bugün

entry'ler (485)

mehmet ali aydınlar ın konuşmasıyla dalga geçmek

eğer söz konusu konuşma prompter'ının bozulduğu konuşmaysa gayet de doğaldır, çok bir bok biliyormuş gibi canlı yayına geçip prompter'ı patladığında olayı nasıl toparlayacağını bilemeyen bir türkiye futbol federasyonu başkanı dalga geçilesidir, 'en azından önüne bir kağıda yazılmış taslak alsaydın be adam.' dedirtmiştir kendisi.

bu konuşma eğer bugün yayınlanan 'türkiye'yi 2020'de avrupa'nın futbol ülkelerinin zirvesine taşıyacağız.' ana fikrindeki konuşmasıysa daha da dalga geçilesidir. sen son iki ayda şimdiye kadar görülmüş en beceriksiz ve basiretsiz yönetimi göster, milletle aleni şekilde dalga geç, haftada bir açıklamalarını değiştir, sonra play-off gibi kimsenin sallamadığı saçma sapan bir sistem getir bi de dalga geçermiş gibi '9 eylül bu ülke futbolunda bir milattır. geleceğimiz parlak.' falan de.

edit: hayır niye bu kadar uzun uzun laf anlatmakla uğraştıysam, "dünyanın büyük liglerinde play-off yok, bizde neden var?" sorusuna "nba'de play-off var." diye cevap veren bir adamdan bahsediyoruz burda. başka söze gerek yok bence.

öğretmenlerin yaptığı iğrenç espriler

matematik hocamızın geçici beyin erimesine sebebiyet veren esprisi bunlardan biridir, olay şöyle gelişir.

hoca gelir, iki tarafa doğru açılan karatahtanın tam ortasına 7 yazar. sonra tahtanın kanatlarını açar ve bizlere dönüp sorar: "çocuklar ben şimdi ne yaptım?" hepimiz az sonra gelecek esprinin korkunçluğunu tahmin edebilmekteyizdir fakat cevap gelmez. hoca kahkaha atarak "sevenleri ayırdım." der.

arda turan ın golü bütün halklara armağan etmesi

zaten çok sevdiğim koca kafa'yı, büyük kaptan'ı, arda turan'ı daha da çok sevmeme sebep olmuştur. helal olsun sana arda; hiçbir zaman sana yöneltilen eleştirilere, hakaretlere takma. seni çok seviyoruz renktaş!

24 ağustos 2011 real madrid galatasaray maçı

bize şunu (bir kez daha) göstermiş maçtır: gökhan ve servet'in milli takım stoperleri olması hiçbir şey değiştirmez. ujfalusi sağda iyi oynuyor, eyvallah, fakat ortada servet ve gökhan olacaksa ujfa'nın asıl yeri tandemde servet'in yanıdır. sağa ise sabri ya da eboue geçmelidir. ha diyorsan ki ben ujfalusi'yi sağda oynatacağım, o zaman bu takıma bir stoper şart!

mehmet ali aydınlar

fatih altaylı: "play-off sistemi biliyorsunuz çok tartışılıyor. dünyanın hiçbir büyük liginde bu uygulama yok. sadece malta'da, kıbrıs'ta, belçika'da falan var. ne diyorsunuz siz buna?"

mehmet ali aydınlar: "bakın biliyorsunuz nba çok büyük bir organizasyon, mesela nba'de play-off var. bir de hiçbir büyük ligde yok diye bizde niye olmasın? biz niye öncü olmayalım bu konuda?"

şu diyalogdan sonra kendisinin büyük bir şaka olmasını diliyorum, bu kadar beceriksiz ve ne yaptığını bilmeyen bir adam koskoca türkiye futbol federasyonu'nun başına nasıl gelir, hiç anlamıyorum.

kullanılmış kızla evleneceğime koyunla evlenirim

zoofili'ye olan meylini meşru kılmak isteyen uyanık adamın ifadesi.. gibi geldi bana, bilemedim. diğer türlü çok saçma çünkü lan.

endopilazmik bir kulum

sol frame'de görünce istemsiz bir kahkaha atmama sebep olan nick'e sahip yazar. hoşgelmiş.

yıldırım demirören

"taraftarların görevi türk futbolunu düştüğü yerden kurtarmaktır. dekoder, forma, kombine alın, bizi destekleyin." demiş. kendisine osman baydemir'in meşhur repliğiyle seslenmemek için zor tutuyorum kendimi. ulan siz her türlü boku yiyin(yıldırım demirören ya da beşiktaş'a, ya da herhangi bir kulübe yönelik değil bu sözlerim) ülke futbolunu rezil edin, güzelim lige play-off falan diye saçmasapan bir sistem getirmekten bahsedin, gönül verdiğimiz oyunun içine edin, sonra da çıkıp "forma alın, bizi destekleyin." diye ağlayın. yok size destek falan, hangi takımdan olursanız olun bu bok temizlenene kadar, sürünün durun!

