bugün

konserde gerçekten de zannedildiği kadar saplama bulunmamıştır, en azından rastlanılmamıştır. thw sword ve down şahsımdan geçer not almıştır, şarkılarının riffleri, davulları, partisyonları hoş karşılanmıştır tarafımca. pentagram'ı sevmediğim için sallamadım o amcalarımı, tırttı ve sıktı; pentagram yerine tekrar kurban çıksaydı eminim 15 kat daha güzel olurdu. hem bu sefer bozuk para da atmazlardı kim bilir. ben konseri redbull şemsiyelerinin altından izledim, onun için su gibi derdim pek olmadı, fakat bi süreden sonra su bitti, abiler redbull, kola teklif etmeye başladılar. anselmo'nun "and she's buying a stairway to heaven." sözlerine çok küçük bi kitlenin eşlik etmesinden sonra beklemeye geçtik. şarkılar dinlemekten sıkılmışken bir ses yükseldi; "the ecstasy of gold." gerisi kelimelerce tarifsiz.

edit: kötü oylayan arkadaşlara teşekkürler. ama pentagram hala kötü.
acaba videosu net alemine düşer mi diye merak ettiğim konser.
misal opeth'in istanbul konserini emule den indirmiştik. hemde görüntü sağlam kameranlarla çekilmiş bir usta işiydi.

gidemedik bari bu dileğimiz kabul olsun.
girişte çektiğimiz müthiş eziyete, bilmem kaç kişiyle çiftleşmemize * rağmen harika bir konser olmuştur, her şeye değmiştir.

- istanbuull, should we come back?
+ yeaahhh!!! *
tek kelime ile rüya gibi bir konserdi. hala etkisi devam etmektedir, aklıma geldikçe ağzım kulaklarıma varıyor. evet kaçıranların çok şey kaçırdığı bir konser olmuştur. kimse metallica'dan bu denli bir performans beklemiyordu çünkü. eminim metallica'da böylesine bir seyirci performansı beklemiyordu. konser sonrası james'in mest olduğunu gördük ve bir daha geleceklerinin sinyallerini aldık ama ne zaman gelirler tabi meçhul.
metallica grubunun ve taraftarının(seyirci, dinleyici demiyorum, neden ?*) yaşadığı en iyi konserdir. Öyledir kardeşim. Biz coştuk, grup çoştu, grup çoştu biz daha da çoştuk derken şimdi ensem ağryor nedense, Yanaklarım da yanmış, sesim kısılmış. Son sözüm "hadi bi daha yapalım!" \m/.
(bkz: ter kokusu eşliğindeki muhteşem gece)**
ilk gittiğim metallica konseriydi.pentagram sahnedeyken açık tribünden duymak biraz zor oldu ve bütün konserin böyle geçeceğinden endişelendim ,sonra sahneye down çıktı ve ses biraz daha yükseldi yine de kendimi kaptıramayacağım düşüncesine kapıldım.metallica çıkmadan önce tribünler coştu bir an maçta hissettim kendimi maçlarda meksika dalgası olarak geçen süper hareket bu kez metallica dalgası haline geldi ve bu dalgaya katılmaktan büyük keyif aldım ve metallica muhteşem bir çıkış yaptığı sırada ben tuvalete muhteşem bir giriş yaptım ve o anı kaçırdım.neyse ki ışıklar yanmadan var gücümle koştum o sırada kafam istemdışı sallanmaya başladı derken bugün boynumun bükük kaldığını farketim bu da eğlendiğimin yegane kanıtıdır ki asla headbanger olma hayalleri kurmadım.* * toplam otuzbeşbin kişi varmış!!! müthiş bir geceydi üstelik en güzel yanı da bir arkadaşım ekilmiş olduğu için eken yüce şahsın biletinin bana kalmış olmasıydı.bence süperdi,alkol almadan çıldırtan bir konserdi antibiyotik gibi bir on yıl daha geçmeden tekrar alınmalı boyun iltihabına iyi geliyor da!!!eski açığın da hakkını yememek lazım sayelerinde coştuk.saha içinin performansı düşüktü, bir de halay çeken arkadaşlarımız vardı şaşırdım, ne diyeyim herkes farklı çıldırıyor herhalde.
televizyonda haberler izlenirken metallica konseri için ali sami yen stadını dolduran ve metal işareti yapan insanları göstererek "işte bunların alayı mhp'li" diyerek ortama dumur havası katan ileri yaştaki uzaktan akrabaya selam gönderiyor ve bu olayın yaşanmasına vesile olduğu için metallica ya teşekkür etmeyi bir borç biliyorum
metallica'nın sahne performansının ne kadar muhteşem olduğunun kanıtı olan konserdir. ben böyle şey görmedim. böyle uyumlu bir grup olamaz. anlatmakla bitmez tabi ama sizlere şu örneği vermek istiyorum. bi ara grup ara falan verdi zannettim. duman falan yaptılar ortaya (bkz: ortaya duman yapmak). o sırada grup sahnenin arkasındaki yere gitti. dumanda iyiden iyiye sahneyi kaplıyordu. ardından mor ışık verdiler. sahne gözükmemeye başladı. adını hatırlayamadığım bi şarkı geliyordu kulaklara. şarkı kendini belli ettiğinde tüm ışıkları ve kameraları açtılar. babalar yine sahnedeydi. hiçbir yere gitmemişlerdi. bu örneği şunun için verdim. adamlar öylesine birbiriyle uyum içinde çalıyorlardı ki sanki bant kaydı dinliyorduk. ışıkların açıldığı anda ise ağzımdan bir 'hassiktir' lafı ister istemez çıkmıştı. sahne performansı öylesine güçlü bir grup ki o anda ne yapacağımı bilemez oldum.

