bugün
- ismail kartal11
- mert hakan yandaş35
- sokak hayvanları uyutulacak29
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı19
- age of empires'in üstüne oyun var mı9
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- anın görüntüsü11
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması14
- ankarayı öven tip13
- bugün üike olarak resmi yastayız13
- şeriat ülkesinde bir kadın nasıl öldürülür8
- galatasaray13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl20
- türk kızları neden gülümsemiyor9
- rusların en iyi olduğu şeyler24
- icardi190536
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- fenerbahçe büyüklüğü11
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- bir şarkı sözü der ki12
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi14
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz17
- icardi1905'i silip atmak20
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı15
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos10
- karınızla gratise gider misiniz10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- karınız olsa döver misiniz9
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak10
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- dursun özbek19
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı101
- izmir sıcağı9
günlük hayata ya da çizgileri farkında olmadan çok kalınca çizilmiş normal e dair algılarımızın tek bir değişkenle nasıl alt üst edilebileceğinin üstüne bir deneme “körlük”
görme duyusunun kaybının aslında bir medeniyet duygusunun da kaybı anlamına gelebileceğini ve aslında bizim bugün medeniyet dediğimiz şeyin de bir öz den daha ziyade bir makyaja tekabül ettiğini düşünebiliriz kitabın sonunda. körlük saramago için hem gerçek bir konu ,hem bir metafor olarak ikili bir işlev görüyor romanda. gözlerini kaybeden bir toplumun yaşamının nasıl zorlaşacağını, günlük hayatın basit gereksinmelerinin bile ne kadar zorlaşabileceğini ve yaşamın devamının imkansızlaşabileceğini bir somut durum olarak görüp, diğer yandan ötekine kapalı bir gözün de bir körlük olduğunu ve mevcut durumda da insanlığın beyaz bir körlükle imtihanını vurguluyor.
kitapta kadınlara aslında devrimci bir rol veriliyor, gözlerini kaybetmeyen tek kişi olan doktorun karısı aslında bir nevi yeni dünya düzenini olması gerekeni, özgeciliği, kadirşinaslığı temsil eden bir kadın peygamber . normal dünyada fahişe olarak görülen koyu renkli genç kız ise kitaptaki ikinci melek, gerek kendi yiyeceklerinden küçük şehla çocuğa pay vermesi gerek yaşlı adamla birlikte yaşama isteği kötü yoldan ayrılıp azizeye samimi bir dönüşümün göstergesi. bu anlamda romanı şöyle de okuyabiliriz. mevcut düzen yani birbirini görmeyecek derecede maddiyatın kölesi olmuş bu düzen eğer yeni bir düzene evrilecekse bu düzenin kadın eliyle olabileceği imajını da hissettiriyor saramago bize. kadınlar körler dünyasında bile zulmün öznesi haline gelebilen, felaket anlarında bile erkeklere göre iki kat daha acı çeken , daha fazla bedel ödeyen ve bu durumda olmalarına rağmen zihinsel olarak erkeklerden daha güçlü kalıp yeni bir dünyaya, aydınlık bir dünyaya geçişi kolaylaştıran bu yükü yüksünmeden taşıyabilen ikili bir roldeler.
romanın biçimsel olarak konuşma çizgisi kullanmadan diyalogları yansıtması kitabın biçimine de sirayet eden bir körlük halini yansıtıyor. yine kitabın içeriğiyle uyumlu bir biçimde kişilerin adlarının bir anlam ifade etmemesi ve romanda hiçbir karakterin ismi olmaması da içerik düşünüldüğünde son derece anlaşılabilir. felaket anlarında normal hayatta kullandığımız pek çok şeyin -bizden ayrılmasına imkan olmayan ismimiz dahil- nasıl anlamsızlaşabileceğini ve bu medeniyet kaybının insanın bütün dünyevi sıfatlarını bir çırpıda silikleştirebileceğini görüyoruz. saramago bir distopya olarak medeniyet kaybından, ilkel bir topluma dönüşümünden bahsederken aslında bahsettiği distopya riskini bugüne de dayandırıyor. kitabın sonunda zaten aslında daha önce de kör olduklarını belirten doktorun ağzından insanın içindeki şiddetin, canavarlığın harekete geçmesinin, bir anda ötekini umursamayan tamamen kendi bencilliği peşinde koşan bir canlıya dönüşmesinin sadece bir zaman sorunu olduğunu duyumsuyoruz. bir tek değişkenle alt üst olan şeye medeniyet demek ne kadar gerçekçi ve yaşadığımız dünyanın ideal olduğuna inanmak ne büyük bir yalan. gözleri hala kapalı bir insanlığı aydınlığa davet etmek diye de okuyabiliriz bu romanı.
