bugün

Anne; beni ben olduğum için sevebilen tek insan. Hırslarımızla, arzularımız , kıskançlıklarımız, iyi ve tüm kötü yönlerimizle bizi kabullenebilmiş ve Herkese göstermediğimiz çoğu yüzümüzü görebilen tek insan. Öyle zamanlar olur ki dünyanın en kötü ya da en çirkin insanı olsanız bile o size öyle bir bakar, öyle bir sarılır ki siz dünyanın en iyisi sanarsınız kendinizi. Hesapsız sevgidir onunkisi. Hiç bir şey yapmasa bile sizin şu an nefes alabilmeniz bile onun eseridir. Her şeyiniz onun parçasıdır. Onun vücudunda şekillenmiştir sizin siluetiniz. Anne candır...
seni sevdiğimi sana söyleyemiyorum anne.

kusuruma bakma.
sahip olduğum bi çok şeyin mimarısın evet ama bunları kullanmama izin vermedikten sonra pek bi şey ifade etmiyo. bin bir zorlukla,yoklukta okuttuğun üniversiteden şimdi kötü bi şeymiş gibi bahsediyosun. benim hayatımı adayacağım mesleği yapmamam için elinden geleni yapıyosun. anne memur olmak istemiyorum,hayatımı küçücük bi ofisin içinde,seneye bu gün ne yapacağımı bilerek sürdürmek istemiyorum ama anlamıyosun bi türlü. hayatımı kontrol etmeye çalışmandan nefret ediyorum. her şeyimi bilmek istemenden de.kendime ait bi alan istiyorum anlamıyosun. nefes alabileceğim,istediğim zaman gidip gelebileceğim,rahat rahat istediğim her şeyi söyleyebileceğim bi alan. bırakmıyosun anne. yıllardır sırf sen öyle seviyosun diye kestirmedim ben o saçlarımı bilmiyosun bile. ama yeter artık. 25 yaşındayım ve farkına varman için her şeyi yapıyorum artık. evet,sen olmadan huzursuzum,hep bi tarafım sende kalıyo ama biz bir arada yaşamayı bilmiyoruz galiba anne. robot değilim ben. sen de sahibim değilsin,annemsin. zor olacak bu saatten sonra bunları öğrenmek,ikimiz için de. ama mecburuz anne. yokluğunu düşünemiyorum bile,başa çıkamam muhtemelen ama bi nefes alayım artık nolur ikimize de yapma bu kötülüğü artık. seviyorum seni.
bugün bari temizlik yapma, şu kış günü ev havalandıracam diye sabahtan akşama kadar dayama camı çerçeveyi.
iyisin hoşsunda, olmuyor bu şekilde hatun, valla bak alıp başımı gideceğim!
Az önce sesini duydum. 2 aydır görmüyorum gül yüzünü. Etimden et koptu sanki. Ben seni sandığımdan daha çok özlemişim. Seni aşktan da öte bir bağlılıkla seviyorum. Ölsem ya sana. Allah acını bana yaşatmasın. Gel artık çok özledim seni. Seni çok seviyorum.
en yakın arkadaşımın kaleminden..

''2 ay olmuş anne, uykunda öldüğünün üstünden tam 2 ay olmuş dile kolay.
ne yapacağım ben anne? her sabah kalk işe geç kalıcaksın demezsen ben nasıl uyanıcam ki, beni düşünmedin mi hiç? bu kadar erken mi gidecektin? ya kardeşim anne, daha 12 yaşında ona nasıl anlattım ben haberin var mI? vardır di mi anne, hala bizimlesin sen di mi annem? yatmadan önce iyi geceler demeye geldiğinde kalkıp sarılmıştım sana hatırlıyor musun anne? aynı akşam sen çok seviyorsun diye gidip ahmed arif'in kitabını almıştım anne, bana okutmuştun hasretinden prangalar eskittim'i, ben o kitaba nasıl bakıcam anne, o şiiri tekrar gördüğümde aklıma hep şu soru gelmeyecek mi? annem öldü ben neden yaşıyorum ki...
elbette gelicek anne, babam öldüğünde bana bir şey demiştin ya'' baban benim kalbimde yaşıyor oğlum, o ölmedi sen üzülme e mi?''
anne ne olucam ben işe gitmedim, patronum arayıp paralı izne çıktığımı söyledi..
sen hayatımda ki tek kadındın hep öyle kal nolursun anne. sesimi duyuyorsan, son bir kez sarıl bana uykumda..
seni her şeyden çok seviyorum anne, babamda yanında biliyorum, gelmek için en kısa zamanı bekliyorum canım annem...''

