bugün

mezarının türkiye'ye getirilmesi ile serdar ortaç denilen vatan millet sevdalısı yağız türklerin nasıl bir tepki vereceği oldukça merak edilmektedir..

yine o malum gecede kendisine yapılan linç(!) cesedine de yapılacak mı? çatalları güdümlü füze gibi fırlatma cesaretini kaç kişi gösterebilecek? ikiyüzlü olduklarını o zaman yaptıkları gibi şimdi de ortaya çıkartacaklar mı?

mükemmel bir ses, harika bir yorum ve sonsuza kadar unutlmayacak sözlerin sahibi..

bu hasretlik kalır gitmez içimizden..
kürdüz ölene kadar, apoyu özledik vik vik vik.
http://www.youtube.com/watch?v=Qlw6aGiIQnk
an itibariyle siyaset meydanı'nda hakkında dokunaklı bir program yapılıyor.
tabi, programın bu denli dokunaklı olması için bazı şeylerden bahsetmemek gerek. örneğin pkk bayrakları sallanırken, "apo'yu özledim" diye şarkı söylemesinden. ya da jet fadıl'la olan maddi ilişkilerinden.
"kamil" bir insan olduğu doğru. bi türlü "düz" bi politik çizgi tutturamamıştır. "ülkenin bölünmezliğini savunuyorum" diye demeç verirken, pkk konserindeki görüntüleri piyasaya çıkmıştır. yani söylenti falan da diil, 3 entry üstte sadece bi tık'la kendi gözlerinizle de görebilirsiniz. sanırım bazılarımız, yüce bir insan olduğuna inanmak için 3 maymunu oynuyorlar. ama gerçek değişmiyor.
sanati da kişiliği de sağlam insandir. serdar ortaç'a daima tercih edilir. serdar ortaç'a sanatci diyen ahmet kaya'nin adini agzina almasin mümkünse. bıktı bu millet ırkçı, faşist, kafatasçi düsüncelerden. bazen yapici olmak lazim, ama mütemadiyen provokatorluk yapip vay efendim şöyle hainmiş vay efendim böyle kürtcüymüş demek ayni corbayi isitip isitip onumuze koymaktir. öldü gitti adam ne var ? bazilarinin düsünmeye bile korktugu seyleri 10 yıl once söyledi ve bugün o soylenenler bir bir gerçeklestiriliyor. madem bu adamin soylediklerine bu kadar karsıydılar, neden ahmet kaya'nin söylediği seyleri ileri goturup devletin televizyonuna kürtce yayin yaptiran iktidar partisine hala oy veriliyor ? gidin serdar ortac dinleyin, jötem diye bağirin. youtube yorumu kıvamında yorumlar yapiyorsunuz ya o dellendiriyor beni.
nedense kendisini eleştiren herkes, otomatikman serdar ortaç fan club'a üyeymiş sayılıyor. ilginç bir şartlanma.
sanatı fazlasıyla toplum için yapan insandır. bu sebepten ötürü sürgüne gitmek zorunda kalmıştır. bir insanın üstüne sen bölücüsün diye bu kadar gittikten sonra onu olmaması gereken yerlerde görebilirsiniz. ayrıca serdar ortaç* gibi insan yavrularıyla karşılaştırılması üzüntü vericidir.
http://www.youtube.com/watch?v=XezafL5GAvQ

efendim bunu ben moviemaker ile yaptım.

http://www.youtube.com/watch?v=T4Cxl71iklA

bunu cinemaker programı kullanarak

http://www.youtube.com/watch?v=Qlw6aGiIQnk

bunda ne kullandığımı hatırlayamadım şimdi.

Ayrıca; vallahi apoyu özledik derken yayını kesip, ben girdim ben söyledim video montajın üstüne ses montajı yaptım. Türk bayraklarının resmini değiştirip pkk bayrağı yaptım. Suçlu benim. Ahmet kaya suçsuzdur. büyük(!) sanatçıdır(!)

(bkz: ybsg)

edit : sen eksiliyorsun ya? hah işte ben boşaldım boşalıcam.

