bugün

Tam herşey bitti sıradaki gelsin derken ortaya guerrero isimli bir torbacı çıkmış herşeyi mahvetmisti.
2. devresini izleyemediğim, daha sonra ise hayatım boyu da özetini izlemediğim maç.

ilk maçta* ayhan'ın golüyle ilk yarıyı önde kapamıştık, ikinci yarı sanırım onların 7 numarası jansen şık bir golle 1-1 yapmıştı dk 50-55 gibi, hemen akabinde emre aşık gole giden oyuncuyu düşürmüş ve kalan 30-35 dakika galatasaray 10 kişi oynayıp, bunun yanında takımın stoperi kalmadığı için * kewell kalan dakikalarda stoper olarak oynamıştı. hakkını yemeyeyim, fena da oynamamıştı hayatını forvet-kanat olarak sürdüren bir oyuncu için, ve galatasaray 1-1'le fena olmayan bir sonuçla ayrılmıştı.

ikinci maça çıkarken en büyük sorun stoper kimin oynayacağıydı. hali hazırda zaten ligde hedefsiz kalan, ve türkiye kupasından da elenmiş galatasaray için tutunulacak tek dal uefa kupasıydı. üstüne üstlük, o sezon final kadıköydeydi ve, bu hedeften sadece 5 maç uzaklıktaydı. taraftarlar sami yen'i hınca hınç doldurmuştu ve bülent korkmaz o dönem 18 yaşında olan altyaşlarda pek çok milli maça çıkmış olan gerçek bir stoper * yerine ilk maçın etkisiyle kewell'ı stoper başlatıyordu.

o dönemler sene 2009 olunca haliyle maçları internetten izlemek çok zordu. bir şekilde bir bulunmuş kağnı hızıyla takip ederken penaltı olmuş ve kewell topu kalecinin çıkarması namümkün olan yere yollamış ve içeri 1-0 önde göndermişti takımı. daha sonra 2. yarının hemen başında baroş durumu 2-0 yapınca tıpkı bir önceki turda olduğu gibi* statta şarkılar söylenmeye başlamıştı. dk 50 gibi izlediğim yayın patates olmuş ve skorlardan takip etmeye başlamıştım, ama sanki bir şeyler ters gidecek gibi önce 2-1 hemen arkasından 2-2 ile tur hamburg'a dönmüştü.papaz her zaman pilav yemez derler, adeta onun tezahürü gibi daha geçen tur sabri'nin son dakikalarda attığı golle turlayan galatasaray bu sefer son dakikalarda gol yiyerek elendiği perçinlenmiş ( zira 2-2 bitse de eleniliyordu deplasman golüyle ) taraftarlar için yıkım gibi geçen sezonun son çivisini de çakmıştı.

hayatım boyu , çok üzüldüğüm mağlubiyet olmuştur takımın, fenerden 6 yemesi, sergen'in gol attığı 1-0 biten derbi, real madridden 6 yemesi, bilbao'ya yenilip gruptan çıkamaması vs. gibi, ama bu maç dışında üzüntüden ağladığımı ve maçın özetini izlemediğimi hatırlamıyorum. 7 yıl geçmesine rağmen ne zaman elim youtube'da bu maçı aramaya girse her seferinde vazgeçiyorum.

aynı hamburg bir sonraki tur manchester city'i eleyip, yarı finalde deplasmanda 1-0 yendiği daha sonra iç sahada 1-0 öne geçmesine rağmen bremen'e 3-2 yenilip elenmiş, en azından finale çıkmayıp başka bir üzüntüden kurtarmıştı.
galatasarayımla futbolda zaferler kadar, hezimetlerde gördüm.bilbao maçı, bremen maçı, 6-0'lık ve 4-0'lık fenerbahçe hezimetleri , tromsö faciası, atletico madrid maçındaki doğranma gibi birçok hezimete şahit oldum. ama hiçbirisi bu maçtaki kadar içimi yakmadı. ne olurdu büyük kaptan lincoln'ü çıkarıp topal'ı oyuna soksan?ne olurdu barış özbek'i çıkarıp kewell'ı öne atıp, semih kaya'yı oyuna alsan? ne olurdu mehmet güven'i çıkarıp nonda'yı oyuna alsan? her şey daha farklı olmaz mıydı?
Fener de cimbom da beş kuruş etmez artık. Türkiye de futbolun olmadığı birkez daha ortaya çıktı.
Mağdur edebiyatı. Geçmişi hatırlatarak yediğiniz haltı unutturamazsınız aslanım, geçin bu işleri.
arkadaşın teknede kız arkadaşımla , içki içerek büyük keyifle izliyordum.

