entry'ler (348)

evetçilerin neden evet dediğini bilmemesi

hayırcıların büyük bir kısmının neden hayır dediğini bilmemesi ile eş değerdir ve bu garipsenecek bir durumda değildir çünkü anayasanın değişip değişmemesinin bize sorulması saçma. Seçimlerde oy veriyoruz, vekillerimizi seçiyoruz, diyoruz ki, bakın biz bu yasaymış vs. alengirli işlerden anlamayız, yasaların mahiyetini kavramak, yasanın ağır dilinden dolayı bize zor geliyor. Ayrıca biz çalışıyoruz, vaktimiz yok, gidin meclise haklarımızı savunun, yasa çıkarın, bir problem olduğunda uzlaşmaya çalışın. Hukukda bir kelimeyle ve ya bir bağlaçla anlamın nerelere kayabildiği, nasıl açıklar bulunabildiği herkesin malumu. Böyle bir şey bana neden soruluyor ki ? Demokrasinin açığı işte. Dünyanın her yerinde bu böyle. içerde halledemediğini halka götür ve kolayca hallet. iki tarafında destekçisinin aklı ermez, eremez. iş halka döküldüğünden seçmen sayısı bakımından bariz bir üstünlük vardır ( bazı yerde farazi 300.000 oyla milletvekili olamazken bazı yerde 50.000 oyla oluyorsunuz, bu açıdan düşündüğünüzde milletvekilleriyle sağlayamadığınız üstünlüğü halkla sağlayabilirsiniz,nasıl olsa iki tarafında büyük bir çoğunluğu düşünmeden hayır ve ya evet diyor) Bence referanduma götürülebilecek konularda bir sınırlama yapılması lazım.

not: buradan bu girdinin ilk eksisini veren arkadaşı tebrik etmek istiyorum, ne ara okudunda eksi verdin arkadaş. girdiyi yollayalı 3 saniye olmadı. Peşin hükümlü olma, yazıktır. insanı yorar, karamsarlığa iter. iyisi mi? Vazgeç.

muhalif olacağım diye devlet düşmanı olmak

Bir çok muhalifin farkında olmadığı durumdur. Ayrıca muhaliflikte statik bir kavram değildir, kimi konu da muhalif kimi durumda destekçisinizdir. Muhaliflik bir kesimin tekelinde olan bir kavram değildir fakat yine de günümüzde toplumumuz tarafından algılanan anlamıyla konuya yaklaşacağım. Kavramlar herkesin ağzında farklı ifadeye tekabül eder. Sırf sizinle aynı sözü söylüyor diye, aynı safta olduğunuzu sanmayın. Örnek vermek gerekirse; Osmanlıyı sevmiyorum diyen bir kardeşimiz, bu lafı söylediğinde

-Sırf islamdan dolayı sevmiyordur fakat içinde türk düşmanlığı yoktur ve ya islamla bir problemi yoktur da osmanlının türk tebaasına karşı izlediği politikadan dolayı bu devlete soğuk bakıyordur.

ama eğer bir batılı osmanlıyı sevmiyorum diyorsa, bunun içinde hem türk düşmanlığı hem de islamiyet düşmanlığı vardır. Konuyu tarafsız bir şekilde günümüze uyarlamak istiyorum. Recep Tayyip Erdoğan'ı seviyorum ve ya sevmiyorum demeyeceğim. Bunu bir kenara bırakın. Sevip sevmediğimlede ilgilenmeyin fakat bir batılı'nın Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığıyla senin Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığın arasında fark olduğunu sakın unutma. Safını iyi bil. Sen Recep Tayyip Erdoğan'a düşman olurken dini kişiliğinden dolayı olması tek nedenin olabilir fakat bir batılının şu anki hükümetimize karşıt olmasının içinde islam düşmanlığının yanında, türk düşmanlığıda var. Onlar seni, şu ülkede kendine en uzak gördüğün kardeşinden bile bir gram fazla sevmiyor. Çok fazla örnek vermeye gerek yok, batılıların düşman olduğu ülkelere getirdiği demokrasi 3 yaşında kardeşlerimize bile aşikar. Bu vatandan başka vatanımız yok, Allah yanlış olanımızı düzeltsin, iyi olanımıza da pozitif istikrarlı bir ivme versin.