(bkz: lutfen beni eksi oyla bebegim)
ya inanılır gibi değil. bende mi sorun var acaba? adamın videosu var ve "apo'yu özledim" diye şarkı söylüyor yahu!

http://www.youtube.com/watch?v=Qlw6aGiIQnk

videoyu görmezden gelip hala pkk'yı desteklemediğini ve ülkenin bölünmesine karşı olduğunu ispat etmeye çalışanlar var.

kabullenin artık, bu adam bir melek diil!
ha, pkk üyesi ya da sempatizanıysanız durum ayrı tabi.
iki yüzlü olmak varken dürüst davranmış ve bunun kurbanı olmuş büyük adam....
sevmeyeni, seveninden fazla adam. normal boyle olmasi da, benim goruslerimi temsil etmeyen hatta zittini savunan biri varsa ben de sevmem nitekim sevmiyorum da istedigi kadar buyuk sanatci olsun.
ahmet kaya'yı savunmakla, youtube den bilgi paylaşımı yapmayı aynı kefeye koyan zihniyete sahip sempatizanları olan sanatçımsı. ulan ben youtube girince birinin cebine para mı giriyor para mı çıkıyor? kimsenin canı mı yanıyor? Lan ben yazmaktan bıktım beyninde ki kıvrımları algılamaktan bi haber vatandaşlar anlamamaktan bıkmadı.

bu adam elinde 40000 (kırk bin) kişinin kanı olan apoyu özledik diyor. daha ötesi var mı?

Size birşey demiyorum sayın pkk grubunun sempatizanları. siz savunacaksınız tabii ki. mehmetçiğin kafanıza sıkması kadar doğal bir hak bu.
856987452 kere verilen videosunda sevenlerini oldukça üzmüştür kendisi. fakat o söyleminden sonra onu "apo'yu özledim" diyecek hale nasıl getirdik bunu da konuşmamız lazım. evet getirdik.biz...

"kürtçe şarkı söyleyeceğim" dedi, kafasına çatal-bıçak attık, dgm'de yargıladık. tehdit telefonları ettik, zorla ülke dışına kaçırttık. resimlerde haritaların önüne koyup türk kamuoyunun önüne attık. o her zaman türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü savunduğunu söyledi. şaka gibi düşünsenize bugün herhangi bir şarkıcının çıkıp bunu söylediğini. ne kadar abes olur? biz onu öyle yaftaladık ki adam "ben halkların kardeşliğini, türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü savunuyorum. tam bağımsız ve demokratik bir ülkede kimliğimle yaşamak istiyorum" gibilerinden açıklamaları her ortamda yapmak zorunda kaldı.

"kimliğimle yaşamak istiyorum"... ahmet kaya'nın en büyük derdi buydu. bugün devlet politikası olan icraatları 10 yıl önce dile getirdiğinde linç edildi ahmet kaya. kürtlere kimliğinin, dilinin verilmesini istedi. şarkılarını, söylemlerini dinleyenler onu o videoyla yargılamıyorlar bu da biline... o günleri, yaşadığı şartları, belki de aldığı tehditleri, belki de bir anlık gaza gelişini, belki de karşısındaki bölücü örgüt yanlısı ama cahil insanları sahiplenişini, belki bir anlık rant hesabını hiç ama hiçbir şeyi bilmiyoruz. tek bildiğimiz şarkıları, aynalar belgeselinde son derece samimi olduğu açık olan görüşleri. ona vatan haini damgası vurmak için gösterilebilecek tek materyal o nalet olası video, biz o videoya giden yolda nelerin döndüğünü bilmiyoruz, bir boktan haberimiz yok ama hala ahkam kesiyoruz.

sadede gelirsek 10 yıl önce türkiye'de kürtlere bakış açısı o nalet o mgd ödül gecesindeki gibiydi ve o adam çıktı "kürtçe şarkı söyleyeceğim, klip çekeceğim. bu ülkede görmezden gelinen bir kürt realitesi var. insanlara kimliklerini, kültürlerini verin" dedi. kürtçe bile bilmezdi kendisi. sadece vatandaşlarının hakkını aradı. cumartesi annelerine de destek verdi, başörtüsüyle okula giremeyene de... kimin hakkı yeniyorsa gözlerini oraya çevirdi. biz ise fotomontajlarla ona vatan haini damgası vurduk ve durum kontrolden çıkarak "apo'yu özledim"'e gitti.

