bugün

orospu kelimesine karşı hiç bir antipatim yok. orospulara karşı da ne iyi ne kötü duygular beslemem, onlar da sokaktaki tanımadığım kalabalıkla birdir benim için. orospu kelimesi ile ilgili olumsuz değerlendirme yapabileceğim tek şey vardır o da orospu çocuğu olan insanlar.

tanım da lazım; ağızdan çıkan salyalı cümle.

edit: eksiye edit yapmam ama, bu entryi eksileyen olsa olsa bu şarlatanın kendisidir diye düşünüyorum.
ne idüğü ve ne yedüğü belirli kimsenin yemek yediği yerden aldığı direktifle derste yorum yapmasıdır. ailen ne idi ki sen ne olasın denilecek kişidir. gereksiz yere ortalığı karıştırmak için bilinçli olarak söyenmiş cümlelerdir bunlar. allah'a havale etmek gerekir sayet inanıyorlarsa! azıcık da olsa allah korkuları varsa zaten bunları söyleyemezler.
alevi sorunu yoktur diyenlere ince kabuklu bir gösterge. (#3134293) entryim eksilenmişti.
kulağımla duymadan inanmam dedirten hadise. belljki çarpıtılmış. muhtemelen başka bişey dedi ama iddiayı ıspatlar vaziyette alevi öğrenciler çarpıttılar.

yazılarını okurdum.bunu diyecek biri değil.
olayın aslının aşağıdaki gibi olduğu söylenen iddia;

Pazartesi günü bu yöndeki görüşlerini ihtiva eden bildiriye imza atacaklarını belirten Bilal Özdal, Esma Altınoluk, Filiz Ünüştü, Koray Barut ve Yasin Uğur Asal adlı öğrenciler, olayı şöyle özetlediler:

"Hocamız Gümrük Birliği ve AB ile ilgili ders yaparken bu konuya girilmiştir. Konu, 'farklılıkların sorun olarak görülmemesi' gerektiğiyle ilgilidir. Bu bağlamda olaylara sorun çözmek odaklı yaklaşılmalı ve farklılıklar zenginlik kaynağı olarak görülmelidir. Hocamız; 'mesela Kürt sorununa böyle yaklaşılsa idi daha barışçıl bir ortam olurdu, lokal bazı olaylar kangrene dönüşmezdi. Aynı şekilde kendi ailemde maruz kaldığım için biliyorum, ne yazık ki ön yargılar ve sürekli ötekileştirme yaklaşımları nedeniyle Alevi denildiğinde haksız ithamlar ve ağır suçlamalar gündeme gelmektedir' şeklinde değerlendirmelerde bulundu. Hocamız bunu ifade etikten sonra kendi başından geçen ve basına tümüyle çarpıtılarak yansıtılan örneği vermiştir. Yaşadığı hazin acıyı anlatırken sözkonusu edilen kelimenin hakaret içermediğini, tam tersine kendi eşi de Alevi ve Kürt olduğu için maruz kaldığı bu tür yakıştırmalardan kaçınılması gerektiğini vurguladı. 55 kişilik sınıfta hocamızın sözlerini sadece 9 kişi 'yanlış' anladı. Bu yüzden sınıftan dilekçe toplama girişimlerine destek verilmedi. Bu kadar açık olduğu halde olayın ne maksatla ve kimlerin organizasyonu ile çarpıtıldığını anlamış değiliz."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=667518
grand ekinoks tarzı bir yorum yapacak olursam;

"ne olmuş, o da onun görüşü, saygı duymamız lazım, hem zamanında cumhuriyet yazarı x'in dediğini ne çabuk unuttunuz? dürüst olmam gerekirse, ibrahim öztürk'ün bu lafının o kadar da yanlış olmadığını söylemek zorundayım."*

benim tanımım: insanların kirliliklerini gittikçe daha çok belli ettiklerinin göstergesi olan bir başlangıç.
namus anlayışları farklı olabilir, belki bu yorumun yapılmasıda muhtemeldir. ama provakasyon olduğu anlaşılmıştır. belliki alevi öğrenciler bir güzellik yapmıştır çok sevdikleri fetullahist hocaya.
kahvehane'de batak oynayan işsiz güçsüz takımının yapacağı muhabbetlere sayın ibrahim öztürk'ün de katılabileceğini gösteren cümle..
Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok,
Noksanlık da, eksiklik de senin görüşlerinde.
yıllardır alevilere atılan iftiraların meyvesidir. "sünni-türk olmayan herkese itinayla küfredilir" anlayışının dışa vurumudur.
yeni bir güner ümit sendromu mu ne ?
yıllar önce neysek yine o yuz galiba, sanırım hiç bir şey değişmeyecek...
bu konuyla ilgili şöyle bir açıklaması olmuş!:

Çeşitli medya organlarında Alevi bayanlarla ilgili yakışıksız, mesnetsiz ve suç teşkil eden, toplumsal barışımızı zedeleyecek tarzda ağır birtakım sözler kullandığım iddia edilmiştir.

