Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar atasözünün doğruluğundan emin olduğunuz gün.
bir anne atasözü der ki;

<benim değerimi, sen de anne olunca anlarsın>
büyüyüp artık onun ihtimamı altında kalamadığın zamanlarda yatak döşek hasta olunca.
öğrenci evinde.
Ekmek arası bile yapmaya üşendiğin anda 4-5 çeşit yemek olan sofraya çağırması.
anneler gününde olandır.
Annemin öldüğünü teyzemden bir tabak daha patates kızartması istemeye "utandığımda" anladım demişti gencin biri. Anneler her şeydir.
Kimsenin onun kadar guzel yemek yapamadigi zaman dir.
Çok geç anlaşılır. Artık telafisi mümkün değildir.
toprağını öptüğünüz an. keşke hep hasta olsaydı da gözümün önünde olsaydı dersiniz.
Açmayın şöyle başlıklar diyeceğim ama o da olmaz. Yemin ederim göğsümde bir ağırlık var şu an.
asla ve asla tam olarak anlayamazsınız. ta ki kaybedene kadar.
Evden genelde uzak biri olarak hiç düşünmedim kim ne kadar özler sonuçta hayat benimdir geleceğim içindir herşey. Günlerden bir gün bir hayal yolum cehennem olmuş o hayalim için de güzel işime istifa vermiş, okulu dondurmuş bir sene kayıp vermiş ve dünyanın parasını harcamıştım. Öyle ki gittiğimden yoldan geri dönsem zararları bir yana arkadamdan edilecek haklı laflar cabası. Ki o dönem yavşak babamda üzülmem in uğraşır gibi hiç bir çıkar yola olur vermiyor. Gemileri yakmakla sonunda ağır psikolojik sorunlar geçirecebileceğim yola devam arasında gidip geliyor aklımın iplerini kaçırma aşamasındaydım göğsümdeki acı ve hala ard arda gelen talihsiz olaylar cabası. Ki herkesin eşiğinde annem valide sultanımın telefonu geldi "bırak ne ziyan olduysa oldu kızım senden önemli değil giden her ne olursa olsun zaman , para, itibar, güven sen gel ve gülümse yeter" işte o an dedim ki babam dahil geriye kalan herkesin anasını satayım.

Geçmişte yaptığımız haksızlıkları bıçak gibi yüreğimize saplayan anlardır.
Ana candir gerisi heyecandir.
sana etin en güzel kısımlarını koyarken, kendine en küspe parçaları koyduğu o an. çoçukken anneme "anne sen neden et sevmiyorsun?" dediğim zaman "iştahım yok. sen ye oğlum" derdi hep. yaş kemale erince anladım bana neden hep en güzel parçaları koyduğunu. halbuki o da benim gibi etobur familyasından. anne gibisi var mıdır yahu?

kısa bir hikaye paylaşayım.

çocukluk dönemlerim. yaklaşık 7-8 yaşlarındayken babam iflas verdi. beni okutabilmek için evde bulunan ne varsa sattığı dönemler. sürekli patates, tavuk göğsü, hindi gerdanı gibi ekonomik gıdalarla beslendiğimiz bir dönem. çok detaya girmeden hikayeye geçiş yapayım. sanırım anlaşıldı durumun ehemmiyeti. neyse;

annem beni bir gün bakırköy'e, dolaştırmaya götürmüştü. bakırköy'de ki büfeleri bilen bilir, inanılmaz büyük döner tezgahları vardır. biz o sıra dönercilerin önünden geçerken annemden feryat figan döner istedim. hem de et döner.. annem bana durumu izah etmeye çalışsada, ben hala ısrarla döner istiyorum. sen burada bekle dedi. gitti büfede çalışan adamla hararetli bir konuşma içerisine girdi. yaklaşık 4-5 dakika sonra yanıma geldi. evet, elinde et döner vardı. oturduk bir banka ve ben döneri kıtlıktan çıkmış gibi yedim. anneme "sen neden yemiyorsun?" dediğim zaman "tokum oğlum" dediğini hatırlıyorum. ama o dönere nasıl bakışlar attığını şimdi şimdi anlayabiliyorum. annem o gün cebindeki son parayı dönere vermiş. hatta dönerci ile o sıra pazarlık yaparak son parasını vermiş. eve dönüş yolumuzda annemin minibüsçü abiye yalvardığını hatırlıyorum. "kıramadım oğlumu, inanın paramız yok. lütfen taksime kadar bırakın bizi" dediğini hatırlıyorum. sağolsun, minibüsçü abi bizi bırakmıştı o gün. hatta minibüsten indiğimiz sırada bana napoliten bile vermişti o abi. taksim'e vardığımız zaman büfenin birisine girip, telefon açabilmek için rica da bulunmuştu. babamın çalıştığı taksi durağını arayarak durumu izah etti ve babam bizi gelip almıştı.

