bugün

bir dahaki genel seçimlerde "mağdur" ayağına yatamayacağı için oldukça oy kaybedecektir. bu ultimatom (bkz: 30 temmuz 2008 anayasa mahkemesi karari), halkın gözünde de bir değer yitimine neden olmuştur akp için. lakin bu memlekette her zaman beklenenin tersi olduğu için kesin konuşmak pek mümkün değil.
laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu, anayasa mahkemesi kararıyla onaylanmış partidir. ama kapatma cezası almadılar sadece. bu ikisini ayırmak gerekir.
oy kaybedecek, oy kaybedecek dendikçe dağ gibi büyüyen bir parti nedense. nefretle mi besleniyorlar nedir anlamadım ki, bu kadar sevmeyeni varsa nereden geliyor bu oylar? içimiz cız ettiği nokta ise şu ki, bugün olanlardan sonra bile hala "düdükle beni akp" modunda dolaşan anadolu insanı sayısı tavan yapacak ve bu parti ile benzeri zihniyetten milletçek muhtemelen ebediyete dek kurtulamayacağız. çok yazık oldu bu güzel ülkeye, çok...
sarı kartla kurtulmuş partidir. bi dahakine; (bkz: kırmızı kart)
gün itibariyle hakkında açılmış olan kapatma davası reddedilmiştir. iyi mi oldu kötü mü, zaman gösterecek. tek istenilen ise, vatana ve millete hayırlı bir karar olması olmalıdır.
yandaşları olan dincilerin haklın %47 si bize oy verdi. %53 çoğunluk ise chp, mhp, dtp gibi bölündü biz tek lideriz her haltı yaparız şeklinde düşündükleri parti. ey benim saf arkadaşlarım bu millet size şeriat, sıkmabaş getirin diyemi oy verdi sanıyorsunuz? bu oyların içerisinde ekonominin gelişmesini isteyen liberali, kültürel hak isteyen kürdü, lan belki durumumuz daha iyi olur diyen ermenisi, her boku denedik yine görmezlikten geliniyoruz bide bunları deneyelim diyen alevisi, maaşıma biraz daha zam gelsin diyen emeklisi, ya avrupaya kaçarız hayatımızı yaşarız diyen yarım akıllı batı hayranları hatta baykala gıcık olup oy verenleri bile var? peki siz neden sadce türbanla uğraşıp ülkenin yaralarını oymakla meşgulsünüz? akp yandaşı dinciler haydan gelen oyun huya gitmemesi için bu ülkenin fabrika ayarlarıyla oynamaya artık bi son vermelisiniz. umarım anayasa mahkemesinin uyarısını bir an olsun dikkate alırsınız.
tanım: ülkemize şeriat getirecek olan parti.

