bugün

bugünkü şukela yazısıyla bende değeri artmış yazardır. özellikle hanefi avcı konusunda çok doğru şeyler söylemiştir.
bir de okumak isterseniz. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/18524189.asp
bu yaz en çok kaytaran hürriyet yazarı. adam habire tatile çıkıyo mk.
hep derdim. bu adam olayları götünden anlıyor diye. tersten anlamında. beyni ile götü yer değiştirmiş manasında "götünden" demiyorum.

trabzonspor'un şampiyonlar ligine gitmesini de oya eronat'ın hatip dicle yerine milletvekili seçilmesine benzetmiş. doğru bir benzerlik var. ama işte adam götünden anlamış olayı. şl'ne gitmeyi hak eden trabzonspor'du, milletvekili seçilmeyi hak eden ise hatip dicle.

ayrıca şahan'dan da gereken ayarı almış kişidir.

yahu seçimden 1 gün sonra akp %49.99 ile kazanınca şu yazıyı yazan adamdan ne beklenir

akp %25 oy alsa aynı yazıyı mı yazacaktın. seçimden 1 gün önce yazsan tamam. ama her şey olmuş bitmiş, bir de bik bik bik diye "abiler" "beyler" diye ahkam kese kese yazı yazıyor.

olayları götünden anlama ahmetcim. sonra kan kaybedebilirsin. yazılarının kalitesinden yani.
twitter'da kendisini takip edenleri takip eden, yapılan eleştirileri retweet eden, egolarından arınmış yazar. ben seviyorum kendisini.
şahan gökbakar'a yazdıkları ve cem yılmaz'la kıyaslayıp cem yılmaz'ı övmesi buram buram yalakalık kokan yazar. hatta pardon yalamalık bu. burjuva komedyeni cem yılmaz'a ve elitlere yalanmak.. göt yalamak..
elitist kesime yalakalık yapan eski islamcı köşe yazarı. şahan gökbakar'a laf etmek senin neyine diyorum burdan..
Deniz Feneri nerelere uzanır?

DENiZ Feneri Davasındaki gelişmelerden hiç memnun değilim.

Mesela: Ergenekon'a misilleme olsun diye verildiği her halinden anlaşılan tutuklama kararlarından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın savcılarının görevden alınmasından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın üzerine düşen iktidar gölgesinden memnun değilim.
Mesela: Bu davanın sanıklarının aklanıp temize çıkma imkânlarının ellerinden alınma durumundan memnun değilim.
Mesela: Tıpkı Ergenekon Davasında olduğu gibi bu davada da henüz yargılama tamamlanmadan hüküm verilmesinden memnun değilim.
Mesela: Görevden alınan savcıların davayla ilgili sanıklar aleyhinde sağa sola bilgi sızdırmalarından memnun değilim.
¡ ¡ ¡
Memnun olmadığım bir husus da 'Deniz Feneri kimlere uzanacak?' meselesini gıdıklayarak yapılan aleni haksızlıklar.
Mesela 'taç giydiği için artık akıllanabilmiş olacağı' hususunda iyi niyet sahibi olduğum bizim Şamil Tayyar, milletvekili sıfatıyla televizyona çıkıp, 'Eğer Hürriyet'te yazmıyor olsaydı Ahmet Hakan da Deniz Feneri'nden tutuklanabilirdi diyebiliyor.
Deniz Feneri'yle benim en küçük bir irtibatım olduğuna dair elinde minicik bir kanıt var mı?
Yok.
Ama ne fark eder?
Nasıl olsa...
Bir davayı 'çuval' haline getirip gıcık olunan herkesi o davanın içine tıkmak gibi bir geleneğimiz var artık.
Ve bizim aslan parçası Şamil de o geleneğin yılmaz bir öncüsü...
¡ ¡ ¡
işte bakın!
Kendisine haksızlıklar yapılan eski savcı, yeni CHP Milletvekili ilhan Cihaner de aynı mantık üzerinden gidiyor.
Diyor ki:
'Deniz Feneri AK Parti ye uzandı.
Deniz Fenerine teslim edilen yardımların AK Parti ye gittiğine dair şu ana kadar ortaya en küçük bir kanıt, en küçük bir belge konulabildi mi?
Hayır!
Ama ilhan Cihaner de 'bir davayı çuval haline getirip kıl olduğu kişi ve kurumları o çuvalın içine yerleştirme geleneği'ne yaslanıyor.
Ve sallıyor:
'Deniz Feneri Davası, AK Parti ye uzandı.
Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan çıkıp o meşhur 'ispatla... ispatlayamazsan...'' nutkunu atsa, ilhan Cihaner ne diyecek?
¡ ¡ ¡
Benim açımdan Deniz Feneri Davasına hakkaniyetli yaklaşım şöyle bir şeydir:
Cyapılmasını istemediğini, Deniz Feneri Davasında da isteme.
Ya da...
Deniz Feneri nerelere uzanır?