sosyal medya kullanmamak için nedenler

Sosyal medyadaki tek tipleşme ve kişisel bilgiler konusunda yapılan suistimaller. Kişisel bilgilerimizle neler yapıldığının haberlerini her yerde okuyoruz. Whatsapp sosyal medyadan sayılmaz ama hiç reklam olmayan bir platformun 19 milyar dolara satılmasını nasıl açıklayabiliriz? Bilgilerimiz depolanıyor ve fişleniyoruz. Sosyal medyadaki tek tipleşmeden bahsederkek, instagramı ve oradaki fotoğrafları düşünelim kısaca,

-Araba sürerken müzik açık bir şekilde çekilen videolar,
- Kitap resimleri
-Yemek resimleri
- ve nicesi, tek tek saymaya gerek yok, hepimizin kullandığı bir platformdan bahsediyorum. Resim tarzlarını düşünün, tek tipleşmeyi göreceksiniz.

Dünyada varolan özgürlük, çok çeşitlilik vs. illüzyondan başka bir şey değildir. Üretilen ürünlere bakın, hepsi birbirinin aynası. Çerezler, binlerce çeşit, yüzlerce bisküvi, hepsi birbirinin aynası, bir tektipleşme, sıradanlık almış başını gidiyor. Bu durum elbette kişiliklere de sirayet ediyor. Herkesde aynı resimler, bir çeşit kendini pazarlama, olmadığını oldum gösterme. Bir tane dahi üzgün resim yok, aşırı mutluluk, eğlence mekanlarında resimler, kusursuz bir mutluluk portresi. Sonuç olarak toplum içinde takındığınız maskeden çok daha ağırının suratınıza yapışması. Başkası size hakaret etse köpürürsünüz, bu yaptığınız kişiliğinize hakaret değilde nedir ? Bu mudur toplumda işgal ettiğiniz yerin özeti ? Beni bunlardan en çok rahatsız eden kitap paylaşımı mevzusu, bilgilenelim, ufkumuz açılsın diye kitabin bir kısmını bizle paylaşanlara sözüm yok ama ya diğerleri ?

Durmadan kitap resmi paylaşarak kültürlü olmuyorsunuz, ayrıca hödö höt okuyup dururken de kültürlü olmuyorsunuz beyefendi ve hanımefendiler. Sıradaki sözü Sartre'dan sizlere yolluyorum.

Ben insana Racine'i ya da Theokritus'u bilince kültürlü olur demiyorum. Bence kültürlü insan dünyadaki durumunu anlamasına yarayan bilgiyi ve yolları edinmiş olan insandır.''

türkiye nin övünmesi gereken isimler

Çoğumuzun bilmediği bir insandan bahsetmek istiyorum, Artin Penik. Ne zaman ismi aklıma gelse tüylerim diken diken oluyor. Kendisi Asala'nın yaptığı eylemleri protesto etmek amacıyla kendini yakan bir ermeni vatandaşımızdır. Yaptığı protestodan sonra kaldırıldığı hastanede yaptığı konuşmaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Dayanıksız biriyseniz izlemeyin, çünkü videoda yanıkları hala görülebilir halde.

http://www.youtube.com/watch?v=ES-SvnO1h8Q

sar değeri

Telefon alınırken kesinlikle ilk sıraya konulması gereken değerdir. Genellikle insanlar bilgisayar ve televizyonun yaydığı radyasyondan çekinir fakat telefonunki bunlardan daha fazladır ve her zaman yanımızda taşıdığımız bir alet. Bu işin standardizisyonuyla uğraşan kurumların getirdiği kıstaslara göre avrupada 1,5 amerikada 2 değeri altında olmalı sar (ya da tam tersi, hangisi hangisiydi hatırlamıyorum) ama bu kurumların markalar karşısında baskı altında olduğunu unutmayalım. Telefonunuzun sar değeri kesinlikle 1'in altında olsun. Nacizane tavsiyem kafa ve sar değerleri 0,7'nin altında olan telefon görürseniz, kaçırmayın yapışın. internette yaptığım okumalar ve dinlemelere göre, yüksek sar değerine maruz kalma beyin tümörüne varacak derecede ciddi zararlar verebiliyor. Kılavuzlarda gösterilen sar değerlerinin maksimum olduğunu, telefonun verilen değere wifi vb. açıkken, çift sim kart takılabiliyorsa, her ikiside takılıyken ve çekme zorluğu yaşadığı bir ortamda ulaşabileceğini aklımızdan çıkarmayalım.

