bugün

cipralex

bir hap. şu an benim için ifade ettiği anlam sadece bu, başka şekilde tasvir edemiyorum.

anksiyete bozukluğunda verirmiş doktor. az önce psikiyatrdan gelmiş hasta bir bünye olarak elimde tutmaktayım bu hapı.

aldım, kurcaladım, sağına soluna baktım. afedersiniz ama göt kadar hap. şimdi düşünüyorum da bu mu rahatsızlığımın çaresi? içimde büyüttüğüm, zihin sınırlarımı aşan depresif hallerimin tedavisi bu olamaz sanki. aslında umut ta bağlıyorum, inanmak istemediğim. psikiyatr le aramda geçen dialog;

- sorunum ne şimdi benim?
+ kaygı bozukluğu.
- tıbben ne diyorsunuz buna?
+ anksiyete bozuluğu.
- hımm. tedavi olunabilecek bir şey mi?
+ kesinlikle. psikiyatri bozukluklarının en kolay tedavi edileni.
bir an içimden geçirdim. "hayatım değişti ulan bu sorundan, hayatım kaydı. bu kadar mıydı?"
- şimdi ben iyileşecek miyim? ne kadar kullanacağım?
+ iki yıl düzenli.
- anladım. gülebileceğim yani değil mi? eğlenebileceğim?
+ düzenli kullanırsan evet.
- hafif bir sırıtmayla birlikte, "peki" demiş bulundum.

şimdi gel gelelim bu ilaçla ilgili kaygılarıma. kaygı diyorum hala, olaya bak. şimdi şunu istemiyorum, aptal saptal her boka gülen, duygularını yitiren biri olmak. ben normalde nasılsam onu olmak istiyorum. zeki esprilere gülmek istiyorum mesela eskiden olduğu gibi. kaygılarımın yok olmasını. yani bildiğin normal biri olmak istiyorum. yarın sabah başlayacak bakalım gülüverin gezileri. hadi bismillah.

edit: psikiyatr ın ağzından " şimdi bir yangın alarmı duysak, benim vücudum buna göre tepki verir ve dışarı çıkma isteği uyandırır anında ama senin beynin ve tepkilerin buna her daim hazır. beyninde bununla alakalı bir kısım var ve normale göre sende biraz daha büyük ve çok sık kanlanma yapıyor." böyle demişti. haklı da sanki. bu biraz soğukkanlı yapıyor beni. şimdi anlıyorum. hmmm.

edit2: üçüncü günüm. ilk dört gün yarım almam söylendi, yani 5er mg. dişlerimi sıktığımı farkediyorum. çenem ağrımaya başlayınca anladım. mide bulantısı falan yapmadı. sadece ilk gün kendimi yolda yürürken amerikalı rapciler gibi hissetmemi sağladı. kollar, bacaklar slow motion rahat. iştahsızlık yaptığını bilemeyeceğim, çünkü zaten bu aralar iştahsızım, günde bir öğün. şimdi de niyetliyim zaten, ama açlık hissi yok, sigara istiyorum. (bkz: bi sigara versene)

edit3: dördüncü gün. fenayım. hala uyandığımda lanet bir güne uyandığım hissi gitmedi. canım yanıyor uyandığımda. gün boyu, lanet bir his. yarından itibaren 10mg a çıkaracağım ama şu an içimden paketin hepsini içmek geliyor. kötüyüm, yalnızım, çaresizim.

edit4: kaçıncı gün olduğunu unuttum. iyiyim sanki. * gerçekten bak. mesela bunu yazarken gülüyorum, salak salak. * umrunda olan şeylerin ciddiyeti azalıyor, canını sıkan şeyleri düşünmüyorsun aklına gelse bile. amaaan diyip, atıyorsun arkaya. tam anlamıyla iyi olduğumu söyleyemem tabi ki ama eskiye göre daha iyiyim. hala canım sıkılıyor, hala boş geçen günlerde ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. akşama kadar arkamı dönüp uyuyorum. saat 19.00 a kadar dönüp uyuduğumu hatırlamam mesela. bir de oruç tutuyorum. dini anlamda da kendimi rahat hissediyorum bu sayede. kendimi kobay gibi hissediyorum şimdi izlenimlerimi paylaştığım için. * devamı gelecek, bekleyin.

edit5: paketin yarısından çoğu bitti sanırım, gün saymıyorum artık. tek kelimeyle mükemmele doğru yaklaşıyorum. artık uzun uzadıya da yazmıyorum. şu kadar söylüyorum, "çok daha iyi olacağım".

edit6: ikinci kutuya başladım. süperman im. *