yaşasın! sonunda burkayla dolaşabilicez hep hayalimde burkayla dolaşmak vardı bir erkek olmama rağmen. hem öyle kolay ki bu ülkeye şeriat getirmek bazen ben kendi başıma bile düşünüyorum acaba şeriat mı getirsem diye.
türkiye'de iktidarda olan partidir.
gün olur demokrasi neferi olur, gün olur kendini var edene 'ayak' der, gün olur 'anamızı da alıp gitmemizi' söyler.
demokrasisi kendisinedir. dtp kapatılır, ses çıkarmaz. kendi kapatılacak olur, darbe olur. türbana özgürlük meselesi der, taksimi emekçiye kapatır. özelleştirmelere demokratik, işçilere bibergazımatiktir.
peki %47'ye ne diyeceksiniz? sorusunun cevabı ise açıkça yükselen muhafazakar örgütlenme şeklindedir. parti uyguladığı sosyo-ekonomik politikalar nedeniyle zalim olmak zorundadır her şeyden önce. emekçinin sırtına yüklenen zamların yanı sıra, işçi-emekçi hareketine karşı mücadele ile yoksullaştırmaya çalıştığı dinamikleri yıldırmayı da hedefliyor. eğitimin-sağlığın piyasalaştırılması, suyun bile metalaştırılması yine partinin yürüttüğü ab-imf bağımlı sosyo-ekonomik politikaların ürünüdür. bu noktada 'madem yoksul bu millet ne diye ses etmiyor?' sorusu karşımıza çıkıyor. millet ses etmiyor çünkü yoksullaşan halk sadaka ile satın alınıyor. ve bu satın alma işlemi muhafazakarlaşma zemininden gerçekleştiriliyor. mesela ssgss'yi düşünelim: milyonlarca insan sosyal güvenlik kapsamı dışında kalacak. bu insanlara ne olacak? belli kurumlar, dernekler kendi ideolojileri zemininde bu insanlara hayırseverlik yapacak, allah aşkına onları kurtaracak. öte yandan parası olan özelleşmiş sağlık sisteminde sermayeye katkı sağlayacak. arada kalan dar boğazda olan emekçiye olacak. bir de üstüne doğuya yapılan sadaka niteliğindeki sağlık yardımı, emek hareketi ile kürt hareketi arasında bölünmeye neden olacaktır. ya da üniversitede okuyan öğrencileri düşünelim: bir kısım cemaatler yardımıyla rahatça okurken, emekçi ailenin çocuğu zamlarla boğuşacak. birinden alıp ötekine veren bu sistemde cemaat içindeki öğrenci elbette ki partiyi yardımsever, eşitlikçi sanacaktır ve bunu savunacaktır. bir bölünme de burada yaşanmaktadır.
tekrar edelim: akp yürüttüğü sosyo-ekonomik politikalar itibariyle bile demokrat olamaz. bunun yanına kendi çıkarları doğrultusunda yürüttüğü politikaları da katarsak islami burjuvazinin emperyalizmin boyunduruğu altındaki tablosunu net olarak görebiliriz.
sırtımıza basıp arşa yükselen parti. ters orantılı biz batıyoruz onlar çıkıyor, biz battıkça çıkıyor, biz battıkça çıkıyor... kapanmadı ya alkole verdim kendimi sodaya değil.
(bkz: file closing error!)
(bkz: please try again later)
en yakın partinin 2 katından fazla oy almasına rağmen, türkiyenin yarısının oyunu almasına rağmen hala oylarının (maddi olarak) şaibeli olmasından bahsedilen parti. böyle orgazm oluyorlar artık. %47 lik oydan sonra ortaya çıkan hayal kırıklığının yansımalarıdır bunlar. halka yaptıkları hakaret onları tatmin etmedi şimdi mastürbasyon yapmaya başladılar.
diğer partilerden doğan açığı iyi kapatmasını bilmiş partidir. ülkenin kalkınması adına büyük işler başarmıştır. tabi ki yanlışlıkları olmuştur ama hala doğru götürecek kadar değildir.
kapatılmadığı için pişman olacak partidir.
bir sonraki seçimde ya oylarının büyük bölümünü kaybedecek ya da %46sını daha da artıracak olan parti.
2003, 204, 2005, yıllarında toplam arasında 1.318.590 ton kömür dağıtan, sadece 2006 yılında 1.262.390 ton kömür dağıtan -malum seçim yaklaşıyor- 2007 yılında ise, 1.490.930 ton kömür dağıtan -malum seçim yılı- siyasi partidir.

2007 yılında her aileye ortalama 200 kilogram -kimine 700, kimine 500, kimine 50 vs- kömür dağıtılmıştır. ve başbakan 8 milyon aileye kömür dağıtıldığını iddia etmektedir, geçtiğimiz kış birebir gördüğüm için biliyorum, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfının şartları olması gereken gibi gerçekten, sağlık güvencesi olmayacak -varsa yeşil kartlı olacak-, asgari ücretin altında gelire sahip olacak, evi kendisinse evin değeri belli bir miktarın altında olacak, bunlar belgelenecek falan fistan. şimdi bu şartlardaki adam zaten yiyecek ekmeğe muhtaçtır, bu adama yardım yapılmasın mı? yapılsın, sonuna kadar arkasındayız! ancak, 8 milyon aile türkiye cumhuriyeti nüfusunun %47'sini oluşturmaktadır. yani türkiye'nin %47'si yiyecek ekmeğe muhtaçtır! e o zaman hani türkiye kalkınmıştı, hani halk paralanmıştı, hani halkın geliri artmıştı? yalan yok, ya başbakan 8 milyon aileye yardım yaptığını söyleyerek yalan söylüyor ya da sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı hükümet baskısı ile şartları esneterek, ihtiyacı olmayana da kömür veriyor birilerinin siyasi bekası için, senin benim vergimle sosyal devlet cakası satılıyor. her türlü vehamet içinde bir durum. neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