DENiZ Feneri Davasındaki gelişmelerden hiç memnun değilim.

Mesela: Ergenekon'a misilleme olsun diye verildiği her halinden anlaşılan tutuklama kararlarından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın savcılarının görevden alınmasından memnun değilim.
Mesela: Bu davanın üzerine düşen iktidar gölgesinden memnun değilim.
Mesela: Bu davanın sanıklarının aklanıp temize çıkma imkânlarının ellerinden alınma durumundan memnun değilim.
Mesela: Tıpkı Ergenekon Davasında olduğu gibi bu davada da henüz yargılama tamamlanmadan hüküm verilmesinden memnun değilim.
Mesela: Görevden alınan savcıların davayla ilgili sanıklar aleyhinde sağa sola bilgi sızdırmalarından memnun değilim.
¡ ¡ ¡
Memnun olmadığım bir husus da 'Deniz Feneri kimlere uzanacak?' meselesini gıdıklayarak yapılan aleni haksızlıklar.
Mesela 'taç giydiği için artık akıllanabilmiş olacağı' hususunda iyi niyet sahibi olduğum bizim Şamil Tayyar, milletvekili sıfatıyla televizyona çıkıp, 'Eğer Hürriyet'te yazmıyor olsaydı Ahmet Hakan da Deniz Feneri'nden tutuklanabilirdi diyebiliyor.
Deniz Feneri'yle benim en küçük bir irtibatım olduğuna dair elinde minicik bir kanıt var mı?
Yok.
Ama ne fark eder?
Nasıl olsa...
Bir davayı 'çuval' haline getirip gıcık olunan herkesi o davanın içine tıkmak gibi bir geleneğimiz var artık.
Ve bizim aslan parçası Şamil de o geleneğin yılmaz bir öncüsü...
¡ ¡ ¡
işte bakın!
Kendisine haksızlıklar yapılan eski savcı, yeni CHP Milletvekili ilhan Cihaner de aynı mantık üzerinden gidiyor.
Diyor ki:
'Deniz Feneri AK Parti ye uzandı.
Deniz Fenerine teslim edilen yardımların AK Parti ye gittiğine dair şu ana kadar ortaya en küçük bir kanıt, en küçük bir belge konulabildi mi?
Hayır!
Ama ilhan Cihaner de 'bir davayı çuval haline getirip kıl olduğu kişi ve kurumları o çuvalın içine yerleştirme geleneği'ne yaslanıyor.
Ve sallıyor:
'Deniz Feneri Davası, AK Parti ye uzandı.
Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan çıkıp o meşhur 'ispatla... ispatlayamazsan...'' nutkunu atsa, ilhan Cihaner ne diyecek?
¡ ¡ ¡
Benim açımdan Deniz Feneri Davasına hakkaniyetli yaklaşım şöyle bir şeydir:
Ergenekon Davasında yapılmasını istemediğini, Deniz Feneri Davasında da isteme.
Ya da...
Ergenekon Davasında yapılmasını istediğini, Deniz Feneri Davasında da iste. yapılmasını istediğini, Deniz Feneri Davasında da iste.
genelde saçmalasa da arada doğru tespit yapan hürriyet yazarı.
deniz feneri derneğinden buhar olan paraların nereye gittiğini açıklaması gereken yazar.

bilmem deme. bilirsin, bilirsin...
ne yapmaya çalıştığı anlaşılamayan yazar.
(bkz: sen ne ayaksın)
yazıları tam da artık ertuğrul abisinin istediği sitcom gazetecilik kıvamında. okurken gram sıkılmaz insan. ve adeta yok mu daha der. ve nedense bende müptelalık seviyesine gelmiş bu durum. artık eskisi kadar kızmadığım şahsiyet. bu "büyük denge" kendisi mi açıyı büyüttü, ben mi ayar değiştirdim hala anlamadığım durum....kim ne derse desin adam okuturuyor, merak ettiriryor kendisini. daha ne olsun.
Açıkçası gazeteler, ya AKP yalakalığı yapıp AKP'ye yaranmak isteyen, ya CHP'ye yalakalık yapıp CHP'ye yaranmak isteyen ve bu yüzden bütün tarafsızlığını yitiren satılmış köşe yazarlarıyla doluyken Ahmet Hakan olaylara objektif bakabilen ender tarafsız yazarlardan. Dolayısıyla okunmasında fayda olduğunu düşünüyorum.
(bkz: sincap ahmet)
türkiye'de kendisiyle yatacak yüzlerce okumuş türbanlı kız bulunabilir. o derece islami entellik akıyor adamdan.
u dönüşünün canlı formudur.
an itibariyle twitter'da pinti muhabbetiyle yardırıyor. *

