bugün

Çaylaklığın hakimiyeti üzerimdeyken dönüp şunu haykırdım, onikincinesillenmek(!)
çizilmiş yine kanlı gözyaşları. kumral yalnızlıklarımızda hapsolmuş biri var. çepeçevre soluk bir beniz, hased günahların da var. rüyasını gördüğün bir büyük, adem elmasından başla duaya o vakit siner bulutlarına adamın belki günahları, belki sen ve belki de ilkbahar...
Ben bu başlığı öylesine okudum.
Şimdi gölgelerim ürküyor güneşten, rüzgarlarım yapraklarıma bulaşmadan geçiyor. "Neden sevmedi" diyor şeytanlarım, "neden sevdiremedin" diyor içimin cinleri. sevmeleri iki kişilik zanneden yanılgılarım büyüyor o vakit.

Yollar büyüyor yıllarda, yıllar büyüyor habersiz, haberler hep bir umutsuz.

Gitmek hep bir sebepsiz...
Aklıma yaşadığımız güzel anlar geliyor. Tezden sonra onun şehrinde staj yaparım hayaliyle sarmaş dolaş uyuduğumuzu düşlüyorum.huzurla gözlerimi kapatıyorum. Uyanıyorum. Ya başkasını severse düşüncesi beynimi kemiriyor.beynimde bir sürü tav açılıyor sanki. Bunu kendime yaptığım için ayrı bir kızıyorum kendime. Platonik miyim bilmiyorum, bildiğim tek şey seviyorum işte. içimden bir ses onun da beni sevdiğini ama bir şeylerden dolayı kendini bana kapattığını söylüyor. Aşk yokmuş. Aşk olmasın zaten. Sevgi olsun sevgi. Karşılıklı sevginin en üst formunu yaşayalım.ona şarkı söyleyeyim boyna. Allahım sen mevzuyu biliyorsun amin
mutlu gözüksem de aslında içten içe mutsuzluğumla savaşıyorum. bazen evi terk edip bilmediğim yollarda saatlerce yürümeyi, kaybolmayı,bulunmamayı istiyorum. özellikle gece olunca daha da bastıran bu düşünce ile zor baş ediyorum. bence istemeden doğmak çok büyük bir haksızlık, keşke doğmadan önce sorulsa bu leş dünya da yaşamak istiyor musun? diye. zaman geçerken geçiriyor, acısıyla.
Aslında birkac saattir en suskun anlarımdayım. Yazmak da zor geliyor. Ama yazmasam bu gözyaşları dokulmeyecek, baş ağrısı yapuyor sonra. Bir de cok susunca ben buyuk patlıyorum. Yoruldum demek istemiyorum cunku hayatimda kim ne zaman yoruldum dediyse cekip gitti öbür dünyaya. Başedemiyorum daha dogru bir kelime belki de.
Bugün sabah benji, (benim benjim oglum, terrier olur kendisi) 4.5 saat boyunca kendi etrafinda dönüp agladi. saaat sabahin 5inde goturecek veteriner de yok. Neyse saat 11de kendi veterinerimize ulastik. Beyin ya da ickulakta problem olabilir dedi. Baska bir veterinere sevk etti. Birazdan yola çıkıp diger veterinere goturecegim. Ben hayatimda hiçbir canliya ona baglandigim gibi bağlanmadim, ödüm kopuyor ona bir şey olacak diye. Az once izmir'deki veterinerimiz, canimiz cigerimiz, arkadaşımız, abimiz, kardesimiz her seyin en dogrusunu bilen zaferle konuştum. Olabilir evet diyor. Videolardan da oyle anlasiliyor diyor. Kendimi bir şeylere hazırlayayım mı dedim. Basicam kufru simdi sana dedi. 2089 a kadar yasayacak benji dedi. O zaman yuzum güldü iste. Sevindim. O oyle diyorsa kesin oyledir çünkü.
Ben birilerini bir seyleri kaybetmekten cok yoruldum artik. Anneannemi 18 yasinda, annemi 27 yasimda, teyzemi 33 yasimda kaybettim. Hepsini o beyaz mermerin ustunde kendi ellerimle yikadim. Kendim sardim sarmaladim. Bundan birkac sene once de bigbakin annesini kaybettik onu da yikamak, sarip sarmalamak bana nasip oldu.hepsi ayri bir travmaydi Ben artik baska bir canliyi daha kaybetmek istemiyorum.
