devre arasında, henüz sezon sonu gelmeden, birkaç tane düşme hattından futbolcuyla anlaşılır. bunlar ceptedir şimdilik. ve macera zamanı..

başkan, ''dünya çapında bir yıldız getireceğim'' der. önce birkaç tane yem atılır medyaya. barcelona'dan orta sahaya, arsenal'den defansa adamlar istenir. maliyetleri dudak uçuklattığından tırsarlar, geri adım atarlar. ''ulan bi bok yedik, herkesi heyecanlandırdık, bi adam bulmamız şart'' fikri oy birliğiyle kabul edilir ve medyaya bir demeç daha verilir;

''demirören, sinan engin'den bu hafta transferi bitirmesini istedi''

yine başlar bir bekleyiş. sinan engin her gün gider gelir, mario berk koşturur, bir kıyamet, bir gürültü. fotomaç üzerine düşeni yapar, şişirir de şişirir. küçücük de olsa, yani fenerbahçe ve galatasaray kadar olmasa da tiraja etki eder bu haberler. '' bilmem kim beşiktaş'ta '' diyerekten..

bekleyişe devam, devam, devam, devam.. yöneticiler başarısızlığın zeminini hazırlamaya başlar yavaştan. şu şekilde;

'' beşiktaş'ın maddi gücü doğrultusunda gerekli yerlere transferlerimizi yapacağız.. ''

bir sabah uyanırız ki, anlaşılmış olması gereken yılıdz futbolcuyla, avrupa'dan başka bir kulüp anlaşmış. bakarız öyle aval aval..

transfer sezonunun sona ermesine ramak kalmıştır. aceleyle bir iki tirişka yabancı alınır. bu yabancılar da 1 ay kadar sonra sakatlanır, elde kalır. satılamaz da hiçbir zaman. bırak para kazanmayı, maliyetini bile kurtaramayız. hep zarar, hep zarar.. hoca topu yönetime atar, yönetim de hocaya. yok ben istemedim, sen istedin polemiği yaşanır işin mutfağında..

peki olan?

olan taraftara tabi ki. demirören'in kulübü kendine borçlandırarak, koltuğunu garantiye alışını uzaktan seyrederiz çaresiz.
inter'in transfer politikasına benzemektedir.***
transfer edilen futbolcunun tesis kapısından memleketinin yöresel yemekleriyle girmesi gerektiğini işaret eden politikadır. mesela kayseri'den transfer edilen futbolcu birkaç kilo antrikot pastırma, konya'dan transfer edilen futbolcu etli ekmek, kars'tan gelen eski kaşar, macaristan'dan gelen ise macar salamı getirmelidir. takım içerisindeki sosyal bütünlük ve dayanışmanın yegane sağlayıcısı budur.

(bkz: abdulmuttalip karagöz)
fenerbahçenin 8-10 yıl öncesine kadar yaptığı, haziran ayı şampiyonu olma politikasıdır.
yoktur.
son olarak bebbe olayı ile rengini iyice belli etmiş politikadır.
malum beşiktaş artık herkesin gözünde "dansöze para saçan işadamları" gibi müsrif bir profil çizmektedir. beşiktaş ta her takım gibi almak istediği oyuncuyu bir süre takip eder. gözlemler. beğenirse alır. buraya kadar gözle görülür bir sorun olmadığı gibi asıl sorun bundan sonra ortaya çıkar. talip olduğu oyuncunun bonservisine o oyuncuya talip olan başka takımların teklif ettiği paranın 5 katını teklif eder. tepkilerin asıl kaynağı budur.* transfer demek sadece oyuncu almakta değildir. oyuncu satmakta transfer politikasıdır. zamanında burak yılmaz için 4 milyon avro, gökhan zan için 6-7 milyon avro gibi teklifler gelen beşiktaşımız burak yılmaz ı holosko nun üstünü tamamlamak içi v.manisa ya vermiştir. gökhan zan elde patlamıştır. 1 milyon avro ya giden ibrahim akın i.b.b de döktürmektedir. bu ne demektir ;
yıldırım demirören cm oynayan 10 yaşındaki bir çocuk edasıyla dev bir kulübü yönetmektedir. (bkz: yeter ulan)
(bkz: gol atmayan oyuncuyu yollayın)
fenerbahçe'de oynamışsa alalım.

eksi oy veren balık hafızalı arkadaşlar için: (bkz: mehmet yozgatlı), (bkz: rüştü reçber), (bkz: nobre), (bkz: mustafa doğan), (bkz: )
üç büyükler arasında en kötüsü olduğu doğru olabilir amma ve lakin galatasaray ve fenerbahçe'ninkiler de ac milan'ın transfer politikası olmadığından diğer takım taraftarı yazarlarının gelip bu başlıkta kafa bulması ilginçtir.

