bugün

Ben bu yazıyı sana yazıyorum, ama sen asla okuyamayacaksın.
Hala kalbimde ince bir sızısın sevdiğim.
Artık bizi o resimler anlatmaz. Net.
Bugün bir mucize oldu. O kadar zaman sonra sesini duydum. itiraf etmek gerekirse biri beni işletiyor sandım. Sesini unutmuşum. Senden vazgeçişimin ilk evresini tamamlamak üzereymiştim aslında. Tekrar başa dönmesem tamamlardım belki de.
seni en çok saçmaladığın, beni en çok üzdüğün, en çok kırdığın anlarda bile inatla dinledim. iki cümleyi bir araya getirelim de aramızdaki sorunu halledelim diye deli gibi çaba harcadım. göğsüme ağrı da saplansa burnumun direği de sızlasa vazgeçmedim tartışmaktan. seninle her tartışmamızı bir deprem kabul ettim, depremler olacak ki yeni bir dünya oluşabilsin dedim. para istemedim, araba istemedim, ev istemedim, daha çok çalış bana iyi bak demedim. geleceğimiz ile ilgili kaygılandığında senin içine su serpmeye çalışan bendim. ama bu iyi niyetim ne zaman tükendi, senden umudumu ne zaman kestim biliyor musun? yine bir tartışmadan sonra sana gelip sakince ortayı bulmayı çalıştığım bir gece bana "vicdanını rahatlatmaya çalışıyorsun." dediğinde. iyi niyetime güvenmediğini, beni artık ufak hesaplar peşinde koşan sinsi biri gibi görmeye başladığını anladığımda bitti. tabi ben bu bitişin tam olarak o anda gerçekleştiğini şimdi anlıyorum. sonrası ne mi? ortası bulunabilecek bir konuda benim iki kelimemden yola çıkarak beni "hasta." diye etiketleyip saygısız bir tavırla hayatımdan çıkmaya çalışan bir insan, karşısında ne yapacağını şaşırmış vaziyette kalakalan ben. sana "canım." dememin açıklamasını "ben seni canım kadar seviyorum." şeklinde yapmıştım. belki canımdan vazgeçemeyeceğimi düşünerek böyle bir tavır sergilemiş olabilirsin. keşke sana intihardan da söz etseydim.
Zamanında uzun uzun hala unutamadığımı, unutmak istemediğimi ve ne kadar sevdiğimi yazdığımda insan zamanla her şeye alışıyor diyen birine ben daha ne yazabilirim ki? Aslında yazılacak, söylenecek bir sürü şey var ama sözlerim muhattabıma ulaşmadıktan sonra hiçbir anlamı yok sağda solda konuşmanın.
Hani gelsen artık.
(Null).
Saol canısı.
Bugün de hiç yazmadın. Aramadın. Sormadın. Zaman öylece geçti gitti. Senden uzakta. Sensiz ...
Dünya mutasavvıflar ile mutasarrıflar arasında bir yerde kaldı. Ben artık yazıcı melek degilim. Ben tepeden tırnağa iblis'im.
(bkz: Denize Atılması Gereken Mektuplar)

Arasıra yazarım, çizerim, asarım, keserim. Okunma, beğenilme kaygımda yok. Umrumda bile değil aslında. Ben yazarım içimden geçenleri okuyan okur. Kimileri okur mesaj atar devam et çok güzel vs vs. Kimileri kızar yazma diye her neyse.

Bende ki bu yazma isteği hiç geçmedi bugüne kadar. Nedeni senin bir zamanlar içinde taşıdığın ama zamanla yok olan yaşama, okuma, yazma, yazdıkça abartma sevincini bana bulaştırman. Ara sıra korkmuyor değilim. Aynı şeyleri ben de yaşar mıyım acaba diye? Sen kaleminden koptuktan sonra bir daha barışmadın ama ben hala barış halindeyim. Sürekli yazdırıyor kendini. Birşeyleri durmadan yazabilirim. Seni mesela, gözlerini, saçlarını, gülüşlerini, aşkımı, öfkemi, nefretimi ve daha bir sürü şey. Yazdıkları herkes okur, defalarca okur, bıkmadan okur ama sen okuyamazsın. Üstelik eskisi gibi yırtıp denize de atmıyorum artık. Sen kendi kendini bitirdin ama bende derinlerde bir yerlerde hala varsın.
görsel
Açtığın yaralar durmadan sızlar.
Aklımı çeliyorsun iyiden iyiye.

Sana aşık oluyorum, engelleyemiyorum.

