bugün

80'li yıllarda trt'de hafta içi akşamüstleri yayınlanan çocuklar için yapılmış bir meksikadizisi... maria huakina vardı, ellerine sürekli eldiven giyen, sonra zenci fakir çocuk... hey gidi çocukluk.. şimdi olsa gene izlerim, bu dizi bitince oturup ağlamıştım ben *
zenci fakir çocuğun eldivenli güzeller güzeli zengin sarışın kıza duyduğu aşkın anlatıldığı çocuk dizisi. pek severdim diziyi. kız çok zalimdi, bir de şişman çocuk vardı. öğretmen de pek güzeldi, saçına bantlar, taçlar, kurdeleler takardı. keşke daha çok hatırlayabilseydim...
tüm çocukların okuldan eve koşmasına sebep olan meksika dizisi.
http://www.youtube.com/watch?v=4J0col2gQMM
yirtik bir resimde kalan, "ah" etmelerin sebebi. bir garip eder ici, son bi ah eder dokersin icinde ne kadar okyanus varsa gozlerinden, aci dolu, tuzlu. upuzun saclara dokulmu$ bir kac yildiz toka, her akla geli$inde icimden kayan. kaydikca milyar tane dilek, hep sen, tek sen.
beri yandan; iri bir karınca türü (Ponera grandis).
genellikle lunaparklarda bulunan o eğlence aracının doğru yazımı
tdk ve dil derneği'ne göre bitişiktir. doğrusu için:
(bkz: atlıkarınca)

bunun dışında ayrı yazılan 'atlı karınca' sadece
iri bir karınca türünün türkçesidir.
yani 'atlı karınca'nın 'atlıkarınca' ile ilgisi yoktur.
giriş, jeneriği için:
http://www.youtube.com/watch?v=-xu2AQckziQ
(bkz: carrossel)
televizyonun bi çocuğu ne kadar etkilediğine iyi bi örnekti. şöyle ki, ben bu dizi yüzünden:

gerçek hayatta hiç görmediğim akülü arabalardan istedim, deliler gibi hem de.

sapsarı bi çocuk olmama karşın, kendimi o zenci çocuk gibi (ismi sirillo olabilir) hissettim.

dizideki 'gizli yer' olayından etkilenip, arkadaşları gizli yer yapma konusunda ikna etmeye çalıştım. yaptık. ama bizimki o kadar da güzel olmadı.

o şişman çocuk gibi (ismi hayme pahilyo olabilir) bi arkadaşım olmasını istedim. sırf bu yüzden, tarık'la arkadaşlık kurdum.

bana da milli piyango çıkacak diye uzun yılar bekledim...

ne güzeldi lan o dizi!
(bkz: carrossel)

Günaydın bayan gonzales diyerekten sınıfa giren öğretmenlerini karşılayan bir grup latin amerika çocuğunun maceralarının anlatıldığı eski bir çocuk dizisi. kafadan 20-25 senesi vardır. Trt'de yayımlanırdı bütün öğrenciler pembe beyaz giyinirdi. Dombili bir eleman vardı haime pahilio diye. severek izlerdik.
"ineceğim şu atlı karıncadan. bıktım bu kepazelikten". izlediğim bir filmden aklımda kalan bir cümleydi bu. yaşamdı o kepazelik, o atlı karınca...

izleyince filmi öfkelenmiştim bende. neye miydi bu öfke?

pek tabii şu atlı karıncada iki kez dönmeyi yararlı bulduğumuza, onu bir şey sandığımıza....
o zamanki çocuklar büyümüşler midir? şu anda ne haldedirler diye merak edenler için (bkz: carrossel/#4438967)
(bkz: ali kırca)*
özellikle o zenci fakir çocuğun hergün önünden geçtiği dükkanda vitrinde duran akülü siyah porsche'ye baktığı vakit bizimde ağzımızın suyu akardı. zengin bebesinin mercedes'i de güzeldi gerçi. sonra bir gün ne görelim, porsche gitmiş. bizim zenci gariban ağlamaklı vaziyette sorduydu dükkan sahibine "amca nereye gitti bu araba?" diye. adam "sattık" dediğinde şerefsizim acayip üzülmüştüm. sonra eleman üzgün üzgün eve gitmiş ve marangoz olan babasının piyangodan kazandığı parayla o arabayı satın aldığını öğrenmişti. sevinç gözyaşları sel olup akmıştı.

