bugün

çok küçüktüm. 9, belki 10. bmx'im vardı. modifiyeli hem de. jantlarında boncuklar, paletler. korna taktırmıştım melodili. analog hız göstergesi de eklenmişti en son. ibreyi zorlayamıyordum pek ama havalı duruyordu. bir şey eksikti ama, onca donanıma rağmen yalnızdım fırtına'nın üstünde. canan'la ikimizin üstünde olacağı bi şekil yapmalıydım.

çözüm gecikmedi. arka tekerleğin tam ortasına 2 adet ayaklık koymak suretiyle bisikletimin kapasitesini de arttırdım böylelikle. cananım basacaktı ayaklarını oraya, elleriyle geniş omuzlarıma tutunarak. ben ibreyi zorladıkça saçları dalgalanacak, elleriyle omuzlarımı sıkacak ama acıtmayacaktı. d bloğun arkasında duracaktık ve cebimden o çok sevdiği pembe lolipoptan çıkaracaktım. konuşacağımız konuları bile saptamıştım. ikimizin babasının da reno 12 station'u olduğundan ve abisinin attığı gollerin asistlerini yaptığımdan bahsedecektim.

akşam ezanının okunmasına sadece dakikalar kalmıştı. futbol mesaisi bitmiş, bmx'imle sitede volta atarken gördüm cananı. birkaç arkadaşıyla "veleybol" oynuyordu. gittim yanına.

- ya gelsene sana bişey göstercem canan.
- mmm olur.

rüya gibiydi. omuzlarım biraz acıyordu ama kendimi direksiyon başındaki babam gibi hissetmemin bedeli olsa gerekti. bunu o zaman değil şimdi düşünüyorum tabii. her şey planlandığı gibi gidiyordu. ta ki d bloğun oraya parkedene dek. bora pezevengi nerden bitti yanımızda anlamadım. allahın şişkosu 21 vitesli castello'suyla yanımızda dedektifliğe soyunmuş gibiydi.

- napıyosunuz burada?
- hiiiiççç.
- canan söylerim serdar abiye bak söyleyin n'apıyosunuz burada?

serdar abi kritik bi insan tabi. maçlarda kadroları belirleyen insan. canan'ın da abisi. o sırada bora'ya "ya bi siktir git olm. sanane bak dalgana" diyebilmek vardı ama bu futboldan aforoz edilmek demekti benim için. canan için sonucu ne olurdu bilemem ama "n'apıyodunuz"; sorusuna mantıklı bi cevap verebileceğini de sanmıyordum. canan sessizce yürüyerek evine gitti. ben de yavaş yavaş süzülerek. fonda akşam ezanı.
aşk tutulması filminde işlenen konulardan biridir. hatta öyle işlenmiştir ki çocuğa sevgilisi sorar ben mi fenerbahçe mi diye çocuk yani tolgahan sayışman fenerbahçe der. arada kalmak böyle birşey olsa gerek!
her ikisinde de yediği goller sonucu akıllanacak çocuktur.
romantik diye niteleniyorsa aşk tarafı her an ağır basıp her türlü futbol aktivitesini - şampiyonlar ligi maçları, iddia kuponları veya derbi maçlarını- elinin tersi ile itme potansiyeli olan er kişi. Ama elbette yüreğinin bir köşesi her daim buruk kalır.