Not : Telefonlar cebinizdeyken farklı, konuşurken farklı sar değeri veriyor. Bazı firmalar çakallık yapıp sar değerlerinden düşük olanı yazıyor internete, yükseğini yazmıyor. örneğin bla bla modeli vücut sar değeri 0.30, fakat telefonu satın alıp, kullanım kılavuzuna baktığınızda bir de bakıyorsunuz ki kafa sar değeri diye bir şey de var ve 1,40!

huawei y6 ii

10/11/2016 tarihinden itibaren Türkiye'de satışa sunulan, bazı pazarlarda huawei honor holly 3 olarak bilinen, mediamarkt'ın gece kuşu indirimiyle bir adet kendime, bir adet babama satın aldığım telefondur.Telefonun internetteki resimleri çok berbat,telefonu yerinde inceleme amacıyla mağazaları dolaştığımda, telefonun huawei y6 ii modeli olduğunu bilmeden inceledim ve modelin ne olduğunu duyduğumda çok şaşırdım, çünkü internet üzerindeki resimlerin aksine telefon çok şık. Deneyimlerimden bahsetmek gerekirse, (profesyonel şekilde telefonları inceleyen birisi değil, bir kullanıcı gözüyle yardımcı olmaya çalışacağım)

- Telefonun kamera performansı tatmin edici seviyede. Müzik seviyesi ise beni tatmin etmedi.

- 3000 mah bataryası mevcut,yoğun kullanımda bir günü çıkarıyor, genellikle 1,5-2 günde bir şarj ediyorum. Babam fazla interneti fazla kullanmadığından ona 3-4 gün gittiği bile oluyor.

-Telefonun görüşme kalitesi iyi.

-Telefon sabunla sıvanmış malafatın üzerindeki el misali akıyor, herhangi bir takılmaya şahit olmadım.

-Telefonun ppi seviyesi 267 olmasına rağmen performansı iyi. Parlaklık %15-20 seviyelerindeyken aşırı güneşte problem yaşayabilirsiniz fakat her telefonda bu sorunun yaşandığı herkesin malumu. Yapmanız gereken sadece, parlaklığı artırmak.

-Oyun performansında bahsetmek gerekirse, pek oyun oynamadığımdan dolayı yardımcı olamayacağım. Mage and minions, wolf ve bu tarzlarda (mmorpg, hack and slash) adını hatırlayamadığım bazı oyunlar oynadım(üstün performansa almadan). Akıllı performansta herhangi bir sorun yaşamadım. Bu oyunları bilen arkadaşlar, telefonun oyun performansı hakkında sağlıklı bir karara varabilirler. Bilgim olmadığından, telefonun oyun performansıyla ilgili söyleyebileceklerim bunlarla sınırlı.

- Telefonun sar değerlerini tam hatırlayamıyorum ama kafa sar değeri 0,60 küsür, vücut sar değeri ise 1.30 civari bir şey olması lazım. Telefonun bu sar değerlerine ulaşabilmesi için wifi vb. özelliklerinin hepsinin açık, çift sim kartın takılı ve telefonun çekme gücünde zorluk yaşadığı bir alanda bulunması geldiğini unutmayalım.

- Telefonda şikayet ettiğim tek özellik, gür sesli insanlarla konuştuğunuzda, bazen karşıdakinin sesi telefonun arka kapağında bir titreşime neden olabiliyor fakat benim eniştem ve babam gibi enterasan derecede kalın sese sahip kişiler hayatınızda yoksa herhangi bir sıkıntı yaşamazsınız. Adamlar konuşmuyorlar, gürlüyorlar da diyemem, çok farklı bir şey, havan topları falan patlıyor ses tellerinde herhalde galiba sanırsam sanki bence yani.