not: galatasaray taraftarıyım.

mehmet ali aydınlar

"play-off ligi daha cazip hale getirecek." dedikten sonra kendisine "mehmet oğlum sen rahatsız mısın?" * diye sorma isteğimin tavan yaptığı; beceriksiz, basiretsiz, gönül verdiğimiz futbolun bokunu çıkarmaya yemin etmiş türkiye futbol federasyonu başkanıdır. play-off nba'de güzel lan, bokunu çıkarmayın şu ligin digiturk para kazanacak diye.

edit: yok aga ben hiç anlamıyorum, şimdi bunu niye kötülersin? play-off yahu bu, play-off. var mı barclays premier league'de? var mı la liga'da, serie a'da ya da bundesliga da? var mı ligue 1'de? yok! nerde var? belçika, yunanistan. bravo, marka değerimiz tavan yapacak gerçekten. ben anlamıyorum siz bunu gerçekten yiyor musunuz yoksa fanatiklikten gözünüz mü döndü?

operaya bayılırım diyen tipler

operada bayılırım diyen tipler bunlardan daha samimi gelir hep bana nedense. *

fenerbahçe futbolun terörüdür

saçmasapan bir ifadedir. futbolun terörüdür nedir yahu?

not: galatasaraylıyım.

the red album

brakelights purp&patron ve hood morning(no typo): candy coronas gibi üç adet albüm kalitesinde mixtape çıkardıktan sonra beklentilerin iyice yükseldiği the game albümüdür. 23 ağustos'u merakla beklemekteyiz, özellikle de aftermath'e geri döndüğü albüm olması iyice meraklandırmakta biz hip-hop fanlarını.

başlıkları alt alta okumak

(bkz: ertem şener)
(bkz: nolur sus)

pek güzel denk gelmiş yahu.

tabu diyalogları

kelime öksürmek. o dönemler de benim böyle aylar süren, kendinden nefret ettiren bir faranjitim vardı. sürekli öksürüyordum falan. öhhö. neyse. ha bi de o dönem hoşlandığım bir kız vardı, bu da diyalog için önemli bir detay. diyalog şöyle gelişir:

hislibrokoli: oğlum ben iki aydır n'apıyorum lan?
ayvagobegi : kıza yazıyosun abi.
hislibrokoli : (ciğeri parçalayan bir öksürük eşliğinde) allah belanı versin be adam, öksürüyorum lan öksürüyorum.

sonrasında ikimiz de hayvanlar gibi güleriz.

old school

-ilk olarak; eskide yaşayan, gelenekçi hatta ve hatta kötü anlamda kullanmak istersek geri kafalı anlamına gelebilir.
-ikinci olarak; bir sanat dalının eski çağlarından bahsederken kullanılır bu kelime. örneğin, hip-hop'ta 80'ler dönemi old school'dur: run dmc, nwa, de la soul vs.
-üçüncü olarak da; todd philips'in yönettiği 2003 yapımı bir komedi filmidir bu. snoop dogg, warren g ve nate dogg üçlüsünün görünmesiyle ayrıca sevindiren, hayvan gibi kahkaha attırırken bi anda ain't no sunshine when she's gone ya da dust in the wind çalarak bünyeyi garip yapan bir filmdir. başroldeki üçlünün yanı sıra entourage'ın ari gold'u jeremy piven harikadır bu filmde, her zaman olduğu gibi.

uzun geceler

pilli bebek yorumu ayrı güzel, pelinsu pir * yorumu ayrı güzel bir pilli bebek şarkısı. loop'a alıp dinlenesi.

vücuda dövmesi yapılabilecek sözler

şu alternatif fazlasıyla popülerdir: only god can judge me.

en büyük yalanlar

"almanlar yenilince biz de yenik sayıldık." resmi tarih-normal tarih çelişkisinde aklıma hep ilk gelen örnektir bu.

unknown

liam neeson ve diane kruger'ın başrolünde oynadıkları 2011 yapımı güzel bir aksiyon filmi. düz bir aksiyon filmi olmaması da güzel özelliklerinden, sonuna kadar izleyici merak içinde izliyor yani filmi.

ha bi de, ara ara türkçe cümleler duyabileceğiniz, hatta trabzonspor bayrağı görebileceğiniz bir film. berlin'de geçiyor.

kadın hayır diyorsa evettir o diye düşünen erkek

kadın hayır diyorsa o hayırdır diye düşünen erkeke göre dezavantajlı konumdadır. lan oğlum niye ısrar ediyorsun?