bu arada o koyulan dev ekranların ne kadar işe yaradığı açıkça belliydi. konseri ön taraflarda izleme şansı bulmuş ballı! insanlardan biri olarak konuşuyorum ki kaç metre arkadakiler için böylesine güzel bir çözüm bulunması gerçekten iyidir.

birçok konsere gitmiş biri olarak söylüyorum bunu hayatımda en zevk aldığım konserlerden biridir. çünkü metallica abi. babalar yani. açıklıkla belirteyim, bu grup dağılacak en son gruplardan bir tanesidir. çünkü müthiş bir uyum var. bu uyumda kolay kolay bozulmaz.

konser sonrasında 35 ytl ye kaptığım metallica istanbul 27 july 2008 yazılı t-shirti ise allah izin verirse çocuklarıma giydirmek istiyorum. konser biletini ise tüm gittiğim konserlerden hatıra olarak sakladığım biletlerin yanına koydum. bi kitabın arasında duruyor. çok kişisel bi entry olmaya başladı. farkındayım.

eh madem oldu dibine vuralım. cep telefonumu çaldırdığım konser olmuştur. çıkışta caddeye taşan kalabalığı fırsat bilen üç kağıtçılar tarafından tokatlandım sözlük. buda böyle bir anımdır. daha sonra öğrendim ki benimle beraber birçok kişinin de telefonu çalıınmış. zaten hırsızlık yapmak için o kadar müsait bir ortamdı ki... kalabalığın ağır yürüyüşü.. arabaların kalabalık yüzünden durması.. vs..

james hetfield ın ne kadar piç bir insan olduğuna gelince... ilk başta konser başlamadan metallica, istanbul, metallica, istanbul, metallica diyerek nasıl taşşak geçilir tüm 45.000 kişiye göstermiş oldu. daha sonra konser ortalarında seyirciye sırtını döndüğü sırada james abimiz kendisini o koca ekranda gördü. o sırada kamera da james abinin gitarına odaklanmıştı ve abimiz kamerada elini görüyordu. ardından eliyle metallica işareti yaptı. seyirciler gaza geldi tabi.. sonra bi orta parmak işareti yapınca seyirci ooooaaa gibi bi tepki verdi. daha sonra o yaptığı orta parmağı diğer eliyle kapatmaya çalışsa da çok geçti. piçliğini bir kez daha gözler önüne serdi. piç olan sadece james mi?... konser bitiminde içeriye doğru hareketlenen lars ulrich fırlamasının fotoğrafçının erojen bölgesine yaptığı muccks hareketi de gözümden kaçmadı. ama bu kadar piçliğe rağmen konser mükemmeldi ya. performans gölgeliyor böyle hareketleri tabi.

