bugün

ölümünün hayatın en önemli gerçeğini olduğunu bana yine anneannem öğretmişti, kendi ölümüyle. diğer bir çok şey gibi.
yaşadığım olaydır.
öldüğünü bana hemen söylememişlerdi.sınav haftamdı.evde yalnız olduğum için gelen telefonlarda baş sağlıklarının hepsine hayır!benim anneannem ölmedi!değip telefonu kapatıyordum.belki inanmak istemiyordum belkide 13 yaşın verdiği saflıktı.öğrendiğimde ise acısız bir ölüm yaşadığı için kendimi teselli edebiliyordum ama annemi ilk defa bitik,yenik bir halde görmek beni yerle bir etmişti.ağzından tek bir söz bile çıkmıyordu.bazen yanında o halini görüp ağlamamak için kendimi sıktığım,nefes almadığım ve yutkunmadığım zamanlar bile oluyordu.odama çekilir sessizce gözyaşı dökerdim.
tabi yıllar geçtikçe bile ne zaman anneanne en sevdiği türkü,film yada söylediği bir söz anılsa sanki insanın içinden bir parça koparılıyor gibiydi.
hala orda burda anneannesine kötü davranan bir çocuk,bir yetişkin görsem onları öldüresim geliyor.kendime yediremiyorum o yaşlı insanların gördüğü muameleyi.
üzücü olurdu eğer bu kadar kötü durumda olmasaydı hayattan yaşarken bu kadar kopmasaydı. ölümün sıralı olabileceğini en azından ailemize yaşatabilseydi.
ölüm bazen bekleniyor bazen isteniyor keşke dedirtebiliyor. işte böyle birşey.
hayat denen bu karmaşa içerisinde ölüme bir adım daha yaklaştığınızın ve allah sıralı ölüm verirse önce annenizin sonra da sizin öleceğinizin küçük bir habercisi olarak size panik yaptırası, bencilce bir eylemdir. bu kadar çabuk ölünmemeli...
anneannesi, hayatının en değerli varlıklarından biriyse eğer, o kişinin bir daha eskisi gibi olamamasını garanti eden yıkıcı, ezici ve hayata karşı buruklaştıran olay.

etrafa sahte gülücükler saçıyorum. saçma salak laflarla eğleniyorum bazen. sonra tam gülerken gözleri, gülüşü, sarılışı, koklayışı ve sevgi sözcükleri geliyor aklıma tüm canlılığıyla. sanki yanımdaymış gibi... yani sanki hala büyük sevgisini, bedenen de yanımda hissediyorum onun. sonra sarılmak istiyorum. kokusunu içime çekmek istiyorum. yok.

elimi uzatsam yoksun. dokunamıyorum. sarılamıyorum. kucağına oturamıyorum artık. bu acıyı, ancak yaşayan bilir. başka kimseler beni anlayamaz. o içimdeki koyu boşluğu hiçbi şey dolduramıyor. hep öyle yarık kalacak o kısım. yaralı bereli. hiç iyileşmeyecek bi yara gibi o gittiğinden beri.

sonsuz bir mutsuzluk hali. mutlu zannediyorlar. her şey yolunda sanki. bok yolunda... anneannem yok lan. nasıl yolunda olabilir ki her şey? hem de her şey. hiçbi şey yolunda değil iken her şeyi nasıl süsleyip püsleyip bu karmaşık oyuna dahil edebilirim ki? beni gelinlikle bile göremedi. en büyük hayaliydi. belki bigün evlenirsem belki görür. belki gelinlik yerine başka bi beyazla gelirim. öyle görür. belki kefenimle gelirim. belki o zaman yine eskisi gibi mutlu olurum gerçekten.

