bugün

bir erkek ismi
oğuz aral ın bir tiplemesi
fatih sultan mehmed'in mahlası.
"kâ'be hakkı avni baş eğmez namâza yüz yumaz
kaşların mihrâbına yeter secde kıblem bana"
( ey kıblem (gibi her an yöneldiğim sevgili!) kâbe hakkı için, avni namaz kılmak maksadıyla başını eğip, yüzünü yıkamaz... (çünkü) senin kaşlarının mihrabına secde etmek benim için yeterlidir.)
hep eziği oynıyan bi karakterin ismi olmustur.
''bir hakikat kalmasın alemde allah'ım nihan'' gibi zaman mekan ötesi evrensellikteki harika dizenin müellifi ali insan, büyük fatih...
"bağlamaz firdevs e gönlini kalata yı gören
servi anmaz anda ol ser-i dilara yı gören
bir firengi şivelü isa yi gördüm anda kim
lebleri diridüdür dir idi isa yı gören "

avni

bu şiiri galata semti için yazmıştır.
sâkiyâ mey sun ki bir gün lâlezâr elden gider
irüşür fasl-ı hazan bâg ü bahâr elden gider

her nice zühd ü salâha mail olur hâtırum
gördügümce ol nigân ihtiyar elden gider

şöyle hâk oldum ki âh itmeğe havf eyler gönül
lâ-cerem bâd-ı sabâ ile gubâr elden gider

gırra olma dilberâ hüsn ü cemâle kıl vefa
baki kalmaz kimseye nakş ü nigâr elden gider

yâr içün agyâr ile merdâne ceng itsem gerek
it gibi murdar rakîb ölmezse yâr elden gider
Arapça'dan dilimize geçmiş bir kelimedir. isim olarak da kullanılır. "yardım ve yardımcılıkla ilgili" anlamına gelir.
Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi

Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu.
(bkz: gırgır)
Kafasına şaplağı yer ama elma çalmayı bırakmaz, kaşı gözü yarılır ama Dilaver'e kafa tutmayı sürdürür, annesinin terlikleri başında uçar ama altın gününe gelen kadınları röntgenlemekten kimse onu alıkoyamazdı. neden hiç heykeli yoktur, burnundan sarkan bir damla sümüğü, askılarından biri düşmüş kısa paça pantolonu ve o muhteşem gülümsemesi ile neden şehrin en stresli noktalarında bize hareket çekmek için beklemez. Avni, tüm çizgi kahramanların en naifiydi, en terbiyesizi ve en sevimlisiydi. Onu okuyarak büyüdük ama o hiç büyümedi. Oğuz Aral aramızdan ayrılınca yetim kaldı, elini tutan da olmadı ne yazık ki. Ama bu gece bir çilingir sofrası kursak, Oğuz Aral'a kadeh kaldırsak, emin olun ki Avanak Avni orada, eli pantolonunun içinde, "dıgıl dıgıl" bağırıyor olacaktır. Şerefe Oğuz Abi. (Habertürk)

- Avni'yi oğuz aral gırgır'ın bazı sayılarında büyütmüştür. Ortadan ayrık, uzun sarı saçlı, dönem itibarı ile ispanyol paça pantolon giyen bir adam olmuştur Avni. dilaver ile arası hala bozuktur. Ama hepsinden önemlisi konuşmaktadır. Sanırım Avni'nin konuşması onu sevenlerinin gözünde sevimliliğini ve masumiyetini ortadan kaldırınca bunu hisseden Oğuz Aral devam etmedi o yönde. Ama kuşağım üzerinde düşününce çok büyük etkisi olan, adeta yaşayan minik bir çocuktu Avni. Onun zaman zaman bir çizgi karakter olduğunu unutur, kimi zaman güler kimi zaman da onu döven dilavere çok kızardım. Şimdi o karakterlerin tümüyle birlikte Avni'nin de gitmiş olduğunu farkediyorum ve bu büyümüş olduğumu hissettirdiği için içimi burkuyor. Avni Aynı zamanda Gırgır kapandıktan sonra, yerine geçen Hıbır ve Dıgıl'ın ardından çıkan üçüncü mizah dergisiydi. Ömrü benzerleri gibi çok olmadı.
1903 yılında george jakob tarafından yayımlanan fatihin şiirlerinde kullanılan mahlasıdır. genellikle avniya şeklinde divanında geçer. divan şiirinin yeni oluşmaya başladığı dönemde yazılmıştır. bu divanda bazı hatalar görülmekle birlikte, fatih'in şairliği çok da mükemmel değildir. bazı şiirlerinde işret ve şarabı övdüğü ve aynı zamanda galata'nın nigarlarına da hayranlığını ortaya koymuştur.
(bkz: avanak avni) .
--spoiler--

gazel

bâde-i nâb ile buldu rûh-ı cânân revnak
gûyiyâ güller ile buldu gülistân revnak

zülf-i miskîn ki rûh-ı yâr ile tâbende durur
şem'-i pürnûr ile san buldu şebistân revnak

göricek yaşımı naz ile salınır ol yâr
cûyibar ile bulur serv-i hırâmân revnak

işidip nâlemi handân olur ol yâr bulur
na'ra-i bülbül ile gonca-i handân revnak

eşk-i çeşmimle olur lâ'l-i leb-i yâr ferah
tâb-ı kevkeble bulur lâ'l-i bedahşân revnak

hatt u hâl ile bulur avnî rûh-ı yâr şeref
bâblarla nitekim buldu gülistân revnak.

------------------

ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana
âşikâr olurdu gâlib râz-ı pinhânım sana

mesned-i hüsn üzre sen ben hâk-i rehde pâymâl
mûr hâlin nice arz ede süleyman'ım sana

şem'i gör kim meclisinde ağlayıp başdan çıkar
hoş yanar yıkılır ey şem'-i şebistânım sana

subh gibi sâdık olduğum gam-ı aşkında ben
gün gibi rûşen durur ey mâh-ı tâbânım sana

dün rakîbin cevrini men' eyledin ben hastadan
eyledi te'sir gûyâ âh u efgânım sana

zahm-ı hicrân şerhi çün mümkün değildir dostum
sîne-çâkinden haber versin girîbânım sana

eyleme gönlün gözün cevr ile avnî'nin harâb
dürr ü gevherler verir bu bahr ile kânım sana.

--spoiler--
yedinci nesil silik.
hikayeleri kah güldürüp kah ağlatan eski bir dost.
Fatih sultan mehmet'in mahlasıdır. Kendisi gerçekten 15. asır için büyük bir divan edebiyatı şairidir. gazelleri bugün bile dillerde gezer.
"ağlasa aşık bela-yi hicr ile nalan olup
Gözlerinden akan anın yaş yerine kan olup..."
Böyle başlayan bir gazeli vardır ki, bence 15. asır edebiyatımızın en güzel gazeli bu gazeldir.
yine mi periler avni? yine mi periler?
"asitanunda nigarı görmesem ye's itmezem
bu mesel meşhurdur kim çıkmaduk candan ümid"
demiş koca sultan.

bazen durup düşünüyorum acaba bütün şiirler aynı kapıya mı çıkıyor diye.
sonra cevabını buluyorum; çıkıyormuş.
Sihirli annemde kafayi perilerle bozan zat.
Fatih sultan Mehmet'in şiirlerini yazarken kullandığı mahlası.

Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi

Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu