bugün

feriştah zulüm

. . . . . . .la-dı. nokta. buraya kadar bi gözden geçirttirelim bakalım ne yazmışız.

sevgili playboy yetkilileri, ben otuz yaşlarında, güzel ve diri vücutlu, kocasına bir kıymık kadar değer vermeyen ve kendisine yatakta aşırı mesafe koyan bir kadınım. geçenlerde başımdan, ve tabi vücudumdan geçen bir olayı ayın fentezisi köşesine yazmak isterim.

"bir gün dükkanda, kocamdan yine nefret ediyordum. veee kapıdan o girdi. sonradan isminin m olduğunu öğrendiğim genç içeri girer girmez gözlerimiz birbirine kenetlendi. işte o; her şeyin sustuğu ve sadece gözlerin birbiriyle reportaj yaptığı bir ândı. daha sonra, kocamı bir bahaneyle yufka almaya yozgat'a gönderdim. ve işte başbaşa kalmıştık. önce, delikanlı çekingen yırnak darbeleriyle beni bir yokladı, ve ardından elbisemi bööyle bir yırtarcasına çektiii, ve gözlerimin içine bakaraktan üzerime üzerime, üzerime üzerime, -burayı böyle ekleyeyim- üzerime üzerime, üzerime üzerime.... (diye iştahla yazarken numan gelir)

* ne yapıyorsun feriştah, ne yazıyorsun?

- mektup yazıyorum görmüyor musun?

* mektup mu yazıyorsun, senin asker arkadaşın mı var ki?

- niye, mektup yazmak için ille askerde arkadaş mı olması lazım?

* tabiii...

- numan, hayatın sığ bir sığırlık içinde geldi geçiyor. sığ geldin sığır gidiyorsun. hani o bir şey değil, ben asıl kendime şaşıyorum seninle nasıl evlendim diye. senin için istanbul'da dükkanı var evi var dedilerdi, ben ne bileyim senin evinin gebze'nin dağlık kesiminde olduğunu?!

* niye öyle söylüyorsun feriştah, güzel değil mi muhitimiz? bizim köyün tıpkısının aynısı.

- ulan salak!..

* efendim?

- madem bizim köyün aynısı, istanbul'a niye geldik o zaman?! hadi bana bi kahve yap, hadi!

* baş üstüne feriştah.

- (işveli) numaaaan...

* haaaa?

- geçti mi ulan başının ağrısı?

* vallahi hafif bir zonklama devam ediyor.

- git, git, sinirlendirme beni!! fentezisi kilitli angut seni..

* neyi kilitli?

- yani demek istiyorum ki uman, senin bir tek cinsel fentezin var, o da sinüzit biliyor musun?

* nasıl??

- git hadi, git! beni fentezilerimle yalnız bırak, hadi..

* peki feriştahım, kızma. (gider)

- meee isimli gençle bulunduğumuz ortamda bir sürü odun vardı. yani sert ve bozuk bir zeminde karşılaşıyorduk. ama gözümüz hiçbir şey görmüyordu. mee'nin edeleli kolları beni belimden sert bir şekilde kavradı, akabinde bir hamlede elbisemiii....

-------

(mükremin gelir)

* hörmetler.

- ayyyyhhh, şu elbisemi çıkarmak da bir türlü nasip olmadı. aa, mükremin sen mi geldin? hoş geldin yiğidim..

* numan amca yok mu?

- yok. o zaten hiçbir zaman olmadı mükremin. onun varlığı yokluğundan küçüktür. mükremin, senin dikkatini çekmemiş olabilir ama, ben aslında mutsuz ve üzüntülü bir kadınım. beni bu numan ile zorla evlendirdiler. babam anamı rehin aldı, numan'la evlenmezsem anamı vuracağını söyledi. bense, teröristlerle pazarlık yapılmaz şeklinde konuştum ama, sonunda yine kabul etmek zoruda kaldım.

* allah allah, yani hikâyenin enteresanlığı benim şaşkınlığımdan daha büyük. neden öyle yaptı peder?

- numan'a borcu vardı. saçlarını boyadığı için belli olmuyor ama bu numan benden yirmi yaş büyüktür mükremin. aslında, bizim cinsel hayatımız bir bitkisel hayattan farksızdır. ben ona gardaş diyorum, o da bana bacı. komşular ise bize karı-koca diyorlar.

* tamam feriştah yenge tamam, ben hususi hayatınıza daha fazla girmeyeyim. ondan sonra evde anlatıyoruz, rivayet sanılıyor. ben şurada bir miktar odun kıraym, sonra gideyim.

- mükremin, sana dair bir şeyle yazdıydım, şöyle bir okumak istemez misin?

* nedir bu?

- oku da gör...

* yozgat'a yufka almaya mı? akabinde elbisemi? ne??!

- daha bitmedi, asıl bitirince yazacağım.

* peki buradaki m kim oluyor?

- aman mükremin sen de bi tuhafsın, kim olacak... seviyorum ama kimi, en tatlı birisini, nasıl anlatsam sana, ilk harflerine baksana..

* tamam feriştah yenge tamam, bu senin bana yaptığın adam adama markaj, olmuyor. sonra evde anlatıyoruz, dinleyen yok. sanki ilker yasin maç anlatıyor. bırak bu ayakları diyorum, ben behçet nacar değilim. bak sonra ters yapıcam olmayacak. hem numan amcaya karşı. . . . . .

-------

(numan kahve elinde gelir)
+ kahven hazır feriştah. oooo mükremin, hoş geldin. kahve yapıyorudm geldiğini göremdim.

* bu hâlâ kahve ile uğraşıyor. yahu numan amca, sen içeride kahve yaparken, feriştah yenge burada kendi etiyle bize kebap yapıyor.

+ kebap mı yapıyor?

- numan, evde bi damlacık yufka kalmamış. sen bi yozgat'a kadar gidip yufka alsan?

+ baş üstüne (der, gider ama az sonra geri döner) * yozgat'a mı?

- heee, topkapı'yı dışarıdan kapat numan, hadi hayırlı yolculuklar, hadi...

*