Sen de beni sevsen nolur?
Yemin ederim orospu çocuğusun annenle ilgisi yok ama olayın, tamamen senle ilgili.
Bugün de uyandığımda ilk sen geldin aklıma. Yatarken de aklıma gelip seninle uyuyacağım sevgilim ...
Belki abarttım çoğu zaman ana yanlış da söylesem,kızsam da gönlümden geçeni yaptım art niyet gütmeden.Belki doğru zaman değildi fazla duygusal bağladım ama pişman değilim.istediğin gibi düşün.Varsın olsun ikiyüzlü,çıkarcı,iyiyim diyen kötü insan olayım senin gözünde .Yaradan beni bildiği için kulunun kötü sözleri beni yaralayamaz.
o kadar ruh hastası bir insansın ki bir o kadar da bencil senelerce beni olmadığın bir insanmış gibi aylarca kandırdın. gerçekten bir insanın hayatı nasıl karartılır, bir insanın güveni kökünden nasıl sarsılır canlı kanlı örneğisin. keşke böyle yüz yüze gelebilsek ki sen kendinle yüzleşmekten acizsin benle nasıl yüzleşesesin bildiğim tüm küfürleri suratına dökebilsem belki bir nebze içimdeki öfke ve kandırılma hissi geçer, dilerim ki gerçekten diliyorum aylardır öğrendiğim andan beri gün yüzü görme, hayatın boyunca ki öyle bir karakterle gün yüzü görmen biraz zor ama böyle o kadar mutsuz ol ki yaptığın yaşattığın tüm o hislerin gram gram fazlasını hisset nefes alama. nefret bile edemiyorum senden hastalıklı insan git ve tedavi ol. dilerim bir daha kimsenin hayatına bulaşıp bişeyler yaşatmazsın.
Aşkım sana bir muamma
Çöz çözebildiğin kadar
Mürekkebin yetmez amma
Çiz çizebildiğin kadar

Ayırdım candan bedeni
Hatan ile sevdim seni
Öfken dahi okşar beni
Kız kızabildiğin kadar

Aldım ruhunun tadını
Ölsem duyarım yadını
Mezar taşıma adını
Yaz yazabildiğin kadar

Yokluğunla avunurum
Benliği yere vururum
Ayağındadır gururum
Ez ezebildiğin kadar

Dilin olayım da söyle
Nasıl yandım sana böyle
Yollarında toprak eyle
Gez gezebildiğin kadar.

Şiir oldu kusura bakmayın oç'ları.
gidişinin ardından yas tutacak değilim. benden söküp aldığın tek şey takvim yaprakları oldu. bir de kalemim. ben senden sonra suya da yazardım seni, havaya da, buza da. ama kalemim sende kaldı.
unutma sevgili; kalem sende, ama silgi hala bende...
merhaba tez danışmanım. yeterlilik arifesinde beni bırakman konusunda hem sana çok hak veriyorum hem de çok kızıyorum. dile kolay 6 sene olmuş. eşimden boşanmışım gibi hissettiriyorsun bana mutlu musun? yüksek lisans tezimin, deney sonuçlarımın velayetini alabiliyor muyum?
ben bu okulu senle bitiririm diyordum, beğendin mi yaptığını danışmanım. ah pardon eski danışmanım.
millet sevdiği insanlara yazarken ben neden sana yazıyorum, yemin ederim cuma gününden beri psikolojimle oynuyorsun.
velhasıl, elveda danışmanım. içimde kalmış bir tutam bilim sevdasını sömürdün.

bir dk ya, yeterlilik arifesinde öğrenci mi bırakılır? sana büyük aşk olsun.
Bugünde aklımdan hiç eksik olmadın ...
Telefonumun ışığı yandığında adını görmeyi, profilini açınca resmini görmeyi, sesini, kokunu , herşeyini çok özledim....
Senden bir bok olmayacağından, yazık oluyor bize diye de diyemiyorum cunku biz olmamız zor be. insanlar doğru insanı böyle de teğet geçiyor işte.
Eğer hayatımda bir dilek hakkım varsa 15 dakika dilerim. Seninle 15 dakika.
Hani insanlar hayatlarında sadece bir kere gerçekten aşık olur derler ya; ben o hakkımı sende kullandım. Bambaşka bir aura. Ben burdayım diye bağırırcasına. Milyarlarca insan arasında sesini duyururcasına. isterdim sana hissettiğim her şeyi anlatmak. Böyle bir ışık. Öylesine parlak. Başka hiçbir şey göremeyecek kadar parlak. Güneş gibi. Güneşte görünmez ya diğer yıldızlar. Kör eder ya güneş aslında. Hah işte o güneşsin sen. Öylesine yakın. Öylesine sıcak. Ve öylesine ihtiyacım var sana. Umrumda değil öbür yıldızlar. Sanki benim için yaratılmış bir güneş. Ve tek umudum o güneş için yaratılmış bir ben.
Dedim ya bir dilek hakkı. Tek dileğim seninle 15 dakika. Herşeyi anlatabilmek için 15 dakika. Umarım kader bizi bir daha karşılaştırır. Ve umarım bizi tekrar karşılaştıran kader bizi asla ayırmaz. Çünkü ben seninle bir ömür geçirmeye hazırım.

Dün gece kafam trilyonken kağıda yazmışım bunları. Tek hatırladığım deftere gecenin dördünde birşeyler yazdığımdı. Ve her ne kadar kendimde olmasam da yazdıklarımın hepsi doğru.
Kader eminim bizi tekrar karşılaştıracak.