yazarken bile ağlattın be
Özür dilerim anne,asla istediğin gibi masum bir kız çocuğu olmadım. Evet belki istediğin gibi okul birinciliklerim var ama öğretmenlerimle tartışmaya girmelerim,inadına eteğimi kısaltmalarım, asla öğretmen yalakası olmadığım zamanlar çok yordu mu seni? Birincilik aldığım AB bilgi yarışmasında genel koordinatöre 'alın AB'nizi defolun!' dediğim için üzgünüm. Çok çalıştığım matematik sınavından 100 alınca okul kapısının önünde yaktığım keyif sigarası için de üzgünüm.Sahi anne müdür seni arayıp hiç yakıştıramadık kızınıza dediğinde çok kızdın mı bana? Sırf dersi anlamıyor diye öğretmenimin aptal dediği sıra arkadaşımı azarlamasına da razı gelmeyip asıl aptal sensin demiştim hatırlıyor musun? Disiplin odasının önünde beni ürkek bir çocuk gibi değil de yaptığından gayet memnun görünce de kızdın mı bana? Okul temsilciliği seçimlerinde yaptığım propaganda siyasi nitelikli olduğu için disipline gönderilmekten sen kurtardın beni,teşekkür ederim. Lise 1'de yatağımın altında bulduğun 'Darağacında 3 fidan' kitabını gördüğünde seni endişelendirdiğim için üzgünüm. Şehit cenazesine katılıp, 1 mayıs gösterisinde avazım çıktığı kadar 'Yaşasın emekçi hakları' diye bağırdığımı da biliyor musun? Ama asla kötü bir şey yapmadım ben,ne kendime ne sana laf ettirmedim hiç bir zaman. Beni kınayanlar anlayacak anacım,anlayacak zamanla. Yalaka olmadan da,sosyal özürlü olmadan da başarılı olabilir insan.Sigara içerek terbiyesiz olduğumu hatırlamıyorum hiç. Arkadaşlarımı satarak bir yere gelmeye çalışmadım hiç.Liseyi kazanamadığımda beni varoş bir okula göndermiştin hayatı öğreneyim diye? Öğrendim ben anne. Neden küfrediyor bu öğrenciler,neden asiler bu kadar,hatta bazıları neden 'ot' çu onu bile öğrendim. Çünkü hiç birinin senin gibi anneleri olmamış. Özür dilerim anne,sessiz sakin bir kız çocuğu değil de her zaman avazı çıktığı kadar bağıran 'asi' olduğum için.
ben sana ölürüm anne, kurban olurum..günlerdir içimi kemiren, sana söylemedigim seylerden
bahsetmeye basladım yavas yavas ve sen haklı da olsan, yine beni anladın..yine beni dinledin saatlerce
bir ağlamam yetti ikna olman için! ne büyük yüregin varmış anne.. maddi, manevi hangi emeğinin
karşılığını sana vericem ya da ne zaman vericem inan bilmiyorum! hatta yapmak üzere olduklarımı
duysan belki sinir krizi geçireceksin..bana ölene kadar kızacaksın, bu konuda hiç affetmiceksin!
ama mutluyum anne..gel son kez dinle, son kez anla beni..yıllardır beklediğin o mutlu günü
hep birlikte güneşli bir günde yaşayalım..her zaman oldugu gibi yanımda ol..bu kez ben degil
sen beni beyazlar içinde gördüğünde mutluluktan ağla anne..inan ben seni üzmeyi hiç istemedim!
senin bana hak vermen su an da o kadar zor ki o kadar haklısın ki..ama "o" gün geldi anne, bırak beni
gideyim, ya da tut elimden en güzeli olsun..bazı insanları görüyorum da, sana hayran olmadan edemıyorum
o sert görünümün arkasında ki yufka yüreğinin kölesiyim anne..sana hem kötü hem iyi haberlerim var
önumuzde ki haftalarda ögreneceksin ve biliyorum sen kızsan da deli gibi kavga etsek de,
beni deli gibi sinirlendirsen de benim seni hala seviyor olmam gibi sen de yine beni seveceksin anne..
kızma, anla anne güzle günler yakında.. güzel kızın yuvadan uçuyor annem..seni çok özlicem, en çok seni özlicem..
fikirsel olarak anlaşamasak da bizi bizden başka kim anlar ki annem!
ben sana layık olamadım, bundan sonra da olmam zor gibi..benı affet annem, ben en çok seni sevdim
inan ve hep sevicem..sakın beni bırakıp erkenden bir yere gitme..sakın beni bu zor kaderimle
başbaşa bırakma annem..sen herşeyimsin..
hayatımda iyiliğimi koşulsuz şartsız isteyen tek insan. dostum, arkadaşım, sırdaşım. dünyaya tekrar gelme ve ebeveynimi seçme şansım olsa salise dahi tereddüt etmeden seçeceğim koruyucu meleğim. iyiki varsın, iyiki annemsin. umarım sana layık olabiliyorumdur.
ozur dilerim.
seni cok seviyorum.
lutfen beni affet.
senden ve babamdan başka kimse beni gerçekten sevemez.
iyi ki varsınız ikiniz de..
yemeklerini çok özledim.
evde yere dökülen tüm saçlar benim tamam.
Bi gün Çat diye gelip o güzel yemeklerinden yapsan. AÇlıktan halüsinasyon görmeye başladım.
dügünde taka taka bi tane taki bilezigi takip ona verdigin paradan fazlasini kuaförle elbisene verdin ya kocakari unutmuyorum bunu.
ben senin ve babamin kizi olmamaliydim.
veya sana benzemeliydim.
sumaya mahkum oldum resmen.
bu nasil bir caresizlik haberin var mi senin?
ama seni de suclayamam..tanri boyle istedi.