nihayeti budur, ve bütün bunlar hayranlarının ona olan sevgisini değiştirmiyor. kamuoyu ise yine her zaman yaptığı gibi bir değerimizi daha yurtdışında ölmeye zorladı ve öldükten sonra kemiklerini sızlatacak bayağılıkta icraatlarla söylemlerini gerçeğe çevirdi. kürtçe tv'yi oy kaygısıyla açtı en basitinden. şimdi istediğimiz kadar, iade-i itibar, anma programları yapalım, onu paris'te ölüme terkettikten sonra neye yarar?
türkiye'de ölmediği için sevinilen şahıs.
herşeye kabul. kürt realitesi yıllarca görmezden gelindi. asimile etmeye çalıştılar, ezdiler *, aşağıladılar, vs...

ama ben, halkların kardeşliğini savunan hümanist bir adamın, hem türk hem kürt onbinlerce insanın ölümüne neden olan bir terör örgütünü desteklemesini kabullenemiyorum arkadaş.

hem de bu adam, toplumun her kesimince sevilen ve destek gören bi adamdı. milyonlarca kaseti satıldı, tv programı yapıldı vs... yani bu halk onun bu davranışını kesinlikle haketmedi.

velhasıl kelam, sanatını takdir edersiniz (ki etmemek mümkün değil), iyi bir insan olduğuna inanabilirsiniz.

ama bunlar ahmet kaya'nın da hataları olduğu gerçeğini görmezden gelmenizi gerektirmiyor.
*

doğruluğu meçhul bir davaya inandırılmış, kandırılmış, koyun sürüsü gibi kanalize edilmiş insanları kullanarak sahip olduğu herşeyi elde etmiş*, hayatı boyunca birilerinin kucağında dans etmiş, hep birilerini tatmin etmek için kitlelere oynamıştır. kullandığı ağdalı cümleler bahsi geçen sıfatsızı iyi bir sanatçı yapmamaktadır. ben ve ben gibi düşünenlerin kendisi ile ilgili hicap duymamızı gerektiren tek konu;***

yaşımız yetmedi, bizler yetişemedik, ne yazıktır ki eceliyle öldü...
oncelikle cok buyuk bir sanatcidir. allah vergisi,muthis etkileyici bir sese sahiptir.
fakat dusuncelerinde zaman zaman tutarsizliklar olmus. yeri gelmis baris, kardeslik demis. yeri gelmis bu barisa golge dusurenlere atfen turkuler soylemis.
tabi biz buradan tuzumuz kuru vaziyette konusuyoruz. zamaninda, baristan kardeslikten dem vurmus bir adamin bu noktaya nasil geldigini sorgulamiyoruz cogu kez. "kurtce turkuler de soylenmeli" demis zamaninda; yuhalanmis, hakarete ugramis. belki de bunun verdigi ofkeyle bas kaldirmis. elbette ki bu baskaldiris hakli degil. bebek katillerini savunmanin, hakli bir tarafi olamaz. fakat, zamaninda onu hor gorenlerin de en az onun kadar hatali oldugu gercegini unutmamaliyiz.
trt 6 yayinda su siralar... yillar once bunun olmasini soyleyen adam ise , belki de bizim yuzumuzden nefret edilen bir adam olarak vefat etti. ne zaman sarkilarini dinlesek, icimiz de bir ukte kaliyor, gonul rahatligiyla dinleyemiyoruz...
ama hala binlerce dansoz var bu piyasada...
kimilerinin iddia ettiği ve zavallı biçimde kendini inandırdığı yediği kaba pislemeseydi adı bile hatırlanamayacaktı benzetmesini sadece sesiyle bertaraf edebilecek kadar güçlü sanatçı. duygulara sahip, aklı başında ve popülarite düşkünü olmayan her normal insanın bunu anlaması gerek. ha eğer adı hatırlanan sanatçıdan kasıt ekranlardan düşmeyen seksi "şanatçı" veya aynı müziğe farklı sözler döşeyip beyinsiz kitleleri peşinden koşturan popçu ise, bu kişilerinin Ahmet Kaya adını hatırlamaması tercih edilebilir.
ideolojik görüşü ne olursa olsun her kesimden insanın şarkılarını severek dinlediği, ama iş düşüncelere gelince nice değerli sanatçı gibi hakettiği saygıyı göstermediğimiz, zamanından önce yitirdiğimiz şarkıları hep dinlenecek olan insan. sesini arada duymaya ihtiyaç duyduğum birkaç sanatçıdan biri.
bir kişiyi ancak kendini ifade eden cümlelerde bulabilirsiniz. işte bilinmek istemeyen tarafları. tamam süper bir insan olmayabilir. hiçkimse ben süperim diyemez. ama bir topluma hainlik edebilecek derecede hatalarını göremiyorum. ön yargılarınızı kırıpta onu iyi bir şekilde araştırabilirseniz gerçekleri görebilirsiniz.

