bugün

saçma sapan bir konu, güldürmeyen küfürlü şakalar, körlük üzerine türlü türlü şakalar ve cem yılmaz'ın kankalarıyla eski filmlerine gönderme yapmasını içeren film.

hayatımda ilk defa sinemaya verdiğim paraya acıdım. bu kadar saçma bir konu akışı ilk yeşilçam filmlerinde bile yoktur. arif'in elinde tak diye çalışan bir zaman makinesi var ve tuttuğu kişiyle beraber zamanda yolculuk yapabiliyor. 216 zafer algöz ile kalmaya karar verince arif onu ikna etmeye çalışıp kavga falan ediyor. ne kavga ediyorsun tut götür işte 2017'ye zaman makinesiyle. öyle yapsa film bitecek ama yok. arif tarkan'ın sesini kullanarak ünlü olup 216'yı gözden düşürmeye çalışıyor. yani yapılabilecek en zor işi deniyor adam.

filmdeki bilgisayar görüntülerinden bahsetmek bile istemiyorum. umarım yabancılar görmemiştir de rezil olmayız. uçaktan uçağa atlıyorlar falan hayattan soğudum resmen.

bundan sonra kimse cem yılmaz şöyle iyi böyle zeki filmci falan demesin kimse açık ve net.
film olay örgüsüyle karakterleriyle espirileriyle gereksiz saçma sapan sahneleriyle tam bir hayal kırıklığı.
salonda 2-3 sahme haricinde kimse gülmedi.
film olay örgüsüyle karakterleriyle espirileriyle gereksiz saçma sapan sahneleriyle tam bir hayal kırıklığı.
salonda 2-3 sahme haricinde kimse gülmedi.
Çok büyük Emeklerin olduğu aşikar. Fakat esprilerin çoğu eski Cem Yılmaz filmlerinde kullanılmış adam eski filmlerindeki espriyi yeni filminde tekrar kullanmış. Küfür olmazsa olmaz bu açıdan Receplerden çok farkı Yok realist olmak gerekli. Hani emeğe saygısızlık etmek elbette olmaz ama sinemaya gitmek yerine televizyonda izleseydim daha mutlu olurmuşum. Ya da büyük umutlarlarla o sinema salonundan içeri girmeseymişim. *
filmi izlemedim ama fragmani gotum gibi.

bir de ne bu kardesim cem yilmaz elestirilemez elestirilmesi teklif dahi edilemez kafasi? cem beyin filmini elestirirsen hemen ''git recep ivedik izle aq'' moduna geciyor mallar. kafaya bak ya. anasini babasini bu kadar savunmaz. gelir cem yilmaza laf atanlar gitsin sahan izlesin yea diye anirir.
Bu film komedi filminden ziyade ülke siyasetine ve yozlaşan topluma giydirme filmi olmuş. Espriler gora ve arog'daki kalitede değildi. Bir de 216'nın sesi gora'da daha iyiydi. Sesini değiştirmişler biraz, Robota yabancılık çektim resmen. Ama seyirciyi 1960'lara göndermesi, 60'lar ve 80'ler takıntısına sahip olan şahsımı çok mutlu etmiştir. 1960'ları kurgusal şekilde de olsa görmek harikaydı.
beğendim.
hatta bayıldım. harika olmuş. teşekkürler cem yılmaz ve arkadaşları...

bakın bu filmi genç kuşağın beğenmemesini anlarım.
zira bu film minimum 35 yaş ve üzeri insanlara hitab ediyor.
yani 95 doğumlu bir genç bu filme gitse bir şey anlamaz zaten, apışıp kalır, o yüzden sosyal medyadaki hunharca eleştirileri şimdi anlıyorum.

keşke devamı da çekilse, 69 yılından sonra 71, 73, 76 yıllarına da gidilse.

detaylar muhteşemdi gerçekten.

verdiğim para kuruşu kuruşuna helal olsun. yalnız cinemaximum'a haram olsun, tam 20 dakika reklam oynattı şerefsizler filmden önce.

bakın, cem yılmaz'ın filmlerinde kaçırdığınız bir şey var.
bu adam ve arkadaşları kendileri eğlenerek film yapıyorlar, yani izleyicinin eğlenmesinden önce kendilerinin eğlenmesi lazım.
bunu pek yakında ve ali baba ve yedi cüceler filmlerinde de yaptılar.
önce kendileri eğleniyorlar, bu da hem izleyiciye, hem gişeye yansıyor.

--spoiler--
filmde müthiş detaylar vardı.

örneğin filmin hemen başında arif'in ses teli bantları içindeki metin milli detayı.
ulan nereden aklına geldi, nereden koydun o detayı oraya, belki 1 saniyelik bir andı ama o kutunun üzerinde metin milli yazdığını gördüğümüzde aklımıza metin milli geldi hemen.

zeki müren'in kıyafetleri, o kıyafet tasarımlarını aşırıp rahmetli sanat güneşimizden evvel giymesi ve zeki müren'i çıldırtması...

barış manço, sadri alışık, ayhan ışık...