Ben, ibrahim Öztürk, 1994 yılından beri Alevi ve Kürt bir bayanla evliyim. Bunu tesadüfen ve baskı altında değil, karşılıklı rıza ile yaptık ve bu evlilikten mutlu bir yuvamız ve iki çocuğumuz vardır.

Bu meyanda gazetecilik etiğini hiçe sayarak, iddia ve iftiraları derhal benimseyip, benimle irtibata geçip bir kere bile sormayan, bazıları ancak yayınladıktan sonra, yani iftirayı attıktan sonra benimle iletişime geçen, bu şekilde konuyu kullananlar ve buna ortam hazırlayarak şahsımı ve mensup olduğum kurumları karalayanlarla yargı önünde hesaplaşacağım.

Ancak bu vesile ile olayın ne olduğunu aşağıda dikkatinize sunuyorum:

istanbul Ticaret Üniversitesi'nde Uluslararası ilişkiler Bölümünde, 2. sınıfta olan öğrencilere Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar adlı bir ders vermekteyim.

18 Mart Salı günü yapılan derste konumuz Gümrük Birliği ve bu meyanda AB idi.

AB ile Türkiye arasında daha çok Fransa ve Almanya eksenli olarak yaşanan sıkıntıların dile getirilmesi üzerine; "Fransa ingiltere'nin de geçmişte AB üyeliğine zorluk çıkardı, veto etti. Buna rağmen ingiltere süreci iyi idare ederek ortak çıkar alanlarını artırıp, zaman içinde başarılı bir politika ile birliğe girebildi. Bilindiği üzere Avrupalılar kendi aralarında daha önce Yüzyıl Savaşlarını, 20. yüzyılda ise yine kendi aralarında Birinci ve ikinci Dünya Savaşlarını çıkartmış ve yaşamıştır. Buna rağmen ortak akıl, bilim ve ortak çıkar alanlarını çoğaltarak bu gün artık "tek bir devlet" konumuna gelmişlerdir.

Buradan yola çıkarak Türkiye'nin "kriz ve sorun idaresi" konusunda büyük dersler çıkartması gerekmektedir.

Türkiye'nin bu konuda komşu devletlerle ve hatta kendi vatandaşları ile sorunları vardır.

Örneğin 1980'lere kadar ülkemizde bir Kürt sorunu yoktu. Belki bazı yerel sorunlar vardı ancak bunlar iyi idare edilerek kangren olmadan ortadan kaldırılabilirdi. Şimdi ise sorun katlanarak büyüdü ve çözmek istendiği halde nereden nasıl başlanacağı kestirilememektedir.

Bu meyanda farklılıklarımıza "bölücülük" ve "ayrımcılık özlemi" odaklı değil, zenginliğimiz olarak bakıp, sorun çözmek odaklı yaklaşmalıyız.

Empati yapamama, iletişim kurmama, tanımama sorununu ortadan kaldırmak için ön yargısız olmalıyız. Birçok insan bilirim gerçek şehrini söylemekten çekiniyor, bazı yakışıksız yakıştırmalara muhatap olmamak için. Örneğin benim kendi ailemde de yaşadığım çok üzücü, kaygı verici tecrübelerim var. Bazıları ne yazık ki tabir yerinde ise Alevi deyince adeta 'o..' damgasını vurabiliyor.

Türkiye bu vahim cehaletten, aymazlıktan ve karşı tarafı kaynaksız ve önyargıyla sürekli ötekileştirmekten biran önce kurtulmalıdır."

Konuşmanın kapsamlı özeti bu şekildedir.

Bunun üzerine sınıfta bulunan ve dersimi her zaman çok dikkatte dinlemiş olan ve aslında ders anlatırken bile bu yüzden sürekli kendisiyle göz teması kurduğum bir bayan öğrenci, "Bu dedikleriniz kabul edilemez hareketler içeriyor. Ben Aleviyim ancak o.. değilim." dedi.

Hemen şefkatle ve üzüntüyle kendisine yanlış anladığını ifade ettim. Hatta "Madem şu yada bu şekilde üzüldünüz, ben derhal sizden ve sınıftan özür dilerim, keşke yaşadığım ve acısını çektiğim bu örneği vermeseydim." dedim. O sınıfta 40'tan fazla öğrenci var. Tekrar tekrar açıkladım. Buna rağmen dersten çıktı.

Dersin sonunda tekrar çağırdım, tekrar açıklama yaptım. "Alevi olduğunuzu siz söylediğiniz için öğrendim, sizi ve sizin gibi hırpalanan insanları savunurken lütfen tam tersini nasıl anlarsınız." dedim.

ikna oldu, "Peki hocam." dedi ve ayrıldı.