Burada yaziyorum cunku telefon acip aglayacak insanim yok. Amk kiminle telefonla konussam herkes.kendi derdini bana döküyor, laf olsundan sende ne var ne yok muhhabetine girdiklerinde tam bende de şunlar var diyecegim şu cikiyor agzimdan kelime bitmeden sbmo ya benim kapatmam kazim sonra yine ararim deyip kapatiyorlar. Amk.larim iclerindeki zehri bana kusup telefonu kapatiyorlar. Aha al simdi sicagi sicagina.. arkadasim aradi, evinde bir sey olmus kizi yalnizmis korkuyormus korkuyormus gidebilir miymisim? Aradiginda veterinerdeyim dedim, simdi ikinciyi ariyor gidemedim diyorum agliyorum bir yandan da benjiyi doktora goturucem laraya diyorum. Niye hasta mi diyor. Hayir biz keyfine haftada bir gun veteriner veyeriner geziyoruz amk.
Aman tatsizlik cikmasin, aman o uzulmesin, aman bu uzulmesin, aman yanlis anlasilmayayim, aman bunu oburu bilirse digeri cok uzulur icime atayim diye diye insanliktan ciktim, kendim olmaktan ciktim. Kimsenin bunu farkettigi bildigi yok, laf sokmaya gelince kendini cok biraktin azicik yuzune bir sey sur de insana benze demiyorlar mi agizlarina kurekle vurasim geliyor. Vuruyor muym? Tabii ki hayir, yuzume yine bir gulumseme yerlestirip dogru diyorsun uykusuz kaldim diyorum. Ulan zehrinizi ala ala halim mi kaldi diyemiyorum.
Neyse öyle iste.ben cikayim, benjiyi doktora gotureyim. Siz de dua edin kotu bir sey cikmasin. O benim her seyim.
yarın ölüm var ölüm .
Zaten hepsini öylesine yazıyorum.
Bir yazı gördüm geçenlerde söz daha doğrusu, insanlara verdiğim değeri hıyara verseydim şimdi bidon bidon tursum olurdu diyordu. Komikti ama hoşuma da gitmedi değil. Elimde değil kıramıyorum , kırmak istemiyorum. Kavga ve tartışma ise hic bana göre değil. Bu yüzden hep kiriliyorum ve yapabildiğim tek şey susup mesafe koymak. Geri çekilmek.
Lan insanlar ölünce sevemezsem seni diye şarkı yazmış, dert ettiği şeye bakar mısınız?? bu nasıl aşk hahaha adam ölmüş hâlâ sevip sevememe derdinde, gerçekten helal olsun yeri geliyor ben de çok seviyorum ama bu nedir arkadaş, üstinsan mi bu sevdiğiniz kişi özel güçleri falan mı var nedir bu kadar size sevdiren allah akıl fikir versin.
Bugün hastanede ilk günümdü. iki saat duracaktık sadece. Ve o iki saatte görmediğim aksiyon kalmadı.
Önce hastanın biri bastonla etrafındakilere saldırdı. Sonra derse geç kaldık diye hoca azar çekti. Bizim hiç suçumuz yok da işte. Hoca diye susuyorsun. Sonra arkadaş baygınlık geçirdi, acile götürdüm. Acilden tam çıkacakken kapıda inanılmaz bir kavga çıktı shdjskskd hasta yakınlarıyla güvenlikler birbirine girdi. içeride mahsur kaldık. Komik komik olaylar işte.
izleyince komik tabi.
nasıl bakarsan öyle görürsün. beyni kandırmak biraz zor oluyor ama bi kere keşfettiğinde herşey daha güzel oluyor. fakat yan etkisi gerçeklik duygusunun yavaş yavaş kaybolmasına yol açar ona göre.
Düğünde kafası patlayan maganda videosunu gösterdi dün abim. "izledim." dedim gülerek. Yüzü değişti. Neden güldüğümü sorguluyordu. "iyi olmuş, üzülmedim." dedim. Ne demek iyi olmuş der gibi baktı yüzüme. "magandalık yapmasaydı o zaman, orada bir çocuk da ölebilirdi. Hiç üzülmüyorum iyi olmuş." diye açıklama yaptım.
"lan iyi olmuş deyip durma." dedi ve önüne döndü. Beni yadırgadı.
Sadece bundan dolayı yadırgandığımı fark edince, gerçek beni, kafamdakileri bilseler benden tiksineceklerini hissettim.
Başkası olsa neyse de, ailem bile beni ben olduğum için, ben gibi düşündüğüm için sevmeyebilir.
Bu yüzden herkesi terk etmek istiyorum bazen.
Çünkü siz kimsiniz ki beni yargılıyorsunuz?
Biri yalnız diye şikayetçi biri yalnız değil diye, hayat böyledir işte çocuklar, herkesin beklentileri farklı daha doğrusu herkes şu olursa mutlu olurum bu olursa mutlu olurum diye düşünüyor. Böyle değil işte sizi mutlu edecek şeyler gelecekte saklı değil, geleceği unutun.

