bugün

çocukken ilaçlama arabalarının peşinden koşmak

çocukluğunu, eğlence ve oyun imkanının sınırlı olduğu varoş semtlerinde geçirmiş bireylerin iştirak ettiği, bildiği bir eylemdir. varoş lafını duyup da şimdiki varoşları göz önüne getirmeyin hemen. bunlar da varoş be hocam. biz öyle bi varoştuk ki belediye sinekle aynı kefeye koyup ilaçlayarak imha etmeye çalışıyordu bizi. düşünün artık ne kadar varoşmuştuk zamanında. ha şimdi en elit davetlerin aranılan ismi, aristokratlığın türkçe'deki karşılığıyız o ayrı.

neyse konumuza dönelim... insan o kadar varoş olunca ve imkanları da kısıtlı olunca bünyenin duyduğu eğlence açlığını yatıştırmak için kendi yaratıcılığını ve hayal gücünü kullanmak zorunda kalıyor. e hayal gücünün de sınırları yok. sonuç olarak da böyle tuhaf ama bi o kadar da keyifli şeyler çıkıyor ortaya.

bu oyunun zamanı ve kuralları yoktur. ya da varsa da siz belirlemiyorsunuzdur. belediye ne zaman sizi daha doğrusu sinekleri ilaçlama gereği duyar da aracını semtinize yollarsa oyununuz başlamış oluyor. aracın mahalleye girmesiyle, aracı ilk gören çocuk 'sinek ilacı, sinek ilacı' diye yırtınır. bu alarmı algılayanlar birbir balkonlara, pencerelere koşar. olayın gerçekliğine kanaat getirdikten sonra bir telaşla dışarı fırlarlar. ve başlarlar aracın pompaladığı beyaz dumanın içinde boğularak aracın arkasında koşmaya. araç başka sokaklara girdikçe o sokağın çocukları da katılır diğerlerine. kalabalık büyüdükçe büyür. bir süre sonra ilk kopmalar olur gruptan. kesilenler yahut da dumandan bıkanlar yahut da evden çok uzaklara geldiği için göt korkusu hissedenler bu eğlenceye ara verirler. araçsa diğer semtlere, diğer çocuklara eğlence aracı olmak için ağır ağır ilerlemeye devam eder beyaz dumanını tüttürerek.

not:bi de mahallenin muhtarı, bu aracı bahçesine sokar ve bütün dumanı evine püskürtürdü. çok sinirimi bozardı ibne herif. yeri gelmişken ona da geçireyim. içimde kalmasın.