bugün

esarete sığınmak

bugün bir çocuk gördüm; ellerini ve burnunu metro camına yapıştıran. kendi köşesine sığınmış ve anlamsız bakan yetişkinlerin arasında sanki haksızca hapse atılmış gibi içeri sığmayan. bu küçük ve saf yüreğin cesaretinden esinlenmeye bile korkulur. gözlerini nasıl da dikmiş uzağa...
oysa kafasını kaldırmaya takati kalmamış insanlar için yolunda giden tek şey "yoluna koyma çabası" idi. aman diyor zaman diyor ve tedirginliklerimizle çekiliyoruz kabuğumuza. giderek yanımıza sokuluyor bu telaş. oysa kaldırım taşlarının çizgisine basmadan yürümeye çalışırdık bir zamanlar. şimdi ise işe gitmek istemeyen, okula gitmek istemeyen, gitmek istemeyen, kalmak istemeyen ve istemediği ne varsa zorla yaptırılmış ayaklarımızın cansızlığıyla yaşıyoruz.
biliyorum; bir gün bu çan eğrisinde yaşlandığımda o çocuğun da torunuyla karşılaşırsam ve yine metroda; yine aynı şekilde esarete sığınmamış ve hürriyete dikerse gözlerini; yanına gidip çocukça dikleneceğim ben de hayata. onun kadar muhtaç ama onun ümitli olduğu kadar ümitsiz. "-iyi günler delikanlı, bu benim son durağım"