özellikle sadri alışık'ın "turist ömer karakteri" nin nasıl doğduğuna değinilmesi harikaydı.

filmin sonunda da çevre duyarlılığı olan ve çevreci, yenilenebilir enerji hakkında çalışmaları olan ediz hun ile birlikte sosyal mesajını vermesi de gayet hoştu.

kısacası,
zeki müren, sadri alışık, ayhan ışık, filiz akın, ajda pekkan, barış manço her biri harika olmuş.
erşan kuneri muhteşem bir karakter. ama ayrı bir filmi yapılması için sanırım hala türkiye'nin şartları müsait değil.
90'ların şarkıları ile 60'larda patlama yapmak müthişti.
o şarkılar, o danslar, o kostümler.
cem yılmaz yine harikaydı işin gerçeği.
--spoiler--

sözün özü, şayet yaşınız 35 ve üzeri ise, 90'lı yıllara dair her şeyi dün gibi hatırlıyor ve özlüyorsanız;
gidin ve izleyin efendim...
Filmdeki detayları farkedenlerin kendini zeki sandığı film. Film komik değil gora nın yanından bile geçemez. Final sahnesi iğrenç. Lan oğlum filmde çok gizli detaylar var ya adam yapıyor diyen tipler cidden soluduğunuz havaya yazık. Bu ülkede kaç kişi ferzan özpetek filmi izledi ödül almasa bilecekmiydin. Kaç kişi 1980 lerdeki korku filmini veya whiplash filmini izledi. izlemek zorunda değil hatta. Filmi izleyenlerin yüzde 90 ı birçok yeri kaçırıyor zaten. Benim tebessüm ettiğim yerlerde kimse gülmedi. Millet net bariz 3-4 sahneye güldü. Müzikal tadında normal bir film olmuş komedi filmi kesinlikle değil. Ya siyasi gönderme yapmış çok piç herif ya her filmin repligini almış. Adam sazan avlıyo film sektörü genelde cihangir solcularının elinde oda işini biliyo. Koskoca salondan beklediğini bulamayan çok kişi vardı. Gülse birselin filmi daha iyi daha komikti. Herkes az çok biliyo yeşilçam filmlerini cilalayıp insanlara sunmak üşengeçlik olmuş. Bak yemin ediyorum şu filmi başkası yapsa şimdi güzel diyenlerin hepsi yerin dibine sokardı yemin ediyorum.
Cemden pek hazzetmem bazen gotu basi ayri oynayabiliyor bastan fikrimi beyan edeyim.

Filme ortalama beklentiyle gittim herhangi bir onyargim yoktu.

Sunu soyleyeyim, emek cok buyuk. Yani su anda denildigi gibi halil soyletmezlerin film cektigi ulkede bu ciddi manada basyapit olur o klasda.

Goruntuler, sahne cekimleri guzel. Ote yandan senaryo fena degil lakin son kisim bieaz oldu bittiye getirilmis.

Reklami da fazla abartmamks pek yakinda filminde oldugu gibi.

Benim icin tek kotu yani eski filmlere atifin fazla olmasiydi bi yerde sikiyor.

Ha su an bir film izlenecekse suphe etmeden verin. Muazzam derecede gulmuyorsunuz lakin egleniyor ve verdiginiz zaman ve paraha uzulmuyorsunuz.
Gitgide daha kalitesiz filmler çeviren Cem Yılmaz'ın tezimi doğrulayan son baş yapıtı. Özellikle birinci yarısında neredeyse hiç gülmediğim film. Katıla katıla güldüğüm GORA'nın ekmeğini yiyor hala Cem Yılmaz. 10 sene önce söyleseler hayatta inanmazdım ama Gülse Birsel'in filmine (bkz: Aile Arasında) Cem Yılmaz'ın filminden çok daha fazla güldüm.
(spolier içeriyor olabilir)

