bugün

Ülkemizde ve dünyada işlenen suçların ve gerçekleşen kazaların çok ciddi bir oranı doğrudan alkolden kaynaklanmakta ya da alkol etkisiyle suçun ve zararın miktarı artmaktadır.

Bunun en açık örneklerinden biri olan Dünya Sağlık Örgütü'nün, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 30 ülkede yaptığı araştırmalara göre:

Dünya'da: Cinayetlerin %85, Tecavüzlerin %50, Şiddet Olaylarının %50, Ölümcül Trafik Kazalarının %65, Aile içi kavga ve geçimsizliklerin %70 ve sonradan görülen akıl hastalıklarının %60

oranında en etkili unsuru ya da sebebi ALKOL'dür!!! Aile içi geçimsizliklerin, kavgaların, şiddetin ve boşanmaların da bir numaralı sorumlusu alkoldür.

2006 TUiK raporuna göre ülkemizdeki boşanmaların %12,2’'sinin resmi sebebi içki ve kumardır. Ancak diğer boşanma sebepleri olan sorumsuzluk ve ilgisizlik, evin geçimini sağlayamama, saygısız davranma, dayak, eşe ve çocuklara karşı kötü muamelenin ana faktörlerinden birinin de alkol olabileceği düşünüldüğü takdirde alkolün boşanmalardaki etkisi belirtilen yüzdenin üzerine çıkmaktadır. Bunun en bariz delili de Türk halkının %83’'ünün ana boşanma sebepleri arasında alkolü saymasıdır. Bu arada şu noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Belirtilmiş olan alkol miktarlarının alınması halinde sürücünün sarhoş olması söz konusu olmayabilir. Ancak, sarhoş olunmasa da alkolün pek çok olumsuz etkisi sürücü bedeninde çeşitli şekillerde belirmeye başlamıştır. Sürücüler her ne kadar "bana bir kaç duble ile bir şey olmaz" deseler de, alınan her duble alkol hem sürücüleri yeni risklerle karşı karşıya bırakmakta hem de psikolojik ve fiziksel olarak pek çok probleme sebep olmaktadır.
Alkol beyne etki ederek insan iradesini zayıflatır, karaciğerde yağlanma ve siroza yol açar. Görme bozuklukları ve kan dolaşımında güçlüklere ve damar sertliğine sebep olur. Ayrıca adam yaralama ve cinayetlerde, yangınlarda, ırza tecavüzlerde, iş ve trafik kazalarında yine alkol önemli faktör olarak karşımıza çıkar.

Öyleyse alkolün az miktarı nasıl faydalı olabiliyor ve bazılarınca tavsiye edilebiliyor.

Birçok araştırmada alkolün "azı" bile zararlı çıkmasına rağmen göz ardı ediliyor, sipariş araştırmalarda "faydalı" çıkma hemen medyaya servis ediliyor.
Yeni Zelenda Auckland Üniversitesi'nden Rod Jackson ve çalışma arkadaşları, Lancet adlı tıp dergisinde yayınlanan araştırmalarında, alkolün bu güne kadar söylenenlerin aksine kalp ve damar sağlığı üzerinde koruyucu etkisinin olmadığını ispatladılar.

Az ile orta miktarda alkollü içecek tüketimi de sağlığı desteklemiyor.

Araştırma sonuçlarıyla ilgili Rod Jackson "Alkolün en küçük dozunun bile zararı, ileri sürülen yararından fazla" diyor. Alkolün iddia edilen koruma etkisinin büyük oranda kafa karıştırıcı araştırmalara dayandığını söyleyen Jackson, az miktarda alkolün faydası olduğunu savunan uzmanların olduğunu vurguluyor. "Örneğin, az oranda alkolün faydasını savunan bir çalışmada, içki içmeyi bırakanlar, asla içki kullanmayanlar kategorisine sokulmuş.