sonuç olarak hayatımın en sağlam sahne performansını izledim. lars ın söz verdiği tarihe kadar.
büyüleyici bir geceydi.
1993 ve 1999 konserilerini izlemiş biri olarak en iyi performans sonuncusuydu diyebilirim.
seyirci müthiş coşkuluydu. kirk ve james sürekli izleyicilere bakıp şaşkın şaşkın gülümsediler.
yanında 7-8 yaşında çocuğuyla gelen türbanlı teyze, 70 yaşlarında kulaklarında işitme cihazıyla gelip coşan amcalar, hamile ablalar, binbir çeşit insan vardı.
ayrıca meksika dalgasına ve tezahüratlara kendini kaptırıp, bizim elemanlar sahneye çıktığında "goooolll" diye bağıran arkadaşa sevgilerimi sunuyorum.

bir de mümkünse james sonsuza kadar "istembol" * desin.
bu kadar mı güzel söylenir ağzına sesine kurban olduğum!
pentagram ın ses sisteminin beni deli ettiği konser. doğru dürüst gitar sesi duyamadık. yakışmadı pentagrama.
kicini, taaa iran'dan kaldirip gelmis bir ariza, abd ve iran bayraklarinin bir arada oldugu bir afis acmistir.
(bkz: uludag sozluk haber ajansi)
metallica'nın neden dünyanın en iyi metal grubu olarak lanse edildiğinin göstergesi
olmuş gösteridir. "kendisi iyiydi ama organizasyonu kötüydü" diyesim var. bu organizasyonu düzenleyenlerde hiç insaf olmadığı kanaatindeyim.

içeri yiyecek içecek kesinlikle giremez deniyor, buna rağmen içeride şu şehirler arası
otobüslerde verilen küçük kaptaki suların aynısının 2 ytl ye satıldığını
görüyorsunuz. saat 3'ten 12'ye kadar o tepişmede bir insan susuz nasıl yapar? ilerleyen saatlerde içecek namına sadece biranın kaldığını ve onun da 5 ytl ye satıldığını görüyorsunuz. bir pet bardak. çeyreği de köpük onun. kazıklanmanın da ötesi bir şey. lanet olsun gençliği sağılacak inek olarak gören patron takımına!

iyi dileklerimizi belirttikten sonra sözkonusu grup metallica olunca evrensel boyutta insan türünün bir araya geldiğinin görüldüğüne değinelim. kimler yoktu ki; gotiği vardı, şu yeni nesil (bildiğin ibne, metalci ibne) emo denen tipler vardı, üstü çıplak kolyeli (bunlara da kıro diyorlar) alnında metallica bandı taşıyan tipler vardı falan filan. nasıl da ter kokuyorduk tarifi mümkün değil.

sahaya giriş olayında tüm kapıların yeterli güvenlik elemanı olmadığı için açılmaması nedeniyle sinirler daha gündüz saatlerinde gerilmişti. koruma dediğimiz tiplerin de terminatör gibi duygusuz yaratıklar olması can sıkıcı. gerçi düzenli aralıklarla "hepiniz orospu çocuğunuz" şeklinde kendilerine sevgi gösterisi yapılınca hissedilecek tek duygu nefret olacaktır konserci tayfasına. eheh...

yalnız güvenlikçilerden birinin şişeyi atanı tespit edip onca insanı yararak yerinden çıkması, kulaç atar gibi davranıp bebeyi çekmesi ve kapı girişine götürmesi, birkaç korumayla birlikte dalması. hakkaten ne oldu o çocuğa merak ediyorum.

organizasyona dönersek the sword, pentagram (yurtdışında mezarkabul) ve down (philip anselmo'nun grubu) adlı gruplar öncü birlikler olarak sırayla sahneye çıktı. down, programlarının sonunda da birkaç saniye am i evil'ı çalıp (kaçmadı benden) metallica anonsu yapıp sahneyi bıraktılar.

