bugün

evet efendim. o çarşambayı perşembeye bağlayan mübarek gece. Galatasaray'ımız, "tarihi fark yer" denilen maçta Arsenal'i başabaş mücadele sonucu mağlup edip uefa kupasını almıştır o gece. Sevincinden ne yapacağını şaşıran ben evin içinde şuursuzca böğürerek futbolla zerre alakası olmayan babasının o güzelim uykusunun içine etmiştir. hışımla uyanan baba küfürler eşliğinde şahsı odasına götürüp yatağına yatırır. ve o kupa törenini izleyemeden uykuya dalar evlat.

(bkz: 17 mayis 2000 galatasaray arsenal maci)
maçı 3 tanesi fenerbahçe formalı 2 tanesi beşiktaş formalı olmak üzere 20-25 kişilik bir arkadaş grubuyla seyreden şahsımın maç içinde karşı karşıya kalmışken hakan şükür' pas atmak yerine topu dışarı atan arif erdem'e söverken, hagi'nin en lazım olduğu anlarda gereksiz yere kırmızı kart görmesiyle gözyaşlarına boğulurken ve son penaltı anında yere oturup bağıra bağıra dua ederken ki halleri halen anlatılır. kupa alındıktan sonra da sabaha güneş doğuncaya kadar sokaklarda olduğum, ömrümün en güzel günü. o günden içimde kalan tek ukte ise öyle bir anda tribünlerde olamamak.
maçı biri Beşiktaşlı biri Ankaragücü taraftarı 2 arkadaşla;i.melih gökçek'in altınparkta kurduğu dev ekranda izledik maç sorası vasıta bulamadığımız için eve yürüyerek gittik ama eve gitmek bahane her sokakta her caddede ki eğlencelere katılarak gül gibi eğlendik lakin tam eve yaklaşmışken bir kamyona binip bütün ankarayı turlamamız yaptığımız en büyük hataydı yürüdüğümüz kadar yolu tekrar yürüyüp eve gitmiştik...
evde izlerken son penaltının atılması ile sıçramamın gerçekleştiği, tavanda asılı olan avizeyle kafamın bir akrabalık kurması sonucu aniden yere düşüp ağlamaya başladığım andır.

b: babam c: cagataykaan

b - oğlum neden ağlıyorsun? erkek adam bir kafasını çarpmayla ağlar mı?
c - babacığım* kafamı çarptığımdan değil kupanın sevincinden ağlıyorum
b - haa. o zaman beraber ağlıyalım