Sizi mutlu edecek olan şimdi yanınızda olanlar ve elinizde olanlar.

Bugünkü dersimiz bu kadar, bu söylediklerimi 20 yaşına gelince anlayacaksınız. Yalnız kalınca böyle mutlu olunmayacağını ya da evde ses olunca yine mutlu olunmayacağını hayatın gerçekte zaten mutlu eden bir şey olmadığını ö ğ r e n e c e k s i n i z.
içimde ne varsa anlatmak, dillendirmek istiyorum. ama başaramıyorum. bazen bütün hücrelerimle bu insan o insan, her şeyimi çekinmeden anlatabilirim diyorum. ama olmuyor. ya ben anlatamıyorum. ya karşımdaki beni anlamıyor. ya da anlaşamıyormuşuz da ben bunu sonralardan öğreniyormuşum.
bunları tanburi cemil bey eşliğinde yazıyorum. bu nadide nebahatı dinlerken bunları yazıyor olmam da gülünç bir mesele. insanlar bunu dinleyip uzak uzak diyarları düşlerken ben kendimden dahi uzaklaşamıyorum.
kabullenmek istemeyip kabullendiklerim mevcut. medyanın kuşkusuz ki köpeği durumuna gelmişiz. cinsellik ile tek kelam söz duymak istemediğim zamanlarda dahi elime telefonu alınca kuşkusuz ki bundan kaçamıyorum. bizi para ve cinsellikle ile yönetiyorlar.
ahlak yozlaşması yaşıyoruz.
bundan uzaklaşsam dahi tamamiylr kaçamıyorum.
büyük işler başarmak istiyor herkes.
çünkü herkes kendi medyasının padişahı. oysa medyanın olmadığı yerlerde hiçbir anlam ifade etmeyen insanlar dahi padişahlıklarını medyada oluşturmuş durumda.
uyanık değiliz.
her gün uyuyoruz ve bu uyumaların sonu olmasın istiyoruz.
gafiliz.
ah, dostum.
dostum dediklerimlerim.
dost bildiklerim.
beni uyandırın.
koduğumun dünyasında paradan başka ne güç var ki? en ihtişamlı imparatorlar dahi para için yapmadılar mı savaşlarını? para günümüz insanının tanrısı olmuş. lidyalılar böyle olacağını bilseydi icat ederler miydi parayı? peki biz bilseydik paranın bu derece güç getireceğini başımıza tac eder miydik? bilmeden de olsa ettik. bilemedik...
Her şeyden vazgeçip çok uzaklara gitmek istiyorum. Uğruna çabaladığım ideallerimden bile uzaklaşıyorum kimi zaman.
Bi an durup da üzdüm de üzülüyorum diye düşünür musunuz.
Kardeş sana "siktir git!" desem ayıp olur mu? Bence olmaz.
Siktir git!!
sanma bu sevgimiz sence yaygara!
eğer sana sarılabilseydim ruhumun iyi kısmını tanrıya verebilirdim. bu sarılmaya küçük bir öpücük de ekleyebilseydim tüm ruhumu feda edip orada can verebilirdim.
Hayatım öylesine mükemmel ilerliyordu ki unutmuştum ihtimalleri düşünmeyi.Normalde en ufak konuda dahi her ihtimali düşünen ben bu kez gerçekten ilk defa akışına bırakmıştım.Fakat bu akışına bırakma meselesi istediğin yöne akmazsa hayat fena çarpıyormuş.Birkaç gün kadar sarsıntılarını hissettim,geçti neyse ki ucuz atlattım.Bir uyarı gibiydi sanki.

