bugün

http://www.hurriyet.com.t...9&gid=61&sz=17094
din bu mu? çocuklarını kaçak bir kursta bir başına bırakmak mı?

bu iman değil! ne kadar ulvi(!) biri olduğunu ilan etme çabası!

suçlu yok, iman yok. ilan olunan bir iman yok.

ilan olunan odur ki; gözümüzün önünde çocuklar diyanet imamlarına değil; beyin yıkayan, kendilerine mücahit yaratan imam kılıklılara yönlendiriliyor.

ülke tekke ve zaviye ülkesi oldu gidiyor. artık iman gücüyle, üfürükleriyle ab'ye de sokarlar bizi değil mi! uyanmalı!
türkiye'nin istanbul-taksim yada izmir-foça'dan ibaret olmadığını bizlere göstermiş olaydır. bizler burada elimizin altında her türlü olanak varken rahatça yaşıyoruz, sabahleyin kalk, kendime güzel bir omlet yapayım, bugün kadiköy'e gideyimde arkadaşımla bir tavla atayım, hem biraz ülke üstüne konuşuruz, kadiköy'e git-gez-eğlen eve geri gel, müzik tarihinin en baba parçalarından playlist yap, beynini uçur, içeriye git playstation oyna, ohh daha okulum ekimde açılıyor, ulan ben bir tatile daha mı gitsem..ama başka yerlerde o kadar zıt hayatlar var ki... bir yerlerde 3-4 sene önce yaşını parmaklarıyla gösteren çocukların beyinleri yıkanıyor, hangi tarikata bağlıysa, nakşibendi? caferi? süleymancılar? o tarikatın konya bölge sorumlusu akşamları ''hanım yurtta 250 çocuk kalıyoo, ouşşhhh allahın izniyle karşı devrim 10 sene sonra olacakk!!'' diye mastürbasyon yapsın diye, çocuklar oraya toplanıyor ve bir gece boomm, ''takdiri ilahi cennete gidecekler o yüzden..''

(bkz: sen cehenneme gitsende hepimiz kurtulsak)
muhtemelen, şeriatçı kişilerin ''allahın dediği olur!'' diye karşıladığı, laikçi teyzelerin ise ''ay şekerim çok fenaa.. aileler binanın statiğini kontrol ettirmemiş mi? aaaa...'' diyerek karşıladığı, herkesin işin içine gene siyaset soktuğu olaydır.
çok üzücü ve çok düşündürücü bir olay. sorumluları belli ama bu sorumlular tüm sorumsuzluklarıyla, sorumluluklarını üstlerinden atıverecekler yine.

bu olay eleştirilebilecek bir olay, çünkü baştan sona cehalet, tedbirsizlik ve (yandaşlıkla)göz yumma kokuyor. bunca yavrucağın canına mal olan bu olayda bu noktaya nasıl gelindiğine bakacaksınız, bu noktaya nasıl gelindiğini sorgulayacaksınız, bunca yavrucağı canından eden karanlığı sorgulayacaksınız ki aynı cehalet ürünü facialar tekrar etmesin.

bu kurs(yurt) bir beldede. bu beldenin bir belediye başkanı var, bu beldeden sorumlu bir mülki amir var, bu kursun(yurdun) bulunduğu mahallede bir muhtar var, bu beldenin bağlı olduğu taşkent ilçesinde bir müftü, bu beldenin bağlı olduğu taşkent ilçesinde bir ilçe milli eğitim müdürü var ama ne hikmetse hiç bir sorumlunun böyle bir kurstan haberi yok. haberleri var aslında ama bu adamlar yasal olmayan bir kursun varlığını üst makamlara bildirmiyor, bu kanunsuzluğa göz yumuyorlar. tüm beldenin rahatlıkla görebildiği bir noktada olan bu binaya yasal olmayan biçimde bir ek bina yapılırken nasılsa kimsenin bunu görmemesi, yasal olmayan biçimde yapılmış olan bu binaya nasılsa milli eğitim müdürlüğü tarafından "kız yurdu" ehliyetinin verilmiş olması gibi durumlarsa başlı başına bir garabet.

