bugün

ne kadar da özgünüz. orijinallik bu olsa gerek.
kendisini yunan ırkından birine benzetse bile bundan bir anlam çıkarmaya çalışan yazar tantanası. dünyada ne kadar yaratıcılık var be kardeşim her şey her şeye benzeyebilir ne var bunda?
kabeye tapacagıma anıtkabire taparım ustad. hiç değilse onun içinde put yok (kabenin icinde put oldugu olgusundan bashediyor burda yazar), atatürke laf atanları anlayamıyacagım galiba hiç.
ucundan eleştirilecek bir argüman çıkmayacak benzetme. emin onat'la birlikte Ahmet Orhan Arda'nın bu yapıyı tasarlarken yunan mimarisinden öykünmeleri muhtemeldir. ahmet orhan arda'nın selanik doğumlu olduğunu ortaya katarsak yaşadığı zaman diliminde doğduğu coğrafyanın belli fiziksel yapı özelliklerinden etkilenmiş olabilir. ancak sanırsam ki bu durum intihalci bazı başkanların yanında devede kulak kalır. en abartılı yapılabilinecek yorum "benzer"dir. daha ötesini düşünmek mümkün değildir.
anıtkabirin ön sütunlarının artemis tapınağına benzetilmesi süretiyle yapılmış sıradışı tespit.

(bkz: anıtkabir)
(bkz: artemis)
kendileri türbelerden medet uman sapkınların atatürkçüleri karalamak için uydurdukları benzerliktir. genel çizgileri benzese dahi, antik yunan mimarisindeki sütun başlıklarına anıtkabirde rastlanmaz. ayrıca, şu da unutulmamalıdır ki, benzerlik olsaydı dahi, antik yunan uygarlığının kökeni anadolu kültürlerinden gelmektedir.
Öncesinde bilinmesi gerekenler vardır.
(bkz: Emin Halid Onat)
(bkz: Ahmet Orhan Arda)
anıtkabir klasik doğu tipi anıt mezardır.

http://www.youtube.com/watch?v=yGQv13-C65M

bu videoyu dileyenler izlesin anıtkabirle ilgili detay bilgileri murat bardakçı paylaşıyor.

3. dakikadan sonrası anıtkabirle ilgilidir.
Anıtkabir projesinin nasıl meydana getirildiğini Prof. Emin Onat şöyle açıklamıştır:

Atatürk'ün başardığı devrimlerin en önemlilerinden biri, şüphe yok, bize geçmişin gerçek değerini göstermek olmuştur. Osmanlı devri şereflerle dolu bir devir olmakla beraber, itiraf etmek gerekir ki skolastik ruhun hüküm sürdüğü kapalı bir âlemden ibaretti. Gerçekte ise tarihimiz, bir zamanlar Ziya Gökalp'in ümmet devri dediği bir içe kapanmış medeniyetten ibared değildi. Akdeniz milletlerinden bir çoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerler'den ve Hititler'den başlıyor ve Orta Asya'dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Akdeniz medeniyetinin klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini teşkil ediyordu. Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti. Bizi Ortaçağdan kurtarmak için yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı. Gerçek geçmişimizin Ortaçağ değil, dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi.

Gerçek milliyetçiliğin, içe kapanmış bir Ortaçağ gelenekçiliğinden asla kuvvet alamayacağını, onun yalnız ortak ve eski medeniyet köklerine inmekle canlanabileceğini anlattı. Avrupalılaşmakla, medenileşmekle, millîleşmenin aynı şey olduğunu, bundan iyi hangi fikir ifade edebilirdi?

