bugün

(bkz: neresine bakcas)
''lan ben buna mı aşık oldum, bula bula bunu mu buldum...'' deyip aşık olduğunan kızdan utanıldığının göstergesi de olabilir.*
gözlerin ağır hasardan dolayı aşırı yüklü hastane masrafına yol açmaması için yapılabilen davranıştır ki aslında bir reflekstir. çünkü eğer gerçekten aşıksanız, baktığınızda onun da gözü yanar, sizinde...
(bkz: gözünden sakınmak)
(bkz: bakmaya kıyamamak)
(bkz: saçmalamak)
(bkz: yüzü çok sivilceli kıza aşık olmak)
o kadar isyeceksindir ki bakmayı ve bir gün onun da bakmasını dileyerek... bakacaksındır sen de ve içinde bir ümit olacaktır. o ümit denen şey de lanet olası ,içine öyle coşku verecektir ki sanki bir şişe votkayı dikmişsin gibi dolaşacaksındır ortada. yanında onu hayal edeceksindir. ne kadar da kadersizsindir halbuki... onun senden haberi bile yoktur. o senin gözlerine değil öylesine olduğun yere bakmıştır, farkında olmadan. tıpkı senin farkında olmadığı gibi.
aslında bakmaya calısılır ama bakılamaz, her an onun da size bakma ihtimali yüksektir. iste ozaman;
-abou necmi kız baktı lan.
+öyle öküz gibi bakarsan tabi bakar.
-yaw sus bi necmi, cok güzel baktı ya.
+yaa bu öküz bana niye bakıyo diye bakmıstır.
-necmi allah belanı versin, bi ögle aramız var surda duygusal anlar yasıcaz sıctın yani. ***
(bkz: gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu)
aşkın kendisidir, yüzüne bakılınca ellerin titremesi, yüzün kızarması gibi semptomlara sebeb olduğu için o yüze bakılamaz, çekinir aşık kişi, 21. yy da böyle bir aşk var mıdır bilinmez ,arsız abazan erkek ve tiki kız populasyonun önlenemez yükselişi böyle bir aşkın imkansızlığını tokat gibi suratımıza indirir.
platonikse aşık olduğunu anlamaması için bakmamak. ilgilenmiyomuş havası vermek gibi bişi... bir b.ka yaramaz kendine zarar...
sözü iskender pala ya bırakacağım durumdur. ne kadar çalışsamda onun gibi anlatamam çünkü

-----------------------

Bütün aşk hikâyelerinin en unutulmaz ve heyecan verici sahnesi,
sevenin sevgiliye ilk baktığı andır şüphesiz.
Daha doğrusu, onun yüzünü ilk gördüğü vakit.
Âşıktaki içsel değişimin başladığı an, gözün sevgiliye
ilk takıldığı saniye dilimidir ve âşığın bütün biyografisi, bu ''ilk bakışın öncesi ve sonrası''ndan ibarettir.
Bir ilk bakış, kaderin kazaya dönüştüğü en kutlu demi yüklenmiştir.

ilk bakış, ancak yüz aynasına çarparsa aşka dönüşür.
Çünkü sevgilinin başka hiçbir uzvu, hiçbir güzelliği onun
yüzü kadar aşka kapı aralayamamaktadır.
Nitekim bu mesnevîlerde âşık maşukunu ya bir resimde seyreder,
ya rüyasında görür ya da birinden methini işitip sevmeye başlar.
Ancak, sevginin aşka dönüştüğü an, sevenin sevgili yüzünü göz
ile gördüğü andır. Çünkü bu noktada bilgi ve bilinç devreye girer.
Meselâ Veys ü Râmin hikâyesinde Râmin, Veys'in yüzünü ilk gördüğü
anda at üzerindedir ve kalbine bir ok saplanmış savaşçılar gibi atından yere düşer.
Hüsrev, Şirin'i gölde yıkanmış, saçını tararken gördüğünde, onun yüzü saçları
arasında gizli ve Hüsrev'e sırtı dönüktür. Şirin'in, kendisini seyreden şehzadeden haberi de yoktur.

Fakat ansızın önemli bir şey olur ve Şirin saçlarını yana atar.
işte Hüsrev için dolunayın geceden çıkması yahut okun yaydan
fırlaması bu anda gerçekleşir. Kays da mektebe varıp çocuklar
arasına oturduğunda Leylâ sınıftadır ama ne zaman ki yüzünü görür, kılıç kınından sıyrılmış olur.