buyrun bir roportajı:

Çetrefil Bir Portre

Bir ödül töreninde, Kürtçe şarkısına klip çekmek istediğini ve klibi yayınlayacak televizyonlar aradığını söyledi ve bütün hayatı değişti!

Suçlamalar, davalar, kelepçeler, mahkemeler ve yurt dışına uzanan adı konmamış bir sürgün! Peki ama, Kürtçe şarkı söylemenin yasak olmadığı bir ülkede, yıllardır Türkçe şarkılar söyleyen Kürt asıllı Ahmet Kaya'nın, Kürtçe bilmediği halde, bir Kürtçe şarkıyı kasetine koymak istediğini dile getirmesi neden bu denli tepki aldı?

Sorunun kendisi kadar cevabı da çetrefil!

Çünkü o, 'Başım Belada' gibi bir şarkıyı, yaşamları boyunca başları belaya girmemiş ve girmeyecek olan insanların bile zihnine kazımış bir şarkıcı. Çünkü o, şarkılarını kaderi gibi takip eden, 'misyoner' şarkıcılığından dolayı bağlaması eşliğinde 'başım belada' diye haykıran, 'kabına sığmaz, hırçın mizacından dolayı ise mahkemeler eşliğinde 'başına belalar açan' bir şarkıcı. 'Belalı şarkılar' yaptığı için mi 'başı belada'dır, yoksa 'başı belalı' olduğu için mi 'başım belada' nakaratlı şarkılar yapmaktadır bilinmez;fakat o, biraz alkolün, biraz tutamadığı dilinin, biraz haksızlıklar karşısında kolayca isyan edişinin, çokça da son dönemde yaşadığımız demokratik daralmanın ve bütün bunların üzerine 'yangına körükle giden' biz gazetecilerin kurbanıdır!

'Öcalan posteri önünde resim' çektirmekten 'PKK'yı övücü sözler'e, 'Arabamı o şerefsizlerin ülkesine bıraktım.' aforizmasından 'bölücülüğe' bir yığın 'provokatif suçlama'nın muhatabıdır. Medyada yer alan bu iddialardan dolayı hakkında açılmış davalar DGM'de sürerken o, yaklaşık bir yıldır sürgün yaşadığı Fransa'da, 'dilini bilmediği, kültürünü anlamadığı, sorunlarını paylaşmadığı, yemeklerini sevmediği' insanların arasında, yapayalnız kendini aramaktadır. 'Külli iradeyi' içselleştirmiş bir insan olarak yüzünden hiç eksik etmediği tebessümle derin bir teslimiyet sergilese de, içinde yaşadığı gerilimden dolayı titreyen bacaklarından yükselen isyana engel olamamaktadır. Gülümseyen başı ile belalı ayakları arasında sıkışıp kalmaktadır. Tutkulu gençlik yıllarında bile, bugünkü gibi şiddete karşı olduğunu vurgulasa da, tepkisellik ile rasyonellik arasında duruşunu keskinleştirememektedir. PKK dahil bütün terör örgütlerini kınayıp, hiçbir şekilde PKK ile irtibatı olmadığını söylese de, konserlerine gelen PKK sempatizanlarının varlığını inkar etmemektedir. Ve en çok da 'Arabamı o şerefsizlerin ülkesinde bıraktım.' iddiasına üzülmektedir.