türkiye kömür işletmeleri'ne 75,5 milyon lira borç varmış 2007 yılından kalan. tabi 2007 yılında yapılan yardımın 2008 bütçesinden karşılanması durumu var ki, ayrıca komedi.

işte sadaka siyaseti, insanları kullaştırma siyaseti böyle bir şey.

edit: (bkz: veriler karşısında dili tutulup eksileyen şakirt)
ismi her ne kadar ak parti olsa da yaptıklarıyla, davranışlarıyla hiç de ak olmayan parti.
yaptığı sosyal yardım birilerinin gözüne fena halde batmış olan parti. yani fakir vatandaşa o kömürleri dağıtmasa, kömür almaya parası yetmeyen vatandaş kışın soğuktan titrese birilerinin fena halde hoşuna gitcek demekki. sorsan bunlara solcu geçinirler ama akp nin yaptığı sosyal yardımlara laf ederler. komiksiniz lan.
benim vergimle benim ülkemdeki fakir fukaraya sadece kömür değil, her türlü yardımı yapan ve yapacak olan iktidar partisi. oy kaygısı değil bu. öyle olsaydı ben ve ailem ve yakın çevrem bu partiye oy vermezdik. zırnık koklatmadılar bize henüz.

sosyalistlerin yapması gereken ancak bizde sosyalist geçinenlerin tuncay özkan'a yardımları akıtmasından mütevellit kusmuklarını akıttığı partidir. hazirunun büyük bir özveri ile kırılasıya eleştirdiği, attığı, tutturamadığı, kendilerinde mevcut çamurları bulaştırmaya çalıştığı;

bu fakir fukaraya yardım yapılmasa bu sefer de "siz de hiç insanlık yok mu? amma da particisiniz, fakirfukara açlıktan ölüyor, soğuktan donuyor, insan olun biraz" tandanslı salyaların akıtılacağı partidir.

mütekait solcuların, günümüz faşistlerinin, enternasyonal geçinen çakma atatürkçülerin de ne kadar, devletçi, * ne kadar atatürkçü, ne kadar çağdaş yaşamcı oldukları ortada.

gerçekten erbakan hoca haklı galiba: (bkz: atatürk yaşasaydı refah partili olurdu)

soru: gerçekten yüce atatürk yaşasaydı hangi siyasi oluşumu desteklerdi.
cevap: mevcut sistemdeki kemalistlerden biri olmayacaktır. hele add üyesi hiç olmazdı herhalde.
oy hırsızlığı yapmak için devlet bütçssinden seçimlerden önce dağıttıkları rüşvetin toplaM MiKTARI 1 milyar ytl'yi bulmuştur. sosyal devlet olmanın temel ilkesi vatandaşlar arasındaki gelir dağılımını en alt düzeye indirmektir. akp iktidarı boyunca gelir dağılımı eşitsizliğinin ne ölçüde arttığı bilinen gerçek iken seçim öncesi kapı kapı dağıtılan sadakanın sosyal yardım olduğunu zanneden şakirtlerin bu temel ilkeyi algılayabilecek kapasitede olmalarını düşünmüyoruz elbet.

