bugün

(bkz: bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir)
(bkz: harikasın kernel)
erkekler ilşkilerinde, her zaman ayran gönüllü olup geçici hevesler peşinde koştukları için "aşk erkektedir."

kızlar, istikrar, süreklilik, kalıcılık isterler bu yüzden ""aşk kızdadır.""

daha da detaylandırmak gerekir ise;

Aşk ve sevgi kıyası yapıldığında elbette sevgi daha öndedir. Daha kutsaldır... insanın aklını kendisinden almaz...

Aşk, insanın gözlerini kör eden bir heyecan hali, karşımızdaki kişinin taşıdığı özellikleri görmezlikten kaynaklanan bir bağdır...

Sevgi, bilinçli bir görmenin, apaçık tanımanın getirisi olan kutsal bir süreçtir...

Aşk, içgüdüsel ihtiyaçlardan meydana gelen, kişinin kendi benlik sınırlarını, karşısındaki kişinin benlik sınırları içinde erimesine izin verdiği, karşısındaki kişinin benliğinde yok olup gittiği sürecin adıdır.

Oysa sevgi... ruhun içinden doğar... seven insanları yok etmekten ziyade; ikisinden daha yüce bir yükselişin oluşmasını sağlar.

Aşk, tek yönlü bir heyecan halidir. Aşık olunanın kim olduğu önemli değildir. Uygun zaman ve zeminde, hiç uygun olmayan birisine kolaylıkla aşık olunur. Bir anlamda "kişinin öznel bir coşkusu"dur. Bu yüzden aşk, birçok kereler yanlışlıklar yapar. Evli üç çocuklu bir beyefendiyi, torunu yaşındaki kızlara aşık eder. Babasından göremediği ilgi merhameti, benzer yaşlardaki erkeklerde aratma ihtiyacı içinde herhangi birine kolaylıkla aşık edebilir. Aşktan kaynaklanan yıldırım parıltıları altında gözler kamaşır. Kişiler, gözlerinin önünde duran gerçekleri bir türlü göremezler. Ne zaman heyecan biter, yıldırımın parıltıları söner, o vakitten itibaren karşıdaki kişi yalın olarak görülür. Ve kişi aslında aşık olduğu şahsın kendisine uygun olmadığını anlayarak, gerçeklerle yüzleşmenin verdiği psikolojik sıkıntıları yaşamaya başlar.

Oysa sevgi... oysa sevgi zaten aydınlıkta var olur. insanlar birbirini tanımaya başladıktan sonra sevgi oluşur. Birbirinin durum ve yapısını bilen, karşısındaki kişiyi içinde bulunduğu gerçek süreçler içinde değerlendirebilen yapılanma belirir. Zaman içinde birbirlerine söyledikleri sözler, davranışlar ve konuşmalarla yakınlığın keyfi yaşanmaya başlanır.
Onunla sohbet etmek, onun varlığında istifade etmek kaçınılmaz olur. Onun varlığının tatlı sarsıntısı yavaş yavaş devreye girer.

Aşk, insandaki basiret duygusunu, irade, kendini ve duygularını kontrol etme duygusunu alır.

Sevgi, tam tersine verir.

Aşkta kalp öfkelenebilir. Şiddetli ve kaba duygular daha fazla öne çıkar. Aşkına karşılık vermeyen kişilere karşı aşırı hırçınlaşır.

Sevgi, tatlı ve yumuşaktır. incitmeye kıyamaz, ona kendisinden yana zarar gelmemesi için çabalar. Onu düşünür, zor duruma düşürmemek için yüksek bir enerjiyle uğraşır.

Aşk, sevgiliye egemenliktir.

Sevgi, tam tersine sevilende yok olma sonsuzluğudur. Aşktaki yokluk, aşık olan kişinin, kişilik ve benlik sınırlarını yok etmesiyken, sevgide yok olma benlik sınırlarına zarar vermez. Onları korur... ve iki kişiden tek kişi oluşumuna vesile olur.

özetle söylemek gerekirse, aşk ve sevgi, insanda varolan duygulardır. Kimin kimi seveceği, kimin kime ne zaman aşık olacağı belli olmaz... Önemli olan kendimiz için hangisini istediğimiz.

Ama son olarak belirtmek gerekir ki, aşk da çok basit bir durum değildir. Tasavvufta aşk okuyanlar da bilirler. iki günlük üç günlük ucuz çarpılmalara isim olarak verilecek kadar basit değildir.

Aşk, tat aramaktır.

Halbuki sevgi, sığınak aramaktır. Sevdiğiniz kişiyle aynı dili konuşmaktır ikisi de insana özgü, ikisi de insani...

ama son söz...
kıyas yapılacaksa...
Elbette sevgi...

Sevgiyle(!) kalın...
****
ve...veya...veyahut...