(bkz: ali lukunku)
(bkz: sergio trevino almaguer)
(bkz: ismael Bouzid)

(bkz: vladimir bestchastnykh)
(bkz: sergei rebrov)
(bkz: claudio Maldonado)
bu sezon sonunda genç oyunculara yönelmesi beklenen politika. öyle ki gençlerbirliği oftaşspor' un stoperi remzi giray kaçar ve gençlerbirliği ön liberosu ayhan tuna üzümcü' nün beşiktaş formasını önümüzdeki sene giymesi bekleniyor.
hiç te güzel bir politika değildir fakat hükümetten iyi politika yapıyor o da ayrı.
her sene anadolu takımlarında sivrilen oyuncuları toplayıp 10 kişiyi falan kadroya katmaktır. sezon ortasına kadar bunların yarısı bir kere bile forma giymeden yollanır. 3-4 tanesi yedek oturur. 1 tanesi tutar arada. (bkz: koray avcı)
Zapotocny, Sivok ve Seric transferleriyle adindan sıkca söz ettirmeyecek politika.
demiroren dus yakamızdan, bak carsi bile isyanları bıraktı. ulan aglıcam ben.
herkesin harcı olmayan politika. son 4 senede nerden baksan 10 tane takım kuracak adam alacaksın ama bunların yalnızca 3'ünden verim alacaksın. bi de hala böyle gudik işlere devam edeceksin. hey yavrum hey! ağlamıyorum gözüme tüp gazı kaçtı!
para olmadığı için kalitesiz oyuncular almaya dayanan politika.
kör/topal ilerleyip gidiyor.

(bkz: http://www.haber1.com/hab...utbolcu-transfer-etti.php)
''har hur çar çur say say say say paraları paraları...*'' hesabı transfer yapan, koyu fanatiği olduğum futbol takımının harikulade(!) politikası.
besiktasın trasfer politikasi = sinan enginin para kazanma politikası

her sene genclerbirliginden bir oyuncu alınır.

genclerbirligi ile bjk arasında yapılan bi gizli anlaşma olması muhtamel.
kademeli olarak;

- futbolcu araştır
- ismi veya tipi güzelse teklif götür
- futbolcuyla anlaş
- futbolcuyu al
- başarısız ol
- boku futbolcuya at
- futbolcuyu gönder
- futbolcu araştır
- ismi ve tipi güzelse teklif götür
- futbolcuyla anlaş
- futbolcuyu al
- başarısız ol
- boku futbolcuya at
- futbolcuyu gönder
- futbolcu araştır
- ismi veya tipi güzelse teklif götür
- futbolcuyla anlaş
- futbolcuyu al
- başarısız ol
- boku futbolcuya at
- futbolcuyu gönder

youtube un kapanmasıyla sekteye uğrayan politika. proxy sitelerinde futbolcu izleyince tabi kasıyor haliyle.
serdar bilgili döneminde son derece başarılı olan transfer politikası ve yıldırım demirören döneminde bir boka benzemeyen transfer politikası adı altında iki grupta ve birbirine taban tabana zıt olan örnekleri barındıran transfer politikasıdır.

nitekim serdar bilgili döneminde; yabancı transferler genel olarak hep başarılı olmuştur, başarılıdan kasıt sportif başarı pek gelmese de bu yabancı futbolcular asla takımı yalnız bırakmamış ve sürekli oynar kişiler olmuşlardır. markus munch, miroslav karhan, pascal nouma, zago, ronaldo, cordoba, pancu gibi... oysa serdar bilgili'nin şanssızlığı hep türk futbolculardan olmuş, bir türlü yetenekli yerli oyunculara sahip olamamıştır takım, var olan nihat kahveci gibileri de takımın borç içinde yüzdüğü bir zamanda ilaç niyetine satılmıştır. ne zaman ki ilhan mansız-tümer metin gibi yerli oyuncu transferleri de başarılı bir şekilde sonuçlanmış işte o zaman bjk sportif başarıya da ulaşmıştır. tabi sergen'in beşiktaş'a yeniden kazandırılması da var.

şimdi yıldırım demirören dönemine bakılacak gibi değil. benim şimdiye kadar gördüğüm en iyi futbol oynayan yıldırım demirören transferi holosko. onda da resmen kazık yediler, 2 oyuncu ver 5 milyon euro ver, donunu da çıkar, al holoskoyu transferi oldu. bobo'yu da o kadar şişirdiler ancak bir türlü satamıyorlar...

varın şimdi hangisi besiktas in transfer politikası siz karar verin. ya da konuşulacaksa iki gruba ayırın, serdar bilgili ve yıldırım demirören diye...
rakiplerini* bozguna uğratak üzere kurulmuştur. tek amaçları diğer takımlardaki sivrilen futbolcuları onlardan alarak rakiplerinin düzenlerini bozmaktır. bir çok anadolu takımı yitirmiştir ali üzümcülerini holoskolarını
(bkz: boş tüpleri almaya gelmek)
pazardan karpuz seçmek gibidir. gelip-geçen yönetimlerin bu konuda uzman olmaması hasebiyle bazen iyi oyuncular çıkıyor ama o da kırk yılda bir. birde bjk halkın takımı olduğu için fakir bir takım anca bu kadar oluyor işte.
(bkz: ne kadar ekmek o kadar köfte)