5 yıllık iktidarı boyunca milyar dolarlık "sosyal yardım" yapmak akp'nin seçimlere 2 hafta kala aklına gelmiş demek. bunu hala safça savunabilenlerin aklını yerim ben aklını.
okuduğunu dahi anlayamayanların sosyal devlet anlayışı sahibi olduğunu iddia ettikleri parti.

ey güzel kardeşim, bakınız ne diyor recep tayyip erdoğan; "biz geldiğimizde 1,5 milyon aileye kömür yardımı yapılıyordu, biz geldik bu sayıyı 8 milyon aileye çıkardık"

diyoruz ki, bu yardımı yapan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı'nın kmür yardımı alabilmek için istediği şartları taşıyan aileler gerçekten yiyecek ekmeğe muhtaç olmalı. buraya kadar olanı da güzel tamam sosyal devlet anlayışı.

e bu ülkede 17 milyon aile var, 8 milyon aile bu sayının %47'sine tekabül ediyor -oy oranı ile ilişkilendirmiyorum sadece tesadüf- e o zaman bu sçktiğimin ekonomisinin nesi iyi ulan?! bu ülkenin %47'si yiyecek ekmeğe muhtaçsa hangi ekonomi iyi? tamam fakir insana elbette yardım edilsin biz bunu eleştirmiyoruz ki? önce okuduğunu alayacaksın, sonra "bik bik bik" diyeceğine adam gibi cevap vereceksin. ya bu ülkenin %47'si aç, ya da başbakan 8 milyon aile derken milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor.

diğer yandan, eğer ki 8 milyon sayısı doğru ise ve bu inasnlar gerçekten fakir ise, 2002'de 1,5 milyon aileye yardım ediliyormuş, be birader 2002'de her sene 1000 kişi donarak mı ölüyordu? ulan kriz döneminde bile sadece evsiz olan 3-5 gariban öldü donarak bu ülkede.

2002'de muhtaç sayısı 1,5 milyon aileydi, ben geldim bunu 8 milyona çıkardım demek değil mi ozaman bu?

ya ekonomi kötü 8 milyon doğru, ya ekonomi iyi 8 milyon yalan. bunlar birbirini sağlamıyor yiğidim. yap bakalım matematiksel sağlamasını, sosyolojik sağlamasını?

ulan okuduğnu anlamazsın, araştırma yapmazsın. ulan g.t etmeye çalışacaksanız, adam gibi göt edin de ben de "götüm" diye bağırayım en azından göğsümü gere gere.
seneler evvel anap gençlik kollarında siyasetle içiçeyken, yaptığımız çalışmalar arasında kendi mahalle çevremizdeki durumu iyi olmayan vatandaşları tespit ederek muhtarla işbirliği içerisinde bu kişilere yardım ulaşmasını sağlardık. o zamanlar kimse yapılan sosyal yardımlar üzerinden pis siyaset yapmazdı. siyaset hakikaten temizdi bir zamanlar. deniz baykal ve nemrut, uyumsuz, huysuz, her naneye kulp takma tarzı herkesin hücrelerine kadar işlemiş. şimdi gençlerin siyasetten anladığı bu!

her hükümet gibi akp de halka sosyal yardımda bulunmaktadır. her hükümet kadar. hükümet olamayan bilemez, konuşur bol bol.
öyle bir partidir ki, "tüm encümen ve beledeiye meclisi üyeleri yenişehir ovasında çimento fabrikası kurulmasını sonuna kadar desteklemekte ve diğer parti üyeleri karşı çıkmakta. türkiye cumhuriyetinde 27 adet çimento fabrikası var ve bunlardan biri bursa - kestel'de. bursa'nın büyümedeki ivmesinin de büyük olmadığı bilindiğine göre bu rant kavgası neden" sorusunun öyle bir aklıma takmıştır ki kurtulamıyorum. "atalarımın çanakkalede akıttığı kanı kime satıyorsun sen"i de beraberinde getirir ki o biçim olur, tadından yenmez.
aa ka pa, kapa.. diyecek idik, olmadı partisi. *
"gençleri önce kendi şerrinden koru" denilesi itici parti.
ab uyum seysileri geregince viskinin fiyatini 10 lira kadar dusurmus, yukseltmesi gereken rakinin fiyatina dokunmamis parti.