bugün

postalcı kesmin tahmin edildiği gibi olay çıkartarak, ortalığı yakıp yıkarak "yas" tuttuğu hadise.

http://www.yeniakit.com.t...-ortaligi-atese-verdi-386
http://www.yeniakit.com.t...lerinden-cikti-18022.html
http://www.yeniakit.com.t...leri-yakiyordu-18011.html

her masum terörist gibi molotof ile sapan ile yas tutuyorlar. yazık değil mi?

daha öncede demiştik, mesele gezi parki, berkin elvan, ismail korkmaz değil. sen daha anlamadın mı?
mesele şerefsiz olmakla ilgili.
Soma'daki madencilerin katili önceden de sabıkalı Soma ile ilgili verilen soru önergesini reddeden Tayyip'in kahraman partisidir! Başbakanı ''Ölmek madencilerin kaderinde var" der, çalışma bakanı madenciler için ''güzel öldüler" der! Bu bir kaza değil cinayettir, kader değil katliamdır!
''Her ölümden sonra siyaset yapmayın'' diyen ölü seviciler; Sizin zihniyetiniz yüzünden çoğu ölümlerin sorumluları istifa etmiyor, suçlular cezasını çekmiyor, kimse hesap vermiyor! Aileler perişan oluyor, cefa çekiyor, yeri geliyor çocuklarına babanın nereye gittiğinin hesabını veremiyor! Bırakın ölenleri, her yaralanan insanın bile sorumlusu, suçlusu cezasını çekene kadar iki elimiz yakanızda olacak!
basbakanin utanmadan 1862 deki maden kazasini ornek verdigi durumdur. ulan allah belani versin o tarihte senin partinin logosu olan ampul bile icat edilmemisti.
ölenleri çıkarırken gaz maskesi takıp yaşıyormuş gibi gösterilen kaza.
ülkedeki madenlerin ülkemin madencilerinden çok ama çok değerli olduğunu gösteren kaza...
(bkz: 13 mayıs 2014 soma maden ocağı katliamı)

kaza değil katliamdır. bu kadar insanın ölümüne kaza diyenin insanlığından şüphe duyarım. hatta insan diyemem.
muadil durumları hükümet nezdinde beis olduğu için bu katliam üzerinden de siyasetin kralı yapılır.
içerdeki yangın sönmezse büyük olasılık önce mdeni kapatacaklar belli bür süre. sonra açacaklar yangın tekrar alevlenirse bu sefer madene su basacaklar. inşallah bunlar olmaz. tabi bunlar benim tahminim ve bu tahminimi 3 mart 1992 zonguldak grizu patlamasında yapılanlardan yola çıkarak söylüyorum.
sosyal mecralarda sirf prim amacli yapilan bu paylasimlar canimi aciyiyor. bunca yuzeysel ve dunyevi zevklerin kolesi olmus sig sularda yuzen budalalar . yapmayin!siz dogal gazli evinizde sikinizi tasaginizi sererken o insanlar evine komur alabilmek icin canlarini tehlikeye attilar. biliyorum bu olay bi haftaya silinip gidecek. bu mekaniklesmis hayatinizda anlik zevkler icin kendinize olusturdugunuz bu yabani ve alcak profillerinizde babalarimiza,abilerimize ,kardeslerimize o pis ellerinizi surmeyin! Orospu cocuklari!
ülkede vicdan denen nanenin tamamen kaybolduğunu gösteren vahim hadise.

tayyip'i asalımcılar bi yandan, olur öyle şeyciler diğer yandan sikicem amk muhabbetinizi ya.

ulan büyük olasılıkla 300 ve üzeri aile babasız, kardeşsiz, oğulsuz kaldı. bu ne demek ya? hala bir yangın sürüyor deniyor. maden hala boşaltılamadı deniyor. oğlum bu ne demek lan?

bu insanların vebali hepimizin üzerinde. kimse götünü yırtmakla üzerindeki sorumluluğu azaltacağını sanmasın. sakın.
1 Mayıs'ta ''işçiler yürümesin" diye alınan önlemler, "işçiler ölmesin" diye alınsaydı keşke dediğimiz ''cinayet''.
bütün gün, iş güç, derman lazım diye kendimi tutmak zorunda olmam sebebiyle bu saate kadar pek gündem takip etmedim. hoş, nice olaydan beridir sosyal medya dışında kaynaklara pek güvenim kalmadı, nihayet bugün kırkağaç semalarında olan bir öğrencim, "hocam, durumlar bildiğiniz gibi değil, burası televizyondan izlendiği gibi hiç değili, burası cehennem, hepimiz yanıyoruz." dedi, biraz da gerçekçisinden "rakam"lar verdi.