- Telefon takriben 3 saatte şarj oluyor. Ben parlaklığı azami seviyeye alıp, telefonlarımı öyle şarj ediyorum. Bir kaç yerde daha sağlıklı olduğunu okumuştum, ne kadar doğru bilemem. Kısık parlaklıkta daha çabuk şarj olur. Bir de babamın yaşamadığı, benim yaşadığım bir problemim var. Bazen sabaha kadar %7-8 şarj gidiyor bazense sadece %2-3. Telefonu kullanırken o kadar şarj gitmiyor ulan. Sanırım optimizasyonu iyi olmayan oyunlar oynadığımdan(bir ara indirmediğim oyun kalmadı) dolayı pil göstergesi yalan oldu. Pili optimize etmem lazım.

-Batarya değişebiliyor, bu gerçekten de dikkate almaya gereken bir özellik çünkü, firmalar çoğu telefonun bataryasının kullanıcı tarafından değiştirilmesine izin vermiyor. Servise yollamanız lazım, bu da işçilik, batarya parası, kargo masrafları falan diyince yüklü bir meblağı buluyor. Telefonda bulunan hicare uygulaması sayesinde telefon parçalarınızın güncel fiyatlarını öğrenebilirsiniz, Ayrıca bildiğiniz üzere huawei'de kapıdan kapıya servis uygulaması var, bu uygulama kapsamında, uygulamanızdan ve ya internet sitesi üzerinden servise yollamak istediğiniz telefonunuzun bilgilerini giriyorsunuz, kapınızdan telefonuzu teslim alıp, tamir gördükten sonra kapınıza bırakıyorlar. Arkadaşımın telefonu 2,5 saat içinde tamir görmüş şekilde geri gelmiş (arkadaşımın yalancısıyım).

Almak isteyenlere tavsiyem(her telefon için geçerli), paranızı cebinizde bekletin ve büyük elektronik marketlerin internet kampanyalarını kovalayın. Sık sık oluyor, çok beklemezsiniz. Yok efendim ben bekleyemem diyorsanız, hafta sonu, hafta içi, hafta içi/hafta sonu sabah ve akşam aynı telefonun farklı fiyatlardan satışa sunulduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Aklıma ekleyebileceğim başka bir şey gelmiyor, geldikçe bu girdiyi editleyeceğim, sorusu olan arkadaşlar mesaj kutumu taciz edebilirler.

ai sixtir

Hassiktirin yunan versiyonudur. Bizden farklı olarak ''cehenneme git'' gibi bir manada kullanırlar. Nasıl söylediklerini merak edenler için aşağıda 2 adet video mevcut.

1. fenerbahçeye hassiktir çeken paok taraftarları

https://www.youtube.com/watch?v=tPxhbGCBYIo

2. Dizide hassiktir çeken yunan hatunkişisi

https://www.youtube.com/watch?v=riDEWU_YDrw

taumatawhakatangihangakoauauotamateaturipukakapiki

bir ''Llanfairpwllgwyngyllgogerychwyrndrobwllllantysiliogogogoch'' değildir.

yalnızlığın çaresinin bulunmaması

şu yaşıma kadar içinde bulunduğum durumdur, sanırım hiç de kurtulamayacağım. Bir çok arkadaşım var, sohbetim sevilir ama şu yalnızlık duygusundan bir türlü kurtulamadım. En beteri düşüncelerim toplumla uyuşmuyor. Uyuşanlarını bulduğumda ise ettiğim sohbet bittiği anda aldığım zevk yok oluyor. Hiç sevmediğin biriyle sevişirsin ya, sırf sevişmek için, hani işemek gibi bir şey. herhangi bir duygu beslemeden, sex bittiği anda bütün hissettirdikleri yok olan, sırf ihtiyaç için. Aynı öyle hissediyorum. Hatta ve hatta saçma gelecek ama sanki bir odanın içinde çırılçıplak bulunup birbirine hiç dokunmadan birbirini izleme suretiyle mastürbasyon yapıp, boşaldıktan sonra bir köşeye geçiyormuşuz gibi hissediyorum. Sohbetlerde kimse kimseyi doğru düzgün dinlemiyor. insanlar konuşurken dinliyor gibi gözüküp sadece sırasını bekliyor konuşmak için. askerdeyken hele çok kötü oluyordum çarşılarda. Cafeleri bilirsiniz, birbiriyle buluşan insanların sıklıkla gittiği yerler. Oralarda durum daha da kötü. Bir masanın etrafında bir grup insan, ellerinde telefon ve o telefondaki şeyler olmasa birbiriyle konuşacak şeyleri olmayan. Hayatımda böyle bir hakaret tarzı görmedim. Birbirinle buluşup, bir masanın etrafında telefonla uğraşmak. bu arada askerde neden sıkıldın diceksiniz, konudan saptım. Askerde şunu farkettim; cafedeyiz ama herkes telefonla annesini vs. belki de sivildeyken hiç aramadığı arkadaşlarını arıyor. Mutluluğu olduğumuz yerde değil de hep dışarıda arıyoruz. Biz neredeysek orası sıkıcı, olmadığımız bütün mekanlar şen şakrak! Açıkça gözüküyor ki mutluluğu ailemiz de, en önemlisi kendi içimizde, kendimizde bulmalıyız. Ben bulamadım, ne mutlu bulanlara.