dakikalar ilerliyordu ama sanki savaş baltaları yerinden çıkacaktı. ey insanlık! metallica gibi bir grup geliyor ve sen saha içi bilet alıyorsun. hatta ve hatta saatlerce önlerde bekleyerek kendine bir yer mesken ediyorsun ama önden "ya itmeyin"cilerle arkadan seri itici tipler arasında kalıp tost oluyorsun. bilmezsin ki dışarısı insan görünümlü hayvanlarla dolu. onlarca insanla akraba oldum, kâh ben girdim, kâh bana girdiler. korunmuyorduk da üstelik. ama bu kadarı da fazlaydı. zaman oldu kollarınızı bile koyacak yer bulamayacak bir sıkışıklık yaşandı. ara sıra dönüp tribünlere bakıldığında elin oğlunun oturduğu yerde resmen esnediğini göbeğini kaşıdığını falan görünce kıskançlık krizlerine girmemek zor oldu, her ne kadar "bakın nasıl eğleniyoruz" diye bağırışlar olsa da o bağırışlar daha çok basılan ayağın verdiği acıdan kaynaklı idi, fuck.

derken bir eleman çıktı sahneye ve hangi ülkede yaşadığımızı hatırlattı bize. evet misafirlerimiz hihihi...az sonra metalika çıkacak...hihihi...ayrıca bize bu güzel gecede desteğini esirgemeyen sayın belediye başkanımız mustafa sarıgül'e...

amacını anlar anlamaz herifi bir yuhalamaya başladık ki herifin sahneden kaçışı görülmeye değerdi. konsere gelmişim aklımda fade to black'in tabları var sen bana belediye başkanı diyorsun a.ç.

kötü şeylerin de bir sonu var. insanı azdıran bir renk oyunu eşliğinde the ecstasy of gold çalmaya başladı. anlamı, geliyorlardı! almanya'dan getirilen teknik altyapı olanca ihtişamı ile metallica'yı apayrı bir tatla izleyicilere sundu. creeping death, bir konsere başlamak için olabilecek en güzel şarkı. neden büyüksün? işte bu yüzden.

ride the lightning, and justice for all, master of puppets,...ilk 5 albümdendi şarkılar. 17 yıldır üzerine koymadı mı bu grup diye düşünüyor insan. o gece, gaza gelip sağımdaki elemana yanlışlıkla dirseğimi geçirmeme neden olan şarkının aslında 25 senelik bir şarkı olduğunu (no remorse) farketmek? valla büyümüşüm lan diye düşünmek yerine başka şeyler düşündüm he.

fade to black, konsere gitme nedenimin en büyüğü idi ama asıl bomba one'da yaşandı. o an yaşanmalı idi gerçekten. bilenler bilir, parça eski bir filmin senaryosu ile ilgili. çatışma sesleri ile başlayan bir eser. işte o sesler sırasında patlayıcılar, efektler ile gaza getirildi millet. fişekler atıldı gökyüzüne. sahnenin stand by ışığı gözalıcı bir mor tonu, ne kadar güzel gitti o sahneye. yanlarda iki kocaman ekranla birlikte, işte teknoloji işte müzik dedim resmen. sonra da james'in girişi. auuuuuuu diye bağırışlar.
o an tekrar yaşansa keşkem.

akıllarda kalan diğer bir şov. enter sandman'e girecek james. kamera sağ el parmaklarına zoom yapmış. tüm stad izliyoruz. adam şeytan boynuzları yapıyor uuuuuuuu diyoruz. gene yapıyor, gene uuuuuuuuuu. sonra orta parmak yapıyor biz gülüyoruz (ben yapsam dalarsınız) sonra gene yapıyor diğer eliyle sansürlüyor, elini dövüyor falan ve giriyor parçaya. ahahha...çok hoştu be.

çok memnun kaldıklarını ifade etti james. daha önce konserlerine gelenleri sordu. 1 kere gelenler kaldırsın, 2, 3, daha fazla falan. sonra ortak dilimiz metallica vs bir şeyler diyerek sosyal mesajlar yaydırdı. kendine özgü yeahh'ları ile ortalığı inletti. eşlik ettik falan. unutmadan burada bir şeye değineceğim;

metalika oley, metalika oley, metalika oleeey, oooooooooooo....şeklinde tezahüratı dünyanın başka bir yerinde duymaları imkansızdır herhalde kendilerinin. meksika dalgası da eksik olmadı. valla bir de james'e 3'lü çektirir bunlar diye düşündüm.

ben kurallara uyan saf bir vatandaş olduğum için kamera neyin getirmemiştim çekemedim ama maşallah millet 5634263x zoomlu 30 milyon pikselli kameraları ile oradaydı. burası türkiye idi doğru ya. ösym sınavlarında binaya telefonlarıyla giren insanların ülkesi. kurallara uyanın saf olduğu. peh...