yazacak çok şey olduğundan sustum bütün gün, üzeri kapansın diye söylenen bir sürü yalana mı halleneyim, birden 19 yaşına çıkıp sonra yok olan kemal için mi dertleneyim, oksijen maskesiyle yaralı gösterilmeye çalışılan ölüler için gidip birilerini mi öldüreyim, hala istifa etmek yerine "ama biz hiçbir şey yapmadık kiii." diyen siyasetçilere mi darlanayım, sedye kirlenmesin diyen işçiye mi, bir oğlum bir damadım var ikisi de öldü herhalde diyen amcaya mı, onun karısı hamile diye feryat figan ağlayan işçiye mi, hangisine...

bütün bunlar bende afedersiniz ama anıra anıra ağlama isteği uyandırıyor, karnım tok, sırtım pek, anam babam kardeşim hayatta, sağlığım yerinde. her şey yolunda bizim buralarda. ama ben anıra anıra ağlıyorum. lanet olası olayın faillerini biliyorum çünkü, üstelik sonuçlarını da. kaç tane insan evlatsız, babasız, eşsiz, ailesiz, dermansız... ne uğruna?

ben ağlıyorken işte baya burda böyle, adamlar hali hazırda yandı gülüm keten helvacılıktan ölecek hallerdeler, gözleri bile dolmuyor, kılları bile kımıldamıyor. kalkıp gerizekalıyla alay eder gibi açıklamalar yapıyorlar bir de. doğru, mart ayıydı, bir ara memleketin büyük bir çoğunluğunun zekasından şüphe etmiştik gerçi, sonra geçti. olabilecekler aklımıza bile gelmediği gibi, olunca da "olağan şeyler"e bağlamak mümkün çünkü.

bugün memleketin insanının kendisini ne kadar değerli hissettiğini gördük, para kazanmanın, acıdan kanıra kanıra ağlamanın, ona rağmen sineye çekip çekip "olur yea"cılığın manasını gördük.

acıdan içi çekilmiş insana tekme atan 5 vakit namazlıları da gördük.

yüzsüzlüğün de, koskoca adama, başbakan vasfı taşıyan bir zata zerre kadar yakışmadığını -bir kere daha ve canlı yayında- gördük.

farkındalığım yıllardır böyle olduğundan söylüyorum.

acı içerisindeyim ben.

ömrümde ne madenci gördüm, ne akrabam madenciydi, ne madene yakın bir yerde yaşadım, bir ara bomba diye bir kitap okudum, kapitalist düzen vıttırı zıttırılarıyla ilgili bildiğim en siyasi şeyleri de orada gördüm.

bugün siyasi, felsefi, maddi her şey yalan.
bir tek üç kuruş para için, senin aklına bile getiremediğin o şeyi, yerin bilmem kaç metre dibinde çalışmayı göze alan adam gerçek, bir de onun artık buralarda olmadığı.

kısa süre sonra yaygara nihayete erince, o adamların yerine konacak olan işçiler de gerçek. onlar da ölecekler. ulusal yaslar, yarıda duran bayraklar durmayacak.

hiçbir açıklama, acı çeken hiç kimsenin kalbine dokunmadı.
çok üzgünüm.
bugün yaşanan, unutulmaması gereken her şey için çok üzgünüm.

bu yüzden de, seçim sonrası nasıl kıvrandıysam, peşinen olacaklar için çok üzüldüysem, şimdi de üzülüyorum.

ve galiba benim bu hiçbir halta yaramayan ruhum, kimsenin derdine derman olamayan yüreğim, buna sebep olan, bu acıyı yaratan, kim varsa, herkesin ama herkesin boğularak can verdiğini görmeden rahat etmeyecek.

yasıma, üzüntüme, isyanıma tomayla su sıkan, biber gazıyla tuz biber olan bütün fonksiyonlarınız ve faaliyetleriniz yerin dibine batıversin. bugün yusuf'un attığı tekme, yarın çoluğunuza çocuğunuza denk gelsin.

tanım: muhtemelen 3-5 ay sonra unutulacak olan ve sahte üç beş raporla tarihin tozlu sayfalarına gömülecek olan, türkiye'de bundan 20 yıl sonra da, 200 yıl sonra da yaşanması muhtemel olan "kaza"dır.

bir adet "ölenlere rahmet, kalanlara sabır" temennisiyle söndürülebilir.
(bkz: sosyal medya duyarlısı)
"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın."
Albert Camus

Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl KADER SÜSÜ verilerek öldürüldüklerine bakın!!!
by buzz
(Albert Camus'a saygıyla...)
bazı anlamadığım durumların olduğu acı olay.