bir anda soğuk davranmaya başlayan kız

ona yakınlaşmaya başladığınız kızdır. Bu güne kadar bana çok yakın olan, peşimden koşan hangi kıza yakınlaştıysam, başlarda çok zevk aldım, sonrasında ise onu kaybettim. Sohbetimizde eski tat ve heyecan kalmadı ama üstünede pek düşünmeye gerek yok. Dünya kurulduğundan beri milyarlarca insan dünyaya geldi ve göçüp gitti. Hepsi de üç aşağı beş yukarı karşı cinsle ilgili aynı sorunları yaşadı ve aynı soruları sordu kendine. Her biri bir cevap bulduğunu zannetti kendince. insan ilişkilerinde mutlak bir cevap yok gencolar. Eğer olsaydı bulunduğu zannedilen o cevapları hayatımızda tatbik eder ve bu kadar bunalmazdık. Her insan farklı bir dünya ve her olası ilişkiniz dünya üzerindeki farklı bir çiftli demek. Sadece yaşayın gitsin.

üniversiteye yeni başlayacaklara tavsiyeler

eğer iletişim fakültesi gibi sonrasında iş bulunması diğerlerine nispeten zor olan bir fakültede okuyorsanız, yazlarınızı asla boş geçirmeyin, muhakkak bir yerde staj yapın. Bir yabancı diliniz muhakkak olsun ve bölümünüzle ilgili olan bilgisayar programlarını öğrenin.

ingilizce öğrenmek

beni geliştireceğini düşünürken hepten işlevsiz hale getirmiş olan eylemdir. 7 aydır ingilizce öğrenmeye çalışıyorum. boş zamanlarımda ingilizceyle meşgulüm. otobüste vs. podcastlar dinliyor evdeyken yabancılarla düzenli olarak konuşmaya çalışıyorum. haberler okuyorum vs. vs. sonuç ne mi oldu ? beyin iflas etti sözlük. tamam bayağı kendimi geliştirdim ama bazen kafa gidiyor. yol tarif ettiğim adam dediklerimi yanlış anlamış ve adama ''hayır, hayır'' deyip yolu tekrar tarif edeceğime ''no, no'' dedim. adam 45 metreden gol yiyipte topun 232 km lik hızından dolayı topu farkedemeyen kalecinin noldu amk bakışıyla suratıma bakıyor. anlayacağınız türkçede teklemeye başladım. annem ingilizceyi zaten tam bilmiyorsun türkçeyi de unutunca ortada kalacaksın diyor. en beteriyse az önce oldu. arkadaşın teki yiğeninin resmini feysbuğa atmış üstüne '' can bu can '' yazmış. amk yazısını '' ken bu ken '' diye okudum. n'olacak ulan benim bu halim ?

