bugün

iki açıdan tanımlanabilecek bir başlıktır.

markete giren kişi açısından;
ilk girdiği markette almayı unuttuğu ya da o markette bulamadığı bir ürünü almak isteyen kişi.

marketteki eleman ya da market sahibi olan kişi açısından;
şerefsizin teki.
elindeki x marketin poşeti ile y marketin içerisinde dolanırken paranoyak olması muhtemel olan insandır. insanın içi içini yer resmen, "ulan şu kasiyer kız kim bilir ne diye küfrediyor içinden", "aha kapıdakı güvenlikçi tip tip bakıyor hay aksi", "şarküterideki adam da bir garip yahu".. şeklinde uzar gider bu düşünceler. *
(bkz: paranoyak olduğunu belli etme yolları)
migros gibi, real gibi büyük bir markete giriliyorsa ve eldeki poşette daha 5 şubesi bile olmayan minik bir markete aitse kimsenin iplemeyeceği, bıyık altından güleceği andır.
mahalle bakkalı, hoştur, sevecendir, bazen veresiye yazan, tontiş amcadır. fakat bir yere kadar canikom, biliyorum mayonezi sen de satıyorsun ama markette promosyon var yahu, ben napayım?
hemencecik, pis pis poşete bakmalar, besle kargayı oysun gözünü, içerikli sitemler, olmuyor tontiş amca, ne demişler;

(bkz: alın verin ekonomiye can verin)
(bkz: başka marketin poşetiyle markete giren kişi)
bim poşetiyle a 101 e gitmek.
(bkz: markete ayar vermek)
hiç bir marketteki hiç bir çalışanın umursadığını sanmadığım durum. nihayetinde kasiyerde, görevlilerde standart maaş alıyor, sen ordan alışveriş yapmışsın yapmamışsın umrunda olmazki. hatta ne kadar az müşteri o kadar az iş demek. hiç sıkılmayın gençler, raad raad dolaşın siz.
mağaza da çalışırken şahsen kimse gelmesin diye düşünürdüm. elinde ki poşete bakmazdım. bu yüzden hiç bir çalışanın sizin elinizde ki poşete aldığınız eşyaya bakacağını sanmayın. sonuçta onlar orada sadece çalışanlar.