bugün

bir inci sözlük yazarı, bu programla ilgili şöyle söylemiş, güldürmüştür.

bunlar mal var ya. paralarını kapakların üstüne değil de masaya koysalar hiç kaybetmeyecekler.
yerde yarışmacıların 175bin lirası var. altan dediki "aslında şu an elinizdeki para oldukça iyi bi meblağ, insanlar bu parayı çok zor kazanırlar... hatta nerdeyse yılı bulabilir bu meblayı kazanmak" dedi.

altan herkesi kendi (oyuncular) kadar kazanıyo sandı sanırım bi an, ve kendi kazancı üzerinden hesaplayarak böyle bi laf etti diye düşünüyorum.

altancım, ben sana yardım edeyim babacım. ay da 1.450 lira kazanan bi vatandaş yılda 17,4 bin tl kazanmış oluyor. yani 175bin liraya ulaşabilmesi için 10 yıl çalışması gerekiyor. anlatabildim mi canım. asgari ücretin falan da ne kadar olduğunu söylememi ister misin?..

edit: imla
--spoiler--
soru: aşağıdaki padişahlardan hangisi en genç tahta çıkmıştır?
şıklar :
2. osman
4. murat
2. mehmet

zeka küpü kızımızın soruya yorumu;
- yea bence 4. murat olamaz. o dördüncü. ona sıra gelene kadaaarr ohhoo.
--spoiler--
--spoiler--
an itibari ile yarışan abinin üzerindeki nedir?

a - naylon gömlek
b - ıslak gömlek
c - saten gömlek
d - gömlek mi?
--spoiler--
dün eşimle ilk görüşmeyi yapmak için ayazağa ata stüdyolarına meşakkatli bir yolculuktan sonra ulaşınca en zor kısmının yol olduğunu düşünerek içeriye heyecanla girdik. saat beşte en geç orada olmamızı söyleyen telefondaki ses özgür beyi dinleyerek saat dört civarı stüdyodaydık. stüdyo denilince sıcak ışıklı bir yer aklınıza gelmesin bildiğiniz inşaat tuğlasıyla çevrili 120-130 kişilik bir yarı açık ve çok soğuk bir alan *.ısıtma amaçlı mekana koyulan ufo ısıtıcılar da en fazla önlerindeki 50 cm lik mesafeyi ısıtıyorlardı. Bu heyecanlı ve sıcak bekleyiş saat 18.45 e kadar devam etti. sonrasında yapım ekibinden kır saçlı bir eleman elinde tripot ve minik kamerasıyla ikişerli olarak görüntülü mülakatlara başladı. kamera karşısında isminizi, doğum yılınızı ve parayı kazanırsanız ne yapacağınızı cevapladıktan sonra telefonlarınızı güvenlik gorillerine bırakıp size verilen numarayla çekilişe katılıyorsunuz ve hatırı sayılır bir hediye alıyormuşsunuz. çok sıkı üst aramasından sonra eşimle stüdyoya girdik, çekimin 3 saat süreceği ve içeri girenin bir daha çekim sonuna kadar çıkamayacağı hakkında bilgilendirildik ve kabul ettik. Ama en azından otururuz diye umut ediyorduk zira soğuktan donmuş bedenlerimiz bunu hak ediyordu. ne yazık ki bu 3 saatlik süreyi ayakta geçirmek zorundaydık, itiş kakış yerleşmeye çalışırken güvenlik gorilleri bayanları sunucunun arka kısmındaki yere yönlendirdiler aslında yönlendirme değil de daha çok ''ileri geçin! burada durmak, yasak yönetmen kızıyor, çekim böyle olmaz'' tarzında kibar olmayan şekilde hönkürdüler diyebiliriz. bizde itiraz ettik ne alaka goril bey eşimle farklı yerde durmak istemiyoruz dedim ve zorla da olsa tamam hayde geçin bari beratını alabildik. sıra bana ve benim aksesuar amaçlı taktığım şapkama gelmişti, ormanda geçirdikleri çocukluk günlerine dönen güvenlik gorilleri şapkama el attılar ve şapka çıkarılacak dediler, ben de çıkarmam arkadaşım neden çıkarayım dedim. ilk saldırıyı atlatmıştık ki en besili güvenlik gorili geldi ve şapkayı çıkartın diye emir tonunda konuşunca neden diye tekrar sordum,''yönetmen böyle istiyor kamera sizi de çekecek şapkalı olmaz yasak'' şeklinde süper ve düşünemediğim süper bir cevap alınca daha da gelmem deyip stüdyoyu terk ettik. daha 10 dk önce görüntülü mülakatı kamerayla yapıp şapkalı olarak stüdyoya almamaları normal olabilir kendi kuralları ama güvenlik diye goril koymak da maliyetten kısmak olmuş biraz. Sonuç olarak siz de çağrılırsanız önce gorillerin doğal yaşamıyla ilgili bir kaç belgesel izleyip kitap okuyun yoksa benim gibi anlaşma zorluğu çekebilirsiniz.
2.5 saatte dört soru sorarak reytingin de bokunu çıkaran yarışmadır.
Kızlar etek giyiyor altaki para toplayanlarda bakıyor bu kadar basit.
1. tiki öğretmen: kpss sınavına girdik biliyosunuzdur sanırım.
sunucu : ? ? evet.
2.tiki öğretmen adayı: evet girdik biz bu sınava hemde 2 kere girdik.
Bu kızların pazartesi günü ataması varmış, Allahım inşaallah benim görev yaptığım yere düşmezler.
an itibariyle fatih terim kafasında, mimiklerinde, egosunda ve dünyasında bir abi yarışmaktadır ve ben bu abiyi çok sevdim.
2 kızkardeş yarışıyor. biri finansman diğeri bankacı, (benim ekonomiyle alakam yok). soru şu: tl karşısında en değerli para birimi hangisi. cevap: ingiliz sterlini. (ben emin olarak sterlin dedim). kızların ikisi de emin olup tüm parayı sterlin'e koyamadı ve böldüler. sonra da finansman olan, "işsizim, iş arıyorum. en kısa zamanda bulacağımı umuyorum" dedi, duymazlıktan geldim.
Türeyiş efsanesinde asena'nın hangi hayvan olduğunun sorulduğu yarışmadır. kartal ve ayıya para koydular. şükür ki şıklarda dansöz yoktu, hepsini oraya koyarlardı.
an itibarı ile iki adet "sığır"ın yarıştığı program.
yarışma programı.

