bugün

şöyle bir hikayeyle anlatılabilecek olaydır.

5 vakit namazını kılan bir sülaleden geliyorum. 6 yaşımdan beri kur'an okumayı öğrenmek için yazları camilerde sürünmüşlüğüm var. hatim denilen saçma ritüeli gerçekleştirmişliğim var. kendimi bildim bileli 1 gün bile orucumu bırakmışlığım yoktu. buna ilkokul 3. - 4. sınıflar da dahil. cuma kaçırmışlığım yoktu. kandil kaçırmışlığım yoktu. ne bileyim işte şakirt değildim ama hep sinir olurdum o tiplere.

lise 3'te felsefe ile tanıştıktan sonra sorgulamaya başladım bir şeyleri. ilk önce arapça kur'an okumanın saçmalığını fark ettim. tamamen mealden okumaya başladım. ölünün arkasından kur'an okumanın saçmalığını fark ettim. kabir başında kur'an okumanın saçmalığını fark ettim. annemlerin evlerde düzenledikleri helvalı yasin denen ritüelde helva yaparken kur'andan bir şeyler okuyup insanların sırayla helvayı karıştırarak dilek dilediklerine şahit olunca tamam dedim, arapça artık yok.

sorular derinleşti tanrı'yı sorgulamaya başladım. neden yarattı, şeytanın karşı çıkacağını bilmiyor muydu, sidik yarışına ihtiyaç mı var, gibi temel sorular sormaya başladım. liseli aklımla bu sorularımı çevremdeki herkesle paylaşıyordum. etrafımdakiler asla ve asla allah'ı sorgulamamam gerektiğini bizim küçücük beynimizin onu anlamaya yetmeyeceğini falan söylüyorlardır. mantıklı geldi o dönem. tanrı dediğimiz varlık tabi ki benden çok daha üstün olmalıydı ve benim anlayamayacağım şeyleri mutlaka olmalıydı.

kur'an mealini okudum. okurken kur'an'da öyle yazdığı için bu sorgulamalarım yüzünden kendimi münafık olarak tanımladım ve ağlamaya başladım. inanıyordum islama ama bu sorular tam olarak cevaplanamadığı için en ufak bir şeyde imansızmış gibi hissediyordum. neyse inana inana okudum ben kur'anı. ama namaz falan kılmıyorum çünkü kur'an bile tatmin edemedi bazı şeyleri. bir de çok ağır anlaşılması güç bir dili var zaten insan sıkılıyor.

kur'anda aklıma uymayan her şeyi bilimle açıklamaya çalışıyordum ve kendi kendime saçma sapan teoriler uyduruyordum. evrime inanıyordum ama adem havva olayına da inanıyordum bi şekilde bu ikisi arasında bağlantı kuruyordum. benim için kur'an'ı herkes farklı anlayıp farklı yorumlayabilirdi o dönem. ben kendi dinimi oluşturmuştum ama müslümanım diyordum. dinin temeli denilen namazı yine kılmıyordum.

sonra etrafıma bir baktım ki ben içki, sigara, zina, dedikodu falan derken bana öğretilen müslümanlıkla bir alakam kalmamış ama yaptığım şeylerden vicdan azabı duymuyorum. çünkü yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum. dönemin şartlarına göre farklıymış o zaman kur'an falan diyorum. şimdi sınırını bildikçe her şeyi yapabilirsin diyordum. durdum düşündüm. ulan dedim, herkesin kafasına göre bir inancı oluşacaksa kur'an denilen kitap neden var, bütün doğrular onda yazıyor olmalı ama ben okudum pek tatmin edemedi, diyordum kendime. sonra dedim ki oğlum bunu bir tanrı yazmış olsaydı neden ben okuyunca tatmin olmayayım ki, dedim ve bunu muhammed'in uydurma ihtimalini düşündüm. pek tabi bu mümkün olabilirdi.

kur'anı objektif bi şekilde okuduğumda dehşete düştüm. inanarak okuyunca oluşan gözümdeki her şey doğru perdesi kalkmıştı ve eleştirel okuyabiliyordum. dehşete düştüm. asla benim ahlak anlayışıma uymayacak şeyler vardı. pedofiliden tut eş dövmeye, peygambere tanınan ensest ayrıcalıklarına kadar. iniş sırasına göre okuduğumda fark ettim ki başta çok ılımlı iken sonlara doğru peygamberin isteklerini tatmin etmeye çalışan bir kitap. abartmıyorum 5 defa falan okudum kur'anı. delirmek üzereydim. bir dönem yemek yemeyi bile unutuyordum. ben ki obez bir insanım. dehşete düşüyordum.

incil ve tevrat'a da göz gezdirdim. mantık kur'andakiyle aynıydı ama bunların en yumuşatılmışı incildi. onda bile çağdışı uygulamalar mevcuttu fakat hiçbirinin islamda bahsedildiği gibi allah tarafından indirilmediğine emindim. hepsinde bu kitap son kitap, sonsuza kadar bozulmadan tanrı tarafından korunacaktır yazıyordu.