Olayın böyle olduğunu sınıftaki bütün öğrenciler bilmektedir. Buna rağmen bazıları bir araya gelerek imza toplayıp üniversite rektörlüğüne, bazı basın-yayın organlarına kadar olayı iftira kampanyası şeklinde yansıttıkları anlaşılmaktadır. Bu kişileri tespit edip, arkalarında bu kişileri yönlendiren çeşitli kişi ve kurumlar varsa Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde hakkımı arayacağım.

ilgililere saygıyla duyurulur.
(#3160345)
adamın basına tekzibi dürüste benziyor ve öyle dememiş galiba, diyenleri eleştirmiş. ama demişse de allah davul etsin davul kafalı ne kadar insan varsa.
1400 yıldır bizlere karsı yapılan iftiraların, bitmez tükenmez kudurganlıkların bir yenisi iste..bir ögretim görevlisi(!) , kendini adamdan sayan soyu bozuk bir pisligin azından cıkan; alevi kadınlarına, benim kadınlarıma,anama bacıma,akrabalarıma ve bana söylenmis olan alcakca hakaret..zaman herseyin ilacı olur insanlarımız rahat nefes alabilirler belki..söylenecek cok söz var ama sırası degil..

günü gelir cark düzüne cevrilir..
günü gelir hesabınız görülür..
günü gelir sualiniz sorulur!!!
"eveet evet iste gördünüz bakın nasıl da gösteriyorlar gerçek yüzlerini!" diyen herseyi islerine geldiği gibi algılamayı ve kabul etmeyi seçen kisilerin varlığını hatırlatan uyduruk olaydır. bir şeyleri proveke etmeyi kendine vazife bilmiş zevatın çarpıtmasıdır.
hoş bundan bir süre önce başörtülü kadınlara fahişe diyen ve camilerde fuhuş yapılmasını söyleyen birinin bunu sadece söylemesi değil kitap olarak bastırması bile fikir özgürlüğüydü. bu da ayrı bir pencereden bakmak olur olaya.
ama tabi yukarda sözü geçen kadının ifadesi bu olayın gerçek olması durumunda bile haklı olduğu sonucunu doğurmaz. bu suçlama tamamen provakasyon amaçlıdır. hiç kimsenin "suç üstü yakaladık eveet ehuhe" diye ağzından salya akıtmasına gerek yok.
(bkz: #3171343) açıklama güzel. şu var ki ilk entrym de edindiğim haber üzerinden yorum yaptım ve bu açıklamayı yapabilecek zihniyeti eleştirdim. yukarıda da belirtildiği gibi ; umarım dememiştir. ama şu var ki ibrahim öztürk'ün açıklamasında "böyle birşey söylemedim" demesi bile güzel ve sevindirici bir haberdir. keza demiş olsa bile kamu oyundan ve alevi halkından özür dileme çabaları taktire değer..
keşke hakkında birşeyler yazsam da ''sözlüğü yasal açıdan zor duruma bırkabilir'' kabilinden bir silik gelse dediğim kişinin iğrenç söylemi. alevi filan değilim. lakin birazcık insan sevgisi ile dolu olmak gerekir diye düşünüyorum. yuh!

(bkz: hümanizm)
ülkemizdeki alevi nüfusu düşünüldüğü zaman(her ne kadar sadece sunni bir halkız gibi gösterilmeye çalışılsada)kendisinin bir süre yakın korumalar eşliğinde gezmesini sağlayacak,demeç.
türk-kürt dediler böldüler, türk-ermeni dediler böldüler, türbanlı-türbansız dediler böldüler, galatasaraylı-fenerli dediler böldüler tek kale kalmıştı bölünmediğimiz bu kaleyide böldüler helal olsun lan size demektn başka birşey bırakmayan demeçtir.
müslümanım diyip müslümanlığı sadece sünni olmak olarak gören kişinin sözleri. oysa aleviler de müslümandır. sen hakiki müslümanın diyip de kendi dininden olan kadınlara nasıl orospu dersin ki? sonra da çıkıp islam hümanist bir din derler! hassiktir ordan be! sen kim hümanizm kim?
ibrahim öztürk ten:
http://www.samanyoluhaber.com/haber-95483.html
urun kellesini. bu cümle yakışırdı ona ve zihniyetine.
(bkz: avrupa yakası)
terbiyesizliktir. dinimizi yanlış anlamış ve buna rağmen anlatmaya yeltenen bir şeydir bu canlı. insan demeye dilim varmıyor! kur'an-ı kerim'i arka taraflarıyla okuduğuna, hatta okumadığına inandırmıştır beni sözleri.

(bkz: allah bildiği gibi yapsın)
bu sekilde soyledigine inanmadigim, inanmak istemedigim sozlerdir. ibrahim ozturk'u tanimam, yazilarini hic okumadim. bugun acikladigina gore kendi esi de aleviymis. sanirim anlatmak istediklerini yanlis anlasilmaya muasit bir sekilde soyledi. bu kadar hassas bir konuda bu kadar hesapsiz konusmasi buyuk hata fakat kendisini dinlemeden, yargisiz infaz yapmak da dogru degil. benim esim de alevi ve alevilerin bu tur sapikca suclamalara, imalara muhattap oldugunu ve bu konuda cok hassas olduklarini yakinen biliyorum. ibrahim ozturk de bunu bilmeli ve oyle davranmaliydi.

not: zaman gazetesinin genel goruslerini zerre kadar sevmem ama bir kisiye sadece orada yaziyor diye onyargili yaklasmayi da dogru bulmuyorum.
(bkz: kişi herkesi kendi gibi bilirmiş)
güncel Önemli Başlıklar