bugün

dokunuyorsun ya ona şimdi...şimdi sen öl.
ve ölmek şimdi..aynı havayı teneffüs edemeyeceğimiz gerçeğinden daha az can yakmakta.
kırmızının en çok yakıştığı kişi demiştim sana; her gün nispet edermiş gibi kırmızı kıyafetlerinle giriyorsun rüyama.ben sadece senin yaşayışını uzak bir yerden seyrediyorum.evet sadece seyrediyorum.gelmek konusmak istesem de rüyamda bile bir şey engel oluyor.birden uyanıyorum.
ben hiç uyanamıycam bu rüyadan..
anladım ki beni sevene sevgimi vermek varken senin gibi sevginin değerini bilmeyen birine sevgi vermek yaptığım en büyük aptallıkmış. ben seviyorum dedikçe sen kaçtın, ben bırakmak istemedikçe sen beni olduğum yerde bıraktın, ben sana yapıştıkça sen benden o kadar uzaklaştın...bunları ne yavşaklığımdan yaptım nede yılışıklığımdan...ben bunları seni ne kadar sevdiğimi anlayıp ona değilde bana dönesin diye yaptım ama yanılmışım... herşey ters gitti. aradan geçen onca zamandan sonra yaptıklarımın sende ne kadar eğreti durduğunu fark ettim...değmezmişsin sen hiçbişeye.uğruna döktüğüm göz yaşlarıma yazık hemde çok yazık olmuş.hakkında konuşan tüm herkes ne kadar haklıymış.insanlar boşuna şerefsiz demiyormuş sana...evet sen tam bir şerefsizmişsin...şimdi bunları okumanı o kadar çok istiyorum ki; sana olan sevgimden eser kalmadığını aksine senden sadece nefret edebildiğimi bilmeni o kadar istiyorum ki...evet ben bu yazıyı tanıdığım en şerefsiz insana yazdım...
ne yaptığını merak etmiyor değilim. ama düşünmek istemiyorum ne yaptığımı. düşününce kötü şeyler geliyor aklıma. gidin uzaklaşın canımı sıkan düşünceler.
hadi gel saklambaç oynayalım.ilk bulan,diğerinin yüzüne tükürsün!
sen olmasanda sensiz olmuyor..
ben sana bu yazıyı yazsam da yazmasam da olacak olan belli değil mi? ne değişecek ki. her şey gene aynı. kraliçeye aşık saray soytarısı.
bir o kadar sakin bir o kadar da kafa karışıklıklarıyla dolu bir sonbahardı benim için. 3 sene aynı ortamda olmamıza rağmen birbirimizi hiç fark etmemiştik. ben yine o kafa karışıklarıyla ve hayat şartlarıyla boğuşurken karşıma birden çıkmıştın. o an seni görünce sanki dünya durmuştu ve o kadar insana rağmen sadece biz ikimiz ordaydık. evet 3 sene aynı ortamda bulunup hiç karşılaşmamıza şaşırarak tanrının o sonbaharda bizi karşılaştırması bir tesadüf değildi. seni fark ettikten sonra bu karşılaşmalar artık sıklaşmaya başlamıştı. birbirimizi fark etmediğimiz gibi bir çok ortak arkadaşımız olduğunu da o zaman fark etmiştik. dedim ya bu bir tesadüf değildi. tanrı bizim karşılaşmamızı istemişti. ben senin o kararlı duruşuna o sağlam herkezden farklı duran bakışlarına vurulmuştum. belkide sadece bunu ben böyle görmek istediğim için görmüştüm herneyse.. sende beni fark etmiştin güzel bir arkadaşlık sonunda güzel bir beraberliği getirmişti. belkide sadece benim için güzeldi. beni dünyanın en mutlu insanı yapmıştı sevgilimdin artık benimdin. sevmenin hayatın ne kadar