önce deist olma kararı aldım. bir yaratıcı vardı evren mükemmeldi, kendi kendine yaratılmış olma ihtimali yoktu. bu süreçte gusül abdestini bırakmak çok zor oldu. bana hep gusülsüzken günahkar bi şeymişim gibi hissettirilmişti. müslüman olduğumda hissettiğimden daha huzurluydum. tanrıyla aramda hiçbir şey yoktu. içki içerken şerefine diyebiliyordum tanrıma. sadece 1 hafta deist olarak devam ettim.

sorgulamaya devam ettim. bir tanrı varsa dünyadaki bütün bu kötülüklere neden müdahale etmiyor, diyordum. müdahale etmemesinin bir sebebi varsa eğer tacize uğrayan, açlıktan ölen insanları, çocukları izlemeyi seviyor demektir dedim ve bu da mükemmel yaratıcı kavramına uymuyordu. sonra pandeizm gibi bi şeye inanmaya başladım. evren mükemmeldi, tanrı evrendi, ama tanrı müdahale etmiyordu benim inancımda. çünkü tanrı tanrısal özelliklerinden vazgeçerek evrene dönüştürmüştü kendisini. evren o yüzden mükemmeldi. yaşamımız bir sınav değildi. sonra baktım ki tanrısal özelliklerinden vazgeçebilecek bir tanrı da mükemmel yaratıcı kavramına uymuyor ki tanrı evrene dönüşmek isteseydi dünyada yaşanacak kötülükleri önceden görüp müdahale ederdi. bu da yatmıştı ve tanrı denilen şeyin koca bir yalan olduğunu anlamıştım.

tanrı yoktu. evrenin yaratılışını henüz açıklayamadığımız için bir tanrıya ihtiyaç duyuyorduk. bilme isteğimizi bir tanrı ile baskılıyorduk ve böylece düşünmenin önünü kesiyorduk. çok tanrılı dönemlerde bilimin gelişememesi yüzünden bir güneş tanrısı vardı mesela. günümüzde güneş tanrısı desen kıçıyla güler herkes. artık ateisttim. inanırken aptal olarak yaftaladığım insan gurubunun içindeydim. bu sorgulama süreci ancak üniversite 3'te sonlanabildi.

şimdi okuldaki bütün arkadaşlarım biliyor ateist olduğumu. bir iki tanesi nefret ediyor, diğerleri hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor, çok yakın müslüman arkadaşlarım benim doğru yola dönmem için dua ettiklerini söylüyor falan. ailemden kuzenime ve ablama söyledim sadece. ablama söylediğimde ağladı, bununla sınanmak istemezdim dedi. neyse atlattık onları da konuşunca. hala benim için dua ediyor. aileme ve ailemin yaşadığı çevreden birilerine asla söylemeyi düşünmüyorum. ilkokul mezunu 5 vakit namaz kılan insanlar onlar. benim bu sorgulama sürecimi anlamaları çok zor. boşuna onları üzmek istemiyorum. ben içimde yaşayabilirim onlar üzülmesin diye. önemli olan iç huzur değil mi zaten? çok huzurluyum ve kandırıldığım için çok kızgınım.

her olayda mağdur olan müslümanlar bir ateist ile arkadaşlık kurarken yine mağdurlar. ülkemizdeki islam faşizmi sonlanmadığı sürece ateistler kendilerini gizli tutmaya devam edecekler. sözlükten bir yazarla mesajlaşıyordum din hakkında, müslümandı kendisi. bana allah seni hidayete erdirsin, diye bir dilekte bulundu. allah'ın hidayetine ihtiyacım olmamasına rağmen sesimi çıkarmadım teşekkür ettim ve ben de bir iyi dilekte bulunayım istedim. cümlemin sonuna sorgulamanız dileğiyle, yazdım. adam başladı ben neyi sorgulayacağımı bilirim, bilmem ne demeye.

müslümanlardan tek ricam şudur, inanmayan adamdan kendi inançlarınıza saygı bekliyorsanız önce karşınızdakinin inançsızlığına saygılı davranın. unutmayın ki kimse sizin inançlarınıza saygı duymak zorunda değil, inanma hakkınıza saygı duymak zorunda.
1. adım : (genelde namaz esnasında) biz bu sureleri okuyoruz da ne söylüyoruz acaba allaha, dur bi mealini okuyayım namaz bitince.