'Birkaç şerefsiz yüzünden arabama bile binemeden ülkeyi terk ettim.' cümlesinin nasıl ters yüz edilip kendisinin de bir parçası olduğu ülkesine ve insanlarına hakarete dönüştürüldüğünü görüp hayret etmektedir.

Şarkılarının dile getirilmemiş haksızlıklara ve isyanlara tercüman olurken kalabalıkların dilinde marşlara dönüşerek sloganlaşmasından memnun olurken, hayatında yüksek sesle konuşmaya bile cesaret edememiş insanların isyan yüklü şarkılarını dillerine pelesenk etmelerine bozulmaktadır. Öyle ki geçmişte 'Saza Niye Gelmedin?' şarkısını okumuş olmaktan bile pişmanlık duymaktadır! 'Türkçe küfreden polislerini bile özlediği' ülkesine döneceği günlerin hayaliyle Paris'in göbeğinde ingilizce öğrenmektedir. Dilin tükendiği yerde sessizliğe gömülüp, kaderi gibi takip edeceği yeni şarkılar mırıldanmaktadır…

Bir ödül töreninde, Kürtçe şarkınıza klip çekeceğinizi ve klibi yayınlayacak televizyonlar aradığınızı söylemeniz bütün bir hayatınızın değişmesine sebep oldu. Bu belalar başınıza nasıl açıldı?
Benim başım hep beladaydı zaten. Son zamanlarda bunun nedenleri üzerine çok düşündüm; ben Türkiye'nin alışageldiği bir 'sanatçı' tipi çizmiyorum. Hayatın farkındayım, akıllıyım, beni içine almaya çalıştıkları normlara uymuyorum. Medya benden başka türlü malzeme çıkaramıyor; çünkü 'kim nerede-kiminle' programlarının aktörü olmuyorum. Düşünebiliyorum, ailemle ve inandığım geleneksel değerler üzerine inşa edilmiş bir yaşam sürdürüyorum, vergimi ödüyorum, namussuzluk yapmıyorum.

Bunlar bir insanın başının hep belada olması için yeterli olmasa gerek?
Bütün bunların ötesinde bir de bütün haksızlıkların farkında olan ve buna karşı çıkan bir yanım var. Eh, bir de sistemi eleştiren ve her daim muhalif bir adamım. Benim başım nasıl belada olmasın?

Bana mı soruyorsunuz?
Gülümsüyor... Yaşadığım bu son belaların başlangıç noktasını herkes biliyor artık. Cebinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliği taşıyan bir Ahmet Kaya, kırk üç yıldır Türkçe düşünen ve Türkçe şarkılar söyleyen, bütün motivasyonunu kendi ülkesinden alarak şarkılar besteleyen ve milyonlarca insana ulaşan bir Ahmet Kaya, bir ödül töreninde büyük bir suç işledi (!) ve aslında ingiliz asıllı (!) olduğunu ve ingilizce (!) bilmediği halde, o dilden bir tek şarkı söylemek istediğini açıkladı. Hikaye birazcık kurguyla böyle başlıyor. Hazır ironi yaparak kurmuşken hikayenin finalini de anlatsanız! (Gözleri nemleniyor)

Adı konmamış bir sürgün!

Fakat bu adı konmamış sürgüne sebep olan bir yığın suçlama var. Apo posteri önünde resim çektirdiniz mi?
Bakın; siz gazetecisiniz. Sizin ürettiğiniz o gazeteyi kimlerin okuyacağına siz mi karar verirsiniz, yoksa okur mu gazetesini seçer? Ben konser yapıyorum, insanların bir kısmı gelip şarkı dinleyerek, bir kısmı dans edip halay çekerek, bir kısmı sloganlar atarak deşarj oluyor. Benim bu insanları seçme hakkım olabilir mi? On binlerce insanın bulunduğu konser salonunda biri Apo posteri açmışsa bunun benimle ne ilgisi olabilir?

Peki ya PKK'yı övücü sözler?

Bakın ben terörün her türlüsüne ömrüm boyunca karşı oldum, lanet ediyorum teröre, neden öveyim PKK'yı?

Nedir sizin PKK ile ilişkiniz o halde?