güzel olduğunu yaşamanın nefes almanın bile bir mutluluk olduğunu hissederdim senin yanında. sonra ne mi oldu? herşey gibi bizimde sonumuz gelmişti. mutlu sonlar hep masallarda mı olurdu? hani bir laf vardı ya "aslında mutlu son diye birşey yoktur. çünkü, bir şeyde son varsa orada mutluluk yoktur" gerçekten doğu bir laftı bu. sonumuz gelmişti ve artık mutsuzduk ikimizde. ayrılığın o derin hüznünü yaşarken gözden geçirmiştim beraberliğimizi. baktığımda seni o ilk gördüğüm günkü gibi değildin. aslında kararlı bir duruşun ve farklı duran bakışların yoktu. sende onlar gibiydin. seni seviyorumun artık diline dolanmış herkeze söylediğin anlamını yitirmiş bir laftı. belki gerçekten sevdin belkide değer vermiştin sadece bilmiyorum. ama düşünüyorum insan sevdiğine nasıl bu kadar acı çektirebilirdi. nasıl bu kadar üzebilir ve gözünden akan bir damla yaşa kıyabilirdi. evet seninle bitirdiğimiz ilişkimiz benim olaylara daha objektif bakmama yardım etmişti. aşkın gözüme indirdiği perdeler yok olmuştu çünkü. baktımda senin benim karşıma çıkman tanrının beni geçirdiği sınavlardan biriydi. sen aslında karektersiz,hayatta bir gayesi olmayan,kendinden başka hiç bir şeye değer veremeyen boş bir tiptin. sen aslında pazarlarda satılan dışı güzel gözüküp içi çürük olan elmalardan biriydin. içini görmeden çürük olduğunu nerden bilebilirdim. artık sana karşı içimde nefret duygusu bile beslemek benim için seviyesiz bir tavır olur. Çünkü sen insanların sana verdiği hiç bir duyguyu hak etmicek,bana aynı şeyleri iki kere yaşatıcak kadar sözünde durmayan karaktersiz,kendin ayrılmayıp benim ayrılmamla o ayrıldı kızım napim deyip vicdan rahatlatıcak,elindekilerin değerini bilmeyi geçtim hiç bir şeyin değerini bilmeyen,insana insan gibi davranmayan,hayatta herşeyi kırıp dökmeyi beceren, bir gününü mutlu kılmak için uğraşmayan,mutlu olmayı zerre kadar hak etmeyen birisin. Aslında daha çok sayardım da sana acıyorum. son olarak Nazım Hikmet Ran'ın şiirinde dediği gibi ''bence şimdi sen de herkez gibisin''...
ya insan bu kadar zaman sonra; olmadı..
diye mesaj atmamalı bence.
ne olmadı: Onla mı olmadı? Benle mi olmadı? Bensiz mi olmadı?
Mesajını saatler sonra görüpte:"Ne olmadı?" dedim ya..
bari cevap at be oğlum.
o kadar zaman birbirimizi çektik her halini bilirim senin neden şimdi bişeylerin arkasına sığınıp öyle sevdiğini söylüyorsun ki bana... yıllarca çırpındık yolun sonuna geldik hala bırakamıyorsak birbirmizi hala çabalıyorsak sen benim bende senin istediklerini yaparak kazanacaz tekrar kaybettiklerimizi neyin inadı neyin acısı anlamıyorum seni istiyorum herşeyinle hayatımda ben konuşurken dinleyen bir sen görmek istiyorum kızdığını kırıldığını görmek istemiyorum ne başkası umrumda ne de herhangi bişey inat ettikçe beni soğuttuğunun farkına var artık ve istediklerimi yaparak gel... inan güven bize bir kez daha üzme üzülme artık...
iyi bok yedin. aferin. mucks.