Bunun içindir ki biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ'dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik. Ata'nın Anıtkabir'ini, bir sultan veya veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedibin yıllık bir medeniyetin, rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik.
minarelerin, kiliselerin çan kulelerine benzemesi ile ilişkilendirilir.
saçma bir çabadır.
zorla git diyen mi var sana yaraam.
akp mitingimi bu.
millet gönüllü gidiyor oraya.
bir çoğu da fatihasını okuyor.
göz ve izan sahibi olmayanların anıtkabiri yunanistana iteleme çabasıdır. bi bu eksikti.
(bkz: genç şakirtlerin hayal dünyası)
pek tabi olarak "neden aceba" sorusunu akıllara getiren müthiş tespittir...
yunana ince bir göndermedir belki de.
o dönemde antik mimarlığa bi dönüş yaşanmaktaydı. antik dönemde kral ya da büyük devlet adamlarına mozole şeklinde büyük anıt mezarlar yapılırdı. sözü geçen anıt mezarların da çoğunluğu anadolu topraklarındaydı.
görünüş olarak onlara benzese de strüktürel açıdan yanlışlık vardır bu benzetmede. sütunlar tamamen taşıyıcı amaçla kullanılmıştır anıtkabir' de.
biz bu şekilde örnekler verseydik mimarlık tarihi sınavlarını veremezdik.
çamur atılacaksa bari destekli olsun da ikna olalım.
maddi mekanlarla ilgili yapılan en kayda değer benzetmelerdendir.
http://www.ataturk.net/ata/proje.html
ne yazık ki bunu aşırı milliyetçi yunan milletvekili bile hazmedemeyerek, anıtkabir'i görünce "atatürk ve türk bayrağıyla bizim tapınaklarımız süslenemez!" diye çıkışmıştır.

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18608444.asp7
(bkz: akropolis)
gurur verici olaydır. estetiğin ve batı kültürünün bilimin v.s kökeni antik yunandır. öyle olmasa rönesans antik yunan estetiğini yeniden ele almazdı. kapiş?
neden otağı şeklinde yapılmadı?

türklüğe bu kadar vurgu yapan bir liderin anıt mezarı neden böyle kimliksiz inşaa edildi?
bir türkçü turancı olarak benim de hemfikir olduğum konudur. zira anıtkabir atatürk'e hiç yakışmamaktadır. anıtkabir yerine türk mimarisine uygun daha güzel bir anıtmezar yapılabilirdi.

tabi ki bunda atanın bir suçu yok, mezarımı şöyle yapın demeye şansı da olmadığı için onu yaptıranlar suçludur. evet, anıtkabir bu mimarisiyle atatürk'ün düşman olduğu emperyalist batının hükümet ve saray binalarını, roma sütunlarını andırmaktadır. tek düze, biçimsiz ve renksiz. üstünde türk tarihine ve kahramanlığına atıfta bulunacak tek bir değer bile yok. hangi batıcı kafa yaptırsıysa artık istense ölümünden sonra bir insan milletinin zihninden böyle soğutulamazdı. hem böyle yaptırarak irticacıların eline de koz verilmiş oldu. zaten iğne deliğinde bile gâvur fitnesi arayan dinciler, bu mezarın biçimine bakarak neler demez...

anıtmezar sade ve açık renkli çinilerle süslü, şöyle bol ağaçlı, bahçeli, hoş ve şık bir şey olabilirdi. tıpkı diğer atalarımızın mezarları gibi. üzgünüm ama mevcut anıtkabir mimarisinde ne eski türk, ne de türk-islam mimarisi adına bir değer yok. hatta bu belki de atatürk'ün hatırasını yok edip onun değerlerini kendi değerlerine dönüştürmek isteyen inönü zihniyetinin ürünü bile olabilir. zaten atatürkçülüğe en çok zarar verenlerin başında da o zât gelmektedir. zira çöküşün başlangıcı bizzat onla başlamış ve bugünlere kadar gelinmiştir.
kemalistlerin sessiz kalmayı tercih ettikleri konu.
(bkz: yok daha neler olimpos)
galiba bazılarına anıtkabir'in kolonları girmiş de böyle konuşuyorlar.
Farzedelimki benziyor ne olmuş yani, atatürkün bu ülke için yaptıklarını değersiz kılan bir durum mudur? Tarih bilgisinden yoksun yazar beyanıdır efendim.

(bkz: he he deyin geçin)