--spoiler--
bana kaderimin bir oyunu mu bu?
--spoiler--
oyle cok sogudum ki insanlardan, herseyden.
bir tek sen varsin benim icin.
seni cok seviyorum annecim. her ne olursa olsun.
Cüzdanımdan saç telini bulduğun kız var ya, ondan ayrıldım valide sultan. Ama hala seviyorum onu. he bir de saçın niye bu kadar beyazladı diye sormustun bana en son geldiğimde. Sebebi bu işte.
can yücel'in ağzından cevap vermek istediğim başlık.
ben daha anneme yazı yazacak kadar yazar olamadım.
hiç bir dişi, senin önüne geçemez. tüm gıcıklıklarına rağmen.
canım annem,

sana bu mektubu sevgimi, özlemimi söylemek için yazıyorum. yazıyorum çünkü içimdekileri sana ne söyleyebilirim ne de sen dinleyebilirsin...her zamanki gibi yapabileceğim en iyi şeyin yazmak olduğunu görüyorum ve yazıyorum...

dağarcığımda o kadar kelime varken seni ifade edecek cümleleri kurmakta çok zorlanıyorum. konu sen olunca tıkanıyorum anne. kalemimin ucu kırılıyor, beynim donuyor...satırlara dökemediğim bir kargaşa oluyorsun...oysa binlerce güzel şey söylenebilir hakkında.seni doğru düzgün görmedim ki anne 2 yaşındaydım beni öksüz bıraktığında. seni fotoğraflardan tanıdım. o kadar güzelsin ve o kadar tazesin ki bakmaya doyamıyorum annem. seninle geçirdiğimiz kelebek ömrü kadar kısa zaman dilimini hatırlayabilmek için kendimi yırttığım çok zaman oldu...ama lanet olsun şu kafama ki hatırlayamıyorum anne çok küçüktüm gittiğinde...hala bazı kıyafetlerin, gençken yaptığın ama kullanmanın nasip olmadığı el işlerin, tel kırmaların, dantellerin, oyaların duruyor...onları kokluyorum anne. sen kokuyorsun. yada ben öyle olmasını istiyorum...rüyalarıma giriyorsun anne. doya doya anne diyorum sana. öpüyorum, kokluyorum, sarılıyorum...seninle yapamadığımız ama yapmak istediğim her şey rüyama giriyor anne. çoğu gece bu duayla yattığım için olabilir mi anne? rüyalar da olmasa hayat belki hiç çekilmezdi. çünkü hayat rüyaların dışında kalan acımtırak zaman dilimi çoğu zaman...

seni kaybettiğimde bunun farkına bile varamayacak kadar küçüktüm anne. bizi bırakıp başka yere gittin sanıyordum. birgün döneceksin yada...hakkında bir şey söylemediler ki anne. o zamanlar hayattaki en büyük derdim dizlerimdeki yara sanardım. sen yoktun ama ben her yere düştüğümde yine anne diye ağlardım. sen gelmemek üzere gitmiştin anne. ne kadar kötüsün öyle! beni neden o kadar erken bıraktın...o kadar savunmasız, o kadar aciz...ahh anne acaba halime üzüldün mü hiç? orda nasılsın, ne yapıyorsun? bunları gerçekten çok merak ediyorum...