son soruda kaybeden iki kızdan birisi, yanlış duymadıysam, izleyenlerde üzülmesin biz kaybettik diye, kıvamında bir şeyler geveledi ağzında. ben niye üzüleyim canım kardeşim sen kaybettin diye. benim niye sikimde olsun, bana giren çıkan bir şey mi var? sanki kazansaydı paradan bana pay verecekti ya da parayı benimle yiyecekti. he! bak öle bi durum olsaydı ortalığı yıkardım ben orası ayrı konu. lakin öyle bir durum yok. niye üzüleyim canım kardeşim ben.

aynı konunun bir başka boyutuda; yahu sanki çok emek harcadın çok hak ettin de o parayı, ben sen kaybettin diye üzüleyim. iki üç saat televizyon ekranlarında şaklabanlık yaptın iki tane soruya doğru cevap verdin diye o kadar parayı hak ettiğini mi düşünüyorsun. lan o paranın onda biri için götünü yırta yırta çalışacan, emek harcayan ve yine de elde edemeyen insanlar var. üzülecek olsam onlara üzülürüm ben, sana niye üzüleyim. ama işte bu yarışma programları ile ülkemize gelen, kolay yoldan da çatır çutur para kazanılır kardeşim, şeklindeki mantık var ya işte...kaybettikten sonra yüzlerinde beliren o büyük ve önemli bir iş yapmış havası var ya, o mağrurluk var ya yerin dibine batsın he mi. nasıl sinir yaptım, nasıl kin yaptım iki dakkada.

anlatmaya çalıştığım 'şey' gerçekten anlaşıldı mı acaba?
an itibariyle soru şudur;

aşağıdakilerden hangisi cümle başında kullanılabilir?

a) noktalı virgül
b) iki nokta
c) nokta
d) konuşma çizgisi

adam var bir tane. şaka maka cevaba ''nokta'' dedi.

adamın gerekçesi şu; ''cümle noktayla biter, bir sonraki cümle başlarken, bir önceki cümle noktayla bittiği için o cümle noktayla başlar.''

(bkz: korkuyorum sözlük)
az önce yarışan iklinin televizyon programı şıkkını "ya bizim magazinle televizyon hiç alakamız yok biz öle insanlar diiiiliiiiz, biz tv izlemiyoruuuuuz cık cık" diyerek reddettikleri program.

abi tv programında canlı yayındasınız, daha nasıl bir alakanız olsun ki tv ile?
tv izlemiyosunuz ama canlı yayına katılıp, yarışmaktan da geri durmuyosunuz bakıyorum.
izlemem, izlenirim mi diyosunuz?
(bkz: allah akıl fikir versin)

not: buraya katılan insanlar o kadar parayı bir arada görüp, dahası elleyince hafiften sıyıyorlar bence.
geçici bir şuur kaybı gibi bir şey.