görme duyusunun kaybının aslında bir medeniyet duygusunun da kaybı anlamına gelebileceğini ve aslında bizim bugün medeniyet dediğimiz şeyin de bir öz den daha ziyade bir makyaja tekabül ettiğini düşünebiliriz kitabın sonunda. körlük saramago için hem gerçek bir konu ,hem bir metafor olarak ikili bir işlev görüyor romanda. gözlerini kaybeden bir toplumun yaşamının nasıl zorlaşacağını, günlük hayatın basit gereksinmelerinin bile ne kadar zorlaşabileceğini ve yaşamın devamının imkansızlaşabileceğini bir somut durum olarak görüp, diğer yandan ötekine kapalı bir gözün de bir körlük olduğunu ve mevcut durumda da insanlığın beyaz bir körlükle imtihanını vurguluyor.
kitapta kadınlara aslında devrimci bir rol veriliyor, gözlerini kaybetmeyen tek kişi olan doktorun karısı aslında bir nevi yeni dünya düzenini olması gerekeni, özgeciliği, kadirşinaslığı temsil eden bir kadın peygamber . normal dünyada fahişe olarak görülen koyu renkli genç kız ise kitaptaki ikinci melek, gerek kendi yiyeceklerinden küçük şehla çocuğa pay vermesi gerek yaşlı adamla birlikte yaşama isteği kötü yoldan ayrılıp azizeye samimi bir dönüşümün göstergesi. bu anlamda romanı şöyle de okuyabiliriz. mevcut düzen yani birbirini görmeyecek derecede maddiyatın kölesi olmuş bu düzen eğer yeni bir düzene evrilecekse bu düzenin kadın eliyle olabileceği imajını da hissettiriyor saramago bize. kadınlar körler dünyasında bile zulmün öznesi haline gelebilen, felaket anlarında bile erkeklere göre iki kat daha acı çeken , daha fazla bedel ödeyen ve bu durumda olmalarına rağmen zihinsel olarak erkeklerden daha güçlü kalıp yeni bir dünyaya, aydınlık bir dünyaya geçişi kolaylaştıran bu yükü yüksünmeden taşıyabilen ikili bir roldeler.
romanın biçimsel olarak konuşma çizgisi kullanmadan diyalogları yansıtması kitabın biçimine de sirayet eden bir körlük halini yansıtıyor. yine kitabın içeriğiyle uyumlu bir biçimde kişilerin adlarının bir anlam ifade etmemesi ve romanda hiçbir karakterin ismi olmaması da içerik düşünüldüğünde son derece anlaşılabilir. felaket anlarında normal hayatta kullandığımız pek çok şeyin -bizden ayrılmasına imkan olmayan ismimiz dahil- nasıl anlamsızlaşabileceğini ve bu medeniyet kaybının insanın bütün dünyevi sıfatlarını bir çırpıda silikleştirebileceğini görüyoruz. saramago bir distopya olarak medeniyet kaybından, ilkel bir topluma dönüşümünden bahsederken aslında bahsettiği distopya riskini bugüne de dayandırıyor. kitabın sonunda zaten aslında daha önce de kör olduklarını belirten doktorun ağzından insanın içindeki şiddetin, canavarlığın harekete geçmesinin, bir anda ötekini umursamayan tamamen kendi bencilliği peşinde koşan bir canlıya dönüşmesinin sadece bir zaman sorunu olduğunu duyumsuyoruz. bir tek değişkenle alt üst olan şeye medeniyet demek ne kadar gerçekçi ve yaşadığımız dünyanın ideal olduğuna inanmak ne büyük bir yalan. gözleri hala kapalı bir insanlığı aydınlığa davet etmek diye de okuyabiliriz bu romanı.
güncel Önemli Başlıklar