arda turan

Millet olarak kendi elimizde olanı hor görme hastalığımızdan dolayı haksızlık ettiğimiz futbolcudur. Barcelona'nın tarihindeki en pahalı 4. transfer oldu. Barcelona bir adama 41 milyon euro veriyorsa ve 5 yıllık sözleşme imzalıyorsa bu adam hakkında ciddi planları var demektir. Arda'ya yapılan sözleşme ya üst düzey oyunculara ya da genç ve ciddi gelecek vaadeden oyunculara yapılır. Tüm bunları göz önüne alırsak şu sonuca varabiliriz, Arda ciddi bir planın parçası ve yeri hazır. Eğer Arda yedek kalırsa bu Arda'nın yedek olsun diye transfer edilme düşüncesinden değil, arda'nın performans eksikliği ve uyum sağlayamamasından kaynaklanacak Hatırladığınız üzere Diego Simeone Atletico'ya geldiğinde Arda planlarımda yok demişti ama Arda kendisini ispat etti ve vazgeçilmezlerden oldu. Bu sefer ise her şey Arda'nın elinde. Her şey Arda'nın lehine. 28 yaşından sonra üst düzey bir kulübe transfer olma şansı çok düşüktü. Büyük kulüplere kalkan trene şansla değil kendi yarattığı fırsatla transfer oldu ve inşallah da muvaffak olacak. Dualarımız seninle.

klarnet ustadi sarapci koala

Trakya koalası olarak bilinen bir türdür.

macera olsun diye kendini köpeklere kovalatmak

Göster ama elletmecigiller familyasına ait bir deri bir kemik kalmış birisinin bir kemik için ibneliğine köpekler arasında maraza çıkarmasıdır. Ayıptır.

yazarların aşık olduğu kişilerin müşterek özelliği

Beni sevmemeleri. Yazık lan bana.

hüseyin altın

Kardeşimle bir satıcı arasında gülmekten yarıldığım bir diyaloğa sebep olmuş adamdır. Kardeşim Lise 2 deydi. Okul kitaplarının kaplarını soyup üzerine şarkı sözleri yazmak huyuydu. Bir gün bir dükkana girmiş ve kitabını masanın üzerine bırakmış bir şeylere bakınırken. Dükkan sahibi de o ara kitabın üzerindeki bir şarkı sözünü görmüş -unuttum şarkı sözünü- sonrasında aynen şöyle bir diyalog yaşanmış;

Satıcı: S Kardeşim: K

S: Bu söz kime ait biliyor musun?
K: Evet, Müslüm Gürses'e.
S: Hayır, bu şarkıyı ilk Hüseyin Altın okudu.
K: Biliyorum o adamıda abim çok dinler.
S: Abin mi? Herkes bilmez Hüseyin Altın'ı. Abin kaç yaşında ?
K: 20.
S: Manyak mı olm abin, gitmiş nerden bulmuş o adamı, derdi neymiş?

işte böyle bir adam Hüseyin Altın. Bilenin psikolojisinin amına koysa da, bırakılmaz, bırakılamaz. Çok farklı şeyler hissettirir, dinleydende sözleri. Sonra zaman geçtikce alışırsın. iyi ki tanımışım seni Hüseyin abi, kralsın.

kazım koyuncu

Değişik duygulara girmeme sebep olan adamdır. Dil öğrenmeyle ilgili bir sitede hesabım bulunuyor. Türkçe öğrenmek isteyen bir yabancı mesaj attı. Favori şarkıcılarımda 4 kişi yer alıyordu, aralarındaki tek Türkiyeli Kazım abiydi. Mesaj atan kız ''Kim olduğunu bilmiyordum, gerçekten çok iyi bir şarkıcıymış, bayıldım'' dedi. O ara Kazım abiden 'Lelele' şarkısını açtım, ağladım. Sen nasıl bi adamsın abi, barış manço, kemal sunal ve senin gibileri böyle özel kılan ne? Bir sizin için ağladım. Hadi Barış abiyle, Kemal Sunal'la büyüdük eyvallah. Sen çok yetim gittin be abi. Karadenizli olmama rağmen bilmiyordum seni aradenizlilerin çoğu gibi. Öldün ve sevdiler seni insanlar bu coğrafyada yitirip değerini anladıkları herşey/herkes gibi.

nostranamus

tek uğraşı ve sohbet konusu kızların vücutları olan, en ufak hareketten kızın yollu olup olmadığını kestirebildiğini iddia eden tiplere verilen addır. Her mahallede kesinlikle bir örneği bulunur.

zenciden saat almak

Siyahi satıcıyı 60 dk boyunca meşgul edip ( yaraan büyük mü lan harbi, siktir git desene la bi vs. gibi bi sürü saçma cümle geçer muhtemelen ) hiçbir şey satın almadan gitme eylemine denir.