ek binanın dikilmesinden haberi olmayan(!) belediyenin sitesinde de henüz bu faciayla ilgili bir haber yayımlanmamış: http://www.balcilar.bel.tr/?id=Basin

bu kanunsuzluklara göz yumulduğu çok açık, zira haberleri izlerken yurdun, enkaz arasındaki tabelasına da yakın çekim yapıldı bir ara ve görüldüğü kadarıyla bu tabela milli eğitim bakanlığının tüm farklı eğitim kurumlarını farklı renklerle ifade eden tabelalarından birisiydi. yine haberlere göre, konya milli eğitim müdürlüğü yurt ve burslardan sorumlu şube müdürü sabit çalık, yurdun kendilerinin izniyle açıldığını söylüyor. meb'den yapılan açıklamada yurdun kayıtlarda olduğu ancak valiliğe gerekli belgeler gönderilmeden ek bina yapıldığı belirtiliyor... yasal olarak açılmış(!) bir "kız yurdu"na yasal olmayan biçimde ek bina yapılıyor, bu "kız yurdu" yine yasal olmayan bir biçimde yazları kuran kursuna çevriliyor ve bundan kimsenin -her nasılsa- haberi olmuyor!

kaçak bir kuran kursunun olduğu muhafazakâr bir bölge... eğer bir vatandaş ya da bir yetkili bu kursu şikâyet ettiğinde halktan alacağı tepkilerden korkuyorsa, bu kursu şikâyet ettiğinde güç odağı olan hükümetin eli olan yerel yönetimlerden, güç odağı olan hükümetin kurumlarda kadrolaştırdığı bürokratlardan gelecek tepkilerden korkuyorsa, bu makam ve mevkilerin gözünden düşeceğinden korkuyorsa, şikâyet edemiyor, susuyorsa, şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekiyor demektir.

bu yavrucakların cenazelerinin pek çoğu, yine yurdun içinde bulunduğu beldede toprağa veriliyor. yurt, balcılar beldesinin tam merkezinde değil ama merkezde; bu beldenin bir kenar mahallesinde:
http://img294.imageshack....stos2008konyadaf6frh3.jpg
http://img120.imageshack....stos2008konyadaf6fiw8.jpg

yani aslında bu yavrucaklar yürüyerek gidip gelebilecekleri uzaklıktaki bir yurda yatılı verilmişler. evlerinde kalıp, gündüz vakti kursa gidip gelebilecekken, böylesine bir yurtta yatılı kalıyorlar. bu sahne bana çok uzak değil. zira of ilçesinde de bu manzaralarla aynen karşılaşıyorum. kendi öğrencilerimden de, okula hiç gelmeyen, daha doğrusu ailelerinin -annelerinin değil ama büyük ihtimalle babalarının- zoruyla okula gönderilmeyen ama bu süre zarfında kuran kursuna gittiği haberini aldığım kız çocukları da oldu. of ilçesinde de öğrencilerden pek çoğu yaz başlar başlamaz böylesi yurtlara gönderiliyor. ilk olarak öğrencilerimin bazılarından bu yurtlarda yatılı olarak kaldıklarını duyduğumda aklıma bu yurtların ilçe dışında olabileceği düşüncesi gelmişti ama daha sonra bu yurtların değil ilçe dışında kenar mahallede bile olmadığını, aksine ilçenin tam merkezinde olduğunu öğrendim. amaç belli. nasıl koşullarda kaldığı önemsenmiyor bu yavrucakların, amaç bu yatılı kursları açan cemaatlerin bu yavrucakların ailelerinden gelecek yardım paralarının üzerine konması, amaç evlerine yürüyerek gidip gelebilecekken bu yavrucakları yaz tatili boyunca bu binalara hapsetmek ve beyinlerini çok daha rahat yıkayabilmek...