bir kez de bis oldu. whiplash'e gittik. seek and destroy'la da cilası atıldı. buna "she can destroy" diyenler de çıkıyormuş. gecenin sonunda (21:40 da başladılar) teşekkür etti bol bol james. sahnenin her yerinde mikrofon vardı. bir bakıyoruz lars'ın yanında şarkı çalıyor bir bakıyoruz olması gerektiği yerde falan. sonra diğer elemanlar geldi ama bass'cı robert ne demek istedi anlamadım. bir de yüzündeki ifadeye hayranım. her bakışımda "sıçtı robert bez getir" deme gereği duydum. herif bildiğin sıçar gibi yüzünü geriyor yahu!

son saniyelerde bir demet tiyatrodaki gibi toplanıp seyircileri selamladılar. çok yakında gene geleceğiz dediler ama aynı şeyi aaron stainthorpe'un da dediğini hatırlıyorum. bekliyoruz 2 yıldır.

long live metallica.
yamulduğumuz konserdir. beklenenlerin dışında bir sürü ilginç olay gerçekleşmiştir.
konserin olumlu tarafları,
1.ali sami yen'in çimleri hala sapasağlam çünkü çimleri korumak için plastik alaşımlı bloklar yerleştirmişlerdi tüm sahaya. çimlere basamadık.
2.metallica performansı (bu gidemeyenler için maalesef) tahmin edilenin kat kat üzerinde idi. sanki 90 lı yılları hatırlattı bizlere. alkış.
3.bakın buna inanamayablirsiniz ama, metallica da böylesine harika bir konser kitlesi, böylesine coşkulu bir fan kitlesi beklemiyordu kanımca. seneye yeniden geleceklerini ima etmeleri de bundandır. inanın james'in yüzündeki o parıltıyı gördüm ben. 30.000 insanın tamamı aynı anda nothing else matters'ı bağıra bağıra söyledi. diğerleri de öyle. biz zaten mest olmuştuk. olmlu bir izdenim bıraktığımızı söyleyebiliriz.
hatta james bununla ilişkili birkaç şey söyledi, "sesimizin nasıl gelidğini bilemeiyoruz ama siz buradan harika görünüyorsunuz" gibi birşey...
konserin olumsuz tarafları,
1.metallica'yı sahnenin arkasına ve yanlara koyulan dev ekran panolardan izleme şansı bulduk diyebiliriz. tüm saha içi aynı yükseklikde olduğundan kimse doğru dürüst birşey göremedi. saha içinin en önünde olanlar bile göremedi yani, o derece. bir daha gelirlerse ekonomi sınıfı fanları için trübünleri öneriyoruz.
2.ter kokusu(izdihamdan dolayı)berbattı, metre başına 15 kişi düşüyordu saha içinde.
3.fiyatların pahalılığı canları sıktı.
4.saha içinde ne kadar paranız olursa olsun saatlerce içecek birşey bulunamadı.

son yılların en büyük koseri, büyük bir başarı ile tamamlanmıştır. organizayson eksikliği falan da yoktu. insanlar ne ile neyi satın almaya çalışıyorlar anlamıyorum. ulan metallica bu, stad ali sami yen, heralde izdiham olacak, ezilecek, insanlarla uğraşacaksın. ne bekliyodrun daha? bir büyük grup sahne şovları ile, havayi fişekleri ile, alevli gösterileri ile büyüklüğünü bir kez daha ispat etti. gidemeyenler cidden üzülebilirler. ama sonuncu değildi bu. inanın bana.

edit: james "görüntünüz süper, sesiniz daha da süper" demiş. üç nokta üstüste uyardı.
*hayatımı kurtaran konserdir. öncesi lanet edilesi ve sinir bozucu, sonrası ise harikaydı. daha da sonrasını hiç karıştırmayın.
"sami yen stadı bu yoğunluğa nasıl dayandı?" diye düşündüren etkinlik.
vaktin batak oynayarak pek güzel geçtiği konser.