Araştırmayı yapan bilim adamları, bunların çoğunun sağlık sorunlarından dolayı alkolü bıraktıklarını ve çeşitli hastalıklardan muzdarip olduklarını belirtmemişler."
icenler vitamin sanarak iciyordu. ogrendikleri iyi oldu.
Kararında tukettumikce kola icmekten farki olmayan sey.
Bu istatistikler Alkolikler icin gecerli.
BAZI AYYAŞLAR BUNU ANLAMASA DA BU BÖYLEDiR. UMARIM DÜNYA GEÇ OLMADAN BUNU ANLAR. UMARIM SiZDE GEÇ OLMADAN ANLARSINIZ. ÇÜNKÜ ÇOK GEÇ OLABiLiR. ALKOL, TÜTÜN, UYUŞTURUCU MADDELER TAMAMEN YASAKLANMALIDIR. BiLiMSEL ÇALIŞMALAR iÇiN BiLiM ADAMLARINDAN BAŞKA HiÇ KiMSE KULLANMAMALIDIR. SiZiN GiBi NEFSiNiN KÖLESi iLERiZEKALILAR BUNU ANLAMAK iSTEMiYOR . NEYSE
Yeni Zelandalı tıpçılar, American Jownal of Preventive Medicina dergisinde (cilt 28, s.369,2005) konuyla ilgili bir makalede başka bir hatayı da örnek gösteriyorlar. Buna göre, kalp ve kan dolaşımı için kıstas alınan 30 risk faktöründen 27'si hiç içki kullanmayanlarda ölçülü tüketenlerden daha belirgin.

Son bilimsel araştırmaları değerlendiren ingiliz Kalp Vakfı Başkanı Belinde Zindan, "Biz insanları kalplerini korusunlar diye az oranda dahi olsa içki içmeleri için cesaretlendiremeyiz. Çünkü daha güvenilir yollar var. Bizim tavsiyemiz; sigarayı azaltmak, fiziksel aktiviteleri arttırmak, sağlıklı beslenme olabilir" diyor.
Araştırmaya göre haftada 15 gram (yaklaşık bir kadeh içki) veya daha fazlası alkol kullananların beyin damarlarındaki kan dolaşımının bozulduğu ve bu kişilerde beyin damarlarının tıkanmasına bağlı felçlerin çok daha fazla.

Enstitü yetkililerine göre gençlerde yararlı etki diye bir şey söz konusu dahi olamaz.

Düzenli olarak "makul" denilen miktarda alkol tüketiminin kalp ve damarlara iyi gelmediği Amerikalı ve Kanadalı araştırmacıların ABD'de yayınlanan bir çalışmasında da gösterildi. Buna göre, her gün belli miktarda alkollü içki içmek, sanılanın aksine kalp damar hastalıkları riskini azaltmıyor. Uzmanlar, ABD, Avrupa, Asya ve Karayipler'de daha güzel yapılmış 54 araştırmayı tahlil ettikten sonra belli miktardaki alkolün sağlık bakımından iyi olduğunun söylenmeyeceği sonucuna vardılar.

Victorya Üniversitesi doktorlarından Tim Stockwell, bu sonuçların, doktorların hastalıklarına düzenli şekilde belli miktarda alkol tüketmelerini tavsiye ederken daha ihtiyatlı olmaları konusunda uyarmalarının zaruret olduğunu gösterdiğini belirtmektedir. Mississippi Üniversitesi'nden bir grup bilim adamı son olarak etonolün - alkollü içkilerde bulunan alkol - kan damarı oluşumunu kolaylaştırdığını ortaya çıkardı.

Bu arada italyan epidemiyolaglar alkol ve kanser konusunda yapılan 150 çalışmayı inceleyerek günde içilen 25 gramlık alkolün - günde 2 şişe bira - sindirim sitemimizin üst kısımları, laranks, bağırsaklar, karaciğer ve meme kanseri riskini arttırdığını keşfetti.

ingiliz tıbbi bilim dergisi Lanat'a görüşlerini açıklayan uluslararası bir bilim grubu alkol kaynaklı hastalıkların dünyada çok büyük bir sağlık sorunu oluşturduğunu belirtiyor.

"Hastalıkların küresel yükünün dörtte birinin alkolden kaynaklandığını söyleyen bilim heyeti bu etkinin tütünün zararlarıyla aynı miktarda olduğuna da dikkat çekiyor.

Kırmızı şarabın antioksidan etkisine gelince:
Alman araştırmacılar siyah üzüm suyundaki antioksidanın kırmızı şaraptakinden daha iyi emildiğini ortaya çıkardılar. 2005 yılında Brezilya'da yapılan bir araştırma da araştırmacılar, siyah üzüm suyunun koroner atardamar yetmezliğine karşı, alkolün olumsuz etkilerini taşımaksızın koruma sağlayabildiğini ortaya koydu.