internette balcılar beldesiyle ilgili siteleri dolaşırken bir sitede yöre halkının kız çocuklarının eğitimine bakışını çok net ifade eden bir yazıya rastladım. bakın, balcılar beldesindeki halk kız çocuklarının eğitimi hakkında ne düşünüyor: "kız çocuklarını okula göndermeme durumlarına rastlanıyor. ilkokuldan çıkan kız çocuğu bir yıl da kuran kursuna gönderiliyor. ondan sonra öğrenim hayatı sona eriyor. kız çocuklarının çok az bir kısmı öğrenim hayatına devam edebiliyor. ailelerin kız çocuklarını okula göndermemelerinin en büyük sebebi okuyan kızların gelenek ve ahlak kurallarının dışına çıkması..." (bkz: http://www.balcilar.8m.com/alatam/kasaba.htm)

hatırlarsınız, dingilin biri "ihl dışındaki okullarda fuhuş var!" buyurmuştu. rantını halkın dini duygularını sömürerek sağlayan cemaatler, halkın cahil kalıp ellerine muhtaç hale gelmesi için ellerinden geleni yapıyorlar, yapacaklar. gerekirse belli noktalardaki tetikçilerine "ihl dışındaki okullarda fuhuş var" da dedirtecekler. ama umuyorum ki, insanlar geç de olsa bazı gerçeklerin farkına varır, bazı durumları ve kavramları sorgulamaya başlarlar.

son olarak, yine bu beldeyle ilgili sitelerde dolaşırken şöyle bir habere rastladım ki, bu içimi çok daha fazla sızlattı:

"ilköğretim okulları arası bilgi yarışması yapıldı

23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı nedeni ile ilçemizde taşkent kaymakamlığı ve taşkent ilçe milli eğitim müdürlüğünün ortaklaşa düzenlemiş olduğu, sponsorluğunu hemşehrimiz dr. oktay aydemir'in üstlendiği ilköğretim okulları arası bilgi yarışması yapıldı. yarışmaya merkez ve kasabalarımızdan toplam 7 okul katıldı. yarışma sonucunda birinci balcılar i.ö.o, ikinci avşar i.ö.o ve üçüncü muzaffer özlen i.ö.o oldu. birinci olan okul öğrencilerine birer cumhuriyet altını, ikinci olan öğrencilere birer yarım altın, üçüncü olan öğrencilere ise birer çeyrek altın hediye edildi."

bu haberde sözü edilen birinci çocuklar, balcılar beldesindeki tek okul olan balcılar ilköğretim okulu'nun öğrencileri ve beldenin bağlı olduğu taşkent ilçesinde düzenlenen bilgi yarışmasında birinci olmuşlar. sitede, birincilik kazanan bu öğrencilerin isimleri hakkında bilgi yok. o yüzden hayatını kaybeden yavrucaklardan birileri var mı bu mutluluk fotoğrafında bilmiyoruz. belde küçük bir belde, okuldaki öğrenci sayısı az... birincilik kazananlar hayatını kaybedenlerden birileri değilse bile bu yavrucakların enkazda can verenlerden bazılarını tanıdıkları kesin. hayatını kaybeden yavrucaklar da, ileride böylesine bir mutluluk fotoğrafının içinde olabileceklerdi belki ama ne yazıktır ki "karanlıklar" onları aramızdan alıp götürdü.

baştan sona, en başta geleninden en sonda gidenine, bu yavrucakların hayatına mal olan bu olayda sorumluluğu olan tüm sorumlu sorumsuzlara lanet olsun!

aylar sonra başlığa tıklayıp, sonradan yazılanları gördükten sonra gelen edit: bize olayı örtbas etmeye çalışan bazı zevatı ve üstüne bir de bu şerefsiz, bu anası sikilmiş, bu orospu çocuğu, bu denyo zevatın kendi sıfatına bakmadan başkalarına hakaret edebildiğini göstermiştir.