leper messiah da hiç bir şarkı da olmadığı kadar yarıldığım, marjinal çizgimden kayıp adeta mezbağdan kaçan dana moduna girdiğim konserdir ayrıca.
çok güzel bir kalabalık vardı. biz bu kadar büyük bir kitlemiydik diye sevindim kendi kendime. bir ara tribün show vardı meksika dalgaları tezahüratlar falan. demek ki bir futbol takımı kursak metalciler olarak, stadı full doldurabiliriz.**
(bkz: meksika dalgası yapan metalciler)
kapılar açıldıktan sonra 2 saat içinde 35000 kişilik sahaya 52000 insanı sığdırtabilmiş konserdir. ayrıca organizasyon açısından berbat geçmiştir. emniyet müdürünün kardeşinin yengesinin yeğenlerine kadar bedava girilmiş konserdir. niye mi? akreditasyon masasındaki görevliler polis amirleri tarafından bizzat tehdit edilmiştir. ayrıca vip insanların giriş kapısı bilete yanlış yazıldığı için yine akreditasyon masasındakiler bir de vip beyinlilerle ve onların esip gürlemeleriyle uğraşmak zorunda kalmışlardır. vip beyinliler 'yani biz ayrıcalıklı olmak için verdik o 350 ytl, 85 ytl veren izdihamdakilerle beraber mi gireceğim.' dedikçe insanın 'iyi halt ettin' diyesini getirmişlerdir. senin 350 ytl verdiğin yerden biz de izledik hem de halkın içinden geldik, para da vermedik. bence bi 350 daha ver bizi de attır ordan!
bu ülke böyle bir konser görmedi ama umarım bir daha görür. kalabalık muhteşemdi. her ne kadar metallica dan önce yapılan meksika dalgasına bir anlam veremesemde-maçta mıyız be? hani sıkılmak da bilmedi millet 4-5 kere kusursuz ilerledi. "metallica oley" tezahüratları... çalan gruplara gelecek olursam, sword iyiymiş onu öğrendik. pentagram coşturdu lakin ses sisteminin hepsini kullandırtmadıklarından olsa gerek baterinin sesi pek bir boğuk geliyordu. down ise çoğumuzun bilmemesine rağmen iyi bir gruptur ve susmuş olan kalabalığı "metallica,metallica" diyerek yeniden canlandırmıştır.
metallica ya gelirsek. james abi nolmuş ya. yaşlanmış ama durulmuşş da bizden bir amca gibi olmuş. "yaşlandı abi adamlar ne yapabilirler ki" diyenlerinse kıç olduğu konserdir. böyle bir setlist de görülmemiştir. en güzel şarkılarını çaldılar. load,reload ve st. anger dan çalmayarak çok iyi ettiler. iki saat aralıksız çaldılar. normalde yorulduklarında "orion" falan girerlerdi.bu sefer yoktu o. seyirciyle çoğu kez james abimiz bir iletişimsizlik yaşasa da çoğunda çok iyi anlaştık.
james abimizin bir ara "you look good,but your sound comes great" demesiyse stadı iyice gaza getirmiş ,james in de konserden zevk aldığı anlaşılmıştır. nothing else matters i geçtim, tüm stad master of puppets söyledi hep bir ağızdan. "obey your master,master!" diye tüm stad inledi. james bir parmak hareketiyle seyirciyi kendinden geçirdiği konserdir. konsere başlarken james in "istanbul,metallica,istanbul,metallica; we are together now" diyerek daha baştan senin o istanbul diyen dillerini yerim dememize sebep olmuştur. bir ara james in bu kaçıncı metallica konseriniz diye sorması ve ardından ilk kes gelenler , 2.kez gelenlerin sırayla el kaldırması. 5veya daha fazla olan var mı sorusuna da el kaldıran olunca james in "i think u dont understand what im saying, but not important tonight we talk metallica" demesi ve yine kendimizden geçmemiz. ama ben en çok ONE parçasını canlı dinlemek istiyordum önceki konserlerindeki one ın açılış şovunu da biliyordum lakin bizim konserde daha güzelini ve daha uzun sürelisini yaptılar. diğer ülkelerdeki konserlerine baktığımda hiç bu kadar seyirciye parçayı söylemesi için bıraktıklarını görmedim. bir ara her konserlerinde klasik olarak yaptıkları üzere gittiler ve geri döndüler. james "u r here" stad "yeahhhhhhhhhhhhhhhh" james "why? stad " ...." james " ok, do u know why i am here " stad " yeahhhhhhhhh" james "why" stad"..." james " because i fucking love this" diyerek yine kendimizden geçmemiz. lars giderken yine geleceğiz vaadi vermesi lakn bu sefer dürüstçe yakında görüşürüz dedi seneye demedi.
tabii ki bu kadar güzel şeyin arasında rezillik yok muydu? organizasyon berbattı. bardak su iki lira, 33 lük yarısı köpük diğer yarısı su bira 5 lira falan filan. ön gruplara yapılan saygısızlık. geç açılan kapılar. ama tabii ki değdi bu kadar işkenceye, susuzluğa.
bunların dışında ekrana yansıtılan görüntüler muhteşemdi. gerek geçişler gerek kirk solosunu atarken gitarına yapılan zoom lar.kim şov yapıyorsa kamera ondaydı.
daha çok şey söylenebilir. yalnız metallica hakkında tek diyeceğim ve lügatımda bulunan en güzel kelimeyle ifade edecek olursam harkülade idi. takdir i şayan bir performans sergilediler.
edit: bir de düşünsene şimdiye kadar kulaklıktan en fazla 5.1 hoparlörden dinlediğin adamları canlı dinleme fırsatı yakaladın. daha ne olsun.
konserde anlatılacak binlerce olumlu olumsuz olay vardı tabi ki. başta olumsuzlar:

