bugün

ve güneş yine doğacak nar çiçeği kiremitlerin kucağına, sen belki yine unutucaksın telefonunu, ikinci el kitap satan rutubetli bir dükkanda. ve iyi niyetli bir kız daha koşacak peşinden, yada farklı bir hikaye ile sen yine aşık olcaksın !

yağmur damlaları yine düşecek nar çiçeğinden bordoya çalan kiremitlerin koynuna, sen yine sana çok yakışan o şile bezi beyaz göleğini giyerken, komidonun üstünde bir fransız kadını gibi gerilerek senin kokunu dağıtan parfüm şişesi sabırsızlıkla bekliyor olacak, birde o.

rüzgarla girdiği savaştan mağlup çıkan bir yaprak daha uçaçak, ıslak, nar çiçeği kiremitlerin üstüne, biraz sarı biraz turuncu..
belki de sen başka bir kadının parmak ölçüsünü öğrenmek için, belli etmeden, - ki hep eleverirdin kendini- elleriyle oynarken, o başını omzuna koyacak utanıp, yüzünü senin suretinin altına saklamaya çalışırken kokun onu da sarhoş edecek eminim. ki sende onun saçlarını soluyacaksın.

ağrılı ve soğuk bir aralık gecesinde, kar taneleri, beyaz benekler bırakırken nar çiçeği kiremitlerin üstüne, sen evleneceksin.
hayalimizdekinden çok farklı, baharda değil kışta evleneceksin, ahımdır.

ve güneş yine doğacak nar çiçeği kiremitlerin kucağına, sen kadınınla aşk dolu bir gecenin sabahına uyanırken, ben daha yeni sızmış olacağım.
belkide uyanmamacasına...
sevgisiz ayrılık;
yarattığın acı dünyalar kadar büyük olsada, geçmez lan bu, çözüm ölümdür dedirtsende adama; siktir olup gidiyor sana dair herşey. senin acın da siliniyor, senden öncesi de...
edit: yemedim ben bunu.
bütün sevdaları bitiren ayrılık olmasan olmazmıydı...
sevgime rağmen ayrılık geldi buldu bizi. engel olmak istedim olamadım. sıradan bir bekleyiş değildi. çok uzun sürdü. bitirmek istememe rağmen elimde olmadan çok uzun sürdü. unutmak yalan. beklememek gideni yalan. ümitsizliği kabullenmek yalan. hep bir yerlerde ümidi olurmuş insanın. bakıyorum yazılara yaşanılan benzer duygular. kimi aşıyor kendini ama aştığını sanıyor. sadece sanıyoruz. sonra bir telefon yıkıveriyor her şeyi. bir ses dağıtıveriyor sizi. aklınıza gelmesede her gün bilinçaltı bir bıkkınlık yaşıyor hayata karşı. üstünüze gelen her ne varsa ezbere hareket etmeye başlıyorsunuz. rutine bağlıyorsunuz hayatı tam değiştim derken. bir noktada salıveriyorsunuz bir noktada ben ne yapıyorum deyip toparlanmaya çalışıyorsunuz. aşk üzmüyor bence insanı bu kadar. adaletsizlik üzüyor. yalanlar üzüyor. anlaşılamamak bir hiç uğruna dağılmak üzüyor. ama yapacak bir şey yok. ilişkiler çift kişilik çünkü. biri pes edince diğerinin ne mücadelesi, ne sevdası, ne de gücü hiç bir işe yaramıyor.
bir şiir veyada aşk romanına verilebilinecek bir isim.
Kırıcı sonlar, tatlı başlangıçlar getirirdi her zaman ama bu son ne sana yakıştı ne de ben hakettim..öyle ağır oldu ki kalkamadım altından ve her geçen gün daha da yok etti beni.Geçen günler unutturur dedik,dediler yalan..zaman ilaç değil zehirmiş meğer.gidişin güneşi batırmakla beraber gecedeki ay'ı da yok etti.her ye...r karanlık.gündüz karanlık,gece zaten hep karanlık.hoş dönsen de aydınlanmaz artık..
en uzun gece beni terk ettiğin gece demişti iskender, bende devam ettiriyorum onun öncesini yazıyorum.