(Hakaret etmeyince kötü oluyoruz. Bazı orospu çocuklarının anasına, avradına, soyuna, sopuna, bacısına, karısına küfredeceksin ki iyi olasın. Adam bundan zevk alıyor.)
kaçak kurs+kaçak bina= 18 ölü.
Ölen minicik çocuklara rahmet, kalanlara ve yakınlarına sabır diliyorum.
17 Ağustos depremi sonrasında bazı söylenenler ve "7,4 yetmedi mi" şeklindeki başlıklar ne kadar iğrençse bu olay karşısında "alın işte" demek de aynı şekilde iğrenç geliyor bana. Sonuçta ihmal,sorumsuzluk ve ihmalkarlıklar sonucu yakın zamanımızdaki acı olaylara bir yenisi daha eklendi sadece. Bu olayı bir kan davasına dönüştürülme yalnışlığına gidilmesi acı. Daha da acı olan bu sorumsuzluklar, bu denetimsizlikler, bu ihmalkarlıklar devam ettiği sürece buna benzer olayların çok farklı kurumlarda yaşanabileceği ihtimalidir.
kendi insanımızı öldürmek için terore ihtiyaç olmadığının bir başka göstergesidir. Her türlü denetimsizliğimizin suçudur.
belediye baskaninin bile köy diye soz ettigi beldede, belediyelik olmadan evvel yapilmis bi binanin imar planina gore yapilmasi gerektigini sanan, herkesin tek duze dunya gorusune gore yasamasini bekleyip kiminin cocuguna yazin kuran ogrettirmesini degil de ille yaz kampina veya bale kursuna gondermesi gerektigini zanneden, beyinleri din denince "tarikat"; kuran kursu denince "beyin yikama" sozlerinden baska biseyi cagristirmayan orospu cocuklarina ve dinden bihaber ama din konusunda ahkam kesmede mangalda kul birakmayan denyolara malzeme olmus olaydir. sonuc olarak bir bina cokmus ve 18 can gitmis.

golcuk depremine gonderme yapan orumcek beyinlilerden daha orumcek beyinliler bu olayla rovans almaya kalkanlar ayni hitler gibi giden canlari karsilastirip istatislik yaparlar. onlar icin bir facia olup olmamasi onemli degildir sadece kimin öldügu ve nerde öldügu onemlidir. devam edin beyler sonucta sizin icin din(!), sadece sizle Allah arasinda.. ne de olsa siz yazlari sosyallesmeyi seven, ic dunyanizda din olgusunu asmis insanlarsiniz; kalbiniz temiz olduktan sonra ne bok yeseniz mubahtir.
an itibari ile ölen çocukların ailelerinin hiç birinin şikayetçi olmaması ve binanın çökmesini allahın takdiri sayıp çocuklarını da şehit saymaları nedeniyle aziz nesinin ünlü sözünü akıllara getiren facia.
ölen kızlardan birinin babası şu sözleri söylerek beni dumura uğratmıştır.
'bizim çocuklarımız deniz kenarında, barda diskoda eğlenirken ölmediler. sarhoş olup kaza yapıp ölmediler. sabah namazını kılmak için kalktıklarında öldüler. ölenler şehit olmuştur ; kalanlar gazi.' bu fikri ben yaşadıkları üzüntüye bağlamak istiyorum. bağlayamıyorum. *
özrü kabahatinden büyük olan velilerin çocuklarının ölümüne nerdeyse sevindikleri izlenimi yaratacak açıklamalarda bulunmalarını sağlayan çökmedir. çöken bina mıdır yoksa o zihniyet midir ? hala karar verebilmiş değilim.
daha önce türkiye'de yaşanmış trajediler gibi bundan sonra da yaşanacak olanlara örnek teşkil edecek trajikomik hadiselerden biridir.

Evet, orada çocuklar öldü. Hangi amaç için orada bulundukları önemli değil, yatılı bale kursu da olabilirdi, yatılı kız sanat okulu da olabilirdi.

Olayın sebeplerini, kuran kursu işleten yobazlara ve çocuklarını o kursa yatılı gönderen muhterem velilere bağlamak pek rasyonel olmasa gerek. Zira yobaz olmadığını düşünen ve iddia eden "batılı"ların da binalarının pek bir güzel çöktüğünü hep birlikte görmüştük.

Binanın kuran kursu işletildiği için çöktüğünü düşünerek örümcek beyinli yobaz din tacirlerine çemkiren hödükler kadar, dini değerlerine saldırıldığı için anılan hödüklere çemkiren karacahil ve sığır tipli dangalaklar da işin felsefe boyutunda olduklarını entryleri ile bizlere göstermiş oldular.

Tartışın, kavga edin, bağırışın, bu ne ilktir ne de son olacaktır.

Her boku profesör seviyesinde bilen necip türkiyeliler bununla da ilgili envai çeşit fikir, çözüm, suçlama ve sorgulama üretip ortalığa saçacaklardır, zaten saçıyorlar da.

Bir de "bu olay falan yerde * * olsaydı..." şeklinde söze başlayan yaldızlı hödükler vardır ki, onlar evlere şenliktir zaten.