Bu soruyu ben soruyorum. Lütfen beni PKK ile ilişkilendirmeye çalışanlar ispat etsinler, ben nereye üye olmuşum? Hani üyelik belgelerim? Kime yardım etmişim, hani makbuzlarım? Ben nereyi bölmüşüm, nerede sınırları? iki tane konser fotoğrafı çekip aslı çarpıtılan iki tane cümleden yola çıkarak bir insanın hayatına bu kadar kıyılabilir mi? Soruyorum. Bunların cevabını istiyorum. Ve bunu bana değil, babası bir gecede 'hain ve bölücü' ilan edilen 12 yaşında, Türkiye'de okula giden kızıma izah etsinler. Başka bir şey istemiyorum. (Bu arada çantasında PKK konseri verdiği iddiasıyla açılan davaya ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunamadığı için düşme noktasına gelen davasının mahkeme tutanaklarını gösteriyor Kaya.)

Bakın "PKK'cılara konser verdi." diye haber yaptılar sonra mahkeme belge istediğinde. Bizde bir belge yok diye cevap vermişler. Şimdi ne diyeyim ben?

Türkiye'de sizin hakkınızda en çok tepki çeken şey 'Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım.' cümlesi oldu. Nasıl söylersiniz böyle bir şeyi?

Yaa gözüm ben manyak mıyım ki böyle bir şey söyleyeyim? Aklı başında olan bir insan nasıl olur da kendisinin de bir parçası olduğu ülke hakkında böyle çirkin bir şey söyler! Ayıp bir şey, benim annem, kardeşlerim, arkadaşlarım, dostlarım, abim, çocuklarım, karım, ailem herkes orada, o ülkede yaşıyor. Ve ben Mecnun'un Leyla'yı sevmesi gibi seviyorum ülkemi.

Nereden çıktı o halde bu söz?

Ben "3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim." dedim. Ertesi gün bir gazetede manşete, 'Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım!' Böyle bir şey olabilir mi? O gazetenin muhabiri bile geldi bana 'Abi vallahi ben böyle bir şey yazmadım, oradan ayarlamışlar.' dedi. Yorumu size bırakıyorum.

Fakat ben hala anlamış değilim. Kürtçe şarkı söylemenin yasak olmadığı bir ülkede yıllardır Türkçe şarkılar söyleyen Kürt asıllı Ahmet Kaya'nın Kürtçe bilmediği halde bir Kürtçe şarkıyı kasetine koymak istemesi neden yoğun tepki aldı?

Evet doğrudur, yıllardır Türkçe şarkılar söyleyen bir insanım; Kürt asıllıyım ve ne yazık ki Kürtçe bilmem.
Bu kadar masum bir talebimin karşılığında ben, uygar, çağdaş, demokratik, insan haklarına saygılı olduğunu iddia eden, bir kültür mozaiği oluşturduğunu iddia eden ülkemden ne beklerdim biliyor musunuz? Bu Kürtçe şarkıyı okuduktan sonra, en azından bu dili kullanan milyonlarca vatandaşına saygı adına, bu şarkıya çekeceğim klibi alıp-televizyonlarda yayınlayıp, bu ülkede bütün kültürlerin yaşama imkanı olduğunu, bütün dillerin var olma imkanı olduğunu, şarkılardan korkulmaması gerektiğini göstermesini. Kaldı ki okuduğum şarkı çok güzel bir sevda ve ayrılık şarkısıydı.

Bir aşk, ayrılık şarkısının bunlara sebep olabileceğini düşünmüş müydünüz?

Aklımın ucundan bile geçmedi. Benim, biri 18, diğeri 12 yaşında iki güzel, akıllı kızım var. Beni asıl üzen, kızlarımın okula gidiyor olmaları ve artık bir sosyal çevre içerisinde yaşıyor olmaları. Ben onlara hiçbir açıklama yapamadım, bunun koşulları olmadı; ama onların benim adıma epeyce açıklama yapmak zorunda bırakılmaları beni gerçekten çok üzüyor.

'Başım Belada' gibi bir şarkıyı yaşamları boyunca başları belaya girmemiş ve girmeyecek olan insanların bile zihnine kazımış şarkıcı Ahmet Kaya'nın kendi başının beladan kurtulamaması yalnızca yüklendiği misyondan mı kaynaklanıyor, yoksa bunda bir parça da, kendi, 'kabına sığmaz, dilini tutamayan sert mizacı'nın mı etkisi var?

