sürekli aynı kıyafetleri giyen insanların algıya ihaneti.sosyo ekonomik sebepler olamaz bu bir çeşit gıcıklandırma güdüsü.en yakın arkadaşımın yüzünden bile 1 saatte sıkılıp gözlerimi başka taraflara kaçırmaya çalışırken buna nasıl dayanırsın sen günlerce, haftalarca, aylarca, mevsimaşırı aynı renk ve modelde kıyafetleri teşhir etmeye.kadının birisi, yüzlerce defa aynı çantayla geldi buluşmaya.adamın teki, aynı kazakla dolaştı sokaklarda.çocuğun ötekisi semt parkında hep aynı fanilayı kirletti.memurun kendisi, biteviye aynı kravatla işe gitti geldi.doktorun efendisi, aralıksız aynı önlükle ameliyata girdi.giymekle yetinmediler kendileriyle karşılaştıklarında kenara çekildiler.her gece yatağa o kıyafetlerle uzanıp, yataktan o kıyafetlerle kalktılar.bununla da kalmadı.kişisel eşyalarını aynı renge boyadılar.

ben aynı gömleği 2 gün giyen adamlarla arkadaşlık yapmam, mustafa bilir.o adamın günün birinde deli olma ihtimali vardır.akıl hastanesine ziyaretine gidersem, ölene kadar aynı gömleğin içinde dolaşan psikiyatrların zevksizliğine dayanamam.ben aynı eteği -şalvarda olsa değişmez benim için- 2 saat giyen kızla sevgili olmam, kemal bilir.günün birinde aldatma ihtimali vardır.rüzgar değil ki eteğini kaldıran, olsa olsa içindeki şehvettir, nasıl güveneyim.bulvardan eve doğru yürürken karşıdan gelen o ise ayakkabılarındaki matlığa bakıp kusabilir,renklere ömür boyu küsebilirim.

değişim, renkli giymek ve yaşamakla başlar. usanmadan aynı şeyleri giyen insanlar algılarımda daltonizm oluşturup duygularımı köreltiyorlar.oysa hani biz doğayı taklit ediyorduk.ağaçların, kuşların, çiçeklerin, gökyüzünün bile durmadan değişen renkleri ve elbiseleri var.kendi kendimize bunalımlar, trendler ve renk scalaları oluştururken doğaya ihanet ettiğimizi unutuyoruz halbuki.aynı tişörtü giymiş birisiyle aynı mekanda göz göze gelmeye bile tahammül edemiyosun, kimi kandırıyorsun sen!

algılarımızı ve gözlerimizi dinlendiren norveç yerel kıyafetiyle kazandı adam eurovision şarkı yarışmasını, sesiyle mi sanıyorsun sen!