Şimdi tekrar tüm ihtimalleri düşünerek o yola devam etme safhasındayım.Olumlu,olumsuz,iyi,kötü her şey gelebilir artık bana.iyinin gelmesini isterim elbette herkes öyle ister ama ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın asla ardıma bakmam bir daha, pişman olmam.Güzel bir macera ihtimaliydi sadece ve ben o ihtimali sevmiştim derim.
zaman zaman bir şeyleri merak ettim, araştırdım, yazdım, çizdim. bir konuyu, ona hakim olana kadar araştırdığım epey az olsa da, şu sıralar istanbul hakkında ciddi şekilde okumalar yapıyorum. 1 ay oldu hemen hemen son kez gideli. O günden beri 5 kitap bitirdim. hemen hemen hepsi, birisi dışında, ufkumu kırk katına çıkaran kitaplardı. şehir hakkında epeyce de bilgi sahibi oldum.

'öğrenmenin en kötü yanı nedir?' sorusunu sordum kendime bu yazıyı yazmadan evvel. cevap ise epey sert bir tokat vurdu yüzüme; cahil olduğunu anlamak. tüm bu bilgilerden habersiz, yıllar geçirdiğini farketmek.

'Ayda bir dünyam başıma yıkılır, daha sonra yapmak istediğim yeni bir film bulurum' diyor steven spielberg. bu lafın önemi benim için çok büyüktür. zira, ne vakit dünya başıma yıkılsa, yapacak yeni bir film bulamıyor olsam da, öğrenecek, keşfedecek yeni bir şey buluyorum.

tüm bunlardan ise şuna geliyorum; hayatın bize oynadığı bu türlü oyunlara, gerçekten 'iyi ki oldu' gözüyle bakmamız mümkün değil mi? Bu bize daha çok şey katmaz mı?

örneğin; yıllar evvel bir pazar günü, yine dünyam başıma yıkıldığında sinema denen büyülü sanat formu ile tanıştım. Daha öncesinde de sinema'yı biliyor olsam da, o gün farklı gelen bir şeyler vardı. o günden beri okuyor, fotoğraf çekiyor, öğrenmeye çalışıyorum.

Keza, istanbul meselesi de aynı şekilde gerçekleşti. insan, tutunacak bir şey arıyor dünyası başına yıkıldığında. bir insana tutunmak yerine, kitaplara, filmlere ve şiirlere tutunmak istiyoruz. Bunlar ise, bana öyle geliyor ki, tam olarak da bizi biz yapan şeyler.
Elele tutuşup aynı yolda hic yürümedik. Bize aynı yol yazılmamış kaderde. Olmuyorsa olmuyor. Ölüyü diriltmek gibi bir şey di ikimizin yan-yana gelmesi. Biliyorum birlikte olsaydık da mutlu olmayacaktık. Is te insan düşünmeden edemiyor. Olabilir miydi diye. Kızgınlığım sana mi kendime mi bilmiyorum.