1. para kazanmak için her yol deneniyordu, konsere gelenler soyulacak insanlar olarak görülüyordu. bir bardak su iki ytl, yarım ekmek olduğuna pek inanmadığım köfte 8 ytl, biraya damla ile satıyorlardı falan,
2. saha içi biletler hakkatten çok fazla basılmıştı, adım atacak yer yoktu. tribünde meksika dalgası yapıldıktan sonra saha içine de bağırdılar siz de yapın diye ama o kadar kalabalık ve sıkışıktı ki oturmak imkansızdı bu yüzden saha içinde meksika dalgası fiyasko oldu
3. pentagram hiç beklediğim gibi değildi, ses sistemleri yüzünden özellikle solo gitar sesi alamıyorduk, acaba kısıtlandılar mı diye düşünmemize sebep verdiler.
4. down seyirciyi pek fazla costuramadı, oturarak izleyen binlerce insan vardı.
5. konser çıkışında servis v.b. taşıtların ayarlanması gerekiyordu. ayarlandığını pek zannetmiyorum, sahadan geç çıktım belki ondan da kaynaklı olabilir ama servis falan göremedim o yüzden otobüse binmeye karar verdik fakat mecidiyeköyden kadıköye gidecek otobüsler anlaşmış gibi kişi başı 5 ytl ye gidiyorlardı. normal fiyatın iki katı nerdeyse. iett ye bağlı bir otobüs nasıl kafasına göre fiyat koyabilir anlamış değilim. dolmuşlar 10 ytl idi.
6. rob (bascı) sevilmeyen bir insandır. acı çeker gibi gitar çalıyordu. ağzı yüzü garip hallere giriyordu çalarken.
şimdi de olumlu hatta süper gelişmeler:

1. metallica belki de herkesin tahmininden daha iyiydi, setlist (unforgiven büyük kayıp ama) genel olarak harika idi.
2. creepin death ı hızlı versiyon çaldılar, seyirciyi böyle selamlamaları aşırı ötesi gaz vericiydi.
3. artık bir the sword fanıyım, belki de en çok gaza getiren ön grup the sword oldu.
4. bilinenin aksine kamera, foto makinası yasak değildi.
5. sahaya girer girmez ( saat 16.30 civarı idi sanırım) painkiller çaldı, böyle bir karşılama ile mest olan ben o an gaza geldim ki aradan pek fazla geçmeden disturbed de çaldı.
6. konsere gelen insanlar çok sıcak kanlıydı, 5 dakika önce tanıştığınız bir insanla kanka muhabbetlerine bile girebiliyordunuz. herkes genel olarak birbirine yardımcı oluyordu.
7. one için hazırlanan sahne şovu mükemmeldi. herkes büyülendi sahayı uzun süre sessizlik aldı.
8. meksika dalgası mühtiş görünüyordu, seyirci gazdı.
9. lars gnünde idi fırlamalıkları üst seviyedeydi.
10. kirk soloları ile büyüledi.
11. james orta parmak şovu ile kendine olan sevgiyi daha da arttırdı.,
12. master of puppetsin ara solosunu çalarken kirk in ve jamesin yanyana olduğu kare muazzamdı. duygulandırıcıydı.
13. metallica bizi büyüledi biz de metallicayı.
14. james tekrar geleceklerini söyledi.
15. belki de binlerce pena dağıtıldı ( ben kapamadım :( ),
16. metallica yı gördük lan işte, daha ne olsun.
tanım: ali sami yen i gerçekten yerinden oynatmış konserdir. mükemmel bir konser oldu. hayatımda izlediğim ilk gerçek konserdi diyebilirim. * bir yandan istanbulda olmanın heyecanı bir yandan metallicayı sahnede izlemenin dayanılmaz güzelliği felan mutluluk sarhoşu etmiştir ordaki herkesi. meksika dalgası gerçekten çok güzeldi. hele hele parmak şov süperdi. metallicaya diyecek hiç bir şey bulamıyorum. harikaydılar çünkü. bir daha ne zaman görürüz bilinmez ama bu konsere gitmeyenler gidemeyenlerin çok şey kaçırdığı su götürmez bir gerçek. * *