çok karamsar düşünüyorum. belki de sen bana geleceğin günün gelmesini sabırsılıkla bekliyorsun. belki de ben kuruntularımdan kurtulmalıyım. şimdi yanında olan kişiyle birlikteyken bile beni düşünüyorsundur, beni hissediyorsundur. benim seni düşündüğüm gibi sende yalnızca beni düşünüyorsundur. beni affet sevgili, senin için çok kötü düşüncelerim oldu. sense sadece iyiliğimi düşündün. karamsarlığa düştüğüm zamanlarda, senden, sevdadan kaçasım geliyor, ki sende biliyorsun bu eski adetimdir. kolayına bulup kaçıyorum zorluklardan, yokmuş gibi davranıyorum. sabredip beklemeliyim seni, bana geleceğin günü, mutlu olacağımız anı. beni affet sevgili sana büyük haksızlıklar yaptım.
fazla ilgiden hoşlanmam. fazla laubaliliği sevmem. ne yapmam gerektiğini söyleyemezsin nasıl hareket etmem gerektiğini de. ha bu arada hayatım boyunca laubaliyi düzgün yazamamışımdır şimdide yazamadıysam uyarma!
yok aşkım, ben senin ellerinden ,başka eli tutamam
gözlerine bakamam.diyordun, eger... eger tutamazsam yada
bakamazsam . ben o zaman belki çoktan ölmüşümdür.
sen ömrümsün başka, başka kelimesi yok biricigim diyordun.

lan kahretsin yine sana yazıyorum ve kahretsin adını anmasamda hatırlıyorum bi kez daha.
kahretsin silemedim.kahretsin ben bu yazıyı sana yazdım.
cumartesi geceleri olan kafamla, hafta içi aksamları olan kafama yazıyorum.
birimiz yanlış yapıyor. bu bedende birimiz fazla o kesin.
yazmazsam içimden geçenleri rahatlayamayacağım.. sana diyemediklerim burada yazılı.. keşke okuyabilseydin.. gerçi okusanda değişmezdi hiç birşey.. seninle olabilmek için çaba harcıyorum, bana bir dakikanı ayırman için.. olmuyor.. ne yapacağımı şaşırmış durumdayım.. ne yana baksam seni görüyorum ama ulaşamıyorum sana.. ya tamamen çık hayatımdan ya da yol göster bana.. kafam karmakarışık.. yüreğim kırık.. en kötüsü de seni kaybetmek korkusuyla sana anlatamıyorum bunları.. tepkisiz kalmak zorundayım.. elim kolum bağlı.. yaptıklarım ise uçup gidiyor.. doğru dürüst ağlayamıyorum bile.. çok acı çekiyorum.. canım çıkıyor sanki bedenimden bu anlarda.. sabır diyorum sabır.. elbet meyvesini yiyeceksin sabrın.. oysa bi kez bile hatırlasan beni.. çok değil bi kez.. dayanamıyorum artık..

keşke sevdiceğim demeseydim sana..
bu gun olmaz yarın olmaz ama bı gun ayrılıcaz.bırbırımıze gore degılız.
-bak senin şarkı çıkmış yine. acısa da öldürmez diyor kadın.
+öldürebilir bitanem. durumuna göre değişir.

haklıymışsın, öldürüyormuş sevgilim.
dizlerinin bağını çözüyormuş adamın.
bedenini, kaslarını, gücünü anlamsız bırakıyormuş.
kapıyı kapatmaya mecal bırakmadan, oracıkta yığıp nefesin kesilene kadar ağlatıyormuş.
banyoda boş deodorant şişesini bile buldurup koklatıyormuş, bildiğin ıssız adam yapıyor, rezil ediyormuş.
allahın cezası bir yüzükle bir atkı,bir şarj cihazı, biraz kola kapağı, bir yastık, bir nevresim takımı o eve sığmıyor, sokaklara taşıyormuş.
elimi tutmazsan o merdivenleri inemezmişim gibi hissettiriyormuş.

dolmuşla minibüsün bir farkı yok mesela artık. kim ne isterse diyebilir. ben yine dolmuş diyeceğim ve karışanım olmayacak.
nargileyi asla yakmayacağım. herkes közleri istediği büyüklükte koysun, banane?
birileri sebze yiyormuş ya da yemiyormuş, umrumda değil. kim ne isterse yapsın.
