bugün

wrigt kardeşler arasında geçen diyalog

orville:artık uçak yapmanın zamanı geldi.

wilbur:yapacağımız aletin adını uçak mı koydun ?

orville:evet güzel bir isim değilmi?

wilbur:evet, hadi yapalım.
origamidir o origami.
(bkz: devrim arabaları vs irtica teyyareleri)
nedense aklımda teletubbiesleri çağrıştıran söz. "güneş batarken ardından tepelerin uyku zamanı geldi teletubbieslerin"
(bkz: devrim 810)
(bkz: anadol 340)
(bkz: zall ın sözlükteki yazarları uçak yapması)
(bkz: ağaçtan yaptım al)
recep tayyipin sıçrama hastası olmasının sebebini anlamış bulunuyoruz.

tayyip:sıçraya sıçraya uçacağım ulan bir gün.
binali:uçak yapalım mı bey? şey yani başbakanım.
tayyip:uçarken sıçrayabilirsem neden olmasın?
-artık ufaktan uçak falan mı yapsak bakanım?
+saat kaç?
-14.47...
+haklısın, artık uçak yapma zamanı geldi.

neye göre karar verdilerse... hayır, zaten şimdiye kadar neden yapılmamış ki! ordaki "artık" sözcüğü çok laubalilik katmış sanki. sen "artık" bir araba yapta uçağı da yaparsın elbet "artık". hani her şeyi aştık bütün problemler bitti "aaartıkın uçak neyin mi yapak ne yapak" soruları sorulmaya başlanmış herhalde.
>artık uçak yapma zamanı geldi!
<uçak moruk!
>...(yemediler bu sefer)
ak parti'nin başarısıdır.
(bkz: bir tai vardı ne oldu ona)

farklı bir uçaktan bahsediyorsan bilemem de binalicim, ama zannetmiyorumki bir savaş uçağı yapmak bir yolcu uçağı yapmaktan zor olsun. hele ki dünyada sadece 8 tane olan mükemmel uçaklardan 2 sini yapmış bir kuruluştan bahsediyor isek. demem o ki binalicim trenin bokunu yedinde uçak mı kaldı?
(bkz: artık sevişmek zamanı geldi)
(bkz: devrim arabaları)
(bkz: Türk yapımı uçak)
araba yap önce uçak senin neyine.
(bkz: en az üç uçak yapacağız)
cumhuriyet yıllarında bahsedilen uçak fabrikasından kayseride bulunuyordu. bir çok sipariş almasına rağmen devlet büyüklerimiz tarafından alınan siparişlere engellendi ve hatta kapatıldı. Hatta son zamanlarda ses getiren bir filmde bu olaydan bahsedilmektedir.
(bkz: devrim arabaları)
1980'lerin sonunda, el yapımı ve yerli malzeme ile üretilen bir uçak vardı. yapan da yusuf kahvecioğlu adındaki uçak mühendisi bir abimiz.
bu abimiz uçağı yaptı, hükümete dedi ki, ey hükümet, bak ben kendi gücümle bu kadar yapabiliyorum, gel yardım et, büyük işler yapalım.
hükümet dedi ki, ey yusuf, yardım ederim tabi, ama önce şunun vergi hesabını çıkaralım. sen bunu yapmışsın ama vergisini ödemeden bu uçmaaaz...
haliyle yusuf abimiz yardım beklediği yerden bir sürü engelle döndü, uçağın maliyetinin bile üstünde vergi ödemesi gerektiği kararını verdi sevgili ilgili.
yusuf abimiz de uçağı parçaladı, alın size uçak dedi.
aynı yusuf abimizin bir uçuş okulu vardı, yine kendi imkanlarıyla açmıştı. sam-air adıyla. bir çok pilot yetiştirdi.
kullandığı küçük havaalanını da günümüz hükümeti boş sebeplerle kapattı, yerine hastane yapacaklarmış. ha bir de uçaklar şaşırıp 100 km ilerideki asıl havaalanı yerine bit kadar olan bu piste inmeye kalkmış bir ara. tehlikeliymiş orası. sanki tek motorlu uçuruyorlar... biz de yedik, sustuk...
bu işler böyle bu memlekette. ey gidi yusuf abi, bak uçak yapma vakti şimdi gelmiş, sen erken davranmışsın...
kağıttan uçak mı sorusunu akıllara getirmiştir.
akillara çocuk yapma karari veren ebeveynlerin konuşmasini getiren cümle.

-artik çocuk yapma zamani geldi nejla!
+ne gerek var hayatim , komşunun çocuklari ne güne duruyor.. *
bir bakanımızın fikri gelmiş ne güzel...

cumhuriyet'in ilk yıllarında, kayseri'de bir uçak fabrikası kurulmuştu fakat değerli büyüğümüz, ağabeyimiz, babamız abd,'la ooolum ne uğraşacaksınız siz uçakla muçakla, bizde hazır yapılmışı var, hem bunlar size 5e mal olur, siz yabancı değilsiniz, biz size 2 liraya verelim deyince...
(bkz: nerede benim alet çantam)
--spoiler--
bir oyuncak gemi yaparım kara kara sayfalardan
uçak yaparım alır seni kaçarım
giderim bu diyardan
--spoiler--
(bkz: hızlı uçak)
hızlı tren şeyttikti bi ara.
fazla kağıtları değerlendirmek için güzel bir proje düşünmüş sayın bakanım. valla bravo.