bugün

ayak kokusu. bunun haricinde birşey getirse yüzüne tükürürdüm.
nadiren de olsa güleryüz.
mert'e babası her çıkan telefonlardan getiriyor.çocuk bizden teknolojik.
Gerginlik, paronaya, despotizm.. Gelme ve getirme dedirten üçlü.
küp not kağıtlari ve tukenmez kalemler. kısacası eşantiyon urunler.
bol bol ajanda, tükenmez kalem, karalama defterleri.
e bir de yılbaşında getirdiği sepet. *
genç, meslek liseli, güzel, kız stajyer. *
yazılı kağıtları, dönem ödevleri, kurul tutanakları vb vb gibi şeylerdir.
(bkz: iphone 3)
hastane içindeki eczanede çalışan biri olarak ayda 1, bi dünya ağrı kesici gelir.
gıda sektöründe ömür tüketiyorsa babamız, bayat ve istenmeyen yiyecekler iyi birer örnek olabilir.
babamın değil ama memur olan amcamın daireden getirdiği kurşun kalemlerin de içine girebileceğini düşündüğüm eşya grubudur. kalemlerin üzerindeki devlet malzeme ofisi damgasını bıçakla kazımadan asla okula götürmememizi de sıkı sıkıya tembih ederdi.
(bkz: fırıncı)
(bkz: ekmek)
et, köfte...
(bkz: kasap)
yemekten bıktım. bir tas çorbayla bir kilo eti takas edebilirim. *
baba ve hava.
genelde asık bir surat ve huzursuzluk.
aldığı rüşvete göre değişiyor.
bir adet kokuşmuş çorap,
renk son derece kaymış pantolon ve tişört.

he unutmadan cigara.
tükenmez kalem.
kalem takımları, evraklar, dosyalar...

edit: bir de yorgunluk.
kirli sefer tası.
koltuk takımı, duvardan duvara halı, yavrulu yatak, el şeklinde koltuk. nasıl mı?
(bkz: bellona)**
iş..
(bkz: Yinemi eve iş getirdin)
baba gümrükçü veyahut nakliyeci ise daha da çeşitlenebilen nesnelerdir. son muhabbet şu şekilde gelişmiştir;

- baz istasyonu işe yarar mı la ?
+ ne baz istasyonu ?
- alet yav, aleti..
+ sen iyice hoş oldun haldun!
- ne biliim kızım, paso ondan geliyor şu sıra yurtdışından.