bugün

hıncal uluç a açık mektup

köşesinde yaptığı tarihi açıklamalarla bizleri gece gece hüzüne boğan türkiye'nin entellektüel insanına açık bir mektup...

ne yapacaktık acaba diye sormak isterim buradan türkiye'nin en entellektüel insanına! *
türk genci eleştirmeyi bilmiyor diye zırvalanılan günler bilinir. susuyor bu çocuklar konuşmaları lazım olmaz böyle şey biz gençken hebele gübele diye devam eden sittin sene önce ki anılarından pay biçtik hep esinlendik.

evet dedik konuşalım! konuştuk sapına kadar kimi hırboları bastırdık dalga geçerek. en azından bazılarını uzak tuttuk hayatımızdan ki çocuklarımıza bas gazalı şarkılar dinlemesin en az senin kadar bilgili görgülü olsun istedik!

şurada 10 bin küsür kişiyiz kimimiz aktif kimimiz değil. ve burada ne hayatlar dönüyor kimimiz neler yaşıyoruz hiç belli değil. sen ceylan derili koltuğunda zıkkımlanırken bizlerde en iyi ihtimalle döner koltuğumuzda eleştirdik hak edenleri, dalga geçtik sonuna kadar, enerjimizi harcadık, reina'da hatunlarla harcayamadığımız enerjimizi... hayatımıza farklı bi bakış açısı geltirdik kısacası. bir objeyi olduğu gibi değil farklı açılardan ele almayı öğrendik. hayatın geldiği gibi değil, biraz sağı solu kurcalanarak oynanması gereken bir oyun olduğunu tam öğrenmişken, nedir bu aramızdaki husumet?

zor mu geliyor acaba birilerinin kaç kilo aldığının verdiğinin konuşulmasından çok bunlarla dalga geçilmesi. madem o kadar bilgili, görgülü ve entellektüelsiniz yapmayın komik şeyler. gerçekten komiklik yapıyorsunuz farkına varmadan veya vararak. bu yaptıklarınız sizi poh pohlayan tv kanallarının sayesinde evimize kadar giriyor. şu anda evde bihter ile behlül'ün yat kaçamağı konuşulurken ne yapayım hıncal aga? bir türküde ben mi tutturayım he? ne dersin yeterince prim yapılır mı?

isterdiğiniz hakaret serbest sizden bize... tv'nin evimin içinde dolaşmasına daha kötüsü odamın içine kadar girmesine ben izin vermiyorum. odamın içinden sesleniyorum sevgili seyirciler!

son olarak arkadan çalan gerçek müzisyen/sanatçı isimlerimizden candan erçetin'den bir şarkı ile veda ediyorum sana sevgili hıncal ağabey...

(bkz: ister vur ister okşa)

edit: bu yazıyı sanıyorum ki geçen sene hıncal uluç'un sözlükler hakkında ileri geri konuşmasından sonra yazmıştım. yazdıklarımında defne joy foster ile ilgili herhangi bir kısmı yoktur. saygılar.