Alkolün "az miktarı" derken kadınları bekleyen bir tehlike daha var:

Kadınlar alkolün tuzağına erkeklerden çok daha kolay düşüyor ve sonuçlarından çok daha fazla etkileniyor" diyor. Colombia Üniversitesi Bağımlılık ve Uyuşturucu Kullanımı Ulusal Merkezi Başkanı Susan Foster.

Foster'e göre kadında tek bir kadeh içki erkekte iki kadehin etkisine eşit bir etki ortaya çıkarıyor. Genç yaşta içkiye başlayıp ilerleyen yaşlarında alkole daha da bağımlı duruma gelen kadınlar; kısırlık, osteoporoz ve kanser gibi ciddi hastalıklara daha yatkın hale geliyorlar.

Araştırmacılar ABD'de kadınların %60'ının içkiye düşkün olduğunu ve bunların %5 kadarının günde ortalama iki kadeh ya da daha fazla içki içtiğini gösteriyor.

Özellikle hamilelik ve emzirme dönemlerinde çok az içkinin bile sakıncalı olduğu belirlenmiş durumda.

Sonuç olarak, "az miktarda denilen" içki belirsizdir ve yanıltıcıdır. Çünkü herkesin, her iki cinsiyetin tahammül ve hassasiyet gücü farklıdır. Bu yüzden "alkolün azı" söz konusu olamaz. Ayrıca alkole az miktar içilerek başlanır ve giderek alkol bağımlılığı oluşur. Yine "az alkolün" faydalı olduğunu iddia eden araştırmacılar da olaya tek taraflı bakmaktadır ve yanlış varsayımlardan yola çıkmıştır. Üstelik "az alkolün" dahi zararlı olduğunu gösteren sayısız araştırma göz ardı edilmektedir.
KISACASI ALKOL, TÜTÜN, UYUŞTURUCU MADDELER GiBi BAĞIMLILIK YARATIP, iNSANLIĞA ZARAR VEREN MADDELER KESiNLiKLE YASAKLANMALIDIR. VE SADECE BiLiMSEL ARAŞTIRMALARDA KULLANILMALIDIR.
iki birayla kafa bulan yazar beyanı.

Sabaha kadar içerim tek bir canlıyı bile incitmem.

Tadında bırakılmayan her şey gibi alkol de zararlıdır.Ama buradaki odak noktamız alkol değil tadında bırakılmayan bir şeydir.

Kendini bildikten sonra iç bir şey olmaz.Yararlı bir şey olduğunu kimse savunamaz ama bunu tutupta insanlık suçu vs. olarak tanıtmanız garibime gitti.

Sonuç olarak evet zararlıdır sigara gibi fakat sigaradan daha az zararlıdır.Sigara ve alkol kullanıyorum zararlı olduğunu da biliyorum fakat zararı bana tutupta çevremdeki herhangi bir kişiye zarar vermez.

Konu bana göre yanlıştır.Odak noktanız alkolün zararları olmalıydı.Alkol zararlıdır lütfen içmeyiniz gibi bir yaklaşımda bulunsan ona eyvallah fakat insanlık suçu olarak gösterdiğin için bizimle deyılsın üzgünüm.
bu suça ortak olmak hepimizin başarısı ve devamı gelecek olan muhteşem hazların başlangıcı.günahkar olarak ölmekte kime göre iyi ve güzel.
Alkol kullanan hamile kadınların bebeklerinde zihinsel veya bedensel rahatsızlık olma riski oldukça yüksektir. Hamilelik öncesinde ve gebelik döneminde alınan alkol; ölüdoğum, düşük, bebekte gelişme geriliği, geri zekalılık, büyüme bozuklukları, kafa yada yüz bozuklukları, eklem ve kaburga problemleri ve kalp hastalıkları gibi çok önemli sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Özellikle hamilelik döneminde, güvenli alkol içme miktarı diye bir şeyden kesinlikle söz edilemez.

"Ara sıra alınan az miktarda bir içki, hamile olsanız bile kesinlikle zarar vermez" sıklıkla duyduğumuz bir sözdür. Ancak bilim dünyası, artık o kadar emin olmayın diyor.