Bina çökmüş, çocuklar ölmüştür.

Başka bir yerlerde bebekler ölmektedir.

Otoyollarda yolcular, yayalar ölmektedir.

Tuhaf patlamalarda meraklılar ölmektedir.

Töreler gereği gençler ölmektedir.

Köpükle eğlenicem derken çarpılan, sözüm ona beyaz ve de şapşal türkler ölmektedir.

Türkiye cumhuriyeti'nde ölümün her türlüsünü görebilirsiniz.

Türkiyeliler ölmeyi sever.

Aids olduğunu bile bile hayat kadınıyla yatıp, sonra da "atın ölümü arpadan olsun" diyen eşekoğlueşeğin ruh halini isviçreli bilim adamları dahi çözebilemezken,

Ama malzemeden ama işçilikten çalarak, sırf üç kuruş fazla kazanabilmek uğruna insan hayatını hiçe sayan haysiyetsiz şerefsiz kansız imansız onun bunun çocuğu müteahhitin ve buna göz yuman sözde devlet görevlisinin ruh halini hangi ülkenin üstün zekalı bilim adamları çözebilir ki?

Üç gün sonra bu olay unutulacak, ve gündem, yeni patlamalara, yeni kazalara, yeni ölümlere doğru yelken açacak...

Türkiye'de hiçbir şey düzelmeyecek.

Dü-zel-me-ye-cek.

Aha bu kadar iddialıyım.

Çünkü nereye elinizi atsanız, elinize bok, pislik ve çamur bulaşır.

bokun, pisliğin, bataklığın ve iki ayaklı mikropların bolca yaşadığı bir ülkedir türkiye...

Hepimiz bokuz.

(bkz: Hepimiz bokuz)
ailelerinin verdiği tepki ile şaşırtan insanlar topluluğunun başına gelen acı olay. *
cehaletin gelebileceği son nokta. sinirlerinme hakim olamayarak hay sizin şehitinize de gazinize de demek istiyorum.

http://www.milliyet.com.t...ırtan%20sözler&ver=77

edit: işte ben bu adamları bu yüzden sevmiyorum ya. çünkü bunlar için insanın değil sadece ve sadece müslümanın ölmesi önemli. içerisinde 7 yaşında kız çocuklarının bulunduğu bir bale okulu çökseydi bu adamlar iyi olmuş pis kafirler derlerdi.
(bkz: 7 nokta 4 yetmedi mi)
(bkz: #3776120)
sadece yatılı kuran kursu ne işe onu sormak isterim.. 100 metre ilerde müftülüğün kursu varken hem de..

ülkede ilkokuldan çok kuran kursu var..
Fethullah Gülen'in bu konudaki ifadeleri şöyle:

"Hayır, boşa gitmedi kurbanlarınız,

Milletimiz için sadaka oldu o güzel evlatlarınız.

Sabır ve rıza göstermeniz neticesinde,

Mahşerde ellerinizden tutacak, kurban verdiğiniz çocuklarınız!"

Konya'da yaşamını yitiren 18 kız çocuğunun ailelerinden hiçbirinin sorumlular hakkında şikayette bulunmamasında, anlaşılan "hocaefendi" ve benzerlerinin telkinleri etkili olmuş.

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=18608
yurdun çökmesi üzerine ailelerin davranışlarını görseydi , karl marx bak ben size demiştim diyeceği olay.

(bkz: din kitlelerin afyonudur)

aynı zamanda yurt müdürü olaydan sonra ilk ifadesinde kursun ingilizce kursu olduğunu söylemişti. adam kuldan utanmıyor, allahtan da korkmuyor.
Konyadaki Kuran kursundan gökyüzüne kanatlanan kızlara
Uyuyun çocuklar. Sabah olacak.

Bir yanınızda Felak, diğer yanınızda Nas, kanat çırpacaksınız gökyüzüne. Kötülük değmeyecek güzel gözlerinize, öfke değmeyecek, kıskançlık, nazar, vesvese, ipe üflenen büyüler, inciten bakışlar değmeyecek artık. Ne gecenin ne kem gözlerin şerri değecek soluklarınıza.

Size kötülük yok bundan böyle.