star tv yarım saat geç olarak maçı yayınlıyordu. hey gidi günler o karı evlendi şimdi.
hamburglu taraftarların bir ara "wir kommen wieder" gibi bir pankartı açtıkları maç. yeni açıktan tam göremedim ama gelecez laynn tekrar diyorlardı. bir de tarih olan bir pankart vardı ama onu tam göremedim. sanırım final tarihiydi.
adeta çıldırdığımız fm maçlarından biri gibidir. hani 2-0 öne geçersinizde sonra verirsiniz ya maçı aynen öyle. keşke save dosyasını tekrar açmak mümkün olsa.
almanların kazanmasıyla fenerlilerin de kendilerini galip saydığı maç olmuştur.
tüm fenerbahçe taraftarlarına "oh" dedirtmiş mücadeledir, gerizekalı taraftarları görmemize de tekrar vesile olmuştur. taraftarlığın ne demek olduğunu bilen fenerbahçe taraftarını saygıyla selamlayıp bu entrymden nem kapmamalarını rica ediyorum.

"oh mna koyim az kalsın çıkıyolardı lan, ya gelselerdi?"

geçti yavrum, gelmeyecekler.
sonucunda fenerbahçelilerin ne kadar yaratıcı espriler ürettiklerine şahit oldugumuz, şahsen benim de timsah gözyaşlarına boğularak izlediğim tarihi maç.
Türkiye istatistik Kurumu ve Gümrük Müsteşarlığı işbirliği ile oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; 2009 yılı mart ayında 2008 yılının aynı ayına göre kıç kınası ihracatı %500 artış göstermiştir.

edit:Hamburglu fenerbahçeliler için Kadıköy'de "kıç kınası gecesi" tertip edilmiştir. Tüm fenerbahçeliler davetlidir.
bulent korkmaz ile olmayacagini gösteren mac.
bir takimin ba$ina gecmek için ölümüne o takımı tutmak yetmez. bilgi birikim yetenek gerekir.
nitekim $öyle söylersek pkk ile sava$maya en milliyetci adam mi gider en profosyonel adam mi gibi daha iyi anlayabiliriz.
anlayamadığım tek nokta, hakkında bütün fenerbahçelilerin bu kadar tantanayı dün akşamki maçtan sonra yapıyor olmalarıdır.

madem bu kadar emindiniz, niye maçtan önce bu kadar bağırıp çağırmadınız demezler mi adama ?

yoksa cem yılmaz ın dediği gibi mi düşündünüz ?

--spoiler--
what if it happens... !!??
--spoiler--

hakkında abuk sabuk yorum yapanların vazgeçmeleri gereken talihsiz maçtır. günün birinde o da olur. tabi deprem anında zemin sıvılaşmasının ne demek olduğunu görecek stadınız çökmez ise diyor ve saygılarımı sunuyorum !
bir besiktasli olarak üzüldüğüm maçtır ancak galatasaraylıların nasıl böylesine umutlandıklarına anlam veremiyorum doğrusu. uefa kupasını müzelerine götürürkenki kadroyla şimdiki kadrolarına bakmalarına bile gerek yoktu aslında sadece 2 adamı karşılaştırarak çokta umut beslenmemesi gereken bir durumda olduklarını görebilirlerdi. (stoper sıkıntısı, kadro genişliği gibi konulara hiç girmeden)

(bkz: morgan de sanctis)
(bkz: claudio andrea taffarel)

bu iki adam arasındaki fark bütün açıklığıyla durumu özetlemeye yeterde artar bile bence.
türk takımların maç devem ederken skor avantajı elde etmemesi gerektiğini tekrar ve tekrar anlamamıza sebep olmuş karşılaşmadır.
Galatasaray'ın çok büyük eksiklerinin olmasına rağmen, teknik hatalardan dolayı kaybettiği maç olmuştur. Sonucu üzen bu Maç adına akılda kalan en güzel şey; Tayyip erdoğan isminin anons edildiği an tribünlerin yuhalaması ve özellikle eski açık çıkışında rte'nin daha fazla protesto edilmesidir.
maçtır.