ilk önce telefonuma mesaj gelecek bitti diye sonra ben seni arayacağım ama sen açmayacaksın,göreceksin aşk arıyor yazacak telefonun ekranında,bakacaksın bakacaksın durmadan bakacaksın hiçbir zaman açmayacaksın.ben aklımdaki soruları sana sormak yerine kendime soracağım,içimdeki ses yanıt verecek bana,içimdeki ses bana lanet okuyacak,içimdeki ses bana sevişmelerimi hatırlatacak.sonra ben tekrar seni arayacağım,bir süre sonra açacaksın telefonunu kısık bir ses tonuyla ne var diyeceksin,ben o sesinde sorularımın cevabını bulacağım,lanet okuduğunu bulacağım,sevişmelerimi bulacağım.aklıma içimdeki ses gelecek,meğer o senmişsin diyeceğim fakat biz büyük ihtimal ayrılmış olacağız.
Sen yatağına geçip ağlamayacaksın,ben bulduğum ilk iç yakıcı suya katılmış kimyasal maddeyi boğazımdan mideme litrelerce aktaracağım.ağlayacağım sonra telefonu elime alıp seni arayacağım yine geç açacaksın telefonunu ama açacaksın bu sefer. senin konuşmana izin vermeyeceğim ve başlayacağım:
ben seni çok seviyorum sensiz yapmam imkansız.şimdi unutalım mı tüm anılarımızı,yılbaşını,ilk tatilimizi,oturduğumuz ucuz çay içmenin ayrı bir tat verdiği çay bahçesini,okuduğumuz kitapları,izlediğimiz konserleri her şeyi ama her şeyi unutalım mı söylesene.bana bir şey söyle neden böyle olduğuna dair tek bir şey söyle.o an sevgim bitti diyeceksin, benim kafamdan aşağıya örümcekler dökülecek.tamam diyeceğim kapatacağım telefonu sonra evime gideceğim en sevdiğim filmi izleyip en uzun geceyi yaşayacağım.
oyalama beni, veda et artık ayrılık..
böğrüme bir yumruk yemiş gibi oldum nefes alamıyorum..
lütfen gelme.
(bkz: çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu tamam mı) *
seni gördüğüm ilk yerde bacaklarını kırıp ağzından sokup götünden çıkaracağım ona göre...
allah belanı versin senin lan. neden birden bire insanların hayatına girip alt üst ediyorsun her şeyi ? işin gücün yok mu senin ? defol git artık benden uzakarla, sevenlerin yanına da uğrama bir daha, bir daha yakalarsam seni buralarda...
sevimsiz ayrılık; kapıyı arkandan kapat tatlım.
beklemiyordum seni ama haber vermeden geldiğin iyi oldu. çok sancı çekerek ölmeyi hiç sevemedim de.
hadi tamam anladık ölüm allah ın emri de sana ne oluyor amk!!?
hayatın olağan akışı olduğun için seni kabullenmekten başka çare yok. ancak 100 ihtimalden 99'uda sen olunca işler değişiyo aga, bu kadar acımasız olma, düş yakamızdan bi zahmet...
nesin sen, nerden çıktın ki, beraberken güzel olan, hiç bitmesin istenilen herşeyi bi anda yıktın, nasıl becerdin, naptın, nasıl böyle acılı, sancılı bi hale dönüştün, nasıl bu hale getirdin bizi?
uğrama artık kapıma almam evde yokum yeter bunca zamandır hayatıma girip çıkmaların. terk ediyorum ayrılık seni her defasında nefessiz kalmak istemiyorum senin gelişinle. sana inat adını bile almayacağım ağzıma, unut beni ben yokum.
bi yaşatmadın kendini.
nedenin olsun!