1. ölü sayılarını yüksek tutulmaya çalışmanın, acının artmasından öte işe yarar ne tarafı var? mazoşist misiniz?
2. soma ve bilumum madenlerin, coğrafya sorularından öte ifade etmediği öteki günlerde neredeydiniz?
3. madem devlete daha önce neredeydiniz diyorsunuz, bizde size soruyoruz "daha önce neredeydiniz"?

daha çeşit sorular var. ama acının hafiflemesini beklemekte yarar var. kimileri bunu fırsat biliyor, o ayrı. ha bide bi anda bu kadar organize olmayı bir türk olarak kendime yediremiyorum. abi biz toplanıp bahçede sigara içmeye zorlanan adamlarız, ne çabuk birlik oldunuz?

ölenlere allah tan rahmet, kederli ailelere baş sağlığı diliyorum. acınız acımızdır.
cumhurbaskanligi hayallerinin olumsuz etkilenme ihtimali yuzunden uyku kacirdigindan hic suphe yoktur.

bizde olenin hukmu yoktur, aslolan siyasilerin konforudur.
ağlatan yürek burkan gözlerde uyku birakmayan elem hadisedir.

vergilerim tomaya değil soma'ya gitsin.
Abisini ariyordu bir tanesi. Sagmi olumu bilmeden. 60'a yakin cenaze gostermisler. O psikolojiyi dusun 60 kere bakiyorsun cenazenin yuzune ve 60 kere yoksa bumu korkusu yasiyorsun ustune ustluk kardesinin naaşini buluyorsun.
Rabbim sen yardim et.
ülkenin başına gelen en üzücü olaylardan biridir. ve tamamen ihmal yüzünden. erdoğan'ın verdiği 19xx örnekleriyle kendini haklı bulmasına gerek yok. bu inat bitmeli. bir kere de, "bu dünyanın her yerinde var, önüne geçemeyiz vs. vs." demek yerine "sizlerden özür diliyorum, bizim hatamızdı." desin. bir kere yahu.

görsel

bir yanlış yüzünden yüzlerce insanımızı kaybettik. ne olurdu restorasyon yapıp birkaç yıl ocaklarda çalışılmasaydı. şimdi daha mı iyi oldu?
Yangın nedeninin trafo olmadığı belirlenmiştir.
ekmeği için canını veren madencilere rahmet diliyorum Allah'tan. Çok ama çok elim bir hadisedir. Bu ülkede bu tür olay ile karşılaşmak çok ama çok zordur. Perişan aileler, mutsuz insanlar görmek üzüyor insanı. Birde işin başka boyutu var ki çok daha enteresan. Çıkmışlar ona buna sallıyorlar yok katliam yapıldı yok denetim azdı yok hiçbir şey yapılmadı. Allah aşkına bilip bilmeyip işkembeden sallamayın. Insan hayatının söz konusu olduğu her yerde bir kamu kurum ve kuruluşu bağlamında denetim en üst seviyededir ve hiçbir şekilde bu teftişlerden taviz verilmez. Verdiğiniz rapor müspet olur onbeş gün sonra menfi sonuçlar ortaya çıkarsa hem cezai sorumluluktan hem de vicdani sorumluluktan kurtulamazsın. Dolayısıyla müfettiş vicdansız olsa bile mesleğinden ihraç edilmeyi göze almaz ya da götü yemez. Bazı malları görüyorum burda yok ondan nefret ediyorum yok bundan nefret ediyorum yok o orospu çocuğu yok bu anasının amı. Şu ağzının her yerine yapışmış boku bir temizle iki dakika insan ol da ölenler için dua et. Hem sana hem ölenlere hem geçmişine faydalı olur. Mal mal hareket etme.
allah tan geldiği için ve işin fıtratında olduğundan mütevellit çok fazla üzerinde durulmaması gereken olaydır. ayrıca duble yollar yapılıyor ülkemize. hem 1862 yılında koskoca amerika'da bile bir maden kazasında 500 kişi ölmüş, yaaaa...
ölü sayısının 300 den fazla olduğu sanılan kaza. 282 deniliyor ama 400 ü bile geçmiştir.
ölü sayısı denildiği gibi 284 değil en az 500 olan facia, verilen haberlere bir insan evladı çıkıp sizin yapacağınız yanlı yayının amına koyayım diyemiyor. 750 işçi mesai değişimi sebebiyle aşağıda, 285 ölü 75 yaralı kurtarılan 150 madende mahsur kalan, topla çıkar çarp böl 510 kişi yapıyor, kalan 240 kişi nerede ? ayrıca kaçak çalıştırıldığı düşünülen bir kısım daha işçi var, hadi kaçak çalışan yok diyelim kalan 240 kişiye ilişkin 50 saatte bir tek açıklama yok ! aşağıda oksijenin olmadığını biliyoruz 50 saat aşağıda oksijensiz bölgede kalan herkes ne yazık ki öldü, bu durumda en az 500 kişi öldü.
ben böyle demokratik hukuk devletinin taaaa.. gerçi biz bu tanıma uymadığımız için son derece normal karşılanacak bir durum yaşanıyor.