pes maçı gibi geçmiştir.

hani bir taraf diğerinden daha iyi olur ama kötü taraf da tutup chelsea'yi, barça'yı almaz da gs'ı alır ya sırf cimbomlu diye. iyi taraf da mecburen biraz daha kötü bir taraf alır; hamburg oldu işte iyi tarafın takımı da dün.

sonra ne oldu? formationsa girildi ve kötü taraf oyuncuları alakasız yerlerde oynattı.

serkan - balta - kewell - v.yaman
------ayhan--barış---------------
--sabri-----lincoln------arda----
------------baros----------------

şimdi bakıyoruz yerleşime:

serkan: çok tecrübesiz böyle bir maç için. işini az çok yapsa da hiçbir ekstra katkısı yok takıma.
balta: aslında sol bek.
kewell: aslında sol açık.
v yaman: zaten gs'de oynayacak topçu değil.
ayhan: aslında am lc'dir.
barış: aslında mr'dir.
sabri: aslında mc'dir.
lincoln: yerinde oynuyor. gerçek bir amc iyi olduğu zamanlarda.
arda: yerinde oynuyor.
baros: yerinde oynuyor.

şimdi ne görüyoruz: sadece; arda, baros ve lincoln yeterliliği açısından sorun olmayıp da kendi yerinde oynayan oyuncular. e az çok herkes bilir ki; pes'te olsun, fm'de olsun; bir amc oyuncusu, kullanımı en zor oyuncudur. hem zeka, hem tecrübe ister bu adamdan faydalanmak. olmadı işte dün gece.
baros ve arda elinden geleni yaptı zaten, ayakta alkışladık sonuç ne olursa olsun.
ayhan, barış, hakan balta gibi oyuncular da artık yerinde oynuyormuş gibi bir hava yarattılar zaten yıllardır ama öyle olunca sonuç ne oldu gördük. yani, ne kadar alışsak da kendi yerinde oynamayan oyuncu, tam performans sergileyemez.

ne oldu dün gece? kendi evindeki gs, 2-0 öne geçti. kendi yerinde oynayan baros'un penaltı yaptırması ve arda'nın baros'a çok güzel bir asist yapması ile. sonra ne oldu? pes maçımızdaki iyi taraf dedi ki "yeneyim artık ben" ve topu adamına attı, gol yapmak istedi ve arka arkaya buldu golü. hani olur ya; isveç'te ibrahimoviç'e atarsın, ukrayna'da şevşenko'ya atarsın her topu. sırf gol olsun diye ama zevk almak için değil. öyle oldu işte. 2-2.

bu sefer, kötü taraf, bi' takım -doğru sayılabilecek- değişiklikler yaptı takımda ve profesyönel bir tecrübeden çok uzak bir şekilde saldırmaya başladı karşı tarafa. iyi de yüklendi denebilir ama yedi işte golü. 2-3.

harbiden pes maçı gibiydi. çok sakin geçti aslında. çok durgun bir maç. ama skor 2-3.

-------

bunca sene sonra o kadar umutlanmıştık ki kupa için. kewell'ın, baros'un gs'da oynaması gibi inanamadık elendiğimize.

oturduk ağladık.

ağlatma artık bizi be cimbom'um.
Bu maci unutmak cok zor olacak ...

Dürüst olmak gerekirse, hala yenilginin sokunu üstümden atabilmis degilim. Nasil yenildik, 5 dakika da o 2 golü nasil kalemizde gördük hala anlayabilmis degilim. Uyudum, macin sokunu atlatayim diye. Olmadi, rüyama girdi mac. Mac bitiyor yeniliyoruz, sonra bir daha basa sariyor. Bitiyor mac, yeniliyoruz. Yine basa sariyor. Böyle devam ediyordu.