Benim bütün şarkılarıma bakın, kaderimi adeta ellerimle yazdığımı göreceksiniz. Bunu açıklayamam belki. Başta 'Başım Belada' olmak üzere, ben, yazılmış şarkıların yolunu yürüyorum. Hiçbir şarkı, şiir, hiçbir kültür yurtsuz olamaz. insanlık ve onun ürettiği değerler bu kadar pervasızca ve hovardaca yağmalanamaz. Hiçbir ülkede saatler bu kadar kedere ve hüzüne ayarlanamaz. Dağların acısı olur; ama acının bu kadar büyük dağları olamaz. Bunlar bana ve şarkılarıma hayat veren ve inadına bağlı olduğum şeyler.

Peki ya kabına sığmaz sert mizacınız?

'Ben bir suç işlemedim; ama her insan gibi hatalarım var. Üslupta bir yanlışlık yapmış olabilirim. Ne yapayım yani mizacım sert, yanlış anlaşılıyorum; ama art niyetsiz bir yüreğim var, kimseye benden bir kötülük gelmez. Eğer zaman zaman isyan ediyorsam bu haksızlıklara karşı dayanamıyor oluşumdan kaynaklanıyor, yoksa hiç kimseyi üzmek istemem. Ülkemin insanlarının daha mutlu, özgür, barış içinde yaşamasından başka hiçbir derdim yok. Fakat ülkemdeki haksızlıklar beni üzüyor ve sert mizaçlı yapıyor. Sonra da ne desem ters anlaşılıyor. Barış diyorum savaş anlıyorlar, demokrasi diyorum faşizm gibi algılıyorlar, ülkemi sevdiğimi söylüyorum vatan haini diyorlar. Bildiğim bir şey var ki; yüreğim ve beynim büyüdükçe sicilim bozuluyor; ama ıssız bir insanlık anlıyor beni.

Fakat şarkılarınız bir tarafta dile getirilmemiş haksızlıklara ve isyanlara tercüman olup sloganlaşırken diğer tarafta hayatında yüksek sesle konuşmaya bile cesaret edememiş insanların dillerine pelesenk ediliyor… Birilerinin, kendi hayatlarını ortaya koyarak hayatın gidişatına, kendi yöntemlerini ve yeteneklerini kullanarak dur deme cüreti göstermesi gerekiyor. insanların, bunun yarattığı örselenmeyi önemli oranda hissettiklerine inanıyorum. Eğer onlar kendi sessiz çığlıklarını benim şarkılarımla sese dönüştürebilirlerse daha da mutlu olurum. Çünkü insanlık olarak buna ihtiyacımız var. Özgürlük kavramı, kendisi kadar mağrur bir çaba ve bir yağmur öncesi kadar muhteşem bir hazırlığı gerektirir.

Bu hazırlık süreci Ahmet Kaya'yı nasıl etkiledi?

Bir kere şahsen benim için çok öğretici oldu. Ayrıca 1 ay önce alkolü bıraktım. Artık bedenimin daha fazla çürümesine göz yumamazdım.

Doktorunuz mu tavsiye etti?

Evet, çünkü bu linç psikolojisinin oluşturulduğu sürede çok ciddi sağlık problemleri çıktı ortaya. 20 kilodan fazla aldım o 3 ayda. Şimdi verdim bu kiloları. Alkolü bırakmam zihin ve beden sağlığım için gerekliydi. Bu mereti bırakmadan kendimi kontrol etmemin zor olduğunu anladım.

Yani sert çıkışlarınızda içinizdeki şiddeti besleyen biraz da alkol müydü?

Kesinlikle. Yüzde doksan oydu. içki biliyorsunuz uyandırdığı kadar tahrik edicidir de. Daha saldırgan yapar. Fakat ne söylediğim üzerinde değil ayarlamada etkisi oldu. Anlık gafletlerin bile bana çok zararı oldu. Şiddetten uzaklaşmak, kontrollü olmak için bu illetten kurtulmam gerekiyordu, çok şükür bir aydır içmiyorum. Ve ben bu illetten kurtulduğum için şimdi daha rahat ve sağlıklı hissediyorum kendimi.