öksüzlük çok zor anne. bunu aklım erene kadar bilmiyordum. beni yanına al diye ağladım kaç gece.aklımdan hiç çıkmadı bu iki hece...lisedeyken şairin biri "sol yanım acıyor anne" diye bir şiir yazmıştı. kalbime darbe darbe inmişti her kelimesi her hecesi...içinde şöyle bir cümle vardı hiç unutmam: "dün sabah annesi ayşe'nin saçlarını örmüştü. elinden tutup okula getirdi. yakası da danteldi. zil çalınca öptü. haydi yavrum sınıfa dedi. ben de ağladım. ağladım hem de hiç utanmadan. öğretmen ne oldu dedi. düştüm dizim çok acıyor dedim. yalan söyledim anne. dizim değil ama sol yanım çok acıyor anne." evet tam 20 yıldır dizimin acısı geçmedi anne...aslında ben hep ona ağlıyorum...

anne merak etme hayatım hep acılarla geçmedi. babaannem ve dedem bana çok iyi baktılar. babamsa kendine yeni bir hayat kurdu benden uzakta...ama olsun ben ona da alıştım anne. yani hayat her şeye rağmen devam etti. aslında kızın çok güçlü biri anne. senin için akan tek damla gözyaşına bile şahit etmedi kimseyi. anne kızın düşe kalka büyüdü. okullar kazandı, başarılar elde etti...kendi ayakları üzerinde durmasına az kaldı. aslında bunları her mezarına gelişinde anlatıyorum, aslında biz hiç ayrılmadık ki anne...ben anlattım ve bir şekilde senin dinlediğini, beni izlediğini biliyorum anne... bugün içimden hiçbirşey yapmak gelmedi anne. kelimeleri toparlamak ve sana yazmak dışında...bu sana yazdığım mektuplardan sadece bir tanesi...bugün yazılmasının ise tek bir açıklaması var: 20 şubat. senin beni bıraktığın gün...bıraktığın gibi seviyorum seni annem...nur içinde yat...
sinirlenince söylediğim sözlere bakma sen, deliririm biraz biliyorum saçma sapan şeyler söylerim. ama onlar sana değil aslında kendime. seni çok seviyorum.
bu arada sanırım ygs bu yıl olmucak. senin de umudun yok pek biliyorum. ama yine de bişeyler yapmaya çalışıcam. yüzünü kara çıkarmıcam. söz.
hayatımda anlamlı olan tek şeysin. seni kendimden bile çok seviyorum.
anne az sakin! çok meraklısın... benim de kendi içim de bir dünyam var. bırak, izin ver yaşayım. her şeyimi sana anlatamam. çünkü kendime bile itiraf edemediğim şeyler var çimde sana nasıl itiraf edeyim ki!!!

haklısın! yanımda olmak istiyorsun. azıcık yüzüm düştüğünde senin içinde fırtınalar kopuyor. haklısın anneciğim. bir şey diyemiyorum. ama n'olur kendi dünyamı kendi içimde yaşayayım. en yakın dostumsun, beni anlayan en doğru insansın. fakat en çok üzülen insan da sensin. söyleyemem yapamam anneciğim. benim dünyam senin dünyana ters!!! ben sendenim ama ben sen değilim.. bunu anla!! lütfen...

uyuduğumda beni izlediğini hissediyorum. beni öpüp kokladığında da duyuyorum ama uyumuş numarası yapıyorum. seni seviyorum. çok ama... üzüyorum biliyorum. üzmemek istiyorum ama ben buyum. sana bağırıp çağırmıyorum. ama hep ilgi beklemen, beni özlemen ve her şeyimi merak etmen de beni üzüyor.

anne olunca anlarsın diyorsun ya, evet anne olmak istiyorum ben...

annemm, melek annemm, canım annem.... seni çok seviyorum.
en çok kavga ettiğimiz ergenlik döneminde bir mektup yazmıştım beni anlaması için hala çekmecesinde saklar.
anne seni hiç anlayamadım biliyor musun...

sen beni tuvalete sıçıp, üstüme sifonu çekmeliydin anne.
güncel Önemli Başlıklar