emeğe saygı...
insanı duygudan duyguya sürükleyen, ağızlarda ve yüreklerde güzel bir tat bırakan cem yılmaz'ın güzide filmlerinden birisi olmuştur. filmin ilk yarısı biraz durağan geçse de ikinci yarı coşmaktadır efendim. bir espiriye gülerken diğer bir espiriyi kaçırdığınız sahneler bolca mevcut filmde. bu filmi beğenip beğenmemek bu filmden ne bekleyip de gittiğinize bağlı. inanılmaz umutlarla bir cem yılmaz filmine giderseniz ve her defasında g.o.r.a'nın tadını ararsanız her zaman olduğu gibi yanılırsınız . "hala g.o.r.a'ın ekmeğini yiyor"
lafı da sıktı artık! sanki g.o.r.a'yı başkası çekmiş de o ekmeğini yiyor gibi davranıyorsunuz. evet adam g.o.r.a'da top yaptı ve zirveyi gördü bırakın da hafızalarınızda öyle kalsın her filminde onu geçmesini beklemek cem yılmaz'a acımasızlık etmekten başka bir şey değil.
filmde bolca başka filmlere, oyunculara göndermeler var bu da filme çok güzel bir lezzet katmış. cem yılmaz filmin her saniyesini santim santim düşünerek çekmiş.
bugüne kadar türk filmlerinde gördüğüm en iyi görsel efektler kullanılmış filmde. bu açıdan bile büyük bir övgüyü hakediyor ki yabancı filmlerde bile bağıra bağıra sırıtan görsel efektler bu filmde on numara kullanılmış. ışık, dekor şahane (özellikle de 2017 sahneleri) 60'larda geçen sahnelerde bizi bayağı bir o yıllara götürdü açıkçası. gerçekten emek ve para harcanmış. emeği geçen teknik ekibin ve görüntü yönetmeninin ellerinden öpmek gerekir.
türkiye'de birtane bile aksiyon filmde böylesine görsel efektler kullanılmazken ki kaç tane aksiyon filmimiz var o da tartışılır. adam dünya para ve emek harcayarak, sinemanın imkan verdiği en iyi teknolojiyi bir komedi filminde kullanıyor onu da itin götüne sokarak saygısızlık ediyorsunuz. çok acımasızsınız!
ayhan ışık ve sadri alışık sahnesi der susarım.
2 buçuk lira atıyosun sonra domalıyosun ben işi hallediyorum.
Portal 2 göndermesi mutlu etti. Robotu patatese bağlamak...
Leş filim. aferin tüm göndermeleri buldun çok zekisin cem abi ödül ne? Al muz.
Kötü eleştirilere aldırmayın. Film Türk sinemasında gerek çekim kalitesi, gerek -Türk filmleri baz alınırsa- görsel efekt, gerekse verilen emek bakımından ilk sıralarda yer bulmayı hakkediyor. Normalde eski filmlerinizi bayılarak izlerim ama ne yazık ki 70'leri görmeyen biri olarak bazı tiradları çözemedim derken, imdadıma aramızda bir boş koltuk bulunan abla yetişti. Bu detaycı ablamız Seda Bakan'ın saç modelinden, verilen ince mesajlara kadar dikkat edip yanındaki kızına bunları fısıldayarak açıklıyordu. Birazda buradan ekleyerek filmi kafamda tam olarak bütünleştirdim. Eğer o dönemleri görmemiş veya araştırmamış biriyseniz, çoğu göndermede ne dedi bu adam diye aklınızı kurcalayabilirsiniz.
Şimdiden uyarayım eğer gülme krizine girmeyi umarak gidecekseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Genel anlamda bir komedi filminden çok nostalji kokan ve eleştiren, özleten bir film olmuş. Gidin pişman olmayacaksınız.
sinemasever bir insanım. türk sinemasını çok desteklerim ama gitmeyeceğim. çünkü bundan önceki 4 cem yılmaz filminde de pişman oldum. 5'te 5 yapmak istemem.
Filmden aklımda kalan sadece çağlar çorumlu ve zeki müren performansı. Gerisi skeç gibi. Bekleyin DVD si çıksın.
Çekim kalitesi ne la.
Her şey yeşil perdenin önünde olup bitiyor zaten.
Ne yazıkki film analizlerini ekip ve çekim olarak baştan sona bir bütün olarak almak yerine 1-2 karakter ve kahkaha atmaya yoğunlaşır oldu seyircimiz.
Bugün izlediğim Cem yılmaz filmi.

Ben cem yılmazı severim. Gora’yı, Arog’u, yahşi batı’yı, pek yakında’yı, ali baba ve yedi cüceler’i severek izledim. Bu yüzden bu filme giderken olumlu bir önyargım vardı.

Film başladığında ve ekranda Cmylmz yazısını gördüğümde kötü de olsa yinede emek verilmiş bir şeyi izleyeceğimden emindim. Ki gerçekten de böyleydi. Arif karakteri çok sempatik bir karakter. Tezcanlı, ağzı iyi laf yapan, her türlü durumdan pratik zekasıyla kendini kurtaran bir adam.

