bugün

kuran daki en büyük çelişki

çelişki ararsak herşeyde buluruz. kuran eleştirisi veya kuran üzerine tartışmalar bu sözlüğün konusu olmamalı bence. üstelikte ayetler üzerinden hiç olmamalı. çünkü bu noktadan kısa süreli çıkış yok. sonuçta durum karşılıklı hakaretlere ya da ince ayarlara varmakta. kuran ya da kuran'ı kerim (bu bile kendi içinde hassaslık taşır)aslı itibariyle yahudi karşıtlığı üzerine kurulmuştur. bunu atlarsanız diğerlerini görmeniz na mümkündür. dogmalarda temel yaklaşımlar ve tarihsel bütünlükler kaçırıldığında ayrıntılarda boğulmaktan kurtulunamaz. yaradılış ta bir şeye inanmak istiyorsanız ya bilime (bilimin geldiği yer itibariyle ikna oluyorsanız) ya da dogmatik yaklaşımlara inanacaksınız. kuran'ın yaklaşımı, tarihsel sürecin o ana kadar ki birikimlerinden kendi içinde süzülüp en iyi ifade edilen ruhani bir yaklaşımdır. incil ya da tevrat'ta bu konuda savrulmak ve kaybolmak daha bir söz konusudur. kuran bu konuda daha bir toparlayıcı ve netlik içerisindedir. fakat asıl sorun adem, havva ve şeytanda yatarda biz bunu görmek istemeyiz. bu sadece kurana özgü bir durumda değildir. bu biçimiyle tartışılmasına karşı olduğum için fazlaca detayına kaçmadan şunu söylemekte yarar var. kuran'da çelişki görmek isterseniz görürsünüz. ama görmek istemezseniz asla göremezsiniz. burda isteyip istememenin sınırını ve kuralını inanç sisteminiz koymaktadır. sadece şuna bakmak yeterli derim. bir ayetin, bir sonraki veya daha sonrasında ki bir ayet tarafından geçersiz kılındığı kaç ayet olduğuna bakınız. bu size hem tarihsel sürecin genel görünümünü, hemde islamın gelişim seyrinin ince detaylarını verecektir. ve son olarak söyleyeceğim şey ise, bir kitabın bundan daha fazla farklı anlaşılmasının olanaklılığı hiç bir şekilde ve koşulda yoktur ve mümkün değildir. çünkü; anlam ve mana'dan ziyade asıl olarak kutsiyetin kendisi vardır. ve bu durumun kendisi büyük oranda sözellikten kaynaklanmaktadır.