bugün

başlı başına yalnızlığın sporu olan balık tutma aktivitesinin altın aromalı yolculuğa dönüşme hadisesidir. herkes o çürük, pazardan aldığı garip oltalar ile balık tutmaya çalışırken bendeniz altın oltamı alır, denizin karanlık sularını aydınlatmak amacıyla fırlatırım en derinlere. altın oltayı gören tüm balıklar, hatta diğer oltalara yönelen balıklar bile benim oltamı görünce bana gelir, sevindirirler naciz bedenimi. inanır mısınız? bir keresinde o olta ile tam 3 tane yunus balığı yakalamış, evime götürüp yeğenime hediye etmişimdir. bitanesi hala bende, arada bir havuzda üstüne çıkıp tur atıyorum, nefis oluyor.
+ abi bu ne?
- görmüyor musun, altın olta.
+ peki tuttuğunu altın ediyor mu bu?
- çok konuşma da kuzu pirzolayı çıkar şuradan.
altın oltasını satıp, balık restorantında 1ay ziyafet çekmek varken. balık tutmaya çalışan garip insan..ilginçmiş.
(bkz: severek izliyoruz)
tuttuğu da kalkan olsa, bildiğin palamut. altın tabaklarına koy ye'mına koyim.