2. adım : aslında bunlar sadece allaha dua ve şükürmüş, şimdi ben kendi içinden gelerek allaha dua etsem olmaz mı ne söylediğimi bilerek ona şükranlarımı iletsem düşüncelerimi.

3. adım: (forum lardan araştırma yapılır) sonuç: kesinlikle olmaz zaruri bir durum yoksa(hiç sure bilmemek gibi) bu sureleri okumadan namaz kabul olmaz cevabını alır.

4 adım : müslüman kişimizin yapısı biraz asi ve araştırmayı seven biri ise, bu durumu kabullenmez ve ilk sorgulamasını yapmış olur diğer adımlarda çorap söküğü gibi ilerler işler.
ikra ile başlar.
1- inanmak
2- çok inanmak
3- öylesine inanmak ki neredeyse her şartı yerine getirmek
4- kuranın turkçe mealini okumak
5- öğretilen ve gerçekte olan arasındaki farkı görüp soğumak
6- bir daha inanamamak.
7- boşluğa düşmek.
8- bir daha çıkamamak.
9- ateist/ deist veya agnostik bitmek.
bir başını kaldırıp etrafa bakıp ne yapıyorum ben demek.
din çocukken bir sürü korkular eşliğinde, şartlandırma mantığıyla öğretildiği için zorlu bir süreçtir.

kimi hıyarın sandığı gibi "ehe ehe kızlara hava atayım" diye ateist olunmaz.

çekilen sıkıntının sebebi din karşıtı argümanları kabul etmenin mantıken zor olması değil, kesinlikle ve kesinlikle, dini argümanların çocukluk döneminde, şartlandırma tekniğiyle öğretilmiş olmasıdır. bu açıdan boy abdesti meselesi iyi bir örnektir.
her şeyi adım adım yazmış etmiş ama söylediği hiçbir şeyin bu anlamda yazılmış/söylenmiş olanlardan farklı olmadığını anlamayan kişi beyanı ama kendince bir şeyleri anlamış ve bir şeyleri tercih etmiş. insanlar bunları paylaştıkları zaman acaba akıllarına neden "bu din olgusu 7000 senelik falan bir mevzu mutlaka bunlara kafa patlatmış adamlar vardır, kim ne demiş bi araştırayım" demek gelmez ki...

edit sadece merak ettiğim için soruyorum, allah elohim cesus vs bile din tercihine karışmazken...
Efe aydal'ın kırmızı hap saçmalığını izlememle son bulan süreç.
Edit: şimdi entryi tekrar okudum da sanki ateist olmuşum gibi bir mâna çıkıyor. Yanlış anlaşılmasın.
Beni bir gram bile etkilemeyen yazı. Saygısızlık etmem zaten, okurken gülümsedim. Sen kendini üni mezunu ve olgun birisi olarak düşünüyorsun belli ki çünkü ilkokul mezunu 5 vakit kılan adam sorgusuz bağlıdır ve koyun olarak adlandırırsınız genelde(sen belki demezsin ama saygısızlar diyor) bende bu soruları sordum kendime ama gayet mantıklı açıklamaları var işin tuhaf kısmı şu. Bize mantıklı gelen şeyler inanmak istediklerimiz ya da içimizde bastırdığımız şeylerden kurtulmak bu yüzden ben bilmem kaç kez kuranı okudum o yüzden sen konuşma falan demeyin gidip internetten bulduğunuz bilgilerle ateist oluyorsunuz çoğunuz ki bunlar tuzak zaten.
gerçek hali şöyle olması gerekendir. Aslında çok namaz oruçla alakam yoktu.Küçükken biraz yapardım ama uzun zamandır hak getire. bir arkadaş grubum vardı. onlarla içer eğlenirdik. Ama onlar ateist deist grubuydu ve ben müslümanım demeye utanıyor korkuyordum. Ya oradaki kızlarla bir daha yatamazsam yada bir daha içemezsem diye. Muslumanım desem içki kadın yasak. Ayrıca banada zor geliyordu. Ne gerek varki. Belkide Allah yoktur hem. Niye kasıyorum ki kendimi dedim ve sonra bende ateist oldum.
yalan.