Gittim okula. Almanlar geliyor, ooo nasil yendik falan diyorlar. Tiyatroya gittik, yolda reklam panolarinda Hamburg-Galatasaray macini gördüm. Unutmak istiyorum, her seferinde unutmami engelleyen hadiselerle karsilasiyorum.

Evet kolay olmayacak bu maci unutmak bizim acimizdan. Ezeli rakibimizin evinde finali oynamayi gercekten haketmistik. Hamburg'u gecseydik, %100 finale gelirdik, o macin verdigi motivasyonla. Kupayi kaldiracaktik belki, ama olmadi. Keskeler insani en cok kahreden seyler ne yazikki ...

Stopersiz ciktik Hamburg'a gücümüzü gösterdik. Onlarin iclerine korkuyu en derinlere kadar soktuk. 2-0 dan sonra teknik direktörleri bile bu mac burada bitti gibi tavirlar sergiliyordu. Bundan yapacagimiz kolaydi. Alan savunmasi, ama geriye yaslanmayacaktik 10 oyuncu ile. Zaten uzaklastirdigimiz top, 10 saniye sonra bizim kalemize atak olarak geri dönüyordu. O laubalilik sorunu yine karsimiza cikti. Bordo gibi Hamburg da 5 dakika da 2 gol atti bize. Olmuyor, bu konsantrasyon sorununu cözemiyoruz. Oyuncular panik havasi icerisindeler. Gören Avrupa'da ilk sefer mac oynuyoruz sanacak, ama halbuki mücadele ettigimiz sampiyonanin kupasini almisiz biz daha önce. Oyuncularda güven, konstantrasyon eksikligi olmamasi gereken yerde, bu sorunlari yasadik. Akil alir gibi degil yahu...

Arda Turan, Milan Baros, Ayhan, Baris, Kewell cok iyi oynadilar. Ama iste onlardaki bu mücadele ruhu diger futbolcularda yoktu. Bu yüzden yenildik ...

Lincoln efendi takima küsüyor! Yahu madem gitmek istiyorsun, oyna Avrupa maclarinda ! Sonra bir talibin cikar, biz seni satariz. Ama sen teknik heyete küserek nereye varmayi cabaliyorsun ? Trabzon macinda cok savundum kendisini, ama yok. Düzelmiyormus Lincoln. Kalli en dogrusunu yapmis. Cani isteyince oynuyor. Böyle futbolculara ihtiyacimiz yok bizim.

Bülent Korkmaz'a elestiriler geliyor sonra. Belki Semih Kaya'yi oynatabilirdi. Ama o da daha 18 yasinda. Tecrübesiz, mac eksigi var, kondisyonu yeterli degil. Böyle bir macta ona nasil güvenebilirdi ki ? Bülent Korkmaz onu en cok oynatmak isteyen kisidir, kendisi de 18 yasinda Galatasaray kariyerine basladi cünkü! Ama zaman uygun degildi Semih icin.

Böyle kolay goller yiyerek, böyle kolayca kaybettigimiz maci nasil unutacagimi hala bilemiyorum. Ah be Cimbomum, rakibini böylesine dagittigin bir maci nasil verirsin ?
Iste en cokta koyan bu oluyor...
Bülent korkmaz'dan gene hiç bir şey olmaz dediğimiz maçtır. lanet olsun seni teknik direktör yapana.
düşündükçe kanın beyne sıçradığı maçtır. hayır madem yenilecektik bari gol atıp bizi de heveslendirmeseydiniz. baştan yeseydiniz golleri.
türk ekolünü sahaya iyi yansıtan iki takımın mücadelesinde fizik gücü üstün olan hamburg'un kazandığı maç olmuştur. her zaman geriden gelip maç kazanamayız ya bazen de işte böyle 2-0 dan maç veririz olur böyle şeyler yani. çek cumhuriyeti'ni hırvatistan'ı sevilla ve bordeaux'u daha iyi anlamaya vesile olması ve ileriye dönük ders çıkarılması dileği ile.
iki kelimeyle anlatılabilecek maçtır;

(bkz: geçmiş olsun)
galatasaray'ın defansının yamalı bohçaya döndüğünü gösteren maç.
(bkz: hamburger istedik cizburger geldi)
(bkz: yaran spor gazete manşetleri)
(bkz: fotomaç)