bugün

eğer bu arkadaş sevgilinizi elinizden almış olan arkadaşınızda bedduanız kabul olsun inşallah diye el açılıp amin denecek olaydır.
beddua eden kişi eğer içten bir şekilde, höykürürcesine etmişse, o beddua tutar ve hedef alınan kişinin ağzı götüne döner. ha bu olay kimi zaman manevi kimi zaman ise fiziki olur, orası ayrı.. nüans farkı da denilebilir bu fark için.

bundan 3 yıl kadar önce ben şahsen denedim bu bahsettiğim şeyi. istemeden oldu gerçi ama, oldu işte.. sevgilimle ayrılık rüzgarlarının hedefi olduğumuz dönemlerdi. daha doğrusu o ayrılık rüzgarları meğer el nino gibin bi fırtınaymış, herkesi yerle bir etmiş. sonradan öğrendik..

neyse işte..

evde biralarımla güzel güzel ayrılık acısını yaşamaya niyetlenirken telefonum acı acı çaldı (oha amına koyyim tasvire bak. hep özenmişimdir yeşilçam filmlerine zaten).. arayan yakın arkadaşlarımdan biriydi, o da ayrılmış kız arkadaşından.. "birlikte içelim olm, çok kötüyüm yeaa!" dedi direkt.. "ulan bi hal hatır sor pezemvek önce!" derdim ama demedim. acısına tuz basmak istemedim.. kabul ettim teklifini. gelip aldı arabayla.

lan daha bismillah arabaya yeni bindik 2 arkadaş daha aradı. onlarda aynı durumdaydı üstelik.. sanki kıran girdi amına koyyim sevgililerin köküne.. tapır tapır dökülüyor lan millet.. onları da aldık. muhabbet edeceğiz madem, şu da gelsin bu da gelsin derken 2 araba adam olduk. ayin yapıcaz sanki anasını satiim..

şöyle şehri tepeden bi gören bi yere gittik hemen. sadece biz olalım ortamda diye düşündük zira.. amına koyyim ortama bi baktım ağlayan ağlayana.. koca koca adamlar "nasıl yaptın bunu allahsız!", "1 senemi verdim be sana!", "arasam açar mı aceba lan?" diye diye ağlıyor.. hepside eski sevgilisinin nikahına çağrılmış ümit besen kıvamına gelmiş çoktan. gözyaşları sel oluyor ortamda..

allahtan ben metanetli davrandım. acımı içime gömdüm, gözyaşlarımı yüreğime akıttım (cezmi ersöz'ün kabul etmediği evladıyım sanki, cümleye bak).. ortamda benim dışımda ağlamayan, ağlamadığı gibi ayrılık acısı çeken arkadaşlarıyla taşşak geçen biri daha vardı; ömer. ömer 1.80 boyunda, 22 yaşında, esmer, yarı atletik bi vücuda sah.. öhhm! pardon.

herneyse.. bu ömer'in özel hayatında hiç bi problemi yokmuş meğer. biz geliyoruz diye gelmiş o da. ha durum böyleyken adam gibi davransa, saygı duysa millete yine sorun değil ama taşşak geçiyor pezevenk. "kız için ağlanmaz olm!", "yakışıklı adamlarsınız lan, başka bulursunuz!" tarzı, kıyrıtık iyi arkadaş cümlelerini kombo halinde savuruyor.. çok fazla dayanamadık tabii.. diğer tüm garibanların adına sözü ben aldım ve ellerimi semaya kaldırarak;

- allahım! sen büyüksün, sen yaradansın yarebbim.. senin ol dediğin olur, duaları geri çevirmezsin.. şu halimde sana yalvarıyorum yarebbim; şu şerefsiz, sevgilisiyle mutluluk yüzü göremesin, biziö düştüğümüz duruma düşsün de anlasın halimizi..

diye ver ettim bedduayı. ama nasıl samimiyim. görsen inanamazsın.. öss'ye girmeden önce anam bi türbeye götürdüydü dua edeyim diye, ordaki muhtereme bile böyle samimi davranmamıştım lan. sen düşün işte..

birader aradan yarım saat filan geçti, bu lavuğun telefonu çaldı. tabii o yarım saatlik dilimde yavşaklığına tüm hızıyla devam etmişti pezevenk.. ortamdan biraz uzaklaştı telefonda konuşmak için ama biz duyabiliyoruz yine de konuştuklarını.. tepkiler aynen şöyle;

+ aşkım.. napalım işte hayatım öyle içiyoruz.. tamam aşkım dinliyorum.. ne?.. ne diyosun ya?.. niye yürümüyormuş?.. konuşup halletmedik mi zaten biz o sorunları?.. sen bilirsin anasını satiim, çocukmuyuz ya artık? ayrılmak istiyosan ayrılalım tamam.. sende iyi bak kendine..

telefonu eline aldı, bize bakakaldı öylece. şoka girdi ibne.. ki zaten normal olan da bu. ağzında alkolle beddua eden adamın hışmına uğradı lan nasıl girmesin şoka. bi süre öyle bokunu yemiş karga gibi bakındıktan sonra geldi yanımıza; "ayrıldık la jadeh la! yürümüyor artık diyo ya.. napıcam olm ben onsuz. çok seviyorum lan ben!" diyerek zılgıt atmaya başladı pezevenk.. az önce yavşaklaşan, arkadaşlarıyla taşak geçen adamdan eser kalmadı. direkt moda girdi. "bira verin la 1 tane böhühüh!", "skicem ya ben böyle kaderi!" diye bu defa o sıralamaya başladı cümleleri..

velhasıl; bu işin ciddi tarafları da var lan. siz siz olun etmeyin. kaza bela tutar amına koyyim, sorumlusu siz olursunuz.. demedi demeyin. üzülürsünüz!
arkadaş tarafından atılan bir iftira sözkonusuysa bunu haketmiştir. fakat genede temkinli olmalıdır. beddua sahibine dönebilmektedir.