Sevgilinin yüzü mü; aşk yangınını alevlendiren ilk kıvılcımdır.

Âşığın kalbi mi, ilk bakıştan sonra suda titreyen bir mehtap.

Göz... Savaşı başlatan haberci.

Bakış... Elde olmayan kader; ilâhî kaza.

Ve aşk... Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise.
......

----------------
o kişeye gerçekten aşık olunduğunun en büyük kanıtıdır.
baktığı anda ölmekten korkar insan. adrenalin vücuda öyle bir akın eder ki, kalbinin her inip kalkışı beyninde zonklar.
aslında korkulan belli etmektir. belli etmemek için görmezden gelmektir belki de. ertelemektir.

hep erteledik, erteleyeceğiz de.
ve bir gün o'nun nikahında el çırparken bulursam kendimi, o vakit tutarsam o kalbimi, dayanabilirse gözlerim bu adi yeşilçam manzarasına, anlayacağım ki çok zor öleceğim.. o adrenalin bu vakit heyecan ve sevinçle değil en adi şerefsiz kıskançlık ve kederle yayılacak bedenime.. kendimden tiksineceğim o'nun yanında olamadığım için, olanı kıskandığım için. kendimden nefret edeceğim isteyerek bu manzaraya muhatap olduğum için. o hilalde kendimi göremediğim için, hiç bir zaman göremeyeceğim için. bakmaya kıyamadığım, rengini bile yeni öğrendiğim o gözlerin içinde başkası olacak. ben yine bakamayacağım. ve ben bunu yaşamak zorundayım. çaresizlik, çaresizlik..

keşke burada bitse. devamında o mutlu çift ile görüşmek zorunda olmak öldürecek. daha da öldürecek. sınayacak beni bu lanet olası adrenalinle rabbim. bunca sene direndim, bu muydu bana reva gördüğün? diyeceğim. isyan etmek isteyecek edemeyeceğim. o çok sevdiğim aklımın dikine gittiğim için aklım rahat olacak yine, uktelerim yine ukte kalacak.

bu günler çok yaklaştı. dayanamıyorum artık. bakın gözüne o'nun, ne olur bakın...
yuzune baktıgınız zaman askın bitmesinden korkan birey itirafıdır.
bakmaya kıyamamak, baktığın an espirisi kaçar işin diye düşünmek.
kasmaya gerek yoktur. olumlu da olsa olumsuz da nasıl olsa o duygu anlasılmayacaktır, bir kıymeti kalmayacaktır.
bakabildiğinizi anladığınız anda tüm büyünün bozulduğunu anlamazın öncesindeki büyülü, gizemli eylem.
Aşkın seks ten ve bilumum duygulardan uzak en temiz ve en yoğun halidir.
utanmak denilen dünyanın en masum özelliğine sahip olmaktandır,

yanakları kızarabilmektir,

gözlerine bakmaya korkmaktandır,

aşkınızı gözlerinizden okumasından korkmaktandır...
abartılı hatta ezikçe sevme sendromudur.
heyecandan dona sıçmak istememektir. *
aranızda bir elektrik olduğunu ikiniz de biliyorsunuzdur ama utangaçlığınız yüzünden bakamazsınız gözlerine. yan yana yürüyorsunuz. o boş bir zamanınızda elinizi tutar ama siz şokun etkisiyle kaskatı kesilirsiniz. bundan sonra yüzüne bakamamak şöyle dursun, hareket bile edemezsiniz. günün sonunda siz "keşke biraz daha içten, daha rahat davransaydım" diye pişmanlık duyarken o da fazla nazın aşık usandırması önermesinin bir örneği haline gelerek sizden umudu kesmiştir belki de...

(bkz: aa bu benim lan)
bu kadar temiz duyguları hala barındırabilen nadir insanların aşık olduklarında içinde bulundukları durumdur, güzeldir, değerlidir ama bakılamayan kişi müneccim değildir sonuçta yanlış da anlayabilir, * bir şekilde bunların ifade edilmesi gerekir.
ağır hastlık durumunun tezahürüdür.
kızın yüzüne bakamayan erkeği korkak ve ezik biri olarak aşşalaması ve yedek listesinden bile silmesine yol açan iğrenç ötesi bir durumdur. yurdum kadını rahatça bakan hatta sığır gibi kesen adam sever.