ülkelerin bayraklarını tanımasam da olur. onu da bilmeyivereyim.
mango kokan kremim bitmek üzere. yenisini almayacağım, öyle güzel takdir eden kimse olmayacak çünkü. kimse canına katıyormuş gibi koklamayacak bir daha nasılsa.
duştan asla hiç o kadar hevesle, o kadar mutlu, o kadar güzel çıkmayacağım. biri sarılmak üzere beni bekliyor olmayacak.
dışarı çıkarken o kadar hızlı hazırlanmayacağım. kimse "yine ne güzel olmuşsun sen" demeyecek nasılsa.
kimsenin sakallarını sevmeyeceğim.
kimseyi öpmek için fırsat kollamayacağım.
kimseyi öperken gözlerimi sımsıkı yummayacağım.
kimseye "çok" vurgulu sevgi cümleleri kurmayacağım.
osman'ı bile sevmeyecek, ali'ye sinirlenmeyeceğim. ne gereği var sinirimi sana belli edemeyecek olduktan sonra?
kimseye üst geçitten geçmek yerine bir dünya yol yürütmeyeceğim soğuk havada. kısa ve öz yürüyeceğiz, hedefe yönelik, o kadar. elini daha fazla ve daha sıkı tutmak için değil.
otogarı da seveceğim artık. çünkü hep ben gidiyor olacağım, kimseyi göndermek zorunda değilim, tadını çıkaracağım.

hani "bir gün bana hak vereceksin" dedin ya.
işte şu anda hak veriyorum sana canım sevgilim.
öldürebiliyormuş, durumuna göre değişiyormuş.
şurda finalerin başlamasına 16 gün kaldı. sınav piskolijisini deyil hangi dersten kalıp gececeğimi deyilde bu 16 günün sonunda istanbul'a dönduğumde gözlerimin seni nerelerde arayacağını yıkık bir kalp'le gene bu şehire dönmekten korkuyorum. senin taa amına koyim.
yokluğunla beni cezalandırıyorsun ya bana koymuyor aslında, o kadar alışmışım ki yalnızlığıma hiç bir şey olmamış gibi hissediyorum. gebertirim yanımda ol diyordun ya o zaman, beni şimdi yokluğunla cezalandıracağın aklıma gelmedi hiç. iyiysen kal öyle.
senin yanındayım, sana bakıyorum ama senden gideli çok oldu..
mecburiyet.
şimdi yemek yiyorsun ya, boğazında kalsın.
küçük ahşap pencereli bir odaya dışarıdan kilitlensek..
durmadan yazsak çizsek, yazsak çizsek...
siyah beyaz fotoğraflara sarılıp uyusak,
renkli rüyalar görsek..
hiç ölmesek,
hiç olmasak..
çok yaşlansak,
hep gençleşsek,
bugün ölmesek...
öyle doluyum ki! dün gece kendimi bulmaya yardımcı oldum kendimce.başardım da.içimi döktüm boş duvarlara.kustum nefretimi,ama daha da boşalabilmiş değil ne kadar biriktirmişim megerse içimde.sabırlı oldugumu bilirdim de bu kadar da oldugumu tahmin edemezdim.sabır iyi derler,hı hı bekleyin iyi insan kendi içini çürütüyor be kardeşim..
dilime gelen her beddua sözcüklere döküldü.ne kadar acıttıysan içimi artık sen düşün..!
keşke diyorum keşke bu yaptıklarını hak edecek bir sey yapsaydım,aldatsaydım seni,kötü sözler sarf etseydim sana karsı ya da ne biliyim sıkboğaz etseydim,rahat ol istedim hep yanımda içinden ne geliyorsa onu yap,ama asla rol yapma.ben seni ellerimle boğmadım,ama sen beni parça pinçik ettin.tek sorum neden?ne yaptım da sana bana bunları reva gördün? 'yapamıyorum,daha öğlen seni seviyorum derken;akşamı sevemiyorum kimseyi' dedin,ne kadar para verdiler sana bu kadar mükemmel rol yap diye?helal olsun başarılıydın,hemde çok.
mutlu olabilme ihtimalinin oldugunu düşünsem emin ol mutlu ol derdim,gerçekten mutlu oldugunu görmek isterdim.ama yok olamazsın,yırtsan da bir taraflarını bu karakterle olamazsın.
yine girdi sıkıntılar içime..tek bir söz var sana değer;
hoş-t-çakal..!