annem sırf o gün ben döner yiyeceğim diye bu kadar mahçup oldu, insanlara laf anlatmaya çalıştı ve bunu yaparken kendisi aç kaldı. anneler farklıdır. anneler candır. bak çok duygulandım. akşam anneme bir yemek ısmarlayayım. hatta bu anımızı bile anlatırım. ağlasın biraz kekocum.
Yaşadığınız her an.
görsel
canım çay istediğinde.

peşin edit: dur eksileme güzel kardeşim. iyi çay yapıyor kadın, ben güzel yapamıyorum.
nalları dikt...

öldüğü zamandır.
annem evde yokken ki durum.
işim gereği çookk uzaklardayım ona olan özlemim çookk büyük.
bir süredir maddi sıkıntılar yaşıyorum. kardeşim işsiz. abim yeni evlendi. evde tek çalışan benim. maaşım anca faturaların bir kısmına ve abimin evliliğinden kalan borca yetiyor.

akşam eve geldim yorgun argın. kapıdan girdim. annem i öptüm. yemek hazır mı dedim. hazır dedi. sen otur dedi bana. oturdum mutfakta...

-ben çok kötü bişey yaptım oğlum
+ne oldu anne hayır olsun!?
- canım tatlı istedi. markette gördüm aldım. ama çok pahalıymış.
(dedi... boğazım düğümlendi... konuşamadım bir süre. bok sürdürmemek için bir yudum su içtim)
+ anne o nasıl söz! al... istediğin kadar al...
(yetmezse gidip kilo kilo tepsi tepsi alayım anne...)

sabah çıkarken eve biraz para bırakmıştım ihtiyaçlarını al diye... marketten alış veriş yaparken yarım kilo da tatlı almış... pişman olmuş kadın...

gittim odama... gözlerim doldu...

babamın emanetisin sen bana... lafı mı olur be anne... al tabi... alamazsak benim suçum bu sen niye dert ediyorsun... al işte...

offf..... of ulan...
Tam olarak hatırlayamıyorum ama küçükken babacıydım herkese babamı çok sevdiğimi, annemi pek fazla sevmediğimi söylerdim. Büyüdükçe anladım ki annemin kıymetini bilmiyormuşum. Bizim için nelere katlandığını anlayamıyormuşum.
Şimdi her fırsatta öpüp kokluyorum, sımsıkı sarılıyorum pek geç kalmış sayılmam.
Anne babasından ayrı, anne babasını kaybetmiş olanlara Allah sabır versin aileden daha önemli ne var ki..
öldüğü an.

5 ay oldu be o kadar yalnız hissediyorum ki kendimi. keşke hasta yatsaydı yatalak olsaydı ama nefesini hissetseydim.
bugünlerde niye böyleyim bilmiyorum. çok sulu gözlü biri oldum çıktım. ve her gözlerim dolduğu anda aklıma gelir oldun. aylar sonra buraya girip sana daha önce yazdıklarımı okumak isteyişim neden, bunu da bilmiyorum. velhasıl cok özlüyorum anne, göcüp gittiğinden beri çok zaman geçti ama alışamadım işte, alışamıyacağım da anlaşılan...

değerini zamanında anlayamadığım annem nur içinde yat...
Karşılıksız iyilik gelmediğini gördüğümüz andır. Bu da yaşın ilerlemesi ile oluyor tabiki.