Dinini bilen bir Müslüman ateist olamaz.

kendini müslüman sanan kişi ateist olabilir.
görsel
ateist biriyle tanışması.
(bkz: Ekşici misin be mğbarek)

(bkz: Ağzına sağlık hocam)

Şunu alın bir çorba içersiniz.
fethullah gülen örgütünün etkisi altında bir eğitim sisteminde yetiştim. bana denk gelen din kültürü öğretmenlerinin yarısından fazlası basit bir soruda mavi ekran verecek kadar duruma hakim değillerdi. müfredatta bir sürü çelişkili ifadeler vardı. aile ve yakın çevrede sözü geçen "şu duadan şu kadar sayıda okursan şöyle oluyormuş" gibi hurafeler çocuk aklımızı karıştırmaya yetiyordu. bu hurafeler yasin ve benzeri isimlendirilen kitaplarda geçiyordu. çoğu fethullah gülen'e yakın yayınlardan çıkmadır bunların. bunun üstüne tefsir ve benzeri bir çok kaynak gördük kur'an-ı kerim kaplığına benzer kapakları olan. çocuk aklımızla dedik kur'an yetmiyor mu? hadisler de var. peki bu hadisler gerçek mi dedik mantığımız dışında hadis olduğu iddia edilen sözler işittiğimizde. sonra kimimizin elinden tuttular yukarılara taşıdılar ki onlar itaatkarlar. kimimizi de tabanda bıraktılar çünkü eyvallahımız yoktu, boyun eğmiyorduk. kaybettikçe boyun büküyorduk ancak boyun eğmedik.

sonra ne mi oldu? bazılarımız gerçek islam'ı öğrenme yoluna gitti. bazılarımız da inançsızlığı seçti. işte bu bir 'ılımlı islam' siyasetidir. devlet kademelerine yerleştirilmeye çalışılan itaatkar köpeklerin bu dünyada kazandığı bir sistemdir. laf lafı açıyor, ortadoğu'da kurulmak istenen bir birlik ikinci dünya savaşı sonlarından beri vardı. islam birliği bölge için uygundu. bu sebeple islam'ın ılımlılaştırılması gerekiyordu. nato ve abd ile ilgili bir çok ismin de bununla ilgili söylemleri vardır. ortadoğu yeni bir pazar arayışıydı. ülkenin ve bölgenin zeki gençleri devre dışı bırakarak teknolojik ilerlemenin ortadoğu'da yavaşlatılması ve denetime tabi tutulması ne derece önemli tahmin edersiniz. ülkenin ve bölgenin soru çalarak bir yerlere gelmeyi içlerine sindiren kaypakları da itaat ettikleri müddetçe huzur içinde yaşayacaklardı. bu sistemin iskeleti budur. 2015'te islam birliği sessiz sedasız kuruldu. gelecekte öğreneceğiz gayrimüslim güdümünde mi sorusunun yanıtını.

müslüman bir nesle uygulanmış sistemli operasyon türk ve ortadoğu'da ki diğer müslüman ülkelerde ki din eğitimleridir. gerçekten geri zekalı olan ancak adı hoca olduğu için, bir kaç tane sûre, bir kaç tane nükte ezberlediği için toplumdan saygı gören kimselerle çoğumuz karşılaştık, çoğumuz dedik 'din bu ise benim miğdem bulanıyor' lafını içimizden. gerçek islam bu değil dediklerinde gülüp geçmek yerine kulak kabartın. bir tane hayatınız var. bir şey kaybetmezsiniz.
Sözde müslüman rejim akp ile büyüyen bütün nesil bu halde amk.
Adım 1- türkçe kuran okumamak.
Adım 2- mantıklı konuşuyor gibi görünen bir ateiste denk gelmek.

Bunlar yeterlidir.
Sorgulama sürecine lise 3'te felsefe dersini almanla başlaman, bu dersin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. imam hatiplere de on iki saat konulması gereken bir ders, umarım geç olmadan önünü alabilirler bu şekilde.
işte bunlar hep nefs, buralar cahil dolu.

gidelim.