Bugüne kadar, Fötal Alkol Sendromu'nun (Fetal Alcohol Syndrome - FAS) yalnızca anneleri alkolik olan çocukları etkilediği biliniyordu ancak yeni araştırmalar küçük miktarlarda alınan alkolün bile, gelişmekte olan fetüse zarar verebildiğini ortaya koyuyor.

ABD Sağlık Bakanlığı, 2005 yılından beri, hem hamile annelere hem de çocuk sahibi olmayı planlayanlara içkiyi kesinlikle bırakmalarını önerdi. Fransa ve Kanada, hiç içki içilmemesini öneriyor.

FAS, annenin hamilelikte alkol tüketimine bağlı olarak çocukta özel doğumsal bozukluklar ve zeka geriliği tablosu olarak tanımlanıyor. Bu çocuklarda başkaları ile kolay iletişim kuramama ya da sonucunu düşünmeden derhal eyleme geçme gibi davranış ve gelişim bozuklukları görülebiliyor. Ayrıca yüz şeklinde de belirgin farklılıklar olabiliyor. Hamilelikte alkol alınmasının sonuçlarına ilişkin araştırmalarını sürdüren bilim insanları, son yıllarda doğum öncesi alkol hasarının tanımını FAS tanısının ötesine taşıdılar. Ve Fötal Alkol Spektrum Bozuklukları (Fetal Alcohol Spectrum Disorder - FASD) diye daha geniş bir yelpazede değerlendirmeye başladılar. Buna göre artık illa çocuğun yüz şeklinin bozuk olması gerekmiyor. Bugün yüz şekline bakılmadan, çocuğun gösterdiği fiziksel, zihinsel ve davranış bozuklukları da dikkate alınıyor.

FAS'lı çocuklar gibi FASD'li çocuklar da aritmetikte zorlanma, dikkat toplayamama gibi sorunlar yaşıyorlar. Bu çocuklar işitsel sorunlar, yeme zorluğu, uyku düzensizlikleri, tuvalet eğitimini geç alma, geç yürüme, hiperaktivite gibi sorunlar da yaşayabiliyor.

Washington Üniversitesi'nden Ann Streissguth ve meslektaşları, her 500 canlı doğumda bir FAS vakası görülmesine karşın, FASD oranının ABD'de yapılan araştırmalara göre her 100 doğumda bir olduğunu belirlediler. Başka çalışmalara göre ise bu sayı 300 yeni doğumda bir şeklinde. Her iki durumda da sayı oldukça dramatik. Down sendromu taşıyan çocuklar ise her 800 doğumdan birinde görülmekte.

Streissguth bu konu ile ilgili ilk çalışmalarına 1993 yılında başladı. Hamilelikleri döneminde içki içen annelerin 7 yaşına gelen çocukları üzerine yapıldı ve bu çocukların aritmetik ve dikkat konusunda sorun yaşadıkları tespit edildi.

Ekip, söz konusu çocukları 20'li yaşlarının başında bir kez daha inceledi ve aynı IQ'ya sahip diğer çocuklarla karşılaştırdı. Bu çocukların daha saldırgan oldukları ve dikkat dağınıklıklarının sürdüğü tespit edildi. Bir diğer dikkat çekici unsur da bu çocukların gençliklerinde içki hatta uyuşturucu bağımlılığının daha fazla olması...

Bir diğer dikkat çekici unsur da hamileliğin hangi döneminde alkol alınmasının çocukta ne tür bir hasara yol açtığının tespit edilmesi. Uzmanlara göre hamileliğin erken dönemlerinde alkol alınmaya başlanması, çocuğun yüz yapısında daha belirgin FAS karakteristikleri oluştururken, daha sonraki dönemde alkol alınmaya başlanması, yüz yapısını, artık oluşmuş olduğu için etkilemiyor ama zihinsel fonksiyonlarına zarar veriyor.

Yapılan ciddi araştırmaların vardığı sonuç: hamileliğin başlangıcından sonlanmasına kadar geçen bütün dönemlerinde, alınan alkol az ya da çok olsun bebeğe ciddi zararlar vermekte; fiziksel, zihinsel ve davranışsal sorunlara yol açmaktadır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar