bugün

aniden köpüren kolaya karşı hissedilen çaresizlik

umut sarıkaya tipi mutsuzluk. genel geçer umutsuzluk.

"hadi lan çok canım çekti çıkar torbadan da içelim. buz getirin buz!!" nidaları eşliğinde şişeye saldırmak... kolanın ruhunu dinlendirmesine izin vermemek... hemen oksijenle buluşturmak onu. ona hiç sormadan. fikrini almadan. buna hazır mı değil mi diye düşünmeden.

akabinde kolanın yarısının köpürerek ziyan olmasına seyirci kalmak. canhıraş bi şekilde lavaboya tutmak şişeyi. adeta kolanın harakirisine an be an tanık olmak.

ve yine sabırla beklenerek açılan şişedeki kolanın, bu sefer başka sabırsız eller tarafından hızlı hızlı bardaklara dökülmesi, o bardağın sınırı ile köpüğün hiddeti arasında yaşanan gerginlik. gözlerdeki telaş. korku.

bir şişe kola bize hayata dair olarak her zaman şunu hatırlatır muhterem: acele etmeyeceksin, es vereceksin. elindekinin kıymetini bileceksin. yoksa üzülen sen olursun. öldürmeyeceksin... yalan söylemeyeceksin... çalmaya..

yok lan. onlar başka yerdeydi. karıştırdım bi saniye.