Üçüncü sayfalar, hukuki raporlar, Tanrı gibi konuşanlar, yönetmelikler, ulu hocalar, havasız odalar, uykusuzluk, çağdaş yaşam parodileri, kirli sarıya boyanmış soğuk binaların girişine asılan duyurular, kokmuş peynirler, eksik ezberler, o kitapları okumalar da yok.

Uyuyun çocuklar. Sabah olacak.

Bir adam da sizin için gelecek bu şehre koşarak.

.

Birden, bir çocuk kırkıncı gününe gelmeden, kırk Yasin-i Şerfi okunmuş evlerin camlarından, derin nefesler eşliğinde, gözler kutsallıkla kapanarak, aynı kutsallık ağızlarımızda mırıltıya dönüşerek kırk Kulhu, kırk da Elham okunacak sizin için.

Uyuyun çocuklar. Sabah olacak.

Anneniz gelecek ilk dersten önce. Size iğne oyalı yemeniler, dans ederken dönen fırfırlı elbiseler, bol resimli dergiler, kokusu üzerinde kekler getirecek. Size hayır duaları, üç yaşından beri üstüne koyulan çeyizler getirecek.

Anneniz gelecek sabah erkenden.

Size elhamdülillahlar;maşallahlar,subhanallahlar ve bol bol nazar duaları getirecek.

Babanız gelecek bir de doğru söylüyorum.

Paketli dondurmalardan getirecek koşarak. Dondurmalar erimesin ya ondan!

Babanız gelecek kızlar. Size doyasıya sarılmalar getirecek. Bayram sabahları, piknik yolculukları, eve erken gelmeler, kırmızı ayakkabılar, o vitrindeki elbiseyi, o arkadaşınızdaki cep telefonu getirecek.

Uyuyun çocuklar. Sabah olacak.

Mışıl mışıl uyuyun. Sabah olacak.

tarık tufan'dan alıntıdır.tamamı için
http://www.tariktufan.com/olen-kizlar-icin-ninni/
http://www.ntvmsnbc.com/news/456237.asp
fethullah gülen hurafeler savura dursun, bakalım altından daha neler çıkacak bu işin. yazık ya, olan o masum çocuklara oldu, gerisinin de taa..........*
bir kez daha tekrarlıyorum, olan o kızlara oldu. şimdi arkalarından ninni filan da söylemeyin, onlara iyilik yapamazsınız artık. ama illaki yapmak için bişeyler arıyorsanız, bu tip yerlerin açılmasına mani olun!

bildiğiniz ve kaçak olabileceğinden şüphelendiğiniz kuran kursu v.s. varsa polise bildirin, kontrol etsinler. eğer yasal ise sorun yok. değil ise kapatılsın, daha fazla canlar yanmasın!

dipnot: evet sözlük fettoşları buna da bir kılıf uydurun bakalım.
http://haber.gazetevatan....02437_1&Newsid=202437

(bkz: geçmiş olsun) !!!

(bkz: adalet yerini buldu) !!!
demokrat ,mazlumun ve halkın sesi olduğunu iddia eden taraf gazetesinin hiç bir şeklilde sorumlularını aramak bir yana üzerine bile düşmediği olaydır.ihmalların birbirini izlediği olaydır ve üzerine gidilmeyen olaydır bazı kesimlerin hiç bir olayına gidilmediği gibi.
masumları kaybettigimiz aci bir olaydır. esasen turkiye milli eğitim sisteminin arazıdır. din eğitiminde belli bir yaş sınırı getirerek bireyleri sıkıntıya sokmustur. sonuçta insanların dini öğrenme-öğretme hakkına olan mudahale kaçak eğitim kurumlarını doğurmuştur. denetimden uzak bu kurumlara olan ilgi bu sekilde aciklanabilir.
bu kurumlarin yöneticileri, sahipleri vicdanlarına sormalıdırlar: "evet eğitim veriyorum ama bundan önemlisi minicik masumların can güvenliğini sağlayabiliyor muyum. gerekli önlemleri aldım mı?".. evet bu soruları sadece kacak kurumların yöneticileri değil denetimden sorumlu kurumlar ve de turkiye'de din eğitimine darbe vuran sekuler zihniyetli siyasetciler de sormalıdırlar.
güncel Önemli Başlıklar