bugün

emredilmiş gibi hep belli özelliklerdeki tiplerle çıkıp yatan ve geri kalanları yalnızlığa iten karşı cinsin sebep olduğu durum. hata payımız çok az...
'' yaşayan bilir'' dediğim kalp kırıklığı sonucu oluşan hissizlik.
sanırım bir kere oluyor, ya da herkeste farklı yaşanıyor. bilemedim. başka bir ihtimal ise '' sana aşık olmadığı gerçeği''. tabi onunla yüzleşmemek için kaçar insan, dadanır ilk ihtimale, sonra iç rahatlatır '' ona aşık olmamıştır'' diye. gerçeğin bu olmadığını anladığındaysa yaklaşık 6 sene geçmiştir ayrılık üzerinden.
oda bir şeymi insan zamanla mutluluğa olan inancını kaybediyor yaşamaya olan inancını aşk da er yada geç mutsuzlukla biten güzel bir duygu.
Aşka inanan duygusaldır ve hayat duygusalları süregelen yıllarda evire çevire ciğerini söküyor iken ne bu entel, kibar ve sofistike görünme çabası
aşk mı ahahahah ay ben gülerim.
Aşk dediğin şey duygusallığınla doğru orantılı; karşındakine yüklediğin anlam kadar verdiğin değer kadar, aradığını bulduğun kadardır. Ne kadar yükselirsen o kadar da sert düşüşü olur..
Aşk?
Aşk mı?
olmayan bir inanç da kaybedilmez diye biliyorum ama ben, neyse o zaman.
başıma gelen durum. şaka len şaka benim başıma gelebilecek en iyi şey aşk.
Boş edebiyat. Artık satmıyor.

Bırakın bu işleri o yüzden. Melankoli ilgi çekmenizi sağlamaz. Ezikliğinizi katmerlendirir.

Sevin, sevişin.
Yükleniyor..
Koskocaman yusyuvarlak bok topağı arada papatyalar açıyo fakat gene de hala aynı bok topağı.
Aşka değil insanlara karşı olan inanctir o.
Saygı duymuyor insan bir süre sonra bir çok kişiye duyguya.

Herkes kadın erkek terkedilmistir terketmiştir belki.

Benim gozlemledigim şu. Hem sosyal medyada hem tvlerde ozellikle de günlük hayatta aşk bitisleri insanların karşı cinse saygısını güvenini öldürmüş.

Insanlar mutsuz bir de üstüne onlardan mutluluk istiyorlar.

Cinselligede fazla anlam yüklenmiş .
Ortak amaç yok sanki.

Ne bileyim hani bir aile amacı vardır. Çocuklu bir aile diyelim. O ailenin hedefleri olur. Çocukların okulu bir ev alma .
Günlük ani yaşama kaygısı haz alma isteği. Hep daha fazlasını elde etme kaygısı.

Aşkın insani biyolojik değişimlere sokmasıni sever insan. Bir adrenalin heyecan umut hayal oluyor.

Sonrası hayal kırıklığı olunca.

INSANIN yediği cekirdegin fındığın içinden çurugunu yediğinde nasıl kötü bir tat hafızasında kalıyorsa aşk daha beteri oluyor.
o acı öyle kolay tarif edilemez, bir kere aşık olmuşsundur ve artık yaralarını sarma derdinden kafanı çeviripte kimseye bakamıyorsundur, aşk bitmiştir sende , en kötüsü ise o sevdiğin kişi sana dönmezse ki yüksek ihtimal evlendiğin kişiyi ölürcesine sevemeyeceksin saygın olacak sevgin olacak ama aşk olmayacak..
Öyle birşey yoktur efenim varsa bile bu en fazla bir daha aşık oluncaya kadar devam eder.
bir kişinin aşka olan inancını kaybetmesi aşkın gerçekliğini ortadan kaldırmaz. sonuçta yine aşık olanlar olacak, aşk olacak insan olduğu müddetçe. aşık olmayanlar da olacak tabi.
güzel bir doğa olayıdır. zira kaybetmeyi ön kabulle özümsediyse ruh inanılmaz bir haz alır. 2. lik kürsüsü tek kişilik bir hayatta gayet iyi bir başarıyı temsil eder.
ask, siz nereye giderseniz gidin yureginizin icinde kalandir. dunyayi turlasaniz, bosuna...
Yok abi yok. içimde bir şeyler eksildi, bi parçam öldü sanki, yeri yıllardır dolmuyor. Bi kere birine baglandinmi sonrasinda gelen diger iliskiler yalan oluyor... tekrar aşık olsam da bi derdim eksilse yerine yenisi gelse.
aslında yeniden aşık oluncaya kadar kaybettiğini sanmaktır. yep, tam olarak böyle.
Hiç olmayan bir inancı kaybetmek, hayat bunu kanıtlar.
kötü tecrübe yada tecrübeler silsilesiyle kişinin bünyesinde olan reddetme durumu.
saçma sapan bir şeydir. Aşka niye kızıyorsun ? ya sen sevmeyi bilmiyorsun, ya da karşındaki sevilmeyi.
Artık kalbin acı çekmeye takati kalmamasıdır. Aşktan vazgeçilir, kalp herkese kapanır ve yapayalnız bir hayata başlanır.
sürekli reddedilince oluşan durumdur...