sonuç : kağıt mendil satışında patlama

(bkz: ailecek fanatik galatasaraylı olmak)
bir öğrenci evinde 37 ekranın başında 8 kişi seyrettikten sonra maçı, zafer ve alkol sarhoşluğu ile bursa sokaklarının altın üstüne getirdiğimiz gecedir. *
aklımda yer eden en önemli noktalardan biri, fanatik fenerbahçeli olan annemin popescunun penaltısından sonra sevincinden gözyaşlarını tutamamasıdır. tüm galatasaray ve fenerbahçelilere örnek olsa keşke bu.
ankara kızılay meydanında kocaman bir galatasaray bayrağı açtık arkadaşlarla.caddeyi trafiğe kapattık.içtik,coştuk.halay bile çektik,bol bol da eğlendik.
kısacası çok çılgın ve güzel bir geceydi.
(bkz: unutulmaz anlar)
arsenal yensin diye beklemek.
zira, yıllarca galatasaraylıların çenesi durmayacaktı. tıpkı bu başlık gibi. ancak, bu kupayı bjk alsaydı çenemiz dururmuydu? tabiki durmazdı. aynı şeyleri bizde yapardık.
sevınc patlaması ve ses kısıklıgı ıle sonuclunan muhtesem gun.20.45*
fenerbahçelilerin kıskançlıktan çatır çatır çatlamasını izlemek.
popescu penaltıyı attıktan sonraki 1 dakikayı hatırlayamıyorum belki birini yumruladım, belki o kadar sıçradım ki kafamı tavana çarptım; daha sonra dışarı çıktım tüm galatasaraylılarla hoplayıp zıpladım, fenerlileri aradım ve çatlattım.
sırttaki fenerbahçe formasıyla gaziantep'teki konvoya ve kutlamalara katılmak.
ve bazı hayvanların bunu eziklik olarak görmeleri sonucu, onlar adına duyulan üzüntünün, "avrupa kupası kazanan ilk türk takımı"nı görme sevincini bastırmasına şahit olmak...
galatasaraylı olmamama rağmen maçın sonucu gurur duymak...ailecek televizyonun başına geçmek...maç sonrası şehrin coşkusunu dinlemek...hagi nin kırmızı kartına karşı bir burukluk hissetmek...
popsecu'nun penaltısının ardından havaya uzi ile ateş etmek istemek ama muvaffak olamamak.*
gece bir dört nöbetine gitmek ve hiç bir nöbetin bu kadar zevkli olmaması (bkz: badi) bir fenerli olunca süper oluyor
aylarca ne takımnları devirip, ne buyuk takımları ezip gelmiştik o geceye..sanki galatasarayla beraber ben de oynamıştım o maçların hepsinde..o gece inanılmazdı inanılmaz, zafer sarhoşlugu ilk kez yaşandı turkiyede, ilk kez zafer sonrası agladık sokaklarda, ilk kez bu kadar sevinç bu kadar gurur yaşatmıştı bir futbol takımımız..dakikalar geçmedi, pozisyonlar bitmedi, biz yerimizde oturamadık o maç esnasında..evin içinde koca GS bayragı elimdeydi..stattaydım adeta, hginin popescunun bulent'in yanında ben de koşuyordum sanki..tafferelin inanılmaz kurtarışları sevinç çıglıklarımızı tetikledi, bulent'in omzu çıkmış, hakeme inat oyuna girmişti..ve popescunun topa vurmak için koştugu an, tum turkiye susmuştu, kalbimi tutmuştum o an..filelerin havalanmasıyla, gozyaşlarımı çıglıklarımı kendimi tutamadım..ne yapacagımı şaşırmıştım..hemen sokaklara indik, bagrış çagış, ellerimizde bayraklar, formalar..bi yandan aglıoruz, bi yandan bagırıyorduk şampiyonlugumuzu kutluyorduk..heğinize helal olsun arkadaşlar..hagisi, bulenti, hakanı, popescusu, arifi...hepinize helal olsun..
o zamanlar bir fenerbahçeli olarak (ne alakası varsa orada türkiye temsil ediliyor) sokağa babamla kendimizi atmışızdır. türk bayrakları ve galatasaray bayrakları havalarda herkes yollarda. babam diyor ki bak olum bidaha böyle bir görüntü göremezsin.. duygulanıyorum ve galatasaray marşları söylüyorum. duygulanmışım ağlıyorum. keşke diyorum fenerde böyle bir başarı elde etse. dualarımı kabul ettiği için allahıma teşekkür ediyorum. arkasından gece 3 gibi eve dönüyorum ve hala ağlıyorum. (bkz: teşekkürler galatasaray teşekkürler türkiye) *
(bkz: zevkten boşalmak)
17 mayıs 1987 doğumlu bir kişi olarak tüm hediyelerimi sarı kırmızı almış olduğum akşamdır..

not:çok koyu bir fenerbahçeli olmamdan dolayı tüm hediyelerin yanında faturaları vardı.*
koltuk tepesinde bir maç izleyip babaya maçı zehir ettikten sonra evin çeşitli yerlerine galatasaray bayrağı asmak, ertesi gün okula gidip "siz bu maçı nah alırsnız" diyen fenerlilerin gözüne galatasaray bayrağını sokup bütün okulu "sarııııı kırmıızııı en büyyükkk ciimmbbommm" nidalarıyla inletmek. okulda tabiri caizse eşek kadar bir bayrak açıp, kocaman okulu her tenefüs turlamak.
eller ayaklar titreye titreye bir 120 dakikayı izlemek, maç esnasında 6-7 defa aşırı stress ten tuvaşete gitmek, o mayısın sıcak akşamında uzun kolluları giymek, üşümek, korkmak, heyecanlanmak, yüksek adrenalin. son düdük. zafer. gözyaşı, gözyaşı, gözyaşı....

ertesi gün okul sıraları. bir gurur. bir huzur. bir mutluluk.

o gece herkes galatasaraylıydı ulan... ya da ben öyle gördüm.
sevinçten taklalar ata ata taksime gitmek.
babanın sevinçten çocuklar gibi zıplaması *.
unutulmayacak olanlardır.
güncel Önemli Başlıklar