çocukluğum spiderman, x men ve batman vb. çizgi romanları okuyarak ve transformers izleyerek geçti. hayal meyal hatırlıyorum. çocukken belediye otobüslerinden çok korkardım. bir gün içlerinden biri transformers'ta kötü robotlar olan decepticonsların lideri megatron'a dönüşecek sanırdım. çocukluk işte. pek bir salaktım.

***

ergenlik dönemlerinde belediye otobüslerinde çok stres yapardım. " ya güzel bir kız otobüse binerse? ya şu daima sıkışık olan ve daha önce hiç kimsenin açamadığı o camı açmamı isterse? " falan fişman kurar da kurardım. daha bunun yaşlısı, gazisi ve hamilesi var. bunlardan biri bile belediye otobüsüne binse benim gibi yer verme ihtimali olan diğer ergenlerle göz göze gelmemek için başımı yukarı bile kaldırmazdım. şaka ya, bunu yapmazdım.

***

7 yıl aynı liseye gittim ben. 7 sene lan, dile kolay. şimdi içinizden bir zıpçıktı çıkar ve " 7 yıl liseye mi gidilir lan zibidi " derse belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak izzetini, itibarını s**erim. anadolu lisesiydi ve şehrin dışındaydı. öğrencilerin çoğu okula ulaşım için belediyenin tedarik ettiği ve bilet sistemi ile çalışan otobüsleri kullanırdı. belediye otobüsünden farkı sivillerin binememesi ve son durağının okul olmasıydı. yani anlayacağınız haftada en az 10 kez belediye otobüsüne binerdim. her mahalleye giden otobüs farklı olsa da aynı olan tek şey hepsinin tıklım tıklım olmasıydı. şayet otobüste kıçınızı bir yere koyabilme lüksüne sahip olabildiyseniz, otobüse binen ve yanınızdan geçen her arkadaşınız kucağınıza bir çanta bırakacağından, otobüsten inebilmeniz mümkün değildi. yani ayakta yolculuk etmek daha makuldü. otobüsten inebilmenin püf noktası; ineceğiniz duraktan 3 durak önce götüm götüm ilerlemeye başlamanız ve 1 durak kala " duracak " lambasını yakan tuşa basması için tuşa en yakın arkadaşınıza bağırmanızdır. zira yaşlar 16-17, otobüs de öğrenci dolu olunca hitap şekilleri biraz değişiyor.
- arkadaşım şu duracak tuşuna basar mısın?
sonrasında;
- kankaaa şu tuşu parmaklasanaaa.
gibi.
e dolayısıyla insan 7 yıl boyunca haftanın 5 günü, günde 2 defa belediye otobüsüne binerek okuluna giderse bazı deyimler diline pelesenk olabiliyor ve bir hafta sonu dershaneye gidebilmek için belediye otobüsüne bindiğinde inmeden önceki son cümlesi şu olabiliyor;

- şunu parmaklar mısın?

***

yamulmuyorsam 2005 yazıydı. arkadaşımla erdek'ten dönüyoruz. cebimizde metelik dahi yok. yalvar yakar otobüse zor binmişiz. belediye otobüsü full, ayakta yolculuk ediyoruz. açlıktan bayılmak üzereyiz ve hayal kuruyoruz;

arkadaşım: kanka şimdi buz gibi bir cola olacaktı...
sosyopatik: ee?
arkadaşım: iki de whopper olacaktı...
sosyopatik: eeeee?
arkadaşım: ketçabı, mayonezi de boşaltacaktık içine...
tam da bu hayalin üzerine aniden kızı biri dürter ve...
kız: afedersiniz ama tekini alabilir miyim?
arkadaşım: pardon ?
kız: tekini alabilir miyim diyorum? (yukarıda asılı olan tutacakları kast ediyor.)
arkadaşım: ketçap ve mayonez de koyayım mı? (whopperları kast ediyor)

***

tanım: nedeni insandan insana değişebilecek strestir. yaptığım tanımı s**eyim.