bugün

(bkz: ben herseyi bilirim sendromu)
yaptıkları ve anladıklarını ifade etme hastalığı olan insanlardır.

maxfaktör tribünleri çılgına çeviren bir tespitle yine bizleri güldürmüştür.
ifadelerinden sorumlu olduğunu düşünmeyen insan davranışıdır. sorumlu olduğu birşey olduğunu düşünüyorsa en azından yaşamaya hakkı vardır.
analiz eden insandır. ''çok yüz verdim ve ne oldu? terkedildim. demek ki neymiş? çok yüz verilmiycekmiş. tamam o zaman şimdi siktim belalarını'' gibi.
(bkz: ben bunu anlamadım)

ekleme: "amk"
çocuklar değildir çılgın olan. esas çılgın hep çocuk kalacağını sanan aptallardır. karşı cinsin yatağına girmekte bir beis görmemeleri mükemmel bir ayrıntıdır. esasına dalarsak bahsimize konu ettiğimiz akıllı(!) çocuğun, şunu görebiliriz; -ben böyle büyüdüm, bir daha da değişmem. işin özü safiye'yi dalgaya almak olmadı hiç. gerçekleri anlatıyorum kız sana! dinle iki dakika. safiye'ler otuz yaşına geldiklerinde, evlendiklerinde de aynı fahişe hayatı yaşama hevesi taşırlar. ancak yaptıklarının kötü olduğunu ayırt edemeyecek kadar birikimsizdirler. bahaneleri de hep hazırdır; -ama biz çok yakın arkadaşız! bu safiye'ye anlatamazsın arkadaşının da bir adet sike sahip olduğunu. çünkü onlar çok yakın arkadaşlardır ve arkadaşının bir siki olamaz, olmamalıdır. o menim yahşi dostum, ten tene değende olmaz bir interaktivite! diye buyurmuş bu safiye zamanında.

bir ferhunde* vardı bilir misin, safiye? yatak odalarını dolaşır tanımadığı yastıklarda uyanırdı. samimiyetinden dem vurur, dürüstüm diye her tür fuhuşu yapmanın bir sakınca ihtiva etmediğine inandırırdı kendini. bir de alkolü severdi de ruhunu satardı gecelere. yalnızca arkadaştı onlar rıza ile. alkolün suyunu çıkarıp, aynı yatağa girerlerdi. sonrası ten temasından öteye gitmeyen küçük bir anıymış gibi davranmayı da severdi. ferhunde esasen bir salaktı. garip olansa ferhunde diye birisi hiç yoktu. sadece hayali bir orospuydu. daha da komiği şu ki; sen de yoksun safiye! kafamda kuruyorum lan her şeyi!

ve bir halk türküsü çağırırdı gecelere hepinizi. ferhunde ve safiye el ele girerlerdi aynı yatağa. yalnızca arxadaş olarak tabi.

men ölmirem direm ter içinde
o neçe daddır yarab daxilime girende
eşqim yalan demirem mesudum seni sevende
men ölmişem yaraq* meni vuranda