iki kelimede genel merkezlerinde koltukta götlerini yelleyen sendika yöneticilerine etmek lazım, 3 gün ulusal yas ilan edilmiş ( o da zorla) venezuella bolivya senden daha önce senin için yas ilan etmiş ve 1 gün iş bırakma kararı almış, senin sendikaların insanlarla dalga geçiyor ! hergün 3 dakika iş bırakma eylemi yapacaklarmış, sizin eyleminize sokayım ! dünyanın hangi ülkesi olursa olsun ülke karışırdı böylesi bir katliam sonrasında, 5 sendika toplanıp sorumluların cezasını verin diyemiyor, adam gibi toplu bir açıklama yapamıyor.

devlet kademesinde üst sıralarda yer tutanlara ne demeli ? çalışma ve sosyla güvenlik bakanı olay yerine intikal edemedi, kişisel sağlık sorunları varmış !!!!! yerinden kalkıp olay yerine gidemiyorsan bir zahmet koltuğunu işini adam gibi yapacak birine devret. cumhurbaşkanı piyasada yok ! başbakan desen, boş ver en iyisi hiç deme ! sorumluları bulup gerekeni yapacağız diyeceğine ''bu işin fıtratında var'' diyebilecek kadar vicdansız.

ilk şok atlatıldıktan sonrası önemli değil, nasıl olsa bu hükümet nelerin üzerini örttü bununmu altından kalkamayacak, çük gibi bir halk ama sürekli inik halde sadece işemeye yarayan bir çük, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı, banane lan nasıl olsa madene giden ben değilim diyen bir gurup, diğer tarafta sedyeye çizmemi çıkarayım mı diye soran bir maden işçisi, cesedini bir battaniyeye sarıp götürdükleri başka bir maden işçisinin ayağında gözlerimize vicdanlarımıza çığlık atan iki delik çorap sahibi ayak !
bir diğer tarafta 250 korumayla markete sığınan bir başbakan, 1000 işçi aylığı eden bir saat takan (!) bakan, seneye 13 mayısta ufak bir anma tarihin tozlu sayfalarında yerini alan bir facia.

televizyon başında beynini yemiş gerizekalı bir halk, survivor diye izlediğiniz yarışma soma da koskoca bir gerçekliğe bürünmüş, hayata tutunmanın ne kadar zor olduğunu gözler önüne seren bir trajedi, 500 hane darma duman, yüzlerce çocuk babasız kaldı ve bu kadar büyük bir bedel ödenirken bunun suçlusu yok ! kader, allahın taktiri bu işin fıtratında var !
(bkz: soma da akp yüzde 43 almış diye ölümlere sevinmek/#23808861)
istatistikler dünya sıralamasındaki yerimizi gösteriyor.

iş kazalarında birincilik bizde.

Teknolojiye, insana verilen değere, iş sağlığına, iş güvenliğine, tedbire yapılan yatırımda birinci olmayınca alacağımız birincilik bu oluyor işte.

Dün tersanede, bugün madende, yarın inşaatta, öbür gün fabrikada.

Kader tedbirsizliğin adı olmuş.

Kurtarıcı, sihirli bir kelime gibi teselli ediyor bizi.

Aklımda hep aynı soru; Öle öle ölmemeyi becerecek miyiz?
sedyeler kirlensin