ziyaretçiler ile birlikte kaçırmadan takip ettiğim tek diziydi.
el ile kurulan bir maniveladan sonra kendi kendine dönen modelleri mevcuttu.
ah geçmiş zaman olur ki.
ifistanbul2011 de keşif başlığı altında izleyebiliceğimiz ilksen başarır filmi.
(bkz: atlı karıncada bir tur daha)
istanbul film festivalinde yer bulamayıp izleyemeyişim yetmezmiş gibi istanbul il sınırlarında oynatıldığı bir salon bulamadığım, ensest ilişkiyi konu alan mert fırat-ilksen başarır filmidir. *
şimdilik türk filmi tarihinin en cesur en rahatsız edici filmidir.. *
korkunç ve saçma bir alet. eksenin etrafında dönerken yukarı ve aşağı salınımlar fikri üzerine inşa edilmiş makine ve bu esnada da etrafı gözlemleyerek el sallayıp gülümsemeniz beklenen işkence. işkence ve makine, kesin çinliler bulmuştur bunu. çoluğunuzu çocuğunuzu yeğeninizi uzak tutunuz bu meretten, zira ileride kafa yapacak başka şeyler arayabilirler. tatilyada su kayağı vardı mesela onun gibi aletlere götürün.
Erdem, Sevil ve çocukları Edip ve Sevgi’nin küçük bir kasabada süren yaşamları, Sevil’in annesinin felç geçirmesi sonucu istanbul’a taşınmalarıyla değişime uğrar. Edip, yatılı okulda olduğu on yıl boyunca evden uzaklaşmıştır; Erdem’in ise iyi bir yazar olma hayalleri sürmektedir. bir şekilde değişen tavırlarını, içine kapanmasını ve mutsuzluğunu fark eden Sevgi’nin ani tavır değişikliklerinden şüphelenen Sevil, evin içerisinde yaşanan bazı olayları sorgulamaya girişir ve yıllardır kapalı kapılar ardında saklanan sırrı keşfeder. Erdem bir trafik kazasında yaşamını kaybedince, ölümü ailede yeni sırların ortaya çıkmasına neden olur. Küçük bir ailenin her üyesi hayatları boyunca tek başlarına taşımak zorunda kalacakları gerçeklerle baş başa kalır.
Güzel bir ifade için;

(#20649347)
tabutum ucuz bir günah teknesi,

gönderinde sevgimin çeyiz kanları,

utanç taziyemi tören edenlerin,

alnına sürülür nazarımda,

ölü şerbetiyim.

zehirli bir merasim suyu,

ağıtlarda dağıtılan,

yutulup ekşiyen

dağılan kadının yüzü,

sevgi utancının dibinde,

leşimin helalliğini tükürüyor,

ter kokan mezarımda.

sapsarı bir yük kadının yüzü,

kızılca kıyamet sevginin

nefret rengi, gözleri ölgün

ağlamıyor yüksünmüyor dahası!

öpüyorum alnını yaralarından

iniltim sıvazlıyor bedenini

sevgi paramparça, paramparça.
Ilksen başarır ve mert fırat'ın rolleri paylaştığı aile içi ensest filmi. Daha da güzel işlenebilirdi. Ayrıca birkaç yerde tepeden inen mikrofonu da görmeseydim iyiydi.
Sokak aralarında gezdirilen versiyonu vardır. Bunlardan bir tanesini 2012'de Şanlıurfa'da gören bir adam olarak yazayım dedim. Altında bir teker, yukarıda kare bir demir ve demire bağlı 4 adet salıncak. Bir de çevirmeli kol var. Adam çeviriyor, atlı karınca dönüyor. 1 TL ödeniyor.*
görsel