bugün

2001-2002 sezonu şampiyonlar ligi 2. tur b grubunun son hafta maçıdır ve nou camp'ta 2-2 berabere kaldığımız 5 aralık 2001 barcelona galatasaray maçının da ali sami yen'deki rövanşıdır. galatasaray sahaya o sezonki beyaz, aria* göğüs reklamlı lotto deplasman formasıyla çıkarken, katalan temsilcisi ise hatırladığım kadarıyla pek de alışık olmadığımız, nike'ın düz lacivert forma-bordo şort kombinasyonu bombok bir deplasman formasıyla sahadaydı. hakem ise bize pek uğurlu gelmeyen ve yanılmıyorsam önceki sezon sturm graz'a deplasmanda 3-0 yenildiğimiz grup maçını da yöneten ayı tipli hollandalı rene temmink'di.

maç öncesinde b grubu epey karışıktı ki takımlar 1'er puan farkla, as roma-7 fc barcelona-6 galatasaray-5 ve liverpool-4 şeklinde sıralanıyordu. yani kimin gruptan çıkacağı veya eleneceği belli değildi. dolayısıyla ilk 5 maçının tamamında berabere kalan ve çok zor deplasmanlardan** elindeki o mütevazi kadroya rağmen yenilmeden dönen galatasaray için rüyanın gerçekleşmeşi yakındı, katalanlar mağlup edilmeliydi... galatasaray ilk beş maçın tamamında da lucescu'nun eseri olan o defansif futbol anlayışıyla oynamış ve yakaladığı nadir pozisyonları gole çevirerek veya gol yemeyerek puan ala ala bu maça kadar gelmişti.

neyse efendim uzatmadan maça geçelim; galatasaray bu bahsettiğimiz defansif futboldan ziyade barcelona'ya karşı ali sami yen'de atak bir futbol tercih etmişti ve ilk dakikadan itibaren ispanyolların üstüne gelmeye başlamıştı. barcelona ise kontolü bırakmıyor ve özellikle de şimdilerin kayıp topçusu fabio rochemback ile uzaktan şutlarla tehlikeler yaratmaktaydı. net hatırladığım bir pozisyon; ilk yarıda rochemback'ın mermi gibi giden bir serbest vuruşunu mondragon son anda köşeden kornere çelmişti, bizim de yüreğimiz ağzımıza gelmişti.

ilk yarı 0-0 bitmişti, arif erdem'in harcadığı bir net pozisyon sayesinde... ama cidden umutlanmıştık çünkü içimize doğuyordu, cimbom golü er geç bulacaktı.

nitekim ikinci yarıya arif'le, berkant'la galatasaray gene süratli başlamış ancak o kurnaz forvet luis enrique'yi ve hakem faktörünü unutmuştu. 57. dakikada, uzaktan şutlarıyla baş belamız olan çirkin fabio rochemback gene kalemize bir füze yollamış, mondragon'un çeldiği topu da 1 metre ofsaytta duran luis enrique uzak köşeden ağlarımıza yollamıştır ve hepimizi göt etmiştir: 0-1. cimbom golün moral bozukluğu ile santra yapmış ve bundan sonra geliştirdiği ilk atakta gole çok çok yaklaşmış, ümit karan'ın kaleci bonano'yu aşan aşırtma vuruşunu ac milan'dan o sezon başında barcelona'ya gelen francesco coco kafayla çizgiden çıkarmış tv başında hepimize "ah" çektirmiştir. maçın kırılma noktası kesinlikle buydu ve darmadığın olan moralimizin tavan yapması santimlerle kaçmıştı...

bitime doğru bu kadar net olmasa da, gene etkili oyunu ve pozisyonları vardı cimbom'un ama o top kaleye bir türlü girmedi işte, maçı galatasaray ali sami yen'de 1-0 kaybetti. kazansak lider olarak çeyrek finale gidecektik ama ilk kez ofansif futbol oynadığımız maçta yenildik ve 5 beraberlik-1 mağlubiyet gibi ilginç bir gidişatla grup sonuncusu olduk. en önemlisi ise galatasaray'ın avrupa kupalarındaki 2,5 yıl süren, 18 maçlık iç sahada yenilmezlik serisi de böylece sonlanmıştı. cimbom bu maçtan önce en son 20 ekim 1999 tarihinde ali sami yen'de mehmet bölükbaşı'nın kabusu chelsea'ye 5-0 gibi flaş bir skorla kaybetmişti. eğer berabere kalsaydık da şampiyonlar liginde bir grupta tüm maçlarında berabere takım olarak tarih geçecektik ki, atina'nın gülü aek 2002-2003 sezonunda zaten ilk tur gruplarında bunu başaran tek takım olarak tarihe geçmişti.

jari litmanen'in gol attığı, grubun diğer maçında ise liverpool mabedi anfield road'da roma'yı 2-0 yeniyordu ve barça ile beraber el ele çeyrek finale çıkıyordu.

ha barcelona bizi böyle lavukça eledi de noldu? çeyrek finalde panathinaikos'u güç bela elediler*, yarı finalde de real madrid ve steve mcmannaman ellerine verdi... zaten o rexach denen teknik direktörden bir bok olmayacağı da belliydi.

galatasaray tarihinin belki de bu en sinir bozucu maçını size pulemjot kalashnikova
sundu efendim, esen kalın...

not: değerli renktaş yazar minik mavi balina'nın uktesiydi, doldu*...

hüzünlü edit: galatasaray avrupa'da mart ayını en son bu maçla beraber görmüştür, bir daha da mart ayından haber alınamamıştır... ama bu sezon güveniyorum, gene göreceğiz...
ofsayttan atılan bir gol yüzünden şampiyonlar liginde üst üste 2. kez çeyrek finale çıkma fırsatını kaçırmıştık. eğer bu maçı kazansaydık çok büyük ihtimalle yarı finale çıkacaktık çünkü çeyrek finalde panathinaikos'u çekecektik. ölüm grubundan çeyrek finale çıkmak kadro genişliği ve hakem hataları gibi faktörler yüzünden galatasarayımıza nasip olmadı. yine de o günleri bize yaşatan herkese teşekkürler.