"allame-i cihan da olsa pintiyi gördüm mü kaçarım."
"pintiden şair olmaz."
"pintiden romancı da olmaz."
"pinti ressam? asla!"
"pintiden sevgili de olmaz."
"kızlar! brad pitt havası taşısa bile, herif pintiyse yol yakınken kaçın derim."
"pintiler faşist olur."
"bir pinti, en çok başka bir pintiyle anlaşır."
"hayatta en zevk aldığım spor: bin türlü desise ile hesabı masadaki pintiye yüklemek."
"korkarım bizim birand da pinti."
"size bir sır vereyim mi: orhan pamuk fena halde pinti. hatta bazen işi nekesliğe bir vardırır."
diye uzayıp gidiyor. ben okurken yoruldum, hiç işi gücü yok bu adamın.
Hayatını genelde tartışmakla geçiren kişi. Aynı zamanda o tripleri, o elini çenesinin altına koyuşu beni benden alır.
pazar günkü "Dindarların laiklikle barışmasının öyküsü" başlıklı yazısında güzel tespitlerini gözlemlediğim yazar.
http://hurarsiv.hurriyet....=18758275&yazarid=131
öyle bir yazı yazmış ki kendisini canı gönülden kutluyorum.

Öyle bir yerdeyim ki
KENDiLERiNE "TAK" diyorlar.

"TAK", yani "Kürdistan Özgürlük Şahinleri".

Siz bakmayın "şahinlik" tasladıklarına ya da büyülü "özgürlük" kelimesine yaslanmalarına...

Basbayağı katil bunlar. Hiçbir ilke, ahlak tanımıyorlar. Sivil, asker ayırmıyorlar. Kadın, çocuk bilmiyorlar. işleri güçleri kalleş pusular kurmak, silahsız insanlara saldırmak, çoluk çocuk katletmek...

Gelenek hiç değişmiyor:
Yüze vurulduğunda utanılacak bir katliam yapılıyor. PKK hemen "Biz yapmadık" diyor.Aradan birkaç gün geçince de "TAK" denilen kalleş yapı, tak diye üstleniyor olayı...

Soruyoruz:
"Kardeşim TAK dediğin PKK değil mi?"

Cevap veriyorlar:
"PKK'nın içindeler ama tam da değiller. PKK'lılar ama kontrol dışılar."
Yani...

iğrenç bir "Ben yapmadım / Miki yaptı" oyunu...

Ben artık şöyle bir yerdeyim:
Kürtlerin özgürlüğünü sonuna kadar savunacağım, terörün şiddetle çözülmeyeceğine yönelik imanım devam edecek, BDP'nin siyaset yapma alanının daraltılmaması gerektiğini söyleyeceğim, "Müzakere edilsin" diyeceğim, "Açılım sürsün" diyeceğim.

Ama bunu yaparken...
Kalleş pusuların, alçakça cinayetlerin, çoluk çocuğa saldırmanın hesabını sormayı da ihmal etmeyeceğim. Çünkü ben artık demokrasi adına söylediklerimin "katillere psikolojik destek iklimi" yaratmasını istemiyorum.
twitterda beni ilk önce takipçilerinden çıkarıp sonra da engelleyen yazar. eee gerçeklerin acı olması onunda zoruna gitti herhalde.
twitter yazarı.
twitter da eğendiren insan, yazar.bazen çok iyi yazar bazen deyim yerindeyse yazmaz.
severek takip ettiğim yazar, hiç çekinmeden yazıp nalına da vuruyor mıhına da...
adam gibi adam. lafını esirgemez, kelimeleri eğip bükmez, bazı menfaatperest köşe yazarları gibi dansözlük etmez. dosdoğrudur kendisi. islami kesimin hatalarını da laik kesimin hatalarını da çekinmeden yüzlerine vurur.
Olmayan kabloyu kesmeye çalışan adam..
http://www.youtube.com/watch?v=ULspZb3EhGU
güncel Önemli Başlıklar