En çok neleri özlediniz Türkiye'de?

Sokakta Türkçe küfreden polisimizi bile özledim gözüm, gerisini sen düşün. Kükürt kokan havasını, içilemeyen suyunu, Boğaz'da balık kokusunu, ülkemi, hüzünlü şarkılarla bile yaşama umutla sarılmasını bilen ülkemin insanlarını…

Ne zaman döneceksiniz?

Bir gün mutlaka... Davalarımız şu anda devam ediyor. iddialar tamamen gazete kupürlerine dayalı, bunun bir sonuç vereceğini zannetmiyorum. Şu anda konserlerim devam ediyor. Bu süreç tamamlanınca ülkeme döneceğim.

kaynak: Eyüp Can
Zaman Gazetesi/9 Şubat 2000
bazilari kabullenemese de, naaşi bu memlekete gelip, bu topraklara defnedilecektir. yeri burasidir.

Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun?
Yüreğine beni, beni soruyor musun ?
Öyle yalnız, yalnız kaldım biliyor musun ?
Türküler söyledim sana duyuyor musun ?
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun.

Bir kuş oldun gökyüzünde, uçamadın sen
Nehir oldun ırmak oldun, taşamadın sen
Çocuk oldun sokaklarda, oynamadın sen
Doğdun da büyüdün ama yaşamadın sen
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun...
80lerde sol şarkılar yapan, 90larda doğduğu bölgenin * sorunlarını oranın halkının gözünden ve pkk'nın bakış açısına yakın şarkılar söylemiş kişi. keşke 12 şubat 1999'da * ödülü alırken o konuşmayı yapmasaydı yada ortalık durulduğu zaman kürtçe şarkılar söyleseydi türkiye'nin tamamında iyi sözlerle kendisinden bahsedilirdi. kendisini eskiden severdim, pkk sempatizanı olduğunu öğrendiğim gün sevgim nefrete döndü.
bu ülkenin gördüğü en cesaretli sanatçılardan biriydi. "kürtçe şarkı söyleyeceğim" deyip dgm'de yargılanması ne kadar acı verici...

1999'daki olaylı mgd gecesinde sadece mehmet aslantuğ ve ne garip savaş ay kendisinin yanında olmuştur. o gece orada olan ibrahim tatlıses, edip akbaryam, mahsun kırmızıgül gibi isimler ise gaza gelen koroya katılıp marşlar söylediler. sonra o ibrahim tatlıses utanmadan bir programını ahmet kaya'yı anma programı yaptı bir kaç sene önce. utanmadan şarkılarını söyledi. edip akbaryam ise insan haklarından demokrasiden, eşitlikten, halkların kardeşliğinden yana olduğunu söyledi durdu. mahsun kırmızıgül de o gün o rezil koronun içerisindeydi bugün "kardeş kavgası bitsin" temalı filmler çekiyor. bugün kendilerine sorsanız ahmet kaya'yı nasıl bir sanatçı, nasıl bir adam olduğunu öve öve bitiremezler. ama o gün korktular ve ahmet kaya'yı yalnız bıraktılar. işte ahmet kaya'nın onlardan çok daha büyük bir isim olmasının sırrı da burada. savaş ay'ın da dediği gibi o gece o lafları söylemeseydi zaten ahmet kaya olamazdı.
kimsenin kendisini aklamasına ihtiyacı olmayan büyük sanatçı. faşistlere inat anadilinde şarkı söylemek istemiştir ozaman kıçı kırık serdar ortaç ve şenay düdük! tarafından salak saçma şeyler söylenmiş bugün trt 6 açılmıştır. noldu peki türkiye mi bölündü? adam gibi adamdır. hödüklerin anlayamayacağı kadar büyük adamdır. şarkıları kulağımızda kendi kalbimizdedir. nur içinde yatsındır.
90lı yıllarda ahmet abinin vapuru adıyla kanaldde talk show yapmıştır.üst üste kırdığı potlar yüzünden(berberler ibne olur,çorumdan adam çıkmaz vb) programı yayından kalkmış tabiri caizse jilet olmuştur vapuru.