edit: niye eksi oyladınız. gidemediniz mi konsere yazık
dün uyanmamın ardından girdiğim heycanlı entrymin ardından bi tane daha girmek itiyorum. bemde maddeli giricem lan.

- pazar sabahı 2 de ali sami yen de olmamı bi sike yaramadığını saha içi en ön sırasına geldikten sonra o sıkışıklığa dayanamıyıp arkalara gittiğim zaman anladım.
-girş öncesi bekleme adeta işkenceydi. 6 saat ayakta bekledik herkes birbirine kaynama modundaydı çok haklı bir şekilde ama ortam çok iyiydi normalde kimse kavga çıkarmak istemiyordu bi kaç tana arkadaş edindim lan ordan .
-bide bi gün önceden orda olan arkadaşlar ne dediğimi anlayacak yeşil beyaz tişörtlü ibne bi sarhoş eğlence kaynağı oldu, ggeldi üstüme oturdu lan. defalarca kovulmasına rağmen yine içeri girdi falan en sonunda metalci kardeşimin biri dellendi kaynıyodu valla bi daha görmedim ondan sonra.
- tam önümde metalci bi amca vardı yanında da kızı, şarkılar esneasında yaklaştıkça ileri doğru amvcam ters ters bakıyodu bana korkma amca kız mız hiç düşünmedim o anda.
- tam bunlar daha geç çıkar diye oturduğum anda çıktığınız için yaptığınız ibneliği de unutmıycam lan biraz oturup dinlenseydim.
- sabah yaşadığım bütün zorluklar creeping death ın başlamasıyla sona erdii
- gerçekten de çok büyük, geri vokal eksikliği vardı. creeping death ,harvester ve seek and destroy da çok hissedildi.
- ölmeden önce yapılacaklar listesinden bi madde daha eksiltmiş oldu binlerce kişi.
- hala müzik dinlemiyorum artık uzun süre konsere falan gitmem aklımda böyle kalsın biraz şarkılar . ofh ulan ofh.
banddan yayınını nereden izleyeceğimiz hala merak konusu olan konserdir. dream tv yayın akışında yer almaması bizleri hayal kırıklığına uğratmaktadır.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra yeşil sermayeleşme sürecine kadar coşkuyla kutlanırmış cumhuriyet bayramları. Gerçek bir coşku. insanlar anlayışın, sağduyunun, güzelliklerin had safhasında geçirirmiş bu günleri. işte 26 ağustosta bu coşkuyla uyandı 1950lerden 90lara kadar doğmuş ve doğduğundan ileride bir yerlerde kalmayı yeğlemiş, bunun güzelliğinin tadını çıkaran çocuklar. Sağduyu, güzellikler, siyah, mavi gökyüzü, sarı kırmızı stad, yemyeşil çimler, bunu görme arzusu. Ardından havai fişekler, sololar, James replikleri... Gece orada sabahlayanlardık, hep birlikte james e cevap verenlerdik, one çalınırken o şovdan büyülenenlerdik... Bize yakışırdı bu hoş görüntü, yakıştırdık. Bize yakışırdı tek ağızdan haykırmak tüm parçaların sözlerini haykırdık. Adı metallica da olsa başka bir grup da. Böyle bir güzelliği kaç kişi yaşayabiliyor?