlara bir bakalım, deniz kazaları en çok istanbul boğazı'nda oluyor. 1952-1992 arasındaki 444 kazanın 31'i marmara denizi, 81'i çanakkale boğazı, 322'si ise istanbul boğazı'nda meydana geldi. istanbul boğazı'ndaki iki facia ise unutulmadı.
15 Kasım 1979: independenta kazasında 43 kişi öldü. altı hafta süren yangında boğaz günlerce kapalı kaldı.
13 Mart 1994: 98 bin ton ham petrol taşıyan nassia tankeri, shipbroker adlı yük gemisiyle çarpıştı. 29 denizci yangında ölürken, dört gün süren yangında 9 bin ton ham petrol denize yayıldı.

sen pilotajı zorunlu yapmazsan elin arabı yapar tabi kazayı. bu kadar mı şansa kaldı işimiz. neyse son bir ek bilgiyi de vereyim tam olsun; boğazlarımızdan geçen gemilerin sadece %30'unda pilot var.
türkiye'de gündeme getirilmesi ve çözümlenmesi gereken önemli konulardan biridir***

işlek bir trafiğe sahne olan boğazımızda kılavuz kaptan bulundurmak zorunlu değildir ve buradan geçen gemilerden alınan ücretler değerinin çok çok altındadır.

yabancı ülkeler, Montrö Boğazlar sözleşmesinin 1. ve 2. maddesine dayanarak 'mutlak bir serbest geçiş' hakları olduğunu iddia etmektedirler ve siyasi nedenleri öne sürerek yapılmak istenen düzenlemelere karşı çıkmaktadırlar. (boğazlardan geçiş sayısının 1938'de yıllık 4500'den 1998'de 50.000'e yükseldiği görülmektedir.)
ayrıca Rusya'nın AB ile yaptığı "nükleer atıkların Rusya'da toplanması" ile ilgili antlaşma, boğazlarımızın güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokmaktadır. Nükleer atık taşıyan gemiler, petrol tankerleri, kontrolsüz olarak boğazlarımızdan geçmektedir. Nükleer atık taşıyan bir geminin kaza yaptığını düşünürsek; doğamız ve insanlarımız ciddi zararlar görecek, tarihi eserlerimiz yok olacaktır.