ben aslında, bunu kendime bile itiraf etmek zor olsa da, anneannem öldüğünde öldüm ve gömmeyi unuttular.
dünyanın en muhteşem doğa olayıdır.
psikopat bir dedenin ardından zorla almanya'da tatile sürüklenmiş ve burada astım krizi esnasında merdivenlerden yuvarlanarak ölmüşse, dedenizden ve kirli havası sebebiyle almanya'dan nefret etmenize yol açabilir.
korkarak beklenen şeyler listesinde ilk sıralardadır.
Allah korusun .
siz daha çok küçükken, ölüm denilen gerçeği anlamaktan çok uzakken ve hatta daha anneannenizi bile hatırlamıyorken soğuk bir kış günü gerçekleşmiş olan hadisedir. annenizin gözyaşları aklınıza gelir her kış.
Hayda! 6 yıl olmuş biz ayrılalı Hamdiyanım. 2190 dünya günü; artığını da eklersen 1 buçuk gün daha. 52560 hayat saati; artığını da eklersen 36 saat daha. 3.153.600 kainat dakikası; artığını da eklersen 2160 dakika daha. Hesabı uzatabilirim Hamdiyanım. Uzatamadığım tek şey seninle geçen zaman artık. Şimdi, "dilerim hesap gününde bir orta kahve daha içecek molamız olur" diye umutlanıyorum. Ve akıyor zaman beni sana getirmek üzere. Nur içinde yat gülüm; pek de erken giden annemin anası, annelerin annesi. Anneannem.
Gün itibariyle yaşadığım durum. Gelinlerine aliye rona, torunlarına adile naşit sefkatinde yaklaşırdı. Dedeme ve gelinlerine çok çektirdi rahmetli. içimde eskisi gibi bir burukluk yok.
her insan'ın kötü etkilenmesine sebep olan özünde doğanın bir gereği olan durum.
benim anneannem ben doğmadan , annem dört yaşındayken ölmüş. o sevgiyi hiç tatmadım. ama kızım doya doya yaşıyor. ben çok mutlu oluyorum.
acı verir, çok acı verir. kabullenmek kolay değildir, her akla geldiğinde ağlamak işten değildir. hele bir de yılbaşı öncesi ani bir ölümse gerçekleşen, toparlanmak zordur.
henüz başıma gelmemiş olaydır ama düşünecsi bile baştan aşağı kaynar sular dökülmesine sebep olmaktadır.
akla "sen gülünce güller açar gülpembe" dizilerini getirebilecek olay.
not: allah a şükür aklıma gelmedi.
5 yaşında olunduğunda çevrende gelişenlere anlam verememek ve onun nerede olduğunu sorduğunda cevabın sadece gözyaşları olduğu durumdur. büyüdüğünde ise onunla hatırlayabildiğin anıların olmadığına üzülürsün. eksikliğin verdiği buruklukla yaşamak zorunda kalmışsındır ama.
eğer acı çekiyorsa ve iyileşmesi artık mümkün değilse, çok sevdiğinin acı çekmemesi için istenendir.
sizi büyüten kişiyi, çocukluk anılarınızı, sizi belki de her şeyden çok seven kişiyi kaybetmenizdir.
hasta yatağında yatarkenki hali aklımda. kimseyle konuşmuyor, hiçbir şey yemiyormuş.
ben girdim sonra odasına, çorba yapmışlar içmiyor.
bak kızın geldi diyorlar, gözlerini aralayıp bana bakıyor.
hadi anane lütfen benim için iç diyorum kaşığı uzatırken, boğazımda bir yumru.
kendini zorlayıp bir yudum içiyor, benim elimden olduğu için biliyorum.
dünyanın en mutlu insanı oluyorum. son görüşümmüş o gün.
bunca sene sonra unuttum mu ben seni, daha az mı anıyorum?
bu başlığı görünce bile gözlerim dolduğuna göre sanmam. ama öyle sanıyordum.
çok ama çok acı olaydır. dün gece mübarek mevlid kandilinde kaybettik onu mekanı cennet olsun güzelimizin.
cennet gibi diyardan başka bir cennete giden candır. bugün itibariyle benim de başıma gelen olaydır. köyde olan annemin telefonda konuşurken anneannemin selasını dinlemek kısa süreli panik atak krizi geçirmeme neden olmuştur. mekanı cennet olsun!
annemin annesi olduğu için onu çok üzen, beni fazla etkilemeyen durumdur. Çok giderdik yanına kalırdık. Fakat hep bağırma, kavgayla eve dönerdik. Ben beni bildim bile böyleydi. Kaza geçirdiğini duyunca istanbuldan torunlarından ilk önce ben gittim. O ayrı mese tabi. Sadece görevimi yaptım. Üzülmedimmi tabiki insan olarak üzüldüm. 1,5 sene oldu. Mekanı cennet olsun...
olmasını istemediğim şey. o hep otursun koltuğunda ben yapayım getireyim yemeğini, konuşayım onunla havalar güzel olunca dışarıya çıkarayım hava alması için...
Karanlıklardan kurtarmıştı beni defalarca, dün ben onu kucağımda karanlıklara bıraktım..

nurlarla uyu anneannem...
güncel Önemli Başlıklar