-içinde bulunduğu durumun dışına çıkmayı çok seven biri değil arif. Örneğin gora’ya gittiğinde orada kalmayı kabullenmeyip önce kaçmak için yollar bulmaya çalıştı. Ya da arog’da bir an önce çağ atlamak için neler yaptığını hepimiz izledik. Evet, arif ceku’yu çok seviyor ama ajda ile yaptığı öpücük ajda açısından da kendisi içinde masum bir öpücüktü ya bir duygu taşımıyordu.-

Ya siz izlediğinizde nasıl bir duygu uyandırdı bilmiyorum ama ben ilk sahnede arif’i telefonla konuşurken gördüğümde sanki çok sevdiğim ama uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımı görmüş gibi oldum. Efektler çok güzeldi. Emek verilmişti. izlerken gerçekten kaliteli bir film izlediğimi her sahnesinde farkettim. Sahneler tertemizdi. Saçma gölgeler, gereksiz ışıklar yoktu.

Gora’yı çok beğenmiştim evet ama bence arif v 216 gora’dan çok daha başarılı bir film olmuş. Sadece görüntü açısından değil hikaye açısından da öyle... Sahneler, müzikler, kıyafetler, diyaloglar hepsi daha da geliştirilerek sunulmuş önümüze. Film bir türk filmi klişesiyle başladı ve bir türk filmi klişesiyle bitmesi çok normaldi. iyi ki de öyle oldu. Hikayenin istikrarı bozulmadı.

Göndermeler güzeldi. Bilen insanlar için bir kahkaha bilmeyenler içinse sıradan bir diyalog olabilir haklısınız ama bu kötü olduğunu, olmaması gerektiğini göstermez. Ozan güven’in aşıklar tepesinde ‘kaç yaşındasın sen, ne salak salak sorular bunlar’ repliği bütün salonu kahkaya boğdu örneğin. Evet bilmeyen içinse sıradan, konuşmanın bütünlüğünü sağlayan bir diyalog. Bilene ufak bir göz kırpıyor sadece.

Zafer algöz’ün ayça’ya para iadesi yorumu küstahlık değil kendine güvenen bir insanın cevabı. Zira ben olsaydım onun yaptığı şarkıları hatırlatıp susması gerektiğini söylerdim. Adam çok da kibarca yapmış. Kendi ürününe güvenen bir çok marka kullanıyor bunu. Beğenmediyseniz paranız iade diye. Zaman konusunda ise o kadar çok şeye boş yere zaman harcıyoruz ki çok da kafaya takmamak lazım. Madem bu denli beğenmediyseniz En kötü bundan da bir ders çıkarıp bir daha cem yılmaz filmine gitmezsiniz.

Bu bir kişisel tercih meselesi. Elbette beğenmek gibi beğenmemek de olacak. Ama emeğe saygı başka şey. Bir kişi size hazır börek alıp sadece fırına atıyor diğeri ise size eliyle börek açıyor. Tadı kötü olabilir ama en azından bir eline sağlık’ı hakediyor.

Daha nice filmlere cem yılmaz. Keşke daha çok yapsan da daha çok izlesek.
Bildiğimiz anlamda bir sinema filmi değil. Cem yılmaz'ın hayalini hobiye dönüştürecek güçte olduğunu kanıtlayan bir "gösteri". Belki müzikal olarak kurgulansa çok sevebilirim.

Cem yılmaz içindekileri dökmek, selamlarını çakmak, göndermeler yapmak için yola çıktığından hikaye namına dengi ali baba ve yedi cüceler denen garabet bunun. Elbette sinema bu olamaz. Ancak yapım kalitesi, sanat yönetimi ve güldürüsü gora ve arogların da gayet üstünde.

Velhasıl karmaşık duygulara sahibim, bir sinema eseri olarak hiçbir kıymeti olmadığını düşünmekle beraber x lira karşılığında 2x lira güldürüp eğlendiren bir "şey" olduğunu inkar edemem.

100 bin lira muhabbeti, arif'in sondaki yersizlik hariç öfkeli tiratları, zeki mürenli aks, distopik 2017 ve yeşilçam trükleri izletiyor kendini.
Birazdan giricem bakalım bu kadar atıp tutanlar doğru mu söylüyormuş. Sadece eğlenmeme bakarım, Bok var gibi kıyaslama peşine düşmem.
Cem yılmaz: selam
Seyirci: ahahahah ulan anladiniz mi inceyi anlamayanlar gitsin recep ivedik izlesin.
Her gün yolda yürürken telefona odaklandığı için bin kişinin üstüne çıkan, aşkı instagram storysinde yaşayan, duygusuz, "afedersiniz" diyen birini gördüğünde ters ters ve uzaylı görmüş gibi bakan, internette tanıştığı kıza ikinci muhabbette kısıtlamalar getirmeye çalışan, müzeyyen Senar dinleyen insanları "ay geri kafalı ya hahaha müzeyyen Senar kim yha." diyerek aşağılamaya çalışan davarlara batan bir filmdir. Neden bu davarlara battığını filmi izleyenler anlar. O yüzden hiç kimsenin saygısızca yorumlarına kulak asmayın. Çünkü eleştiri farklıdır, yerden yere vurmak farklı. ikincisinin altında kuyruk acısı yatar.